Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/632 E. 2022/276 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/632
KARAR NO : 2022/276

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 05/03/2019
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin — tarihinde davalı ile imzalamış bulunduğu ——- çerçevesinde davalı —bulunan — mağazalarının işletilmesi ve — işini yaptığını, davalı ile imzalanmış olan — tarihli 1. Ek protokol ile ilk olarak davalının bünyesinde bulunan —- satışının müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili şirketin aynı zamanda işbu mağazanın arkasında bulunan 50 m2’lik alanda üretim yapmaya ve ürettiği ürünleri satmaya başladığını, müvekkil şirketin ilk mağazada gösterdiği başarı nedeni ile davalının —- ek protokol imzalandığını, müvekkili şirket tarafından işletmesi — üstün başarı gösterilmesi nedeni ile daha önce — tarafından işletilen davalı —- bünyesindeki — —alınarak müvekkili şirkete verildiğini, davalı tarafından müvekkili şirkete hizmet verdiği mağazalarda özellikle — başta olmak üzere yaptığı olumlu gelişme ve çalışmalardan dolayı teşekkür mailleri gönderildiğini ve ticaretin artarak devam etmesinin ümit edildiği belirtildiğini,— alınan — daha, işletmesinin müvekkili şirkete devri yapılmak istendiğini ancak müvekkili şirketin —– davranıp bir anda büyümenin getireceği sıkıntılar konusundaki endişelerini ilgililer ile paylaştığını ve davalının yetkilileri tarafından kendisine destek olunacağının ve çeşitli kolaylıklar sağlanacağının ısrarla belirtildiğiri, müvekkili şirketin bir —- karşıya kaldığını, müvekkil şirketin davalı gibi —- bir —-sahip davalıya haklı olarak güvendiğini ve ilişkilerinin de bozulmasını istemediği için diğer — devraldığını, müvekkil şirket ile —- işletmeciliğine karşılık müvekkili şirketten— ödenmesi talep edilmiş ve bu bedelin her ay —–olarak müvekkili şirketten tahsil edildiğini, —- arkasında bulunan—- bölümü için müvekkili şirket tarafından 350.000,00TL’lik yatırım yapıldığını, ——-ürünleri karşılamaya———girildiğini ancak — işletmeciliğini bıraktığı mağazalarda bulunan makine ve teçhizatları alabileceklerini ve bu malzemeleri almadığı takdirde mağazaların belirlenen zamanda işletilmeye başlanmamasının sıkıntı doğuracağını belirttiğini, müvekkili şirket de — işletmesine başlaması için az bir süre kaldığından bu malzemeleri almak zorunda kaldığını ve eski işletici– borçlandığını, bu malzemelere de davalı tarafından 200.000,00 TL+KDV bedel biçildiğini, işbu üretim malzemelerinin tedarikinden sonra yeni bir üretim yeri bulmak mecburiyetinin hasıl olduğunu çünkü —-arkasında bulunan —-mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bu mecburiyet üzerine — katlı bir—–kiraladığını—-için yüklü masraf yaptığını, ancak tüm bu yatırımların çok kısa süre içerisinde davalının baskısı ile yapılmak zorunda kalınması nedeni ile müvekkili şirketin aylık ödemesinin davalıya ödenen cironun %18,3+kira bedeli, malzeme, işçilik giderleri ile birlikte —-ulaştığını, müvekkili —- tarafından bu durum — İşletici Firmalar sorumlusu —, kendisine —- edecekleri vaadinde bulunulduğundan aylık olarak tahsil edilen 59.000,00 TL mağaza katılım bedelinin— ayı sonuna kadar dondurulması, bu süreden sonra yine taksitler halinde tahsiline devam edilmesinin talep edildiğini, işbu talebe istinaden müvekkili şirketten 2 ay kesinti yapılmadığını ancak 2 ay sonunda iki taksit tutarının birden aynı gün müvekkili şirketin alacağından kesildiğini, davalının bu kararı müvekkili — soktuğunu ancak müvekkili şirketin ödemelerini yapmaya ve çalışmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin ticari hayatının sonlanmasına, sözleşmenin feshine ve talep edilen zararların oluşmasına sebep olan ise davalının — gereği her hafta yapması gereken ödemelerini zamanında yapmamaya başlaması olduğunu, — Koşulları başlıklı 6. Maddesinin 2. fıkrası ile “İşletici’nin satışları, —- fişi —– terazilerden fiş vermek ve nihayetinde müşterinin satış işlemini— kasasından geçirmesi suretiyle gerçekleşecektir.” denilerek müvekkili şirket tarafından satışın ne şekilde yapılacağının açıklanmış olduğunu, bu maddeden de anlaşıldığı üzere müvekkili şirket tarafından müşteriden direkt tahsilat olmadığını, müvekkili şirket tarafından satılan ürünlerin tahsilatı, davalı — kasalarında yapıldığını ve satış bedellerinin davalı — tarafından alındığını, müvekkil şirketin, izah edildiği üzere davalının —- destek olunacağının ısrarla belirtmesi üzerine devraldığı—-yatırımlar yaptığını, gerek bu yatırımlar gerekse de devralınan —- ve üretim için alınan malzemeler nedeni ile müvekkili şirketin 3. gerçek veya tüzel kişilere düzenli ödemeler yapması gerektiğini, davalının ödemelerini zamanında yapması müvekkili şirket için hayati önemde olduğunu, müvekkili şirketin sadece davalı ile çalıştığını, davalıdan gelen ödemelere göre ödemelerini vadelendirmekte ve bu ödeme tarihlerine göre piyasaya çekler vermekte olduğunu ancak defalarca davalıya ödemelerde neden aksama olduğu sorulmasına ve bu durumun müvekkili şirketi, borçlarını zamanında ödeyemez hale getirdiği belirtilmesine rağmen davalı tarafından ödemelerin sebepsiz ve gereksiz olarak ertelenmeye devam edildiğini, bu durumun davalı kayıtları,müvekkili şirketin banka kayıtları ile de sabit olduğunu, müdürünün piyasadaki —- geçmişi ve ticari itibarı sayesinde ilk zamanlarda çeklerin yazılmasını parça parça ödemeler yaparak veya vadeyi uzatıp ödeme yaparak engellediğini yine davalının teşviki ile mal aldığı– gerekli yaklaşımı göstermediğini ve alacağını takibe koyarak davalıda olan alacaklarının haczi için davalıya 89/1 gönderdiğini, davalı tarafından da sadece 89/1 haciz ihbarnamesinde belirtilen bedele haciz konularak kalan kısmın müvekkili şirkete ödenmesi gerekir iken haksız ve mesnetsiz olarak müvekkili şirketin tüm alacağına —– konulduğunu ve ödenmediğini, sözde yardım adı altında müvekkilden —-tahsil edilen ödemeler iade edilmeden; müvekkil şirketin elinden işlettiği mağazaların alındığını, içerideki alacaklarının ödenmediğini, müvekkil şirketin işbu haksız fesih nedeni ile uğradığı zararlarının tazminini talep etmesinin engellendiğini, müvekkili şirketin içine düşürüldüğü zor durumdan yararlanılarak haksız olarak sözleşmenin feshinin sağlandığını, mağaza katılım bedeli adı altında tahsil edilen meblağın, müvekkili şirkete iadesi ve uğradığı zararların davalı tarafından tazmininin gerektiğini, Müvekkili şirket müdürü— müvekkil şirketin uğradığı zararları telafi edebilmek, borçlarını ödeyebilmek ve davalının hukuka aykırı olarak 89/1 haciz ihbarnameleri ile alacağının tamamını bloke ederek ödememesinin önüne geçebilmek için mecburen davalının dayatması ile — tarihinde yeni bir firma kurularak ticaret hayatı devam ettirilmeye çalışıldığını, Bu kez de davalı yanın yine müvekkili zor duruma düşürecek bir talep ile teklifte bulunduğunu,—- olacağını ve çalıştıkları mevcut firmalardan bazılarının işletmesini —gerektiğinin beyan edilerek, müvekkilin işletmesini yaptığı ve cirosu çok yüksek olan mağazalardan bazılarını devretmesinin istendiğini, bu mağazaların içerisinde müvekkil şirketin ilk işletmeye başladığı ve cirosu — bulunduğunu, böylece zaten ödeme sıkıntısı çeken müvekkilin cirosunun da azalmaya başladığını, akabinde davalı yanın destek vermek amacıyla 3 adet cirosu çok düşük mağazanın——verdiğini ——satış ihtiyacını karşılamadığı için müvekkilin ——-kabul etmek zorunda kaldığını, bu süreçte davalı yanın müvekkilin işlettiği —– geri almaya devam ettiğini, müvekkilinin bu durumda —– aldığı mağazayı da iade etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin alacaklılarına ödeme yapamadığı için —- olduğunu tahmin ettikleri kişiler tarafından yağmalanarak tüm üretim ekipmanlarının alındığını, müvekkil şirketin bu süreçte tüm itibarının sarsıldığını ve piyasaya borçlandığını, güvenilirliğinin zedelendiğini, açıklanan nedenlerle davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeni ile — itibarı sarsılan, ticari ilişki içerisinde bulunduğu özel ve/veya tüzel kişiler nezdinde zor duruma düşen ve sonrasında ticari hayatı sona eren müvekkili şirketin uğradığı manevi zararının davalı tarafından tazmini gerektiğini, davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri ile sözleşmenin feshine sebep olması nedeni ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafından mağaza katılım bedeli adı altında müvekkili şirketten tahsil edilen 590.000,00 TL bedelin müvekkili şirkete ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte ödenmesine, müvekkili şirketin bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zarara ilişkin olarak 150.000,00 TL manevi tazminatın ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi için davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticari kayıtları incelendiğinde taraflar arasında imzalanan sözleşme ve protokollere uygun olarak davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve sözleşmelere uygun olarak ödemeler yaptığının açıkça görüleceğini, davacının ticari hayatı içinde öngöremediği riskler ve tamamen kendi—— oluşturduğu girişimlerden davalıyı sorumlu tutarak mesnedi ve hukuki dayanağı olmayan bir dava ikame ettiğini, işletmesi alınan—–davacıya devrine ilişkin müvekkili şirketin kesinlikle bir zorlamasının bulunmadığını, müvekkili şirketin tamamen kendi özgür iradesi ve yoğun istek ve hevesiyle —- kendisine devrini sağladığını, davacının —–işletmeciliğine karşılık ——– ödemesi ve davacının nezdindeki cari hesabından mahsup edilmesi teklifini kabul ettiğini, bu bedelin tamamının ödenmediğini, davacının dilekçesinin 7. Maddesindeki iddialarının yersiz olduğunu, zira ne kadar yatırım yapacağının kendisinin tasarrufunda olduğunu, —— yapmaya talip olan davacının, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi, yapacağı yatırım ve borçları değerlendirmesinin kendisinden beklenen bir hal olduğunu, —- sunumla alakalı olan görsel teçhizatı temin ettiğini, bunun dışındaki üretime ilişkin tüm —– mülkiyetinin firmaya ait olduğunu, bu kapsamda teçhizat için ne kadar yatırım yapacağının tamamen davacının—- olduğunu, bunun dışında bu ——bedellerinin belirlenmesi, ek işleticiden satın alınması ve ödemelerin gerçekleştirilmesiyle müvekkili şirketin hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, davacının yeni bir üretim alanına ihtiyaç duyması ve bu kapsamda üretim binası kiralamasının da tamamen kendi ————–ve ticari iradesinde bulunduğunu, dava dilekçesi baştan sonra değerlendirildiğinde, davacının bir yandan müvekkili şirketin ödemelerini ertelemesini talep ederken bir yandan da dava dilekçesi ekindeki ——- görüleceği üzere ciddi yatırımlar yapmaya devam ettiğinin ve ayrıca yaptığı yatırımlara da kendi tasarrufu ile karar verdiğinin görüleceğini, davalının karşılıklı anlaşma ile belirlenen tüm şartlara uygun davrandığını, ancak davacının sözleşme şartlarını ve kendi talebiyle oluşturduğu koşullara uymaktan imtina ettiğini, davacı hakkında bir tane değil onlarca haciz ihbarnamesinin geldiğini, davacının sürekli yeni şirketler kurarak borçlarından hukuka aykırı şekilde kurtulmaya çalıştığını, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacının birden —–kapılarak, basiretli bir tacir gibi davranmaktan uzaklaştığını, müvekkili şirketin markasına güvenerek hesapsızca hareket ettiğini ve bundan davalıyı sorumlu tutarak kendi kusurlu eylemlerini görmezden geldiğini, davacının dilekçesinde sürekli zarar ettiğini bildirip, öte yandan ısrarla çalışmaya devam etmek istemesi yönündeki beyanlarının çelişkili olduğunu, davacının —– içerisine girmesinin, ticari hayatını devam ettirememesinin, alacaklıları ile yaşadığı sorunlarda müvekkili şirketin hiçbir şekilde payının olmadığını beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini, haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Uyuşmazlık Taraflar arasında imzalanmış olan —– tarihli çerçeve alan tahsis sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden taraflar arasında imzalanmış olan 30.11.2008 tarihli 1. EK protokol ———– bünyesindeki — işletilmesinden kaynaklı davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeni ile sözleşmenin feshine neden olması iddiası ile ——– maddi zararın tazmini amacı ile şimdilik——-maddi tazminat ve uğranılan manevi zararın tazmini amacı ile 150.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı yan davanın zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin —– tarafların ortak mutabakatı ile feshedildiği görülmüştür. 6098 sayılı borçlar kanununun 146. Maddesi uyarınca ” kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” hükmüne haiz olup dava 05.03.2019 tarihinde açılmıştır. Zamanaşımının dolmadığı anlaşılmış davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyeti kök raporunda “….Davacının kastettiği ve davalı tarafından sağlanacağı belirtilen kolaylıkların HMK m.200 gereğince ortaya konması gerekli olduğu gibi, bu vaad edilen kolaylıkların sağlanmamış olması ile davacı yanın ticari faaliyetlerinin başarısızlıkla sonuçlanması arasında bir illiyet bağının da bulunması zaruri olacağı, davacı yanı———– işletmeciliğini, davalının kendisine sağlayacağını bildirdiği kolaylıklar sebebi ile üstlenmiş olmasını sözleşmenin kurucu unsuru olarak görmenin mümkün olmaması ve davacı yanın bir hukuki ilişkiye girip girmemesi, girecek ise bunun kendisine sağlayabileceği zarar ve yararların neler olabileceğini belirlemesine ilişkin basiretli tacir yaklaşımı sergilemesi gereği karşısında davalıya atfedilebilir bir sorumluluğun bulunmadığı,Davacı yana karşı farklı alacaklılar tarafından icra takibine girişildiği, çok sayıda haciz ihbarnamesinin davalıya tebliğ edilmiş olması karşısında bu haciz ihbarnamelerine konu olan alacakların toplamı kadar tutarın bloke edilmiş olmasında hukuka aykırı bir yönün mevcut olmadığı,Davacının —— taksitte ödemesi ve davacının nezdindeki cari hesabından mahsup edilmesi teklifini kabul ettiği, ancak bu bedelin tamamının davacı tarafından davalıya ödenmemiş olduğu…” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Mahkemenin — gereğince davacı vekilinin davasına dayandırdığı noktalardan birinin sözleşmenin 6. Maddesinin 3. Fıkrası ve ek protokolün 5. Maddesinin 2 fıkrası gereğince davalı tarafından yapılması gereken ödemelerin zamanında yapılmaması ve haciz ihbarnamelerinde belirtilen miktarla sınırlı kalınmayarak tüm hakedişe bloke konup ödenmeme olgusuna dayandığı, bilirkişi heyetinin——– işlem çokluğu nedeni ile yapılamadığını belirtmiş olması dikkate alınarak, ticari defterler, cari hesap dökümleri, icra müdürlüklerinden gelen haciz ihbarnameleri ve davacının hak edişi karşılaştırılarak ilgili dönemlerde davacının hak edişinden az bir ödeme yapılıp yapılmadığı, sözleşmenin feshinde davalının bir kusuru olup olmadığı hususlarında davalının itirazlarının karşılanması amacı ile ek rapor alınmasına karar verildiği, —–; davalı—— sahibi lehine delil vasfına haiz olan resmi defterlerinin incelenmesi sonunda, davalı firmanın adat çalışmasından anlaşıldığı üzere ödemelerin Ek protokoldeki ilgili maddeye göre yapıldığının tespit edildiği, hak edişten daha az bir ödemenin yapıldığından söz etmenin mümkün görünmediğini, sözleşmenin feshinde davalının bir kusuru olup olmadığı hususu ile ilgili olarak kök raporda tartışılan noktalar nazara alındığında sözleşmenin sona ermesinde davalıya atfedilebilir ve ispatlanmış herhangi bir vakıa yada başkaca olgunun tespit edilemediği hususunda rapor tanzim edildiği,
29.12.2020 tarihli ara kararı ile davalının itirazlarının karşılanması amacı ile ek rapor alınması, bilirkişi heyetinin kök raporda işlem sayısının çok olduğunun belirtilmesi nedeniyle heyete mali müşavir bilirkişi eklenmesine karar verildiği, 09.07.2021 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda özetle; kök ve ek raporda belirtilen hususlarda değişikliğe neden olacak bir hususa rastlanmadığı hususunda rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemenin 29.09.2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin davasını dayandırdığı noktalardan birinin sözleşmenin 6. Maddesinin 3. Fıkrası ve ek protokolün 5. Maddesinin 2 fıkrası gereğince davalı tarafından yapılması gereken ödemelerin zamanında yapılmaması ve haciz ihbarnamelerinde belirtilen miktarla —–kalınmayarak ——-, bilirkişi heyetinin raporun —- işlem çokluğu nedeni ile yapılamadığını belirtmiş olması dikkate alınarak, ticari defterler, cari hesap dökümleri, icra müdürlüklerinden gelen haciz ihbarnameleri ve davacının hak edişi karşılaştırılarak ilgili dönemlerde davacının hak edişinden az bir ödeme yapılıp yapılmadığı, sözleşmenin feshinde davalının bir kusuru olup olmadığı hususlarında davalının itirazlarının karşılanması amacı ile ek rapor alınmasına” şeklinde ara karar oluşturulduğu, —— tarihinde başlayıp ——– tarihinde yapılan fesihle son bulduğu, bilirkişi — aralığında gelen haciz ihbarnameleri ile davalı nezdindeki davacının —- tarihinden sonraki cari hesap kayıtlarının esas alındığı anlaşılmakla, —dikkate alınmak sureti ile ( davalının bu dönemlerdeki hak ediş tutarları, davacı yanca davacıya bu dönemlerde hak edişten az bir ödeme yapılıp yapılmadığı, bu dönemlerde gelen haciz ihbarnameleri, haciz ihbarnameleri gereği davacı alacağından yapılan kesintiler gözetilerek eksik bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında ) yukarıda —- karar uygun rapor alınması için son defa aynı heyete dosyanın tevdiine karar verildiği, —– davacı tarafın—– etmediği, davalının incelenen resmi defterlerinde davacı — hareketlerinin ——— olduğunun tespit edildiği, davacının alacağının tamamının ödendiğinin görüldüğü, taralar arasında imzalanan sözleşme ve ek protokolde belirtildiği üzere ödemelerin 30 gün içinde yapılması gerektiği, geç ödemeye bağlanmış bir hukuki müeyyide sözleşmede belirtilmediğinden, davacının bu ödemelerden sonra herhangi bir alacak hakkı kalmamış olduğu dikkate alındığında davacının bu ödemelerden sonra herhangi bir durumunun mevcut olmadığı hususunda rapor tanzim edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1. Maddesi ” işleticiye tahsis edilecek olan her alanın tahsis bedeli , tahsis edilecek alanda işleticinin yapmış olduğu satışlardan satış iadeleri ve katma ——-edilen net satış üzerinden hesaplanmak üzere , taraflar arasında imzalanacak olan ek protokol/protokoller ile belirlenecektir” hükmüne haiz olduğu görülmüştür.
Yine sözleşmenin 6.3. Maddesi ——— mal satış raporunu her günün sonunda ilgili mağazadan ,üzerinde ———- imzası da olmak sureti ile alacaktır. Bu raporun bir nüshası —– kalacaktır. ……. Alınan her — raporuna göre günün sonunda işletici irsaliye düzenleyecek ve —— tarafından mal kabulü yapılacaktır. İşletici en geç 7 günde bir — düzenlenen irsaliyeleri baz alarak faturasını düzenleyecek ve faturayı ilgili mağaza yöneticisi tarafından onaylanmış irsaliyeler ve mağaza yöneticisi onaylı—- beraber —- emtia servisine iletecektir. Düzenlenen fatura bedelinin doğru olması halinde ( alan tahsis bedeli , satış iadeleri ile katma değer vergisi düşülmüş ve kalan tutar doğru ise ) fatura tutarı işleticinin hesabına alacak olarak kaydedilecektir.” hükmüne haiz olduğu görülmüştür.
Sözleşmenin 6.4. Maddesi ” işletici hesabına alacak olarak kaydedilen tutarın alacak olarak kaydedildiği tarihten itibaren ne zaman ödeneceği ilgili mağazada tahsis edilen alan için imzalanan ek protokolde /protokollerde belirtilecektir. ” hükmüne haiz olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanmış olan —- göre —- kararlaştırılan — belirlenmiş 12 eşit taksitte ödeneceği kararlaştırılmıştır. Protokol gereği taksit miktarının aylık 59.000 TL olduğu hususu ihtilafsızdır.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmüne haizdir. Ticari defterler kesin delillerden olup ticari davalarda mahkemece kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verebilir.
Davacı yan 6102 sayılı TTK’nın 16. maddesi uyarınca tacirdir. 18/II maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir işadamı gibi davranma yükümü aslında——- getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır —. Tacir özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir—– davranmak zorundadır. Tacir, ister icapta bulunan, isterse kabul eden durumunda olsun akdin kurulmasından önce ve kurulması sırasında ticaretinin özelliğini gözönünde tutan tedbirli ve ileriyi makul ve mutad bir oranda gören bir tacir gibi davranmak zorundadır. Araştırma yapmaksızın ve tedbirsiz bir şekilde hareket ederek icapta ve kabul beyanında bulunan tacir basiretli bir işadamı gibi davranma mükellefiyetini yerine getirmemiş sayılır.
Davacı yan dava dilekçesinde ve safahattaki tüm dilekçelerinde davacının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeni ile sözleşmenin haksız feshine neden olduğunu ileri sürmüştür. Davalı tarafından yapılmış bir haksız fesih olmayıp sözleşme ve ek protokoller —- mutabakat ile feshedilmiştir. Davacı yanca fesih tarihinden uzun zaman sonra eldeki bu dava açılmıştır. Davacı dilekçesinde özetle davalının yetkilileri tarafından kendisine sağlanacak kolaylıklar ve sağlanacak——– işletilmesini kabul ettiğini ileri sürmüş davalı yan bu iddiaya karşılık olarak davalının basiretli tacir gibi davranmadığını, bir anda büyüme hevesine kapıldığını ileri sürmüştür. Bilirkişi kök raporunda belirtildiği üzere —– işletmeciliğini davalının kendisine sağlayacağı kolaylıklar sebebi ile üstlendiği yolundaki iddiası basiretli tacir ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu belirtmektedir. Davalının ne gibi kolaylıklar sağlayacağı hususu —– davacı yanca ispat da edilememiştir. Bu hususta davalının davacıya vermiş olduğu yazılı bir taahhüt veya sözleşme hükmü olmadığı görülmüştür. Davacı basiretli tacir gibi davranmamıştır.
Davacının davadaki ilk talebi ek protokol ile —- bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davacının söz konusu —– ödemediği görülmüştür. Davacının bu bedeli geri isteyebilmesi için sözleşmenin davalı yanca haksız feshedildiği hususunu ispat etmesi gerekmektedir. Yine davalının haksız feshi nedeni ile maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürmüş, bu zararların da tazmini talep etmiştir. Yukarıdaki açıklama bu iki alacak kalemi için de geçerli olup 4721 sayılı Türk medeni kanunun 6. Maddesi uyarınca ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ” hükmü gereği davacı iddialarını ispat ile yükümlüdür. Davacı yanca ticari defter ve belgeleri ibraz edilmemiştir. Davacı, davalının ödemeleri zamanında yapmadığını, gelen haciz ihbarnamelerinde belirtilen alacak kadar hak edişe bloke konulup kalan kısmın davacıya ödenmesi gerekirken alacağın tamamına bloke konularak davacının mağdur edildiğini ve bu yolla sözleşmenin haksız feshine neden olunduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda alıntılanan 6.3. Maddesi gereği davacı işlettiği —— ———– her günün sonunda —- üzerine— olmak sureti ile almakla yükümlüdür. Davacının anılan dönemlerde ne kadar hak edişe hak kazandığı, gelen haciz ihbarnamelerinin ne kadarlık alacak için geldiği, alacağın ne kadarına haciz konulduğu, davacıya ne kadar ödeme yapıldığı, eksik ödeme olup olmadığı hususlarında davacı —– altındadır. Süresi içerisinde —- ibraz etmemiş, ticari defter ve belgelerini de sunmamıştır. Davalı hakkında bir çok haciz ihbarnamesi geldiği sunulan takip dosyaları bilgilerinden anlaşılmış olup davalının haciz ihbarnamesine rağmen davacıya ödeme yapması mümkün değildir. Aksi durum davalının sorumluluğuna neden olacaktır. Davalının ticari defter ve belgeleri incelendiğinde davacıya eksik bir ödeme yapılmadığı, hak edişten fazlasına haciz konulmadığı görülmüştür. Davalı defterlerinde dava tarih itibarı ile davacının talep edebileceği bir alacağının da olmadığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının ispat külfeti altında olmasına rağmen hak edişinden fazlasına—- sözleşmenin davalı yanca haksız feshedildiği iddiasını ispat edemediği, ticari defter ve belgelerini sunmadığı, yine sözleşme gereği tutması zorunlu olan — raporlarını sunmadığı,—-davacının ne kadar hak edişi olduğu, ne kadarına bloke konulduğu, eksik ödeme yapılıp yapılmadığı hususunu ispat edemediği, basiretli tacir ilkesine aykırı davrandığı, davalının göstereceği kolaylıklar ve— ile davalıya —— üstlendiği yolundaki iddiasının ticari hayatın —- sözleşmenin ve protokollerin davacı iddiasının aksine ortak mutabakat ile feshedildiği, geri iadesini istediği —- ödemediği, davalı ticari defterlerinde davacının herhangi bir alacağına rastlanmadığı, hak edişinden az yapılmış bir ödeme bulunmadığı, maddi ve manevi zarara uğradığı iddia edilmiş ise de yukarıdaki anlatılan nedenlerin bu iki alacak için de cari olduğu, davacının bu iddialarını da ispat edemediği anlaşılmış ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL maktu harcın, peşin alınan 12.654,43 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 12.573,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Red edilen mağaza katılım bedeli ve maddi tazminat yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13. Maddesine göre 46.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
6- Red edilen manevi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesinin 10/3 -4 Madde ve fıkraları uyarınca maktu 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider/delil avansının talep halinde taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
8—- arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.