Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/849 E. 2021/77 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/849 Esas
KARAR NO: 2021/77
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin —- tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu—- davacı arasında imzalanan —- abone numarası altında davalıya —-hat kullandırıldığını, davalının kulanmış olduğu hatlara ilişkin — tutarlı, —- tutarlı,—- son ödeme tarihli — tutarlı, —son ödeme tarihli — tutarlı, —son ödeme tarihli — tutarlı faturaları ödememesi üzerine——- sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı-borçlunun takibi durdurmak maksadıyla haksız ve dayanaktan yoksun kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, tarafların aralarında imzaladıkları sözleşme ile ödeme şekli ve faiz oran ve miktarını belirlediklerini, borç miktarının ve faiz hesabının sözleşmeye ve kanunlara uygun olarak tespit edildiğini, itirazın yasal ve dayanaktan yoksun olduğunu belirterek fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla takibe, borca, ferilerine, faiz oran ve miktarına yöelik itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçe ekinde sundukları — adet fatura ve detayı, ——— görülmüştür.
Davalı vekilinin icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu cevabi bir dilekçesi görülmemiştir.
Dava dosyasında davalıya gönderilen tebliğ mazbatalarının, T.K. 35. madde gereğince muhatabın kapısına yapıştırılarak tebliğ edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrine itiraz dilekçesinin —- tarihinde süresinde verildiği ve ödeme emrinin —– tarihinde borçluya tebliğ edilmiş olduğu ve takibin durmuş olduğu görüldü.
—– sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
Mahkememizin — tarihli celsede; tarafların ticari defterlerine —– mahkememiz duruşma salonunda hazır etmelerinin istenmesinin istendiği, inceleme gününde —- hafta önce ticari defterlerin bulunduğu yer ve inceleme sırasında bilirkişinin muhatap olacağı kişi iletişim bilgilerinin taraflarca bildirilmesi istenilmiş olup ——- itibari ile davalı tarafın defterlerini hazır etmediği gibi yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, davacı tarafın ise yerinde inceleme talepli dilekçe sunduğu görülmüş olup, bilirkişiler tarafından davacının defterlerinin yerinde incelendiği tespit edilmiştir.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir elektronik ve haberleşme konusunda uzman bilirkişi ile bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişiler raporunda özetle;
“Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde Bilirkişi Heyetine verilen davacı ve davalıya ait defter ve belgelerin yerinde inceleme görevi İle sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Yüce Mahkemeye ait olmak üzere;
Davacı ——ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde olduğu;
Davacı —- kayıtlarına göre; davalı —– tarihlerinde — borçlu olduğu, davalı——- takip ve dava konusu edilen bu borca karşılık herhangi bir ödeme yapmadığı;
Davalı——— dava dosyasına delil, belge ve defterlerini ibraz etmediği, yerinde İnceleme talebinde de bulunmadığından ticari defterlerini sunmayan davalının karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu;
Sayın Mahkemenizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde 3095 sayılı yasaya (Md. 2) istinaden —–işlemiş faiz ile davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan —- itibaren —- tarihine kadar — oranında, — tarihinden —- tarihine kadar — oranında,—- tarihinden —- tarihine kadar —-oranında, — tarihinden itibaren ise——–oranında avans faizi de talep edebileceği” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında ——- ilişkin sözleşme akdedildiği ve davacı tarafından takibe konulan faturaların son ödeme tarihleri belirtilmek suretiyle davalıya tebliğ edildiği,davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde ödeme iddiasında bulunmuş olmasına rağmen davaya cevap vermediği,——— tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla Hmk’nın 222.maddesinde yapılan değişiklik ihtar edilmesine rağmen davalının ticari defterlerini incelemeye sunmadığı görülmekle davalının ödeme iddiasını ispat edemediği,davalının ise akdi ilişkiyi ispat etmekle üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Hükme esas alınabilecek yeterli teknik niteklikte bilirkişi raporunda yapılan işlemiş faiz hesabı hariç diğer hususlara itibar edilmemiştir.Tarafların aralarında akdettiği sözleşme ile faiz oranını aylık —— olarak belirlediği ve sözleşme özgürlüğü çerçevesinde her iki tarafı da tacir olan sözleşmede belirtilen faiz oranına itibar edilmiştir.Takip talebinde işlemiş faizin başlangıç tarihi olarak —— belirtilmekle takibe konu tarih olarak önce olan ilk 4 faturadaki son ödeme tarihleri bu tarihten önce olsa da 6100 sayılı HMK’nın 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesi gereğince ilk 4 fatura açısından temerrüd tarihi— tarihi kabul edilmiş,diğer faturada ise kesin vade olarak ödeme tarihinin —— olarak belirtilmesi nedeniyle bu fatura yönünden temerrüd tarihi talepten sonraki tarih olmakla —- tarihi baz alınarak işlemiş faiz hesabı yapılmıştır.Buna göre her bir fatura açısından ayrı ayrı takip tarihine dek aylık —- oranı üzerinden mahkememizce hesaplanan işlemiş faiz miktarının —– olduğu görülmüş ve bilirkişi raporundaki işlemiş faiz hesabına itibar edilmeyerek bu miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusunu——- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——–Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasında sözleşmede belirtilen faiz oranı göz önüne alınarak asıl alacak bedeline takip tarihinden itibaren yıllık ——- oranında faiz işletilerek takibin devamı yönünde karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile;
1-)—- sayılı dosyasına yapılan itirazın — asıl alacak — işlemiş faiz olmak üzere toplam — üzerinden iptaline, kabul edilen asıl alacak miktarı olan —- asıl alacağa takip tarihinden itibaren —- oranında faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —- üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen —- kısım yönünden alınması gereken — harçtan peşin alınan —- harcın mahsubu ile bakiye 163,70 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 55,80 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.213,38 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 53,93‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 106,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.606,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.579,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.298,21 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 21,78 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021