Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/761 E. 2020/174 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/761 Esas
KARAR NO : 2020/174

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin 24/04/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce arabuluculuk komisyonuna başvurulduğunu ve anlaşmanın sağlanamadığını, davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul—. İcra Müdürlüğü’nün —Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, takipten 22/02/2019 tarihinde haberdar olduklarını, süresi içinde borcun tamamına itiraz ve takibin iptali için İstanbul —. İcra Hukuk Mahkemesinin —. Sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin alacağı mallara ilişkin davalıya 1 adet çek verdiğini, ancak söz konusu malların teslim edilmediğini, bunun üzerine çekin istendiğini ancak geri verilmediğini———. şubesine ibraz edildiğini, dava konusu çek bedelinde tahrifat yapıldığını, çekin üzerindeki yazı ve imzalarda oynamalar yapıldığını, bu konuda ——– duyurusunda bulunulduğunu, çekin kambiyo vasfını yitirdiğini, bu nedenle davanın kabulüne, müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, dava konusu çekin hükümsüzlüğüne ve çekin iptali yönünde karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin 08/01/2020 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Tebligatın taraflarına usulsüz olarak yapıldığını, davacı tarafın iddiasının gerçeklerden uzak ve asılsız olduğunu, davayı öğrenme tarihlerinin müvekkil şirkete muhtıranın tebliğ olunduğu 25.12.2019 olarak kabul edilmesi gerektiğini, tensip taptı, dava dilekçesi ve duruşma günleri, müvekkili şirkete usulüne uygun tebliğ edilmeden müvekkilinin yokluğunda yargılama yapıldığını, verilen ara kararlara muvafakatlerinin olmadığını, açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, borçlunun itiraz etmesi için öngörülen yasal sürenin geçtiğini, takibin usul hukuku kurallarına uygun olarak kesinleştiğini, davacı şirketin çekin dayanağı olduğunu iddia ettiği borç ilişkisinin karşılığı olan malları teslim almadığı gerekçesiyle müvekkili şirkete borçlu olmadığı iddiasının tamamen hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacı tarafın çekin tahrif edilmesi iddiasının tamamen davayı uzatmaya yönelik olduğunu, bu nedenle öncelikle usulsüz tebligat nedeniyle yargılamayı öğrenme tarihlerinin 25/12/2019 tarihi olarak kabul edilmesini, usule ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, davanın esastan reddine, İstanbul —–. İcra Müd. —. Sayılı dosyasına yapılan itirazın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla İcra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BEYAN : Davacı vekilinin 14/01/2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle ; Davalının süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığını, süresi içinde sunulmayan cevap dilekçesine muvafakatlerinin bulunmadığını, hükme esas alınmaması gerektiğini beyan etmiştir.
BEYAN : Davalı vekilinin—– tarihli beyan dilekçesinde özetle; Davadan 25/12/2019 tarihinde haberdar olduklarından süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadıkları iddiaların reddedilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine istinaden başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı vekili tarafından dava dilekçesinin kendilerine usulsüz olarak tebliğ edildiğini, bu nedenle dava dilekçesinin kendilerine tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 25/12/2019 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürülerek İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki ilk itirazında bulunulmuştur.
Tebligat Kanunu’nun 13. Maddesinde tüzel kişiler adına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin her hangi bir sebeple iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ işleminin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı,
Tebligat Kanunu’nun 20. Maddesinde ise, memur veya müstahdemlerin, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altının beyan yapan tarafından imzalanacağı ve tebliğ memurunun tebliğ evrakını bu kişilere vereceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, tebligat mazbatası, dava dilekçesinin davalıya 05/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği yönünde düzenlenmiş ise de, tebligatın öncelikle davalı şirketi temsile yetkili kişilere yapılmasının gerektiği, ancak bu kişilerin adreste bulunmaması halinde şirketin memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği, tebligat mazbatasının incelenmesinde tebliğ memuru tarafından yeterli araştırma yapılmadan tebligatın “———— isimli kişinin imzasına verildiği, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğu, davalının cevap dilekçesini süresinde sunduğu ve süresinde yetki ilk itirazında bulunduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 6/1. maddesinde; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”, HMK’nin 10/1. maddesinde “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”, HMK’nin “yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemelerin bulunduğu,
İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.”, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1-1 bendi “para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.”, İİK’nin 72/son maddesi “menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir…” düzenlemelerinin bulunduğu, davanın kambiyo senedi olması nedeniyle aranılacak borç niteliğinde olduğu ve bu nedenle ödeme günündeki borçlunun ikametgahı mahkemelerinin de yetkili olduğu,
Dosyanın incelenmesinde,—————–adresinde bulunduğu, icra takibinin ise İstanbul adliyesinde başlatıldığı, davalı vekilinin süresinde yetki ilk itirazında bulunduğu ve yetkili mahkeme olarak İstanbul mahkemelerini gösterdiği, mahkememizin yetkisini doğuran genel ve özel yetki kuralının bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-HMK m.20/1 uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde ve talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; yetkili mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı