Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/782 E. 2021/274 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/782 Esas
KARAR NO : 2021/274

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2019
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilin dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu ve davalının faturadan kaynaklı cari hesap borcunun olduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yapılan icra takibine yetki itirazlarının bulunduğunu, müvekkilin davacıya borcunun bulunmadığını ve takibin kötü niyetli olduğunu, davacının iddiasını dayandırdığı somut delilleri ibraz etmediğini, anılan nedenlerle davanın reddini ve davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —– ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak— tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, davalı ticari defterlerinin incelendiği talimat bilirkişi raporunda davalının 2018 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış kapanış onaylarının alındığının belirtildiği, davalı —- kayıtlarında yer aldığı, söz konusu fatura bedellerine istinaden davacı adına 2018 yılında toplamda 110.000 TL tutarlı çek tevdi edildiği, ilgili çeklerin sadece 80.000 TL ‘sinin davalı kayıtlarında yer aldığı hususunun talimat bilirkişi raporunda belirtildiği, ilgili çeklerin— ve bu nedenle İlgili çeklerin davalı kayıtlarında bulunmamasının mümkün olamayacağının ve talimat bilirkişi raporunda eksik inceleme gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, davalının davacıya tevdi ettiği —– tutarlı çeklerin karşılıksız çıktığı bilgisinin muhatap—tarafından çeklerin arka sayfalarında belirtildiği ve bankanın sorumluğu kapsamında çek başına 2.030 TL ödeme gerçekleştirdiği bilgisini içerir kaşe imza bilgisinin mevcut olduğu, karşılıksız —- bankadan alınan tutarın davalı cari hesap bakiyesinden mahsup edildiği, bu nedenle 21.02.2019 takip tarihi itibariyle ——— borçlu olduğu ve bu tutarın davalıdan istenebileceğinin anlaşıldığı, sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor alınmıştır. —— ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak————— tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, davalının—–ticari defterlerin açılış kapanış onaylarının alındığı hususunun talimat raporunda belirtildiği, ——–çeklerin davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmaması nedeniyle davalı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu nedenle huzurdaki dava konusu uyuşmazlıkla ilgili davacı ticari defterlerine değer verilmesi gerektiği anlaşıldığı, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların 8 günlük yasal itiraz süresinde herhangi bir itiraza uğramadan davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, bu nedenle davalının fatura içerikleriyle ilgili itirazlarına iştirak edilemediği, 21.02.2019 takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının 23.943,39 TL borçlu olduğu,buna karşın takipteki talebe bağlı kalınarak, davalıdan talep edilebilir tutarın huzurdaki dava değerine—– icra dosyası ile davalıdan talep ödenmesi istenilen 8.003,39 TL kadar olacağı, İcra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı, sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Mahkememizce — hazırlattırılan ek bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların 8 günlük yasal itiraz süresinde herhangi bir itiraza uğramadan davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, —– borçlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının —– üzerinden takip başlattığı, davamızın itirazın iptali davası olduğu, harca esas değerin 8.003,39 TL olduğu hususları hep bir arada değerlendirilerek taleple bağlılık ilkesi gereğince 8.003,39 TL üzerinden davanın kabulü ile itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —- kararında— göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. — Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından—–icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 8.003,39 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 546,71 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 136,67 TL harçtan mahsubu ile bakiye 410,04‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 136,67 TL peşin harç toplamı 181,07‬ TL ile 3.141,10 TL ( Bilirkişi ücreti,— posta masrafı, elektronik posta masrafı, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 3.322,17‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6—- davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.