Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/619 E. 2020/388 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/619 Esas
KARAR NO: 2020/388
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2019
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına, —— İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine faturadan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra müdürlüğüne ibraz edilen ——— tarihli dilekçe ile borca, faize, faiz türüne oranına, döviz kuruna itiraz edilerek takip durdurulduğu, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki neticesinde müvekkili tarafından davalıya verilen hizmet karşılığı ————- fatura tanzim edildiğini, davalı tarafından faturaya süresi içerisinde itiraz edilmemiş ve fatura içeriği kabul edildiğini, davalı tarafından dava konusu fatura bedelinin müvekkiline ödenmemesi ve müvekkilinin —ayı aşkın iyi niyetli bekleyişin sonuçsuz kalması üzerine müvekkili tarafından bu defa — İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını,—- İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız dayanaksız ve kötü niyetli itirazların iptaline, takibin talep doğrultusunda devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde ——- tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
———— davalı—- formlarının istenmesi hususunda müzekkere yazıldığı,————— yılına ait BS formlarının istenmesi hususunda müzekkere yazıldığı ve gelen müzekkere cevaplarının dosya içerisine alınarak delillerin toplandığı görülmüştür.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle : ”Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ———– ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardıma defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince delil niteliğinde olduğu kanısına varılmıştır. Davalı ——— dava dosyasına delil, belge ve defterlerini ibraz etmediği, yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı görülmüştür. Davalı ———– yılına ilişkin Ba Formunda davacı ——– adet belge ile ———– tutarında alım yaptığını beyan ettiği bu belgenin ——– tarafından düzenlenmiş ve dava konusu edilen, —- tarihli, ————–tutarlı e-fatura olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu fatura içeriği ağ donanımı ve yazılımı olan malzemelerin sipariş üzerine ithal edildiği, gümrük süresi, nereye sevk edileceği, ne zaman teslim edileceği , sipariş ile ilgili —– paylaşıldığı tarafların yazıştıkları —– tarihinde düzenlenmiş irsaliye içeriğindeki bu malzemelerin davacı tarafından ———–tarihinde sevk ettiği, imzalayarak teslim alan kişinin —- olduğu; Davalı yan tarafından, Faturaya- gün içinde itiraz ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin olmadığı görülmüştür. —- tarihinde ve takip tarihi olan —-tarihinde davalı ——- davacı——- olduğu görülmüştür. Davalı————— takip konusu edilen bu borca karşılık herhangi bir ödeme yapmadığı anlaşılmaktadır. Davacı yanın takip konusu alacağı için 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar ———- para birimi ile açılmış bîr yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz talep edebileceği kanaatine varılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen davacı ve davalıya ait defter ve belgelerin yerinde inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Yüce Mahkemeye ait olmak üzere; Yukarıda yapılan değerlendirmeler ve açıklamalar neticesinde, Davacı ———– ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince delil niteliğinde olduğu; Davalı ———– borçlu olduğu;
Davacı ———- takip konusu asıl alacağı için 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar ——— birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz talep edebileceği; ” şeklinde tespitlerde bulunmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturaya dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacının sunmuş olduğu irsaliyeli fatura ve mahkememizce celp edilen davalı şirketin BA formları incelendiğinde davalının dava konusu faturayı vergi dairesine bildirdiği görülmekle irsaliyeli fatura ve BA formu ışığında ,davacının, faturaya konu hizmeti davacıya ifa ettiğini ispatladığı mahkememizce kabul edilmiştir.Davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması.davacı ticari defterlerinde ödemeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması ve ödemeye ilişkin davalı tarafından delil sunulmadığından davacının davasını ispat ettiğini kabul ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ————– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.————- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir.———– kararında yer alan ” Diğer yandan İİK’nın 67. maddesince hüküm altına alınacak icra inkar tazminatının yabancı para alacağının icra takip tarihindeki — karşılığı üzerinden belirlenmesi lazımdır.” kararı doğrultusunda takip tarihi olan —- tarihindeki merkez bankası — döviz kuru efektif satış oranı — üzerinden hesaplanan—————– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmişir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş, Davanın kabulü ile —- İcra müdürlüğünün — sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin —- üzerinden devamına,Takip tarihi olan — tarihindeki —— efektif satış oranı —– üzerinden hesaplanan ——– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile —— İcra müdürlüğünün — esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin —- üzerinden devamına,
2-Takip tarihi olan — tarihindeki merkez bankası —– oranı —- üzerinden hesaplanan ———- %20 si oranında ———– icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 10.564,41 TL harçtan, peşin yatırılan 2.582,46 TL harcın düşümü ile geri kalan 7.981,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 2.582,46 TL peşin harç , 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 194,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.576,76 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.Tarifesi uyarınca 18.642,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/08/2020