Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/624 E. 2019/231 K. 01.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/624
KARAR NO : 2019/231
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız)
DAVA TARİHİ: 28/02/2019
KARAR TARİHİ: 01/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımsız) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin çalışanı —– —– 12/02/2019 günü el çantasını çaldırdığı, çalınan çantanın içinde davacı şirketin çek karnesi, şirketin imza sirküleri, vergi levhası ve bilançolarının bulunduğunu, bunun üzerine ——— İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulunduğunu, çalınan 7 adet çeke teminatsız olarak ödeme yasağı kararı verilmesini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali) davasıdır.
Davacı, iptali talep edilen dava konusu 7 adet çekin keşidecesi konumundadır. Davacı vekili, çalınmış olduğu iddia edilen dava konusu çeklerin ilgilierce doldurularak bankaya ibraz edilmiş olduğunu, çekin arkasının yazılmış olduğunu beyan etmeiştir.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilmesi gerekmektedir.
Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet ehliyeti). Örneğin, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu sebeple, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen) gözetir. İşte bu sebeple, hâkim, sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetir.
Taraf sıfatı, usul hukukuna değil, maddî hukuka ilişkin bir sorundur; diğer bütün maddi hukuk sorunlarında olduğu gibi, dava şartı değildir. Taraf sıfatının (davacı bakımından, aktif husumet ehliyetinin; davalı bakımından, pasif husumet ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi, sıfat yokluğu da, ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hâkim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir ———
Yapılan yargılamaya göre, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 757/1 maddesine göre kıymetli evrakın iptalini ancak evrak üzerinde hak sahibi olan lehtar veya yetkili hamilin isteyebileceği, davacının çek hamili sıfatının bulunmadığı, davacının keşideci sıfatı ile kıymetli evrakın iptali davası açtığı, keşideci olan davacının kıymetli evrakın iptali davasını açma ehliyeti bulunmadığı ———- anlaşıldığından, davanın, davacının aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacının, çeki elinde bulunduran ve bankaya ibraz eden hamillere karşı menfi tespit davası açmak hususunda hukuki bir hakka sahip olduğu aşikardır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan yarrgılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4- 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, dosya üzerinden oybirliği ile karar verildi. 01/03/2019