Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/795 E. 2020/220 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/795 Esas
KARAR NO: 2020/220
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/05/2019
KARAR TARİHİ: 05/03/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, bu kapsamda davalı adına faturalar düzenlendiğini, davalının bir kısım ödemeleri gecikmeli olarak yaptığını, bu kapsamda geç ödenen fatura tutarlarının faizinin ödenmesinin gerektiğini, anılan nedenlerle cari hesap alacak bakiyesi, faiz alacağı, eksik ödeme ve ödenmeyen tutarlar için şimdilik ———– avans faizi ile ödenmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilin iddiası olan anlaşma bulunduğunu iddiasına açıklık getirmesi gerektiğini, davacının müvekkil adına düzenlediği tüm faturaların ödendiğini, müvekkilin temerrüde düşürülmeden faiz İstenemeyeceğinİ, davacı taleplerinin dayanağı olmadığını, davacının iddialarını ispat edemediğini, zira hangi faturaların Ödenmediğini açıkça belirtmediğini, cari hesap ekstresi sunmadığını, anılan bu nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
—————ve bilirkişi raporu,
Mali Müşavir Bilirkişi’nin —— tarihli raporunda özetle; Dava dosyasında davacı olan —— firmasının mahkeme salonunda ibraz ettiği ——– yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, ———- tarihinden sonraki ticari hareketlerin deftere yazdırılmadığı, bilanço kapanış kayıtlarının yapılmadığı, bu haliyle davacı nezdinde davalı hesap bakiyesinin tespit edilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı, dolayısıyla davacı ticari defterlerinin lehe delil olarak ileri sürülemeyeceğinin anlaşıldığı, davalı————-dosyaya ibraz ettiği ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ————- süresi içerisinde alındığı, ————- ise TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla davalı ticari defterlerin leh ve aleyhe delil teşkil ettiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında akdedildiği iddia edilen davalının antetli kağıdına yazılı bulunan sözleşmenin ibraz edildiği, sözleşme üzerinde davalının kaşe ve imzasının bulunmadığı, buna karşın davacının tanzim ettiği faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, mevcut haliyle akdi ilişkinin ispat edildiğinin anlaşıldığı, davacının geç ödemeden kaynaklı faiz talep ettiği, buna karşın taraflar arasında kurulan sözleşmede temerrüdün hangi şartlarda oluşacağının belirtilmediği, temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının belirtilmediği, dosya geneli incelendiğinde davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmediği, taraflar arasındaki ticaret nedeniyle davalı adına düzenlenen faturalarda ödeme vadesinin belirtilmediği, faturaların hangi vadede ödenmesi gerektiği dosya kapsamından tespit edilememesi ve hesaplamaya esas vade gün sayısının belli olmaması nedeniyle temerrüt faizinin hesaplanmasının teknik olarak mümkün olmadığı, anılan nedenlerle davacı vekilin geç ödemeden kaynaklı faiz talebi iddiasını ispat edemediği, davacının davalı adına tanzim ettiği ———- tutarlı irsaliyeli faturaya konu ürünlerin——-isimli şahsa teslim edildiği, ——– tutarlı faturaların teslim alan kısmında bir imza bulunduğu fakat ürünlerin kim tarafından teslim alındığının belli olmadığı, ——— tutarlı faturaya konu ürünlerin ise teslim alan kısmının boş olduğunun görüldüğü, faturalarda imzası bulunan ——— isimli şahsın davalı ile olan illiyet bağının dosya kapsamından tespit edilemediği, taraflar arasındaki ticaretin son bulduğu ———- tarihi itibariyle davalı nezdinde davacının borç alacağının bulunmadığı, aynı tarih itibariyle defterlerin yazdırılmamış olması nedeniyle davacı nezdinde davalı hesap hareketleri ile hesap bakiyesinin tespit edilemediği, dosyaya sunulan hesap özetine göre davacının davalıdan olan alacak bakiyesinin ———— tutarlı olarak iddia edildiğinin beyan edildiği görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava; davacının düzenlemiş olduğu fatura bakiyelerinin geç ödenmesi dolayısı ile talep edilen gecikme faizi istemli ödenmeyen cari hesap alacağının tahsiline ilişkin olduğu görüldü.
Somut olayda; mahkememizce aldırılan ve hükme esas alınmaya elverişli bilirkişi raporuna göre, davacının ——–yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, ——— tarihinden sonraki ticari hareketlerin deftere yazdırılmadığı, bilanço kapanış kayıtlarının yapılmadığı, bu haliyle davacı nezdinde davalı hesap bakiyesinin tespit edilmesinin teknik olarak mümkün olmadığı, dolayısıyla davacı ticari defterlerinin lehe delil olarak ileri sürülemeyeceğinin anlaşıldığı, davalı ——– dosyaya ibraz ettiği ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ——– süresi içerisinde alındığı, ———— ise TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla davalı ticari defterlerinin leh ve aleyhe delil teşkil ettiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında akdedildiği iddia edilen davalının antetli kağıdına yazılı bulunan sözleşmenin ibraz edildiği, sözleşme üzerinde davalının kaşe ve imzasının bulunmadığı, buna karşın davacının tanzim ettiği faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, mevcut haliyle akdi ilişkinin ispat edildiğinin anlaşıldığı, davacının geç ödemeden kaynaklı faiz talep ettiği, buna karşın taraflar arasında kurulan sözleşmede temerrüdün hangi şartlarda oluşacağının belirtilmediği, temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının belirtilmediği, dosya geneli incelendiğinde davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmediği, taraflar arasındaki ticaret nedeniyle davalı adına düzenlenen faturalarda ödeme vadesinin belirtilmediği, faturaların hangi vadede ödenmesi gerektiği dosya kapsamından tespit edilememesi ve hesaplamaya esas vade gün sayısının belli olmaması nedeniyle temerrüt faizinin hesaplanmasının teknik olarak mümkün olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile, faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye, teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Yargıtay ——- tarihli,———- sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ———— bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
İki ticari işletme arasında mal ve hizmet sağlamaya yönelik olarak akdedilen sözleşmelerde, ödeme günü veya süresi kararlaştırılmamış olduğu veya kararlaştırılan vadenin TTK m. 1530/5’e göre geçersiz sayıldığı hallerde, hükmün dördüncü fıkrası uygulama alanı bulacaktır. Genel düzenlemeler içeren TBK m. 90 gereği, vadeye ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı sözleşmelerde, kanunda yer alan yedek hukuk kuralları saklı olmakla birlikte, borç doğduğu anda muaccel olacak ve hemen talep edilebilecektir. TBK m. 117 uyarınca ise muaccel bir borcun borçlusu yalnızca alacaklının ihtarıyla temerrüde düşecektir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, taraflar arası ticari ilişkinin varlığının davalı taraf ticari defterleri ile de sabit olduğu, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu haliyle ticari defter ve kayıtların sahibi aleyhine delil teşkil edeceği, buna karşılık davalı taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil teşkil edeceği, davalı taraf ticari defterlerinde davacı tarafla ilgili olarak dava tarihi itibariyle herhangi bir borç kaydının bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf taraflar arasında sözleşme akdedildiğini iddia etmişse de dosyaya ibraz edilen sözleşme suretinin altında davalı tarafın imzasının bulunmadığı, bu nedenle sözleşme hükümlerinin davalı tarafı bağlamayacağı, bununla birlikte davacı tarafın hangi faturaların geç ödendiğine ilişkin iddialarını somutlaştıramadığı gibi ödenmediğini ya da geç ödendiğini iddia ettiği faturalara ilişkin alacak kalemleri bakımından davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne dair de dosyaya herhangi bir delil sunamadığı, bu haliyle, davacı tarafça dava konusu iddiaların ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken ——maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan toplam ——- harçtan mahsubu ile bakiye ——- harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde —————– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/03/2020