Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/89 E. 2020/209 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/89 Esas
KARAR NO : 2020/209

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2015
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 21/09/2015 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlarını geç de olsa alacaklılara ödemeye çalışan esnaf olduğunu, maddi olarak borçlu olmasa da şekil olarak borç altına itildiğini, davalıya olan borcundan dolayı ————- vade tarihli her biri 4.700,00.-TL bedelli 4 adet senet düzenleyerek kendisine teslim ettiğini, davalının daha sonra bu senetleri doldurarak bono haline getirdiğini ve icra takibine başladığını, bu bonolara çıplak gözle bakıldığında tanzim yeri tanzim tarihi ve yetkili mahkeme yerinin başka bir el ürünü olduğunun apaçık olduğu, bu bölümlerin sonradan doldurulduğunu, bu senetlerden mahsup edilmek üzere senetleri davalı teslim ettikten sonra ————— tarihleri arası muhtelif miktarlarda toplam 20.450,00.-TL ödeme yaptığını, ödemelerinden bir kısmını davalının kendi telefonlarından kullanmakta olduğu telefona attığı mesaj ve sözlü talimatı nedeniyle diğer şahıs ————- yaptığını, davalının benim ——– borcum var ödemeleri onun hesabına yapıver diyerek———ödeme yapmasını talimat ettiğini, kendisinin ————hiçbir ticari bağının veya ilişkisinin olmadığını, davalının kötü niyetli olduğunu bildirerek takip İstanbul Anadolu——. İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun sadece müvekkiline değil çevredeki pek çok kişiye de borcu olan bir esnaf olduğunu, müvekkiline de aralarındaki iş ilişkisinden dolayı borçlandığını, zaten bunu da kendisinin ikrar ettiğini, uyuşmazlığın konusunun borçlunun borç miktarının senette yazdığı kadar olmadığı ve de borcu ödediği olduğunu, borçlunun dava konusu borcun ve hukuki ilişkinin varlığını kabul etmesi ile senedin alacaklı müvekkili tarafından teslim alınmasının haklılığını ortaya çıkardığını, her basiretli kişi/tacir gibi, müvekkilinin borçlarını ödemekten sürekli imtina eden, savsaklayan bir borçludan kendini korumak maksadıyla senet vermesini talep ettiğini, nitekim borçlunun da bunu kabul ederek dava konusu senetleri 24/04/2014 tarihinde tanzim ederek müvekkiline verdiğini, senedin sonradan doldurulduğu iddiasının ise, borçlunun dava konusu borcu ödemekten yine kaçmak için bir bahanesinden başka bir şey olmadığını, borçlunun senet verdiğini ikrar etiğini, ancak senedin her tarafını ben yazmadım dediğini, keza, bononun ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerdiğini, senetteki borcun fahiş tutarlar içeren veya güvenin kötüye kullanılmasına yol açan bir bedel de olmadığını, böyle bir iddiada bulunan davacının iddialarını yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, senedin ödendiği iddiasına da gelince; borçlu senedi ödediğini ispat etmek zorunda olduğunu, ispat külfetinin kendisine ait olduğunu, borçlunun başka başka insanlara ödediği borçları veya ———- arkadaşına gönderdiği paraları müvekkiline ödemiş gibi anlatmasına anlam veremediklerini, müvekkilinin hesap bilgileri kendisinde pekala mevcut olduğunu, ödeme günü geldiğinde alacaklıyı bile aramasına gerek olmadan müvekkilinin hesabına gönderebileceğini, bahsi geçen ———— olan ödemelerin hiçbirinin müvekkilini ilgilendirmediğini, tam tersine borçlunun ———– bir borcu varsa onu kapattığını, bununla birlikte, müvekkilinin hesabına gönderdiğini belirten az miktardaki ödemelerin de dava konusu senetlere yönelik yapılan bir ödeme olduğunu gösteren bir açıklama mevcut olmadığı gibi, senet tutarında ve devamlılığında bir ödemenin de mevcut değil olmadığını, senet borcuna yönelik ödeme olduğunu borçlunun ispat etmesi gerektiğini, tam aksine borçlunun o ödemeleri senet vermek istemediği kalan diğer borçları için gerçekleştirdiğini, çünkü davacının borcunun senet tanzim edilen borçlardan daha fazla olduğunu, ayrıca icra takibine borçlunun itiraz etmediğini ve hakkındaki icra takibinin kesinleştiğini, kendisine senetler ödemesi için protesto da çekildiğini, ödemiş ise bu protestolara neden cevap vermediğini, borçlunun varlığını kabul ettiği borcunun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürdüğünden, bu durumda doğal olarak ispat yükünün kendisine ait olduğunu bildirerek davacının davasının reddine, ayrıca müvekkiline karşı açılan haksız ve mesnetsiz dava sebebiyle davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kıymetli evraktan kaynaklı (bono) İİK 72.Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Dosyanın İstanbul Anadolu ———- Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen ———- karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ———. Hukuk Dairesinin ———– Sayılı kararında; “İstanbul Anadolu —– Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —————sayılı kararının KALDIRILMASINA, dosyanın HMK 20. Madde gereğince talep edilmesi halinde , görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, ” kararı verdiği, akabinde dosyanın Mahkememize tevzi olunduğu görülmüştür.
İstanbul Anadolu —————- İcra Dairesinin ———–. sayılı takip dosyasının incelenmesinde alacaklının …, borçlunun …, takip konusunun —————— vade tarihli 4.700,00.-TL bedelli dört adet bono olduğu, toplam borç miktarının 20.794,94.-TL olduğu, takibin kesinleştiği görülmüştür.
——————— müzekkere yazılmış, davacıya ait hesap ekstre örneği getirtilmiştir.
——————– müzekkere yazılmış, davacının hesabından ————— ilişkin kayıt örnekleri getirtilmiştir.
Dosyanın İstanbul Anadolu ————–. Asliye Hukuk Mahkemesince bilirkişiye verildiği, bilirkişi ——- tarihli raporunda özetle, davacının —————— yılları arası toplam ———— yılı içinde toplam 4.450,00.-TL ödeme yaptığını bildirdiği görülmüştür.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.İş bu dosyaya konu uyuşmazlıkta ,menfi tespit talep eden davacı borcun varlığını inkar etmemekte ancak borcun ödendiğini dile getirmektedir.Borçlu ödeme iddiasında bulunduğuna göre ispat yükü davacı borçludadır.
Davacı taraf mahkemeye sunmuş olduğu dekontlar ile ödemelerin bir kısmının alacaklının talimatı ile dava dışı 3.kişi olan ————- yapıldığını,bir kısmının ise davalıya yapıldığını dile getirmiştir.Davacı 03/03/2016 tarihli el yazılı dilekçesi ile verdiği dilekçede ,ödemelerin dava dışı üçüncü kişi olan ————- yapılması talimatının yer aldığı iddia edilen sms kayıtlarının ekran görüntüsünü sunmuştur.
Alınan bilirkişi raporu ve banka cevapları ile görüldüğü üzere davacı tarafından bir kısım ödemeler bonoların vade tarihlerinden önce,bir kısım ödemeler ise vade tarihlerinden sonra yapılmıştır.Bir kısım ödeme dekontlarında ödeme amacı yer almazken bir kısım dekontlarda ise ” …daki senetlerim hakkında” ibaresi yer almaktadır.
Kural olarak, ifa alacaklıya karşı yerine getirilmelidir. Başka bir ifadeyle, borçlunun edimini ifasının muhatabı kural olarak alacaklıdır. Ancak, hukuk düzeninin öngördüğü istisnai durumlarda üçüncü şahsa yapılacak bir ifa da borçluyu borcundan kurtarır; üçüncü kişiye yapılan ifa, kural olarak ifa edilmemiş sayılır. Bu durumda, borçlu alacaklıya ikinci kez ifada bulunmak zorunda kalabilir. Bu olasılıkta, yetkili olmayana borcu ifa eden borçlunun iyiniyetli olması da onu borcundan kurtarmaz.Davacı tarafından dava dışı ————– yapılan ödemeler dava konusu bonoya ilişkin yapıldığı düşünülse bile borç alacaklıya ifa edilmediği için geçerli bir ifanın varlığından söz edilemez.Davacı borçlunun ,davalı alacaklının ödemenin üçüncü kişiye yapılmasını içerir talimatı olduğunu yazılı şeklilde kanıtlaması gerekmektedir. Her ne kadar davacı taraf ————-kayıtlarına ilişkin ekran görüntüsü sunmuşsa da sms kayıtlarının kime ait olduğu ve kim tarafından gönderildiği bilinemeyeceğinden delil olarak kabul edilmemiştir.
Dosya kapsamı incelendiğinde ödemelerin senetlerle ilgili olduğu hususunun davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından davacının davasının reddine, davacının davasında haksız olmasına rağmen kötü niyetli olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin yatırılan 355,13 TL harcın düşümü ile geri kalan 300,73 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA ,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— uyarınca 3.400,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacının yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.