Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/883 E. 2021/350 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/883 Esas
KARAR NO : 2021/350

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin keşideci ——-, keşide tarihli —– —— sayılı dosyası ile —– talebi ile —-talebinde bulunduğunu, yapılan incelemede 02/07/2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, ve ayrıca——tüm iş ve işlemlerinin —– onayına tabi tutulduğunu, alacağa konu çekin müvekkiline—– Esas sayılı dosyası —- tarihinden itibaren geçerli olduğunu, çekin bir ödeme aracı olup, çekte keşideci esasen müracaat borçlusu olduğunu, çekte esas borçlunun muhatap banka olduğunu, banka çekin kendisine ibrazı ile çek kanununa belirli işlemleri yapmaya mecbur olduğunu, buna göre çekin kendisine ibrazı ile Çek Kanuna belirli işlemleri yapmaya mecbur olduğunu,—— göre çekin kendisine ibraz edilen bankanın çekin arka yüzüne ibraz tarihini yazmak zorunda olduğunu, bu durumda çekin arkasında ibraz tarihinin olmaması hamilin müracaat hakkını ortadan kaldırmak olduğunu, ancak davalının—— olan çekin ibraz edilmesine rağmen ibraz tarihini yazmadığını, şöyleki TTK m 808 hükmüne göre—— kullanabilmesi için çekin —–tarihinin yazılması gerektiğini, bu nedenlerden dolayı çek beeli —– keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile sorumlu davalı —–tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—-düzeninden olup ilk derece ve temyiz aşamasında resen gözönünde tutulması gerektiğini, davacının banka aleyhine açtığı ——olduğundan ve —- uyarınca bankanın merkezinin bulunduğu—açması gerektiğini, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini bu nedenlerden dolayı banka açısından haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usuli itirazları yönünden bu itirazın kabul edilmediği takdirde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —– tarafından düzenlenen tahsilat makbuzu dikkate alındığında, dava dışı —- tarihinde gerçekleştirdiği anlaşılmadığını, Bununla birlikte —- olarak ——————— edinildiğini, bu yönüyle bakıldığında; çekin gerçek keşide tarihinin———önce olduğu anlaşıldığını, Bankanın ödeme yükümlülüğü çek tutarı ve hesapta bulunan para tutarı ile sınırlı olduğunu, hesapta yeterli paranın bulunmaması halinde bankanın lehtara (veya hamile karşı) çek bedelini karşılamak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, bunun istisnası, çek bedelinin hesapta bulunduğunu—-olduğunu, Diğer her türlü durumda —— bulunan tutarı ödemekle yükümlü olup, hesapta bulunan tutarın çek bedeline yeterli olmaması halinde karşılıksız işlemi yapmakta ve sadece çek yaprağı başına üstlendiği yasal yükümlülük bedelini ödemekte olduğunu, çek üzerinde tedbir bulunması veya keşideci hakkında geçici mühlet kararı verilmiş olması çek tutarının karşılığının hesapta bulundurulması gereğini etkilememesi gerektiğini, diğer bir ifadeyle, somut olaydaki gibi çek bedelinin ödenmesinin— onayına tabi olduğu durumlarda dahi çekin karşılığının hesapta bulunup bulunmadığının bankaca tespiti ve karşılığının bulunmaması halinde karşılıksız işlemi yapılması gerektiği kanısında olduklarını, nitekim geçici mühlet verilmesine ilişkin mahkeme kararında çekin karşılıksız işlemine tabi tutulmasının önlenmesi yönünde bir kısıtlama kararı verilmediği görüldüğünü, dolayısıyla, somut olayda yetkili hamil tarafından çekin ibraz edilmesi üzerine muhatap davalı bankanın ibraz tarihini çekin arka yüzüne dercetmesi, hesapta karşılığının bulunup bulunmadığını kontrol etmesi ve karşılığı bulunmuyorsa karşılıksız işlemine tabi tutması uygun olacağını, çekin ibraz tarihinin çekin arka yüzüne dercedilmemiş olmasının çekin tahsil kabiliyetini veya geçerliliğini etkilemeyeceği kanısında olduğunu, çek bedelinin karşılığının hesapta bulunması halinde ise bankanın ödeme yapıp yapamayacağı değerlendirilirken öncelikle çekin gerçek keşide tarihinin dikkate alınmasının uygun olacağı düşünüldüğünü, bu İtibarla, somut olayda——-tarihli geçici mühlet kararından önce olduğu dikkate alınması gerektiğini, dolayısıyla, yönetim ve karar organlarının iş ve işlemleri kapsamında sayılabilecek çek keşidesi işleminin,—- tarihinden önce gerçekleştiği dikkate alındığında, somut olaydaki çek için bu onayın aranmasının gerekmeyeceği söylenebileceğini, ancak çekin ödenmesi işleminin —- nedeniyle —-onayı kapsamında kabul edilebileceği, bu hususun sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu kanısında olduğunu,—– gerektiği için çek bedelinin ödenmemesi uygun görüldüğünde yetkili hamilin —- alacağı ortaya çıkacağını, muhatap bankanın vekaleten ödeme yaptığı gerçeği ışığında;davalı bankanın — geçici mühlet kararını gerekçe göstererek çek bedelini yetkili hamile ödememesi halinde yetkili hamilin çek bedelini bizzat bankanın malvarlığından talep etmesinin uygun olmayacağı kanısında olduğunu, zira banka asıl borçlu konumunda olmayıp, çek keşidecisinin hesabındaki tutarı bir—- hamile ödediğini beyan etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor alınmıştır. 04/12/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle, Kök raporunda da yer verdiği üzere, davalı bankanın çekin ibraz tarihini çekin arka yüzüne yazması —- ancak yazmamasının kasıt-ihmal kaynaklı olup olmadığının anlaşılamadığı, bununla birlikte davacı lehtarın da ibraz anında bu hususta bankadan yazılı beyan almadığı, bu itibarla kendisinin de ihmalinin olabileceği düşünüldüğünü, çekin ibraz tarihinin çekin arka yüzüne muhatap banka tarafından dercedilmemis olmasının çekin geçerliliğini ve yasal takibe konu edilebilmesini etkileyip etkilemeyeceği hususu Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu hükümleri doğrultusunda hukuken değerlendirilmesi gereken bir husus olduğunu, öte yandan, çekin ibraz tarihinin arka yüze yazılması durumunda dahi davacının konkordato süresince icra takibi başlatamayacak olması, icra takibi başlattıktan sonra—– alacaklıları arasına girip giremeyeceği, kendisinden önce başlatılmış icra takipleri nedeniyle keşidecinin malvarlığından paraya çevrilebilir malların kalıp kalmayacağı vb. hususların işbu dava dosyası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, geniş kapsamlı bir değerlendirme için keşidecinin mali tabloları, malvarlığı, hakkındaki icra takipleri—– toplanmasından sonra —–dışındaki bilirkişilerin de —- heyet olarak incelenmesi uygun olacağını, bu kapsamdaki bir inceleme suretiyle ibraz tarihi bulunan çekin tahsil kabiliyetinin uygulamada söz konusu olup olmayacağı değerlendirilebileceğini, bu yöndeki bir incelemenin ise işbu dava kapsamında olup olmayacağının takdirinin mahkememize ait olacağı, davalı —- kararını gerekçe göstererek ödeme yapmamış olmasının uygun olup olmadığı hususu yine esasen hukuki değerlendirme kapsamında savın Mahkememizin takdirinde—- raporumuzda çekin gerçek düzenlenme tarihinin—-buna göre çek —— kararından önce tedavüle çıktıktan sonra — kararından etkilenmemesi gerektiği hususu belirtildiğini, ancak nihai takdir yetkisinin mahkememize ait olacağını, çekin ibraz tarihinde herhalde davalı bankanın yetkili hamile ödeme yapmakla yükümlü olduğu tutarın keşidecinin banka hesabında bulunan para tutarı —-yasal yükümlülük bedeli kadar olması gerektiği kanısında olduğunu, ancak dava dosyasına keşidecinin hesap ekstresi ibraz edilmediği için ilgili tarihte hesapta para bulunup bulunmadığı tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava; çek lehdarının çeki bankaya ibrazında çekin arkasına çekin bankaya ibraz edildiği tarih yazılmadığı — ortadan kalktığını, keşideci—– hükümlerine başvurduğunu bu nedenle aciz halinde ve/veya borca batık durumda olduğunu, şirketten iş bu bedeli tahsil imkanının yok denecek kadar azaldığını bu nedenle zarara uğradığı iddiasına dayalı olarak açılmış bir zarar ziyan tazminat davasıdır.
Tarafların bildirmiş olduğu delil ve belgeler arasında bulunan, çek fotokopisi,—- esas sayılı dosya sureti, Çekin keşideciden alındığı tarihi gösterir tahsilat makbuzu, bankaya sunulan———- dosya arasına celp edilmiştir.
Davaya konu çek incelendiğinde, —– keşide tarihli, —- — esas sayılı—- tarihli kararı ile keşideci şirket — tüm işlemleri geçici—-tutulmuş olup, geçici —– bulunmadığından çekin işleme alınması mümkün olmamıştır.” şeklinde şerh düşüldüğü şerhin düşülme tarihinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
—– esas sayılı —– tensip ara kararı ile 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, —- itibaren iki ay daha uzatıldığı anlaşılmıştır.
Davalı————– mahkememizi muhatap yazı ve eklerinden davaya konu çekin 01/08/2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Muhatap banka çekin arkasına ibraz tarihini yazmak ve bankada karşılığının bulunup bulunmadığını belirtmek zorundadır. Eğer bunları belirtmemişse çeki bankaya ibraz eden kişi yani hamil bunu bankadan talep etme hakkına sahiptir. Hamil tarafından talep edildiği halde böyle bir kayıt düşülmedi ise bunun kanıtlanması ya da icra müdürlüğü, icra mahkemesi veyahut ticaret mahkemelerine bu konunun talep halinde bankadan istenerek yerine getirilmesi mümkündür. Bu konuda bir istemde bulunulduğu, buna karşı gelindiği konusunda bankanın bunları yapmadığı konusunda bir iddiada da bulunulmamıştır.
Banka somut olayımızda—– kararı sonrası ibraz edilen çekin arka yüzüne şerh düşüldüğü bu haliyle bankanın mezkur mahkeme kararı gereğince yazılı olarak kendisine verdiği talimata uymuş ve yasal olarak üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bu nedenle bu olaydan dolayı bankaya herhangi bir kusur izafe etmek mümkün değildir. Zira benzer konuya ilişkin—-karar sayılı ilamında; “Mahkemece, çekin ibraz tarihinin başvuru sırasında yazılmaması halinde bunun daha sonra talep üzerine tamamlanmasının mümkün bulunduğu, ancak davacı tarafından bu yönde talepte bulunulmadığı, bununla birlikte davacının çek borçlularına karşı TTK’nın 644. maddesine dayalı olarak dava açma hakkının bulunduğu halde buna ilişkin tüm yasal yolları tüketmediği gerekçesiyle, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, çekin bankaya ibraz edildiğinde, ibraz tarihinin yazılmaması eksikliğinin daha sonra tamamlanmasının mümkün bulunmamasına göre, mahkemenin bu gerekçesi doğru olmamakla birlikte, çek hamilinin ibraz tarihi yazılı olmayan çek nedeniyle çek borçlularına karşı tüm yasal yolları tükettikten sonra alacağını tahsil edememesi durumunda davalı bankadan bunu isteyebileceği, ancak davacı tarafından tüm yasal yolların henüz tüketilmeden davalı banka hakkında açmış olduğu davanın yerinde olmadığı, bu durumda, mahkemece sırf bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddi yerinde değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan hükmün onanması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçelere yer verilerek çek hamilinin ibraz tarihi yazılı olmayan çek nedeniyle çek borçlularına karşı tüm yasal yolları tükettikten sonra alacağını tahsil edememesi durumunda davalı bankadan bunu isteyebileceği, ancak davacı tarafından tüm yasal yolların henüz tüketilmediği, bu husus da ise dava dilekçesinde; —-hükümlerine başvurduğunu bu nedenle aciz halinde ve/veya borca batık durumda olduğunu, şirketten iş bu bedeli tahsil imkanı da yok denecek kadar azaldığını bu nedenle zarara uğradığı” şeklindeki beyanları ile ifade edildiği, davacının davalı bankaya karşı talepte bulunabilmesi için keşideciye aynı zamanda davacının—–karşı akdi ilişkiye dayalı olarak alacağını tahsil yoluna gitmesi veya görülen —- talebinde bulunması bunu da mahkememize ispatlaması gerekirken davacı tarafından tüm yasal yolların henüz tüketilmeden davalı banka hakkında açmış olduğu davanın yerinde olmadığı, bu durumda mahkememizce sırf bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilerek —–karar sayılı ilamının ışığı altında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Sabit olmayan ve aynı zamanda henüz koşulları zarar unsuru gerçekleşmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.648,45‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan—-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.