Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/762 E. 2021/37 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/762 Esas
KARAR NO : 2021/37

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu ve cari hesaptan doğan borcunu ödemediğini, davalının————- karşılığı verdiğini, sonrasında davalının ilgili ———– ettiğini, bu hususun ilgili bankaya sorulması gerektiğini, ———— bedelli çeklerin müvekkile tevdi edildiğini, bu işlemler neticesinde davalının 5.550 TL cari hesap borcu kaldığını, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat takibe haksız olarak itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra İnkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —— yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış tasdikleri ile kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine uygun olarak süresi içerisinde alındığı, dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği anlaşıldığı,—– yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine uygun olarak süresi içerisinde alındığı, — tasdikinin gerçekleştirildiği, buna karşın 2015 yılı yevmiye kapanış tasdikinin ibraz edilmediği, konuyla ilgili nihai değerlendirme Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, dava konusunun taraflar arasındaki ticarete konu faturalar nedeniyle davacıya—-tutarlı bakiyenin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinden ibaret olduğu, davalı adına düzenlenen fatura ile davacıya fatura bedeli olarak tevdi edilen 55,550 TL tutarlı çeklerin davalıya iade edildiği noktasında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, muhatap ——— gelen müzekkere cevabında da bu durumun teyit edildiği, iade edilen çek sonrasında kalan 5.550 TL tutarlı bakiyenin davacıya nakden ödendiğinin davalı tarafından yerinde yapılan incelemede belirtildiği, buna karşın davalı ticari defterlerinde davacıya nakden 5.550 TL tutarlı bir ödemenin yapıldığına ilişkin herhangi bir kayıt yer almadığı, bu yönüyle davalı savunması ile ticari defterlerdeki kayıtların birbiri ile örtüşmediğinin anlaşıldığı, mahkememizce davacı lehinde hüküm kurması halinde dava ile davalıdan istenebilecek tutarın 5.550 TL olacağı, çekin borçlu davalı elinde olmasının çek bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiği kanaatinin Sayın Mahkeme nezdinde hasıl olması halinde ise, huzurdaki dava ile davalıdan herhangi bir tutar istenemeyeceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
—- sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
—- sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —- sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davalı …— kapanış tasdikinin bilirkişiye biraz edilmediği, takip tarihi itibariyle taraflar arasında———- faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, faturanın bedelinin 55.550 TL tutarlı çek ile ödeme noktasında tarafların anlaştığı sonrasında çekin iade edildiği, buna mukabil — alacağın ihtilaf konusu olduğu, davalının savunmalarına göre bakiye 5.550,00 TL’nin elden ödendiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm— şekli gibi,—- çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre — borçlu olduğu, davalı ticari defter ve kayıtlarına göre davalının davacıya bakiye 5.550 TL elden yapılan ödemeye ilişkin her her hangi bir kaydın bulunmadığı, ödeme yaptığına dair mahkememize makbuz veya başkaca bir evrak sunamadığı, sonuç olarak davacının davalıdan 1 adet faturadan kaynaklı bakiye 5.550 TL alacaklı olduğu vicdani kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın faturaya dayalı olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. Davacnın davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne yönelik ispat külfetini yerine getiremediği anlaşılmakla faiz alacağı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından—- takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 5.550 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, 435,18 TL’lik faiz talebine ilişkin herhangi bir talep olmadığından bu husus hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Kabul edilen 5.550 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 379,12 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 64,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 314,26‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan– hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 64,86 TL peşin harç toplamı 109,26‬ TL ile 942,00 TL ( 800,00 TL bilirkişi ücreti, 6,50 TL müzekkere masrafı, 5 Tebligat ücreti 81,50 TL, 10 E-Tebligat gideri 54 TL) olmak üzere toplam 1.051,26‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6—– davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Dava konusunun miktarı gereği KESİN olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.