Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/857 E. 2020/783 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/912 Esas
KARAR NO : 2020/763
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2018
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin—— tarihli verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ekspertiz, sigorta brokerliği, sigorta danışmanlığı, aracılık hizmetleri, aile hayat sigortaları, doğal afet sigortaları ve bilumum sigorta branşlarında acentelik hizmetleri ile iştigal eden ve piyasada ticari itibarı olan bir şirket olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanından olan ——— düzenlenmesi ve bu kapsamda araçların sigortalanması işi ile ilgili olarak davalı yan ile sigorta poliçe sözleşmesi akdettiğini, davalı yanın maliki olduğu araç, müvekkili şirket nezdinde —- kapsamında —– tarihli sigorta poliçesi ile sigortalandığını, ancak müvekkili şirket tarafından takibe konu borç davalı yana defalarca bildirilmesine rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, alacağının tahsili için ———–sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından işbu icra takibine haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli şekilde itiraz edilip takip durdurulduğundan yasal süresi içerisinde haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli itirazla kesin ve likit bir alacağın sürüncemede kalmasına neden olan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu edilen —- plaka sayılı araç için akdedilen ——– Davalı Müvekkili şirketin adresinin———- olarak yazdığını, davalı müvekkili şirketin adresinin —– olması nedeni ile yetkisizlik kararı verilerek davanın yetkili yer mahkemesi olan ———- Mahkemelerinde gönderilmesinini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişinin — tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı——- usulüne uygun olarak tutulduğu, TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin her iki taraf içinde lehe delil olarak ileri sürülebileceğinin anlaşıldığının, Sayın Mahkemenin —– tarihli duruşma tutanağının — numaralı ara kararında taraflara — yılına ait ticari defter kayıtlarının bulunduğu yer, inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi ile iletişim bilgilerinin 2 haftalık süre içerisinde dosyaya yazılı olarak beyan edilmesi yönünde karar verildiğinin, buna karşın davalının belirtilen sürede ticari defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak kişi bilgilerini dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir incelemenin gerçekleştirilemediğinin, davalı adına kayıtlı bulunan — plakalı aracın — şerh nedeniyle—tarihinde yediemin otoparkına çekildiğinin, aracın ——— tarihinde davalı tarafından otoparktan teslim alındığı, bu yönüyle davalının trafik sigortası yapılmadığı için aracın bağlandığı savunmasının yerinde olmadığı, zira aracın poliçe düzenlenme tarihinden yaklaşık 2 yıl önce bağlandığının anlaşıldığının, mevcut durumda aracın yediemin otoparkına çekilmesi ile —-düzenlenip düzenlenmesi arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığının anlaşıldığının, takipteki talebe bağlılık gereği huzurdaki davaya konu ——tutarlı —– istinaden davalının herhangi bir ödeme yapmadığı tespit edildiğinden huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın —- olacağı anlaşılmış olmakla birlikte, davalı adına düzenlenen bir kısım poliçelerin takip tarihinden sonra iptal edilmesi ve davalının da kısmi ödeme yapmış olması nedeniyle,— tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının ———- borçlu olduğu, bu tutarın ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının dosyaya herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediğinin görüldüğünün, birinci alternatif faiz hesaplamasına göre; Sayın Mahkemenin Takip talebinde istenen — tutarlı borç bakiyesi üzerinde hüküm kurması halinde — takip tarihi itibariyle yıllık — üzerinden davalıdan istenebilir faiz tutarının — olarak, ikinci alternatif faiz hesaplamasına göre takip tarihinden sonra yapılan poliçe iptalleri ile davalının gerçekleştirdiği kısmi ödemelerden sonra — itibariyle davacı nezdinde davalının bakiye kalan — borç bakiyesi üzerinden yıllık %9 faiz oranının dikkate alınmasıyla davalıdan istenebilir gecikme faizi tutarının —– olarak hesaplandığının tarafımca tespit edilmiş hesaplanmışsa da, takdirin mahkememize ait olduğunun kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davaya konu — numaralı —– istinaden davalının herhangi bir ödeme yapmadığı tespit edilmiş olmakla birlikte davalı adına düzenlenen bir kısım poliçelerin takip tarihinden sonra iptal edilmesi ve davalının da kısmi ödeme yapılmış olması nedeniyle —– tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının——borçlu olduğu, bu tutarın ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının dosyaya herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği anlaşılmış olup davalı tarafça davaya konu faturalara ilişkin fatura bedellerinin ödendiğine yönelik makbuz veya banka dekontu gibi her hangi bir evrakın mahkememize sunmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu————– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.———- göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı tarafın icra takibinden evvel temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşılmakla davacının işlemiş faiz isteminin yerinde olmaması nedeniyle işlemiş faiz isteminin reddine
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından ——icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —— asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, —– asıl alacağa ve faiz talebine ilişkin taleblerin REDDİNE,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 13.420,23 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 2.684,04 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.026,94 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 180,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 846,33‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 180,61 TL peşin harç olmak üzere toplamda 216,51‬ TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.220,20 TL (800,00 TL bilirkişi ücreti, 185,20 tebligat müzekkere gideri, 50,00 TL E-tebligat masrafı, 163,19 TL başka birime reddiyat, 21,81 TL Dosya masrafı) yargılama giderinden davanın kabul 0,89 ve red 0,11 oranına göre hesaplanan 1.085,97 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yatırılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
8-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 3.400,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.613,44 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/11/2020