Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/812 E. 2021/90 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/812 Esas
KARAR NO : 2021/90

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin ———- şahıstan—–tanzim ettiğini, daha sonra kendi hisselerini davalılardan …——– ederek ortaklıktan çıktığını, hisse devri esnasında davalı şirket ve yetkililerinden alacaklı olduğunu, hisselerini——- dolayı ise borçlu olduğunu, borç ve alacak ilişkisi nedeni ile taraflar arasında sözleşme yapıldığını, davacının davalı Şirket yetkililerinden —–hisse devrinden sonra davacı tarafından şirkete iş yapıldığını —— düşüldüğünü, daha sonra başka bir iş daha yapıldığını ve davacının payına düşen 17.200,00 TL’ nin davacı lehine alacak olarak eklendiğini, davacının toplam alacağının — olduğunu, davalıların bu tutarı ödemediğini, bu nedenle davacının — borcunu ödeyemediğini, davalı tarafından bir takım borçların davacıya yansıtılarak 19.470,38 6 nin kesilmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu tutarın kısmen davacı tarafından kabul edildiğini, davalı tarafından kabul edilen bakiye kısım olan 67.092,13 TL nin de ödenmediğini, davacının kendi payına düşen ve kesilmesinin kabul ettiği tutarın 10.334,57 TL olduğunu— olduğunu, davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra davalı — ödeme yaptığını fakat iş yada paranın iade edilmediğini bu durumda— işlemişi faiz alacağı bulunduğunu ve toplam bakiyenin — olduğunu — sayılı dosyası ile takibi yapıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali ve alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekilinin 30/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle;—– kira borcunu davacının ödemediğini, bu nedenle davacı aleyhine icra takibine gidildiğini, ayrıca listede yer almayan—— dolayı borçlu olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
RAPOR:Bilirkişinin 03/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı dava dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini ve davalı şirkete bir ——- ödeme yaptığını ve karşılığı mal ve hizmeti almadığını belirttiğini, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi incelendiğinde davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketin davacıdan 7.797,89 TL alacaklı olduğunun görüldüğünü, davacı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydına ise rastlanılmadığını, davacı incelemeye esas alınması için herhangi bir belge ve kayıt ibraz etmediğinden dolayı sadece davalı şirket kayıtları ile inceleme yapıldığından davacının ödediğini belirttiği tutar için bir tespit yapılamadığını, davalı şirket tarafından —- fatura ibraz edilmiş olup, davalı şirket tarafından davaaya fatura içeriği malların tesliminin yapıldığının anlaşıldığının, davacı bu hususta icra takibinde özette”..—- olarak belirtmiş olup, malın geç teslimi hususunda davacının zarara uğradığı yönünde tespit yapmaya yeterli bilgi ve belgenin bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davacının 2.103,41 TL davalı şirketten cari hesaba ilişkin alacaklı olduğu yönünde bir tespitlerinin bulunmamakta olduğunu, taraflar arasındaki protokolden sonra davalı şirket tarafından—tablonun daha yapılmış olup,——— davalı şirkete borcu olduğunun belirtildiğini, davacı dava dilekçesinde,— kabul ettiğini belirtmiş olduğundan bu kalemler için aynca inceleme yapılmayacaktan davacının kabul etmediğini, davacının kabulünde olmayan tutarın 19.470,38 TL -10.334,57 TL = 9.135,81 TL hesaplandığını, davacının kabulünde bulunan 10.334,57 TL’ nin davacı alacağından mahsup edilmesi neticesinde 30.000,92 TL -10.334,57 TL = 19.666,35 TL davacının davalı şirketten alacaklı olduğu hesaplanmakta olduğunun sonuç ve kanaatine vardıklarının beyan etmişlerdir.
EK RAPOR:Bilirkişinin 13/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Taraflarına tevdi edilen kök bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanların değerlendirerek, kök raporlarındaki vardıkları sonucu değiştirecek bir hususun heyetlerince tespit edilmediğini, nihai takdirin ve hukuki değerlendirmesinin mahkememize ait olduklarını beyan etmişlerdir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,– alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz– borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm,—-şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu —-faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Somut olayda davacının ticari defter ve kayıt sunmamasından kaynaklı davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde davacı gerçek—- davalı şirket arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacı— hesabında takip edilmekte olduğu, sonuç itibariyle bilirkişi heyetinin ticari defter ve kayıtlar üzerinde gerçekleştirmiş oluduğu inceleme sonucunda davacının davalı– olduğunun tespit edildiği, taraflarca kök rapora karşı yapılan itirazların karşılanması amacıyla ek rapor düzenlendiği taraf itirzalarının ayrıntılı olarak ele alındığı ve itirazlarının karışlanarak itiraz taleplerinin yerinde olmadığı değerlendirmeleri ile kök rapordaki tespitlere iştirak edildiği anlaşıldığından denetime elverişli hükme esas alınabilecek heyet (kök) raporundaki tespitler doğrultusunda davacının——– alacaklı durumda olduğunun tespit edildiği, davacının alacak talebini şirket ile birlikte hissedarlara da yönelttiği ancak alacak kalemlerinin şirketin iş ve işlemleri ile alakalı olduğu, davalılar ..—-. yönünde alacağını ispat edemediği, bilirkişi kök raporunda davacının davalı şirketten—- oluduğu yönündeki tespitlere itiraz etmediği, diğer davalıların borçlu olduğuna yönelik her hangi bir beyanda bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —— kararında; ‘——- özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Alacağın kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davacının davalılar —– Yönünden davasının REDDİNE,
2—– Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 19.666,35 üzerinden iptali ile takibin davalı—–yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3- Kabul edilen miktar 19.666,35 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı — alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.782,89 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 1.445,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.337,17‬ TL karar harcının davalı—-tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 1.445,72 TL peşin harç toplamı 1.490,12‬ TL ile 4.293,75 TL ( 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 83,80 tebligat gideri, 76,00 TL E-tebligat gideri, —— Dosya masrafı, 2,000 TL başka birime reddiyat,) olmak üzere toplam 5.783,87‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,23 ve red 0,77 oranına göre hesaplanan 1.330,29 TL’sinin davalı— tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 11,00 TL (tebligat gideri) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ….— verilmesine,
7—- kabul oranına göre davalı —– tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Arabuluculuk ücreti 1.016,4‬0 TL’nin red oranına göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
10-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 9.248,73 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.