Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/784 E. 2021/962 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/784 Esas
KARAR NO: 2021/962
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 03/05/2019
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesi Özetle; Davacı banka vekili tarafından sayın mahkemenize hitaben verilen —- harçlandırma tarihli dava dilekçesinde,—— banka arasında imzalanan —- uyarınca borçluya ticari krediler kullandırıldığını, sözleşmeye işbu davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imza attıklarını, borcun ödenmemesi üzerine kredilerin kat edildiğini, çekilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, Bu nedenle kefiller aleyhinde ilamsız icra takibi başlattıklarını, borçluların itirazı nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu, haksız yapılan itirazın iptali için açılan işbu davanın kabulüne ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekilinin cevap dilekçesi özetle; İcra takibinde talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, asıl borçlu firmanın ticari defterlerinde yer alan kredi borç kayıtları ile bankanın talebi arasında uyumsuzluk bulunduğunu, bu hususu belirmek üzere davacının ihtarnamesine karşı —— yevmiye no.lu karşı ihtarname keşide ettiklerini, mutabakat bulunmadığı için alacağın belirlenmesi hususunun yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle borca itiraz etmeleri sebebiyle icra inkar tazminatının söz konusu olamayacağını beyan etmiş, davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini ve tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak başlatılan icra takibine vaki davalıların itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka ile kredi asıl borçlusu—- bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, kefalet limitinin — olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı —- bu kefil yönünden eş rızası olmadığından kefaletin geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de davacı yanca iş bu davalının eş rızası alındığına dair —-tarihli eş rıza belgesi ibraz edilmiştir. Bu itiraz yersiz olduğundan itibar edilmemiştir.
Yapılan incelemede kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı bankaca kredi hesabının kat edildiği,kat ihtarnamesinin davalı şirket ile — usule uygun tebliğ edildiği, kefil—- ise tebliğ edilemediği anlaşılmıştır.
—–Dava konusu — imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan—— gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur.Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir.” belirtmiştir. —- bankaların —–bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar — maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir.” şeklindeki ilamı ile temerrüt faizinin belirlenmesindeki izlenmesi gereken yolu belirtmiştir.
—— karar sayılı —–gereğince davacı bankanın alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranının davacı bankaca fiilen uygulanan faiz dikkate alınmak suretiyle hesaplanması gerekmektedir. İspat yükü kendisinde olan davacı bankaya gönderilen muhtıra ile talep edilmesine ve bildirmediği takdirde dosyanın mevcut halindeki bilgi ve belgelere göre karar verileceği belirtilmesine rağmen temerrüt tarihi itibarıyle fiilen uygulanan en yüksek ticari faiz oranını —- belgelendirmediğinden sözleşme hükümlerindeki temerrüt faizinin hesaplanmasının mümkün olmadığı—- belirtmiştir.Somut olayda davacı bankaca fiilen uygulanan en yüksek faiz oranına dair veri sunulmamıştır. Atıf yapılan yüksek mahkeme kararları gereği —— temerrüt faizi talep edilebileceği, davacı bankanın da takibinde —- temerrüt faizi talep ettiği, faiz oranına ilişkin talebin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava teminat olarak verilen — bedelli teminat mektubunun nakde dönmesi ve tazmin olan çek yapraklarından kaynaklanmaktadır.
Bilirkişi raporunda davalı kefillerin çek sorumluluk bedellerinden ve nakde dönüşen teminat mektuplarından sorumlu olup olmadıklarına dair bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nitelendirmeler hukuki vasıfta olduğundan mahkememizce yapılacaktır.
——— Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde—-saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli bin —-
2) Çek bedeli bin—altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli bin — veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin — tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli bin— üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin —– ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir…” hükmünü düzenlemiştir.
—– kredi borcundan —- taraflar arasında düzenlenen kefalet sözleşmesinde bu hususta açık bir hüküm bulunması gerekir.” belirtmiştir.
—– ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir.” belirtmiştir.
Somut olaya gelecek olursa taraflar arasında imzalanmış olan kredi sözleşmesi incelenmiş kredi sözleşmesinde ve kefalet akdinde çeklerle ilgili açık bir hüküm olmadığı görülmüştür. Davalı tüm kefillerin çek sorumluluk bedellerinden sorumlu olmadıkları anlaşılmıştır.
Davacı tazmin olan teminat mektubu nedeni ile davalılardan talepte bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşme incelenmiş —- verilmiş ve verilecek teminat mektuplarının kredi sözleşmesinin teminatını teşkil edeceği belirtilmiştir.
—- Sayılı ilamında —–Taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi ve eki niteliğinde olan kefalet sözleşmesinde kefillerin gayri nakdi kredilere yönelik depo sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmaktadır.Ancak yargılama sırasında bazı teminat mektuplarının tazmin edildiği ve böylece tazmin edilen kısım yönünden davacı bankanın talep hakkı bulunduğu görülmektedir. Bu durumda mahkemece tazmin edilen teminat mektubu belirlenerek takibin bu alacak için tazmin tarihinden itibaren faiz işletilmek suretiyle devamına , depoya ilişkin talebin ise reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabul şekli ile de takip depo istemine ilişkin olduğundan yargılama sırasında kredi nakde dönüşmüş olsa dahi icra inkar tazminatına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” belirtmiştir. Kefiller ——- hükmü ve atıf yapılan iş bu yüksek mahkeme kararı gereği tazmin olan teminat mektubu nedeni ile davacı bankaya karşı sorumludur.
Kredi asıl borçlusu şirket ile davalı şirketin ticari unvanları çok benzer olduğundan kısa kararda sehven davalı şirketin asıl borçlu şirket olduğu kabulü ile hesaplama yapılmıştır. Kredi asıl borçlusu şirket dava dışı olup davalı şirket de kefil sıfatına haizdir. Bu nedenle hükümde sehven meydana gelen maddi hatadan kaynaklı hesaplama hatasından dolayı tashih yapılacaktır.
Yapılan incelemede söz konusu teminat mektubunun nakde dönüşüm tarihi ile bankanın ödemek zorunda kaldığı çek sorumluluk bedellerinin tarihlerinin temerrüt tarihinden sonra olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda da ifade edildiği üzere kefillerden—- takip öncesi temerrüdü de gerçekleşmemiştir. Bu kefil yönünden söz konusu teminat mektubunun nakde dönüştüğü tarihten takip tarihine kadar akdi faiz hesaplanacak, diğer kefiller—– söz konusu teminat mektubunun nakde dönüştüğü tarihten takip tarihine kadar belirlenen temerrüt faizi oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplanacaktır.
Her ne kadar davacı bankaca akdi faizin kapitalize edilerek faiz hesabı yapılması gerektiği yolunda itirazda bulunulmuş ise de söz konusu teminat mektubunun nakde dönüşümlerinin temerrüt tarihinden sonra olması nedeni ile itiraz yersizdir. Yukarıda ifade edildiği üzere davalı şirket ile kredi asıl borçlusu şirketin ticari unvanları benzer olduğundan maddi hata yapılmıştır. Huzurdaki davalıların tamamı kefil sıfatına haiz olduğundan ve kredi sözleşmesinde çek sorumluluk bedellerinden sorumlu olacaklarına dair açık bir hüküm bulunmadığından çek sorumluluk bedellerine dair hesaplama davalılar açısından dışlanmalıdır. Hesaplamalar basit matematiksel işlem mahiyetinde olduğundan davanın sürüncemede kalmaması amacı ile yeniden rapor alınmamış hesaplamalar mahkemece yapılmıştır.
Kefil —–Yönünden;
Yukarıda ifade edildiği üzere bu kefil takipten önce temerrüde düşmemiştir. Çek sorumluluk bedellerinden de sorumlu olmadığı yukarıda detaylı olarak açıklanmıştır. Bu kefil yönünden teminat mektubunun nakde dönüştüğü tarihten takip tarihine kadar akdi faiz işletilecek hesaplama buna göre yapılacaktır. Kefilin sorumlu olduğu asıl alacak — nakde dönüşen teminat mektubu olup , akdi faiz oranı da —–
——– yönünden;
Yukarıda ifade edildiği üzere bu kefiller yönünden temerrüt gerçekleşmiştir. Bu kefillerin çek sorumluluk bedellerinden sorumlu olmadıkları yukarıda ayrıntılı açıklanmıştır. Nakde dönüşen teminat mektubundan ise teminat mektubunun nakde dönüştüğü tarihten takip tarihine kadar işleyecek temerrüt faiz oranı üzerinden bu kefillerin sorumluluğu bulunmaktadır. Bu kefillerin sorumlu olduğu asıl alacak —- nakde dönüşen teminat mektubu olup , temerrüt faiz oranı da—–
hesaplama;
—- Ancak davacı banka tarafından icra takibinde — istendiğinden taleple bağlı kalınacaktır.— ———Görüldüğü üzere davacının icra takibinde davalılardan talep ettiği —— alındığında tüm davalılar için istenebilecek alacak aynı olmaktadır. Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm açıklamalar, atıf yapılan yüksek mahkeme kararları birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak likit ve davalılar itirazında haksız olduğundan davalılar asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmiş, buna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TASHİH:
6100 sayılı HMK’nın 304. Maddesi hükümdeki yazı ve hesap hatalarının ve açık hataların karar tebliğ çıkartılmadıysa resen düzeltilebileceğini belirtmiştir. Hükümde sehven hesaplama hatası yapılmış olup yukarıda detaylı olarak izah edilmiştir. Bu nedenle kısa karardaki 1-a maddesindeki ” Davalıların—— dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptali ile asıl borçlu—— üzerinden iptaline, takibin bu şekilde devamına, ” şeklindeki hükmün
” Davalıların —– itirazlarının kısmen iptali ile takibin—— üzerinden iptaline, takibin bu şekilde devamına, ” şeklinde TASHİHİNE,
Kısa karardaki 1-b maddesindeki “Asıl Alacak likit olduğundan ve davalılar itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı——davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” şeklindeki hükmün,
” Asıl Alacak likit olduğundan ve davalılar itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı —–davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde TASHİHİNE karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Tahsilde Tekerrür olmamak kaydı ile DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
a- Davalıların —- itirazlarının kısmen iptali ile takibin —— üzerinden iptaline, takibin bu şekilde devamına,
b- Asıl Alacak likit olduğundan ve davalılar itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı —— davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
c- Asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacak tamamen ödeninceye kadar %39 Temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi işletilmesine,
2-492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli 44,40 TL başvuru harcı, 54.686,00 TL nispi harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.250 TL bilirkişi ücreti, 345,90TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 4.595,90 TL yargılama giderinin kabul ve red oranında göre hesaplanan 4.316,24 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,Bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 57.077,82 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca 7.542,94 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde taraflara iadesine,
8——–bütçesinden karşılanan Arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul red oranına göre hesaplanan 1.239,68 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına, bakiye 80,32 TL’lik kısmınında davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——- Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalılar yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021