Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/451 Esas
KARAR NO: 2020/894
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2019
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin —— tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özelle, müvekkilinin —- tarihinde davalıdan——- kaldırma kapasiteli istifleme makinesi aldığını, işyerinde ———– çalışmaya başladığında makinenin bacağı eğilmiş ve çalışamaz bale geldiğini, davalıya bu durum anlatıldığında makineyi götürerek kaynak yaptıklarım ve bir daha kırılmasının mümkün olmadığını bildirmeleri üzerine ayıplı malı geri almayı kabul ettiğini, ancak ——– tarihinde 2. kez aynı yerden (kaynak yapılan yerden) kırıldığını, davalı arandığı halde ayıplı malı teri almadığını, müvekkiline ait işyerinde en ağır yükün——— olduğunu buna rağmen istifleme makinesinin ayıplı olması nedeniyle çalıştırılamadığını,——— dosyasına itiraz edildiğini, itirazın iptali ile ayıplı malın iade edilmesi, ödenen —— faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin ——– tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı anlatımının gerçeği yansıtmadığını, hukuki bir dayanağı bulunmadığını, tacir olmanın gereklerini yerine ——malın alınmasından itibaren 8 gün içinde satıcıya başvurması gerektiğini, davacının söz konusu aracı kullanım talimatlarına aykırı kullanmış olduğunu, ——– yükseldiğini aşacak şekilde zor yada hareket ettirmesi nedeniyle problemler yaşanmış olabileceğini, kendi kusurları nedeniyle ortaya çıktığından haksız davanın reddedilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP:Davacı vekilinin ——– tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından mahkememize sunulunan hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz iddialarla dolu cevap dilekçesinin tarafımızca kabulünün mümkün olmadığını, davalı tarafın tamamen hatalı şekilde ayıp ihbarının TTK 18. Maddesi kapsamında yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmişse de; gerek TTK 18. Maddede belirtilen hususun geçerlilik şartı değil ispat şartı olması gerekse de TBK 225/2 kapsamında davalının ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin bir itirazda bulunamayacak olması nedeniyle işbu iddialara itibar edilmesinin mümkün olmadığının, TTK 18. Maddesinde temerrüt, sözleşme feshi ve sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarların yazılı yapılacağının belirtildiğinin, söz konusu madde de ayıp ihbarına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, açıklanan nedenlerle hukuki dayanağı olmayan ve açıklamalarımız ve de ekte yer alan emsal belgeler doğrultusunda davalının savunmasına itibar edilmesi mümkün olmadığından davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişilerin —— tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu olayda taraflar arasında ticari salımdan kaynaklanan bir hukuki ihtilaf olduğunu, teknik incelemede satışa konu makinenin üretimden kaynaklanan gizli ayıplı olduğunun, davacının kullanımda onaya çıkan gizli ayıbı makul süre içerisinde davalı satıcıya ihbar ettiğini, davacının seçimlik hakkını sözleşmedden dönme ve ödediği satış bedelinin iadesi olarak kullanmış olduğunun, mahkememizce de bu doğrultuda değerlendirmede bulunulması durumunda davacının ödediği satış bedeli olan——-bedelin iadesine hükemedileceğini, icra inkar tazminatı ve sair hususların Sayın Mahkemece değerlendirilmesi gerekeceğinin yönündeki görüş ve kanaatlerini içerir raporlarının nihai değerlendirme ve takdir yetkisinin mahkememize ait olmak olduğunun kanaatine vardıklarını beyan etmişlerdir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ———- tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Kök raporda belirtildiği üzere davacı yana ait iş yerinde dava konusu istifleme makinesi kullanıldığı çalışma alanın da tavan yüksekliği —— istiflenen yüklerin ——— paketler olduğunun, palet yüksekliğinin ise ——- olduğu bu nedenle sadece iki paletin üst üste konulabildiğinin, tavan yüksekliği ——olduğundan üçüncü bir paletin konulmasının mümkün olmadığının, yani —– yüksekliği olan paletlerden iki tanesi üst üste konulduğunun, bu işlem için yük kaldırma çatalının yerden ———– kaldırılmasının yeterli olduğunun, kaldırma çatalının daha yukarıya kaldırılmasına gerek olmadığının, zemindeki palet taşıma çatalına alınarak ilk sıra zemin üzerine yerleştirildikten sonra ikinci sıraya istifleme için kaldırma çatalı —— yüksekliğe kaldırılarak ilk paletin üzerine konulması yeterli olacağının, üçüncü sıra istifleme söz konusu olmadığından istifleme makinesinin azami kaldırma yüksekliği olan—— bile kaldırılması gerekmemekte olduğunun, iki sıra istifleme için kaldırma yüksekliği ———— olması yeterli olduğundan davalı vekilinin kullanım hatası olduğu şeklindeki itirazı yerinde olmadığının, dava konusu istifleme makinesinin gözle yapılan kontrollerde ayıbının anlaşılması mümkün olmadığının, zira makinenin gizli ayıbının sağ taşıma ayağının kırılması-eğilmesi şeklindeki ayıbın kullanılan malzeme kalitesi vc malzeme kesitiyle ilgili bir husustur olduğunun, bu durumun gözle yapılan olağan inceleme ile anlaşılması mümkün olmadığının, bu durumun ancak labaratuvar şartlarında incelemeyle anlaşılabileceğinin, hukuki açıdan kök raporda belirtilen hususlarda herhangi bir değişiklik olmadığı hususuyla birlikte bu ek raporu sayın mahkemenin takdirlerine arz ettiğinin kanaatine vardığını beyan etemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ayıplı mal nedeniyle sözleşmeden dönülerek faturaya ilişkin ödenen bedelin iadesine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve davaya konu fatura bedelinin ödendiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Takibe konu icra dosyasında ödeme emri talep eden alacaklı, davalı tarafından kendilerine ayıplı ifada bulunulması nedeniyle fatura bedelinin iade edilmesi gerektiği iddiası ile alacaklı bulunduklarını beyan etmiştir. Ödeme emrine itiraz dilekçesinde taraflar arasında yer alan hukuki ilişki kabul edilmekle uyuşmazlık davalının edimlerini ayıplı şekilde ifa edip etmediği hususunda toplanmaktadır. İfanın ayıplı olduğunun ispat yükü davacı-alacaklı üzerindedir. Davacı taraf ifanın ayıplı olduğuna ilişkin davaya konu apaz istifleme makinasının yük taşıma esnasında bir ayağının kopmasından kaynaklı yana yattığına yönelik fotoğraflar sunduğu görülmüştür.
Davacının takipten önce davalıyla bir dizi mailleşme gerçekleştiği davalının tavsiyesi üzerine davaya konu istifleme makinesinde kaynaklama işlemi gerçekleştirdiği hususunda taraflar arasında yapılan mail yazışmalarının dosyaya sunulduğu bu haliyle borçlunun takip öncesi ayıplı ifaya yönelik ihbarda bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu haliyle davacının davalıya ihbarda bulunduğu ve davalının arızayı kabul ederek onarım yaptığı kabul edilmiştir.
TBK m. 227’ye göre satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birinin kullanabilir:
1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4-İmkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Bu seçimlik haklar yanında alcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı da bulunmaktadır. Alıcı hangi seçimlik hakkını kullanmış olursa olsun, ayrıca satılanın ayıplı tesliminden dolayı uğradığı zararları için gelen hükümlere (TBK m. 112) göre tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alıcını su seçimlik haklarını dava veya defi yolu ile ileri sürmesi de mümkündür.
Davacı yan bir kez onarımı kabul etmiş ancak onarım üzerine aynı arızanın ortaya çıkması neticesinde huzurdaki dava ile sözleşmeden dönerek ödemiş olduğu bedeli geri istemiştir. Bu durumda satışa konu makinenin üretiminden kaynaklanan ayıplı mal olduğu, davacının makul süre içerisinde ayıp ihbarını yapmış olduğu sonucuna varılarak ödediği bedel olan ——— iadesine karar vermek gerekmiştir.
İcra-İnkar tazminatı İİK 67/2 maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.Buna göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için :1) Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması gerekir, 2) Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır 3)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalıdır 4) İcra inkar tazminatı talep edilmiş olmalıdır 5)Borçlunun icra dairesine yapmış olduğu itirazında haksız olması gerekir 6)Alacak likit olmalıdır.
Alacağın likit olması konusunu ————–kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Her uyuşmazlığın kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği nazara alınarak davaya konu olayda muhakeme yapılmaksızın borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün olmaması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olmaması nedeniyle alacağın likit olmadığı değerlendirmeleri ile icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Her ne kadar davanın tam kabulüne karar verilmiş ise de zuhulen kısmen kabul yazılmış ise de yargılama giderleri ve vekalet ücreti icra takip dosyasındaki talep nazara alınarak tam kabul şeklinde hesaplanmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile ————- dosyasında itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa icra takibinden itibaren ticari faiz işletilmesine,
2- Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı TALEBİNİN REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 256,16 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 45,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,86 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 45,30 TL peşin harç toplamı 89,70 TL ile 1.685,25 TL (1.600,00 TL bilirkişi ücreti + 14,00 TL Tebligat Gideri + 69,50 TL E-Tebligat Gideri + 1,75 TL Dosya Masrafı) olmak üzere toplam 1.774,95 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Dava konusunun miktarı gereği KESİN olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2020