Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/643 E. 2020/487 K. 09.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/643 Esas
KARAR NO : 2020/487
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/03/2019
KARAR TARİHİ: 09/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin,———– bu yana davalı şirket tarafından üretilen ilgili malların ——– sınırlı olmak üzere münhasır yetkiye sahip distribütör olduğunu, ——–yılına kadar her hangi bir sorun olmaksızın işin devam ettiği, ancak ——– itibariyle yoğun bir şekilde, özellikle anlaşma kapsamına giren ürünler içerisinden———— sorunu ile ————-arızası şeklinde sorunların baş gösterdiğini, davalının bu sorunların büyük bir çoğunluğunu çözüme kavuşturmaya çalıştığını, ancak zamanla bu sorunların arttığını, müşterilerden sürekli ayıp bildirimi yapıldığını, iş gücü ve pazar kaybına uğradığını, potansiyel /mevcut müşterilerini kaybetmeye başladığını, davalının sattığı ürünlerde gizli ayıp olduğunu, bunlarla ilgili bildirimlerin sonuçsuz kaldığını, bu sebeple davacının davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ———— yevmiye numaralı ihtarname ile fesih edildiğini, davacının , schwing marka ürünleri —- yıl boyunca —- satarak yaydığını,————tanınır bir marka kıldığını, buna rağmen davalının gizli ayıplı ürünler satarak davacıyı zarara uğrattığını, davacının ticaretini çekilmez hale getirdiğini, karşılaşılan sorunların gizli ayıplı olduğunu, süreklilik gösteren gizli ayıplı mallarda davacının müşterilerinden alınan şikayetler üzerine davalı şirket ile görüşülerek gerek ürünlerdeki ayıplar gerekse de bunlar için davacıya yapılan ödemeler konusunda mutabakat sağlanmasına rağmen, davalının gereken ödemeleri yapmadığını, ———– seri numaralı———- pompasının bomlarının birinde gizli imalat ayıbı olduğunun tespit edildiğini,———- dosyasından alınan bilirkişi raporu ve tespit gereğince ——— tarafından —- tarihleri arasında ———— düzenlenen ———– sunulmak üzere —- marka ürünlerin tespit edildiğini, davacının—— marka olarak değer kattığını ve bilinirliğini arttırdığını ve markayı zirveye taşıdığını, bu sebeple TTK mad. 122 gereğince portföy tazminatı talep ettiklerini, devam eden ticari ilişkide yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının hazır bir portföye sahip olacağını, davacıya , yurtdışından ürün siparişi ve talebi olmasına rağmen, davalının tutum ve davranışları nedeniyle bu pasif taleplerin davacı tarafından yerine getirilmediğini, bu sebeple de davacının zarara uğradığını, son olarak sözleşmenin feshi sonrasında da davacıya yönelik rekabet etmeme yasağının bulunmasından ötürü, davacının anılan rekabet yasağına yönelik tazminat talebinin de söz konusu olduğunu, ayıplı ve gizli ayıplı mallardan kaynaklı davalı tarafça kabul edilmesine rağmen ödenmeyen garanti ve ihtilaflı masraflar için şimdilik —- karşılığı —- ticari ilişkinin davalı tarafın kusuru nedeniyle sona erdirilmiş olması sebebiyle iade alınması gereken davacı stoklarında bulunan yedek parça bedellerinin karşılığı olarak—- karşılığı ——– davalının davranışlarından kaynaklı ticari ilişkinin haklı nedenle feshi nedeniyle davacının hak kazandığı portföy tazminatı için şimdilik —- karşılığı —- kanuna aykırı ve haksız şekilde ticari ilişkide belirlenmiş olan rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat tutarı için şimdilik —- karşılığı —- olmak üzere toplam —-Euro karşılığı —— temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının tüm söylemleri ve istemleri taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine, maddi vakıaya, uygulanması gereken sözleşme hükümlerine ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, gerek usul gerekse de esas yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince ——— Mahkemelerinde ve Almanya Yasalarının uygulanması suretiyle davanın öncelikle tahkim şartına göre çözümlenmesi gerektiğini, davacının gerek HMK Mad.29.maddesinde ifade edilen dürüst davranma ve doğruyu sözleşme yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi, gerekse de ileri sürdüğü taleplerinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (Mad. 209 vd. ) ve Türk Ticaret Kanunu’na ( TTK Mad. 23. Vs. Hükümler ) aykırı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini ve hukuka aykırı olarak dava açan kötü niyetli davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasındaki distrübütörlük sözleşmesinden kaynaklı, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı rekabet yasağını ihlali, sözleşmenin feshinden kaynaklı pörtföy tazminatı, davacının stoklarında bulunan yedek parça bedellerinin tazmini, ayıplı veya gizli ayıplı mallardan kaynaklı alacak davası mahiyetindedir.
Taraflar arasında her iki tarafında kabulünde olan ve bu nedenle ıslak imzalı nüshası getirtilmeyen 14 maddelik yabancı dilde kaleme alınmış şirketin satış şart ve hükümleri başlıklı sözleşmenin 12.3. Maddesinde ” iş bu şart ve hükümlerin esas teşkil ettiği akdi ilişkiden kaynaklı olarak veya akdi ilişkiye bağlantılı olarak ortaya çıkan her türlü uyuşmazlık ————– kurallarına göre tayin edilmiş bir veya birden fazla hakemin bu kurallar çerçevesinde vereceği hakem kararıyla kesin çözüme kavuşturulacaktır.” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı taraf 805 sayılı—- Müesseselerde mecburi ———- kullanılması hakkında kanun uyarınca taraflar arasındaki distrübütörtük sözleşmesinin ingilizce kaleme alınmış olması nedeni ile 805 sayılı kanun uyarınca yok hükmünde olduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür.
Konuya ilişkin güncel içtihatlar incelenmiştir. —-Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil —- tarihli ——Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır.Sözleşme uyarınca davacı tarafından satın alınmış bulunan emtianın ayıplı olduğundan bahisle emtianın ayıp nedeniyle iadesi ve zararlarının tazmini talebinin belirli bir uyuşmazlığa ilişkin olması ,özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olması nedeniyle tahkim şartının geçerli bir tahkim şartı uyarınca uyuşmazlığın ———- çözümü gerekmektedir.
Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi —– Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine dayanmakta, yabancı dilde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre —– tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, ——— dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini— tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için—- müesseseleri ile ———— uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı yasanın 1.maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu konudaki istinaf nedenleri yerinde olmadığı gibi ,ilk derece yargılamasında ileri sürülmeyen bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde değildir.” şeklinde karar verdiği görülmüştür.
————– Sayılı ilamında “….Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine dayanmakta, —– dilinde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre “—- tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, —- dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini—— tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, —-müesseseleri ile —– uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı Yasanın 1.maddesini uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu konudaki itirazı yerinde görülmediği gibi, yargılama sırasında dilekçeler teatisi aşamasında dile getirilmeyen —– tarihli Anlaşmadaki imzaya itirazına da itibar edilmemiştir. —————— Davacı yanca, 805 sayılı kanuna aykırılık iddiasının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. yukarıda açıklandığı üzere taraflar sözleşme hükümlerini uzatma mutakabatında “maddelerin orjinal olarak” , “tüm hüküm ve şartlar aynı olmak kaydıyla” şeklinde düzenlemelerle devam ettiğini bildirmişlerdir. Ayrıca tahkim şartında değişiklik yapılmamıştır. Acente sözleşmesinin geçerliliğini kabul eden davacının mutakabata uygun olarak sözleşme devamlılığını sağladığı görülmektedir. Bu durumda davacının 805 sayılı kanuna aykırılık iddiasının ileri sürmesi TMK.nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden, davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.” şeklinde karar verdiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının taraflar arasındaki distrübütörlük sözleşmesine aykırılıktan kaynaklı davalıdan bir kısım taleplerde bulunduğu, taraflar arasındaki, sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeni ile geçerli olduğu ve 805 sayılı kanunun uygulanma olanağı olmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf süresi içinde tahkim ilk itirazında bulunmuştur. Sözleşmenin 12.3. Maddesi gereği uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi zorunludur. 805 sayılı kanunun uygulanma olanağı yoktur. Öte yandan dava dilekçesindeki tüm taleplerini taraflar arasındaki sözleşmeye davalının aykırı davrandığı iddiasına dayandıran davacının bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, yok hükmünde olduğunu ileri sürmesi de MK.2. Maddesi anlamında dürüstlük kuralına da aykırıdır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre HMK’nun 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden, 413/1 Maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 Sayılı HMK’nun 413’üncü Maddesi uyarınca Tahkim itirazı sebebi ile HMK’nun 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerekeceğinden, 413/1 Maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu harcın peşin alınan 74.960,09 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 74.905,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan —— göre, 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2020