Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/862 E. 2019/418 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/862 Esas
KARAR NO : 2019/418

DAVA : Tazminat (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
DAVA:Davacı vekilinin 20/02/2019 tarihinli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait ve tapuda;————— Parsellerde kayıtlı toplam 135.266,09 m2 alanında arazi, 08.10.2015 tanzim tarihli ve 5 (Beş) yıl süreli Kira Sözleşmesiyle davalı şirkete kiranlandığını, kira sözleşmesinde kiranın 01.01.2016 tarihinden itibaren işlemesi ve başlangıçta 275.000,00 TL (İkiyüzyetmişbeşbinlira) + kdv olarak belirlenen aylık kiraların her ayın 7.günü ödenmesi ve kirada her yıl —–ortalamasına göre artış yapılmasının kabul edildiğini, bitişik durumdaki dava konusu Parlsellerin adresinin,——– olduğunu. Davalı şirketin, 2016 yılı kiraları ile ve 2017 yılı için sözleşmeye göre artan kiraları ve 2018 yılı için sözleşmeye göre artan 403.011,91 TL (KDV dahil) tutarındaki aylık kirayı Ocak – Şubat – Mart – Nisan – Mayıs – Haziran aylarında ödediğini, ödeme dekontları, Kira Faturaları ve davacının nezdindeki Cari Hesap Ekstresini dosya ekinde sunduğunu, ancak davalı şirketin, 2018 yılı Temmuz ve Ağustos aylarına ait toplam 806.023,82 TL (KDV dahil) tutarındaki kira borçlarını ödemediğini, bu nedenle müvekkil davacı şirketin, Kira Sözleşmesinin 5.9. Maddesi ve B.K. 315. Maddesi gereğince keşide ettiği Kartal ——– Noterliğinin 16.08.2018 tarih ve 28385 yevmiye nolu ihtarnamesi ile söz konusu kira bedellerini ödemesi için davalıya 20 günlük süre verildiğini ve aksi takdirde kira sözleşmesinin tek taraflı olarak derhal ve tazminatsız feshedileceğini ve tahliye işlemlerine başlanacağının bildirildiğini, davalı şirketin, ihtarnameyle istenen 2018 yılı Temmuz ve Ağustos ayları kiralarını 20 günlük sürede ödemediğini, sonrasında da 2018 yılı Eylük ayı kirasını ödemediğini, bunun üzerine 27.09.2018 tarihinde davalı şirket aleyhinde İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün 2018/25651 Esas Sayılı dosyasıyla “Adi kiraya ve hasılat kiralarına ait ilamsız icra takibi ” açılarak 2018 yılı Temmuz – Ağustos – Eylük ayları kiralı toplamı olan KDV dahil 1.209,035,73 TL’nın ödenmesinin istendiğini, takip itiraza uğramakla açılan itirazın kaldırılması davasının derdest vaziyette olduğunu, davacı şirketin 01.10.2018 tarihinde keşide ettiği Bakırköy —-. Noterliği 01.10.2018 gün ve —- yevmiye nolu İhtarnamesiyle Kira Sözleşmesini 01.10.2018 tarihinde tek taraflı feshetmiş ve davalıdan taşınmazın tahliyesini istediğini, kira sözleşmesi 01.10.2018 tarihinde fesih edilen davalının, dava konusu taşınmazda 20.01.2019 tarihine kadar süren haksız işgali nedeniyle, şimdilik 250.000,00 TL tutarında ——– bedelini işlemiş, işleyecek ticari faiziyle ödemesine karar verilmesini, HMK 389 ve devam eden maddelerine göre, dava konusu alacağın tahsilinin yakın gelecekte zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği endişesi doğurduğundan, davalı şirketin, ——– Müdürlüğü Sicilinde kayıtlı taşınmaz mallarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için İhtiyati Haciz Mahiyetinde İhtiyati Tedbir Kararı verilmesini, mahkeme harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin 05/03/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; haksız ve dayanaksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İstanbul Anadolu———-. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/57 E., 2019/170 K. Sayılı kararı ile TTK m.3 ve 4 maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1 / a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir. Davadaki uyuşmazlık da, davacı ile davalı arasında kira sözleşmesi yapıldığı, dosyada bulunan kira sözleşmesi uyarınca kira sözleşmesinin konusunun mülkiyeti davacıya ait olan arazinin davalı şirket tarafından davalı şirketin müşterilerine ait araçların park yeri, depolanması, stoklanması, temizlenmesi, ikmal yapılması, lojistik hizmet ve desteklerin verilmesi olduğu, yukarıda izah edildiği üzere davacıya ait arazinin kiraya verilmesi işi davacının ticari işletmesini ilgilendiren bir husus olmadığı için ticari bir dava (mutlak/nisbi) söz konusu değildir. Böylece davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davada temel ilişkinin kira sözleşmesine dayandığı, davanın 6100 Sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden açıldığı için sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına girmesi nedeni ile davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.