Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/712 E. 2021/327 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/712 Esas
KARAR NO : 2021/327

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ——- gösteren saygın bir firma olduğunu, sahip olduğu—– ile söz konusu alanda faaliyetlerine devam ettiğini, bu makinelerin arasında, mahkemenin önüne gelen ihtilafa konu —— de bulunduğunu, davalı ——-bakımı, —- temini gibi alanlarda hizmet verdiğini, müvekkilinin mülkiyetindeki söz konusu — yılı içinde arızalanması üzerine davalı şirketten onarım ve bakım hususlarında servis hizmeti alınması kararlaştırıldığını, bu amaçla —-davalı şirket tarafından tetkik edilip sorun tespit edildiğin, tespit edilen arızanın giderilmesi amacıyla tesisatın değiştirildiğini, ancak,— verilen —- uyumsuz parçaların takıldığının, ——– kullanımı sürecinde anlaşıldığını, verilen — karşılığı kesilen fatura uyarınca ödenmesi lazım gelen tutarın büyük bir kısmı müvekkil şirket tarafından ödenmiş olmasına karşın, kendi edimlerine (belirli miktarda paraya) karşılık gelen hizmeti alamadıklarının anlaşılması üzerine bakiye tutar ödenmediğini, davalı şirket tarafından ödenmeyen bu tutarın tahsili amacıyla, davalı şirket tarafından,—– başlatıldığını, söz konusu icra takibinde (asıl) alacak miktarı 20.861,54-TL olarak gösterilmiş olup, mezkur tutarın 20.000,00-TL’lik kısmı cebri icra tehdidi altında ödendiğini, —- söz konusu takip bakiye borç üzerinden devam etmekte olup, ödeme yapılan kısım bakımından istirdat, ödeme yapılan tutarı aşan kısım bakımından davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti talebiyle görülmekte olan davanın ikamesi zarureti doğduğunu, müvekkiline ait ———- tamir edilmiş olup, bu işlem karşılığında müvekkile 112.943,51-TL tutarında fatura kesildiğini, bu tutarın müvekkili tarafından ödendiğini, 2016 yılının —— arızalanmaların baş göstermesi üzerine, araç muhtelif ——–işlemlerine tabi tutulmuş ve netice olarak 13/12/2016 tarihinde kapsamlı — girmiş, bu işlem neticesinde müvekkiline toplam tutarı 48.536,76-TL olan yeni bir fatura kesildiğini, uyuşmazlığın konusunu, bu fatura içeriği kısmi borç oluşturduğunu, araç, —- işlemlerinin tamamlanmasını ——- şekilde işletilmiş ancak, ekte sunulan ve bizzat davalı şirketin —-elemanlarınca tanzim edilen —- formlarından da anlaşılacağı üzere, —– defa aynı sebeplerden dolayı arıza vermeye devam etmiş ve işlemez duruma gelmiş olduğunu, —– yer alan hususlardan, —– uyumsuz olduğu ve değiştirilmesi gerektiğinin açık bir şekilde anlaşıldığını, gerçekten de — arızalanması ve işlevsiz kalması, — uyumsuz parçaların takılmış olmasından ileri geldiğini, bu husus– — yansımış olmakla birlikte, davalı şirket ile müvekkili arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinde de davalı şirket tarafından açıkça kabul edilmiş ancak uyumsuzluğun giderilmesi için öncelikle faturada yer alan bakiye tutarın ödenmesi talep edilmiş, bu talep müvekkil tarafından kabul edilmemiş olduğunu, — söz konusu uyumsuzluklar olsa ve bu sebeple arızalanmalar meydana gelse de, müvekkili ilk arızalanmanın meydana geldiği tarihe kadar faturada yer alan miktara ilişkin kısmi ödeme yapmış olup, bu ödemelerin dışında kalan tutara isabet eden kısım davalı tarafından kötü niyetle icra takibine konu edilmiş olduğunu beyan ile, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, müvekkili şirket aleyhine —- esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında ödenen 20.000,00-TL’nin iadesini, söz konusu icra takibi kapsamında ödenen tutarı aşan kısım bakımından ise, — dosyasında borçlu olmadıklarının tespitini, — devam eden icra takibinin durmasını ve icranın tamamen eski hale iade edilmesini, alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamamak şartı ile lehe tazminata hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, vekaleten talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; … —- aleyhine menfi tespit davası ve istirdat davası açarak—- icra dosyası üzerinden ödemiş olduğu miktarın iadesine (istirdatına), dosyada ödemiş olduğu tutarı aşan kısım için ise borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini haksız şekilde talep ettiğini, davacı tarafından davacıya —— bakım ve onarım talebiyle birden çok kez Müvekkil Şirket’e başvurulmuş olup Müvekkil i Şirket tarafından Davacıya bakım ve onarım hizmeti verildiğini, müvekkili Şirket tarafından verilen hizmetlerin çoğu garanti kapsamında olup, garanti kapsamına girmeyen hizmetler adına ise Davacıya fatura kesildiğini, müvekkili Şirket tarafından verilen son hizmete yönelik kesilen 48.536,76 TL bedelli faturaya ilişkin olarak müvekkili Şirket’e kısmi ödeme yapılmış olup kalan bakiye miktarı olan 20.861,54 TL’nin ödenmemesi üzerine Müvekkil i Şirket tarafından ——-üzerinden alacağının tahsili adına Davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından — icra takibine süresi içerisinde itiraz edilmediği gibi dosya borcu da kapatılmadığını, davacı tarafından bahse konu icra dosyası borcu için haricen kısmi ödeme yapılmış olup borcun tamamı ödenmediğini, davacı faturaların altında servis bedelini ödeyeceğine dair ibareyi kabul etmesine rağmen müvekkili şirkete olan borcunu tamamlamadığını, davalı Müvekkili Şirket, davacının taleplerine istinaden —— gibi yerine getirmesine rağmen davacı tarafından —– ilişkin kesilen faturaların Müvekkil Şirket’e ödenmediğini, faturaların üzerinde müvekkili şirket’e ilişkin——— arıza sebebi ve yapılan işler açıkça ve tüm şeffaflığıyla belirtilmiş olup bahse konu hizmetlere karşı kesilen fatura bedellerinin ödeneceğine ilişkin ibare de ayrıca bulunduğunu, davacı tarafından gerek Müvekkili Şirketin bakım ve onarım servis hizmetinin yerine getirilmediğine, gerek ise ——arızanın giderilmediğine yönelik herhangi bir şerh düşülmediği gibi verilen hizmet karşılığında kesilen faturanın ödeneceğine ilişkin ibareye de herhangi bir itirazi şerh düşülmediğini, verilen hizmet bedelini tahsil edemeyen Müvekkili Şirket tarafından ise alacağının tahsil edilebilmesi adına —–üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkili Şirket aleyhine ikame edilen işbu mesnetten yoksun davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerine uygun şekilde hizmet verilmiş olup —— bakım ve onarımına—parçalar yerleştirildiğini, davacıya ait —ve kapsamlı ilk bakımına 2015 yılı başında girdiğini, davacının bahse konu eksvatörü aldığı tarih dikkate alındığında, 2015 yılı itibarıyla davaya konu —– çalışma saatini aştığını, bu doğrultuda,—-olağan kullanıma bağlı olarak aşınması hayatın olağan akışı düşünüldüğünde normal olduğunu, davacı tarafından—– bakım ve onarım hizmetinin giderilebilmesi adına Müvekkili Şirket’e başvurulduğunda, —– çalışmadığı ve kablolarının yandığı tespit edilerek bu durumun —- kayıt altına alınan hasarlara ise Davacının gerekli yıllık bakım zamanlarına uymaması ve aracı servise vaktinde götürmemesinin sebebiyet verdiğini, dolayısıyla —– Müvekkili Şirket’e bakım hizmetlerinin gerçekleştirilmesi adına teslim edildiğinde, —- tamiri için oldukça zahmetli ve zorlu bir sürecin söz konusu olacağının açık olduğunu, bu bakım sonrasında, Davacı’nın da belirttiği üzere —olağan kullanımdan doğan hasarlarının giderilebilmesi adına gerekli servis hizmeti verilerek — ihtiyacına uygun olan yedek parçalar takılmış olup bahse konu hizmete istinaden Davacı’ya 112.943,53 TL tutarında bir fatura kesildiğini, bu tarihten sonra ise yaklaşık iki sene geçtikten sonra, 2016 yılı sonunda, davacı tarafından —“—- parçasında yaşanan sorundan dolayı Müvekkil Şirket’e başvurulduğunu, Davacı tarafından Müvekkili Şirket’e yaklaşık iki yıl arayla farklı sebeplerle yaşanan sorunların bakım ve onarımının yapılması adına müracaat edilmiş—– açıkça görüleceği üzere —- uygun olmayan parça kullanılması ile bağlantısı olmamakla beraber, davacının hiçbir şekilde dillendiremediği “uygun parça kullanılmaması” iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, başka bir ifade ile, 2015 yılı başında araçta yaşanan sorun aracın motorundan kaynaklanmaktayken 2016 yılı sonunda aracın — parçasından kaynaklandığını, bahse konu hasarların tamamı, davacı tarafından — olağan kullanımı sonucu meydana gelmekte olup Müvekkili Şirket’in herhangi bir kusuru bulunmadığını, 2014 yılından bu yana müvekkili şirketin müşterisi olan davacıya sadece 2 defa ücretli iş yapılmış olup diğer tüm hizmetler garanti kapsamına dahil edilerek hiçbir ücret talep edilmediğini, davacı mükerrer kere aynı sebeplerden ötürü —– servise gittiğini belirtmekte ise de, Müvekkil Şirket tarafından Davacı herhangi bir şekilde zarara uğratılmamış, garanti kapsamına giren bütün servis hizmetleri Müvekkili Şirket tarafından ücretsiz olarak Davacıya sunulmuş olduğunu, —-belirtilen aynı sorun için Davacı’dan mükerrer ödeme alınmadığını, davacı makinanın ayıplı olduğu veya uygunsuz parça takıldığına ilişkin iddialarını herhangi bir somut delil ile ispatlayamamış olup bahse konu iddiaları ispatla yükümlü olduğunu, aracın çalışır halde Davacıya teslim edildiğinin — tutanak altına alındığını, Davacı tarafından —- çalışmadığına yönelik herhangi bir ihtirazi kayıt düşülmemiş —-hasarsız şekilde teslim aldığı, davacının — kabul edildiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için gizli ayıbın varlığından bahsedilse dahi, Türk Borçlar Kanun’a göre bu durumun derhal Müvekkil Şirket’e bildirilmesi gerektiğini, ancak Davacı’nın böyle bir ayıp ihbarı da bulunmadığını, müvekkili Şirket’in kullandığı —– düzeyde kabul görmüş olan, tescillenmiş yedek parçalar olduğunu, davacıya ait ——-model yılı ve doldurduğu toplam çalışma saati göz önüne alındığında —- ihtiyaç duymasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu beyan ile, haklılıkları hususunda karar verilerek davacı’nın istirdat ve menfi tespit talebinin reddini, davalı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesin, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; Davalı —— tarafından hazırlanan, davacıya ait dava konusu—- tutarlı, —- yapılan onarım ve işçiliklere ait düzenlenmiş olduğu, bu faturanın düzenlenişi ve içeriği ile ilgili, dosya kapsamındaki servis formları, bilgi ve belgelerden yapılan işe ve değişen yedek parçalara ait bir ayıbın bulunmadı anlaşılmakla, Davacı’nın bir ayıp ihbarında da bulunmadığı, davacının —- takibe konu edilen ve ödediğini bildirdiği 20.000,00 TL’ yi davalıdan talep etme hakkının bulunmadığı ve takibin diğer kalan bakiye kısmının davalıya ödenmesi gerektiğinin, kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Ek RApor: Bilirkişinin ek raporunda özetle;Mahkememizin—– davacı ve davalı vekili ve teknik ekibibin katılımıyla, davacıda mevcut bulunan parçalar ile davacının maliki olduğu dava konusu ——— fotokopisinde belirtilen parçalar ile mevcut tüm seri nosu okunabilen parçaların —- uyumlu parçalar olduğunu kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; Davalı ——tarafından hazırlanan, davacıya ait dava konusu —-” açıklamalı,—- yapılan onarım ve işçiliklere ait düzenlenmiş olduğunun, dava konusu —- ait parçanın —- görülemediğinin, dosya muhteviyatında da bu parçaya ait tespit raporunun bulunmadığının, aynı makinede kullanılan ve faal olan bir başka parçanın incelenerek davaya konu edilen ayıp tespitinin yapılamayacağının, bu nedenle dosya muhteviyatına sunulmuş —- incelenmesi sonucunda dava konusu parçanın makine ile uyumlu olduğunun, bu kapsamda dosya muhteviyatına sunulmuş olan 05.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen kanaat ile aynı fikirde olduğunu, davacının—- takibe konu edilen ve ödediğini bildirdiği 20.000,00 TL’ yi davalıdan talep etme hakkının bulunmadığı ve takibin diğer kalan bakiye kısmının davalıya ödenmesi gerektiğinin görüş ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline —– dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya böyle bir borcunun bulunmadığını, söz konusu icra takibinde asıl alacak miktarı 20.861,54 TL olarak gösterildiğinin, mezkur tutarın 20.000,00 TL’lik kısmını cebri icra tehdidi altında ödendiğini, takibin bakiye borç üzerinde devam etmekte olduğunu, ödeme yapılan kısım bakımından istirdat ödeme yapılan———- bakımından davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespiti talebiyle davanın ikamesi zaruri olduğunu, hukuka aykırı olarak icra takibi başlatıldığını,müvekkili aleyhine başlatılan takibin durdurulmasına,davalıya yüzde 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline karşı ikame edilen davada davacının iddilarının kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından verilen hizmetlerin—— girmeyen hizmetler adına ise davacıya fatura kesildiğini, davalı şirket tarafından verilen son hizmete yönelik kesilen 48.536,76 TL bedelli faturaya ilişkin olarak davalı şirkete kısmi ödeme yapılmış olup kalan bakiye miktar olan 20.861,54 TL nin ödenmemesi üzerine davalı şirket tarafından icra takibi başlatıldığını, alacağın kötüniyetli olarak ödenmediğini, açılan davanın reddine karar verilmesini, icra takibinin devam etmesini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatı açılmasını talep etmiştir.
Davaya konu ihtilafın, davacıya —- davalıya ait işyerinde aldığı hizmet karşılığı olan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik menfi tespit istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Dosya mahkememize intikal ettikten sonra deliller toplanmış, davaya—– bakim işlerinden kaynaklı düzenlenen faturalardan kaynaklı taraflar arasında ihtilaf çıktığı anlaşılmış olmakla —– davacıya—– yaşanan sorunların takılan yedek parçalardan kaynaklı olduğuna dair teknik bir tespitin – açıklamanın bulunmadığı bu sorunların —- çalışma saati de dikkat alındığında — ve/veya makine kullanımından kaynaklanmış olabileceği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, davacı tarafından yapılan işe ve değişen yedek parçalara ait bir ayıbın bulunmadığı kanaatine varıldığı görülmüştür.
Davacı vekilinin 05/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazları doğrultusunda dava konusu —– bulunan yeni bir bilirkişiden rapor alınması” yönündeki talebi nazara alınarak dosyanın—- konusunda özel uzmanlığı bulunan yeni bir bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup,—-dosya muhteviyatına sunulmuş olan — içeriklerinin incelenmesi sonucunda dava konusu parçanın makine ile uyumlu olduğu, 05/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen kanaat ile aynı fikirde olduğu yönünde kanaat bildirdiği görülmüştür.
Sonuç olarak, davalının davacının iş makinası ile uyumlu tamir bakım işlerini gerçekleştirmiş olduğu, davacının sahibi olduğu —- bozulmasının davalının hizmeti ile alakasının tespit edilemediği, bu sorunların —- çalışma saati de dikkat alındığında ekonomik ömrü ve/veya makine kullanımından kaynaklanmış olabileceği, iş makinesine davalı tarafça takılan parçaların söz konusu ——, davacı tarafından yapılan işe ve değişen —- davacının takip öncesi davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı, hususları hep bir arada değerlendirilerek davasını ispatlayamayan davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, İcra ve İflas Kanununun İİK’nın 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 72 maddesinin 4.fıkrası uyarınca; “…dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyatı tedbir dolayısıyla alacağın geç almış bulunmaktan doğan zararlarının gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”
Benzer konuya ilişkin—– ilamında kötü niyet taminatı hakkında; “İcra İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi uyarınca ancak ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması halinde alacaklının alacağını geç almış olmaktan dolayı zararı isteyebileceğinden mahkemece tensip zaptı ile birlikte davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesine ve İcra İflas Kanunu’nun 72/2-4 maddesindeki koşullar oluşmamasına rağmen davalı lehine tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş,hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde gerekçelere yer verildiği anlaşıldığından somut olayımızda mahkememizce ihtiyati tedbir konulması yönünde ara karar kurulmadığı, bu haliyle davacı tarafın talebi üzerine %15 teminat karşılığı —– dosyası üzerinden vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nazara alınarak davacı aleyhine tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı şirketin aleyhine —— esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında ödenen 20.000,00 TL’nin iadesi talebinin REDDİNE,
2-Davacı şirketin aleyhine—— esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi kapsamında borçlu olmadığı yönündeki MENFİ TESPİT talebinin REDDİNE,
3- Yasal şartları oluşmamış olan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
4-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 356,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 296,97‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
6- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte—- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.