Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/63 E. 2019/666 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/63 Esas
KARAR NO: 2019/666
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 27/04/2016
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin isim ve logosu ile birçok ürünü———nezdinde marka olarak tescilli olduğu bu kapsamda müvekkili şirketin markası ——- tanınmış marka satatüsünde olup———– tescil numarası ile de koruma altında olduğunu, kuruldu günden bu yana toplumsam sorumluluk bilinci ile kültür, sanat, spor farklı alanlarda birçok projeye destek veren müvekkili şirketin çocuklarının eğitimi destelemek amacıyla bu güne kadar pek çok projenin destekçisi olduğunu, davalı ——— tarihinde ———-hesabından müvekkili ——ile ilgili olarak müvekkilinin kişilik haklarına ağır bir bir biçimde saldıran müvekkiline çok ciddi ve haksız somut olgu isnadında iletiyi paylaştığını, davalı tarafından müvekkili şirkete hitaben — internetimi de iptal ettirdim.——————— demek sureti ile tecavüze destekçi olduğu yönünde son derece çirkin gerçek dışı ve aşağılayıcı ithamlarda bulunulduğunu, davalının bu sözleri gerçek dışılığı bir yana ithamların muhatabı olan müvekkili —– halka arz olmuş bir firma olduğunu, müvekkil şirketin konumu ile manevi zararın boyutu düşünüldüğünde müvekkil —- zararının bir nebze olsun giderilebilmesi için — TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememiz dosyasına sunmuş olduğu —- tarihli beyan dilekçesinde özetle; bahsi geçen bütün toplumda infiale sebep olan olayın dosyanın ele alındığı mahkeme tarafından da tespit edildiği üzere ———- öğrenci yurtlarından birinde vuku bulduğunu, olaya ev sahipliği yapan vakfın ise —– firması olduğunu, müvekkilinin——- tarihinde ——hesabından gün içerisindeki güncel olayları takip etmesi sonucu gördüğü, —- görüntüleme, ayrıntı tıklamaları -ve beğeni sayısının 1 olduğunu, bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından kişisel— hesabından ———- şeklinde sarfetmiş olduğu ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan bahisle manevi zararın tazmini için iş bu davayı açmıştır.
İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ———— Sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafından kararı istinaf etmesi üzerine, davacının haksız rekabet olgusuna dayanması ve mutlak ticari nitelikte olan davaya asliye ticaret mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğinden dolayı bahsi geçen karar kaldırılmış, İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ————-Sayılı kararı davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.
TTK.nun 55/1-a1 maddesinde, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek eylemi haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir. Kanun koyucu, bu hükümle, bir kimsenin şahsının veya mallarının, iş ürünlerinin, fiyatlarının, faaliyetlerinin veya ticari işlerinin kötülenmek suretiyle müşterileri önünde küçük düşürülmesini veya itibarının zedelenmesini haksız rekabet hali olarak kabul etmiştir.
Kötüleme, genel anlamda, bir kişi hakkında olumsuz bir kanaat oluşmasına sebebiyet veren veya bir şeyin olduğundan daha değersiz olduğu hususunda kanaat oluşturan davranış biçimidir. Bir kişi hakkında olumsuz kanaat oluşmasına sebebiyet veren davranış, yani zamanda kişilik haklarının ihlali niteliğini de taşımaktadır. Bu davranış biçiminden, kişinin ticari kişiliğinin ve yaşamının etkilenmesi durumunda ise haksız rekabetten söz edilir.
Düzenleme ile yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla piyasaya katılanlar hakkında olumsuz intiba oluşturulmasının, bu şekilde piyasadaki rekabet ortamının bozulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Kötüleme fiilin hedefi arasındaki dar anlamda rekabetin bozulmasından ziyade, piyasada hakim olan dürüst rekabet ortamının bozulması hedeflendiğinden, fail ile kötülenen kişi arasında bir rekabet ilişkisine gerek bulunmamaktadır.
Kötüleme içeren bu açıklamanın haksız rekabet olarak değerlendirilebilmesi için rekabet ortamını bundan dolayı da ticaret hayatını etkileme ve alıcıları yönlendirme kabiliyetine sahip olması gerekir.———
Öte yandan, AİHM’si———— başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Dosyadaki delillere göre, davalı davacının müşterisi olup, kamuoyunda tartışma konu olan bir olay ile ilgili olarak davacının sponsorluğuna vurgu yaparak sosyal medya hesabında yukarıda bahsedilen paylaşımda bulunmuştur.
Paylaşımların içeriği incelendiğinde, davacı aleyhine karalama kampanyasına—- dönüştüğüne, ilişkin bir delil bulunmadığı, AİHM’in de yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş olduğu —————- tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davalının, davacının milyonlarca abonesinden biri olduğu, tüketici sıfatına sahip olduğu, davalının sarf etmiş olduğu ifadelerin içeriği ile davalının sıfatının birlikte değerlendirilmesinde rekabet ortamını, bundan dolayı da ticaret hayatını etkileme ve alıcıları yönlendirme niteliğine sahip olmadığı, davalının davacı hakkında sarf ettiği ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ile Anayasanın 26. maddesi gereğince ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden ifadelerin eleştiri sınırı içerisinde kaldığı, bu nedenle TTK 55/1-a(1) maddesinde düzenlenen özel nitelikteki haksız rekabet halinin oluşmadığı, ayrıca davacının davranışının aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı nitelikte bir davranış olmadığından TBK m.57’de düzenlenen genel nitelikte haksız rekabet halinin oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 126,38 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2019