Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/882 E. 2021/201 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/813 Esas
KARAR NO: 2021/245
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve emtia fiyat farkı ve hizmet geliri konulu toplam —- tutarındaki alacağını tahsil edemediği gerekçesi ile—— ile takip başlatıldığı ve davalının itirazı ile takibin durduğu belirtilerek; arz ve izaha çalışılan nedenlerle ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalı şirketin itirazlarının iptali ile duran takibin devamına, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Fatura konu malların teslimine ilişkin sevk irsaliyelerinin sunulmadığını, ispat yükü davacı tarafta olup faturalara konu malların teslimi yönünden dosyaya herhangi bir irsaliye sunulmadığını, diğer yandan fiyat farkı ve hizmet geliri payı olarak beyan edilen alacak kalemlerinin de ayrıca kabulünün mümkün olmadığını, arz ve izah olunan sebeplerle cevap dilekçelerinin kabulüne bir örneğinin davacı vekiline tebliğine, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin raporunda özetle; Dosya kapsamında taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve tarafların cari hesaba dayalı olarak çalıştıklarını, davacı tarafından emtia fiyat farkı ve hizmet geliri vb. açıklamalar ile davalı adına faturalar keşide edildiğini, davalı şirket nezdinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalının davacıya —— tutarında borcu olduğunun tespit edildiğinin, davacı şirket nezdinde yapılan incelemede yasal defterlerin usulüne uyun tutulduğu ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğunun, davacı yan yasal defterlerinde davalıdan takip tarihi olan —— alacaklı olduğunun tespit edildiğinin, kısaca tarafların mutabık olduklarını, davalı davaya konu edilen faturalar için itirazda bulunmadığını, iade faturası düzenlemediği ya da ayıp ihbarında bulunmadığının, davacının takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinin sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının talimat mahkemesi kanalıyla ve bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde; “Davalı birer —- defterlerinde davacıya olan borç tutarının —— olduğu ve bu tutarın icra takibindeki asıl alacak tutarı ile örtüştüğü” yönünde tespitlerde bulunulduğu görülmüştür.
Davacı şirketlin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde davacı şirketin—takip tarihi itibariyle davacı şirkete—— borçlu durumda olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ———- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ———Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir —– olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1—– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Kabul edilen miktar 135.142,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 9.231,55 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.632,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.599,37‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.788,49 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 1.632,18 TL peşin harç toplamı 1.676,58‬ TL ile 2.154,30 TL Tebligat, Elektronik Tebligat, Müzekkere ve diğer masraflar olmak üzere toplam 3.830,88‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2021