Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/656 E. 2019/968 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/656 Esas
KARAR NO: 2019/968
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/03/2019
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu faturalardan dolayı borçlu olduğunu, davalı itirazında söz konusu alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden dolayı borca itiraz ettiğini, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davacı tarafından müvekkili aleyhine- – İcra Dairesi’nin — E. sayılı dosyası ile haksız ve mesnetsiz olarak icra takibine girişildiğini, müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcunun bulunmaması sebebiyle icra takibine, borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edilmiş ve dosyanın durdurulmasına karar verildiğini, davacı tarafın müvekkile ait firmada tedarikçi olarak hizmet yaptığını, buna göre yapılan sözleşme gereği davacının yükümlülükleri olduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde her ne kadar alacaklarının likit olduğundan bahsetmiş ve faturalardan dolayı alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de müvekkilinin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, alacak konusu yaptığı faturaların hangisinden alacaklı olduğunu açıklamadığını, müvekkili ile davacı tarafın aralarında yapılan sözleşmeden de görüleceği üzere davacıya ait —- plakalı araç için iş bu sözleşme yapıldığını, tedarik edilen araçlar için müvekkilinin sözleşme yaptığı firma tarafından araçların plakasına tanımlı yakıt kartı verildiğini, davacıya da bu karttan verildiğini, yapılan sözleşme gereği; yakıt, otoban, köprü, ssk, bağkura ilişkin tüm giderler şöföre yani davacıya ait olduğunu davacı tarafından dava konusu ettiği faturaya ilişkin ödemeler müvekkili tarafından ödendiğini, bu ödemelerin bir kısmı davacının hesabına gönderilmiş bir kısmı ise davacının verilen yakıt kartı ile aracına yakıt almsı suretiyle davacı tarafından tahsil edildiğini, takip konusu alacak için müvekkili tarafından — TL ve – TL davacının —- iban nolu hesabına gönderildiğini beyan ederek, davacı aleyhine takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi ile davanın reddini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER:
-.İcra Dairesinin — esas sayılı takip dosyası,
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, – İcra Dairesinin – E. sayılı icra takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; Her ne kadar davalı şirket tacir ise de davacı asilin dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olayda tacir sıfatıyla hareket etmediği, açıklanan sebepler gereğince dava konusunun mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve 6102 sayılı TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halindemahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin İHTARINA,
5-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına ALINMASINA,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/12/2019