Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/588 E. 2021/544 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/588 Esas
KARAR NO: 2021/544
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/02/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının dilekçeleri ekindeki — faturadan kaynaklanan alacağını davalı tarafından ödenmediğini,—dosyasında başlatılan takibe davalı tarafından yetkiye ve borca itiraz edilmesi üzerine—- sayılı ödeme emrine de davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini takibin durdurulduğunu, davalının borca itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki satım ilişkisi ve fatura konusu ürünlerin teslim edildiğinin kabul edildiğini, ayıp iddiasında bulunmuşsa da bu güne kadar ayıp ihbarının bulunmadığı gibi davacı tarafından ayıplı olarak teslim edilen herhangi bir malzemenin de bulunmadığını, bu satış işlemi dolayısıyla kesilen faturların da davalıya teslim edildiğini ve ticari defterlere işlendiğini; Davacının alacağını tahsil amaçlı olarak arabuluculuk yoluna başvurduğunu ve anlaşmaya yarılamadığını; belirterek fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla davalı-borçlu tarafından yapılan itirazların iptaline ve durdurulan takibin devamına, davalının%20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekinde sundukları —-sevk irsaliyesi, —- görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu —– tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacı şirket ile ticari ilişki kapsamında davalı müvekkil şirketin siparişi üzerine, davacı şirket tarafından montaj alanına sevk edilen imalatı hazırlanmış doğramaların verilen imalat ölçülerinin bazı pozlarının yanlış çizildiği ve buna bağlı olarak montajda aksaklıklar yaşandığını, sahaya gelen alüminyum doğramaların anlaşılandan farklı şekilde eksik imalatlı olduğunu, müvekkil şirketin yaşanan sıkıntıları davacı İle paylaşmasına rağmen davacı şirketin kendi hatalarını kabul etmediğini, davacı şirketin hatalı ve esik imalatlardan dolayı davalının yapmış olduğu projeyi teslim süresi uzamış müşterisi ile sorunlar yaşamış ve geç teslim ettiğini müvekkil şirketin maddi manevi zarara uğradığını; müvekkil şirketin aldığı işin Kıbrısta olduğunu, davacı şirketin hatalı ve eksik ürünler göndermesi nedeniyle montaj sürecinin uzadığını, —- gitmek ve konaklamamak zorunda kaldığını, müvekkil şirketin ———- tutarında masrafa katlanmak zorunda kaldığını, müvekkil şirketin işini tamamlamak için ekstradan masraf yapmasına karşın hatalı ve eksik ürün imalatı nedeniyle soruna yol açan davacı şirketin davalıyı uğrattığı zararların hiçbir kısmını üstlenmediğini; davacı şirketin talebi üzerine davalı şirket yetkilisi —-, davacı şirket kurucu ortağı ve yetkilisi — banka hesabına malzeme bedeli olarak —–havale yaptığını ancak davacı şirketin bu ödemeleri cari hesaptan düşmediğini; ayıplı üretim ve mallardan dolayı müvekkil şirket borcunun talep edilen tutar kadar olmadığını, davacı şirketin ayıplı ürünlerin parasını talep etmesinin de hukuka aykırı olduğunu, ayıplı imalat ve ürünlerden davalının uğradığı zararlardan kaynaklanan tutarların ve şahıstan şahısa yapılan malzeme ödemelerinin cari hesap borcundan mahsubu gerektiğini belirterek dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla haksız ve dayanaksız davanın reddine, harç yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekinde masraf listeleri ve belgeleri ve —– görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı— takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin ödeme emrinin tebliğinden önce takip talebinden haberdar olmak suretiyle —– tarihinde süresi içerisinde takip talebine itiraz ederek takibi durdurmuş olduğu görülmüştür.
—-dosyasında bulunan —- ticari defterlerinin fiziki olarak dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen davacı ve davalıya ait defter ve belgelerin inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme —— ait olmak üzere;Davacı ve davalı şirket resmi defter kayıtlarına göre,takip tarihi olan — dava tarihi —- tarihlerindebakiyede mutabık oldukları vedavacı ——alacaklıolduğu;
—- hesabından, —- kalan açıklamalı—— hem davacı hem davalı şirket kayıtlarında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şahıstan şahısa gönderilen tutarlar olduğu için dava konusu dışında olduğu takdirinin — ait olduğu;
Sayın Mahkemenizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın —–tarihinden itibaren ise %10,00 oranında avans faizi de talep edebileceği; ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin ——esas sayılı dosyalarında bulunan davalı ticari defterlerinin gönderilmesinin istenilmiş olduğu, akabinde davalı ticari defterlerinin mahkememize gönderildiği ve dosyanın ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği görüldü.
Bilirkişi ek raporunda özetle;
Dosyadaki bilgr ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen davacı ve davalıya ait defter ve belgelerin inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme —– ait olmak üzere;
Davacı ve davalı şirket resmi defter kayrtlarına göre, takip tarihi olan —- dava tarihi—- tarihlerinde bakiyede mutabık— davalı—– alacaklı olduğu;
Davacı vekilinin iddia ettiği, — davacı şirket yetkilisinin ikrarlarına ilişkin herhangi bir belgeye dava dosyasınada ve davalı —– rastlanmamıştır. Davalı şirketin ekstradan yapmış olduğu giderler ile ilgili davacı şirkete düzenlemiş olduğa herhangi fatura veya dekonta da dava dosyasında rastlanmamıştır. Davalı şirketin ekstradan yapmış olduğu söz konusu giderlerin dava ile ilgili olup olmadır ve carî hesaptan mahsup edilip edilmeyeceği takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
——tarafından— hesabından. ——hesabına —— tutarlarının hem davacı hem davafı şirket kayrtlannda bulunmadığı tespit edilmiştir. Şahıstan şahısa gönderilen bu tutarların dava konusu dışında olduğu takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
Sayın Mahkemenizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğîne hüküm vermesi halinde, davacı tarafın ——tarihinden itibaren——– oranında avans faizi de talep edebileceği;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
—— maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı her iki tarafın da kabulündedir.
Yukarıda yer alan bölümde takibe konu açık hesap ilişkisi ve faturanın delil niteliğine ilişkin açıklamalar yaptıktan sonra eldeki dosyada yer alan uyuşmazlığa konu maddi olaylara bakıldığında davacı trafından davalıya teslim edilen malların ayıplı olup olmadığı,davalının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı,mallar ayıplı değil ise ödemelerin davalı tarafından davacıya tam olarak yapılıp yapılmadığı konularını irdelemek gerekmektedir.Her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda her iki tarafın ticari defterlerine göre davacı davalıdan —– alacaklı olarak gözükmektedir.Davalı tarafın yargılama süresince ileri sürmüş olduğu savunmaların arasında ayıp iddiası ile birlikte ödeme iddiası da yer almaktadır.—- davalı tarafın ödeme iddiasına dayanak olarak dile getirdiği —- kalan açıklamalı——-görülmüştür.Ayıp iddiasını incelemeye geçmeden önce öncelikle ödeme iddiasının yerinde olup olmadığı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır.Ödeme iddiasına ilişkin savunmayı iki ana başlık altında incelemek yerinde olacaktır.1-)Taraf ticari defterlerinde yer almayan ödeme kayıtları davalı lehine delil olarak kabul edilebilir mi? 2-)Ödemeyi yapan ve ödemeyi alan her iki taraf da davanın tarafı olmadığından —- bu ödemeler davalı şirket tarafından davacı şirkete takibe konu borcun ifası için yapılmış ödemeler olarak kabul edilebilir mi ? .Bir numaralı konu başlığından hareketle inceleme yapılacak olursa ticari defterlerin delil niteliği ve ticari defterlerde bulunmayan kayıtların genel ispat kuralları ile ispat edilip edilemeyeceği konusu incelenmelidir.HMK’nun 222. Maddesinde ticari defterlerin delil niteliği üç halde düzenlenmiştir.
A) Ticari defterlerin sahibi lehine delil olması,
B) Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olması,
C) Münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine dayanılması.
Her iki tarafın ticari defterleri birbirleri ile uyumlu olup ileri sürülen ödeme iddiası doğrultusunda ispata muhtaç olan konu her iki taraf defterlerinde de yer almayan davalının ödeme iddiasıdır.Dolayısıyla HMK 222.maddesinde düzenlenen ticari defterlerin sahibi lehine delil olma durumu açısından —– bu kayıtlar davalı defterlerinde bulunmadığı için şartlar sağlanmamaktadır.Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olması durumu açısından ise var olan bir kaydın sahibi aleyhine kayıtlar olması gerektiğinden —– bu seçenek açısından da ödeme iddiasını inceleme imkanı bulunmamaktadır.Doğal olarak incelenecek husus taraf kayıtlarında yer almayan iddiaların ticari defterlerde yer almamasına rağmen göz önüne alınıp alınamayacağıdır.Delil olarak ticari defterlere dayanan ve ispat yükü kendisinde olan tarafın kanuna uygun tutulan, açılış ve kapanış onayları süresi içinde noterce yapılmış ve birbirini teyit eden ticari defterlerindeki uyuşmazlık konusu kayıtların aksinin karşı tarafça senet, yemin ve kesin hüküm gibi kesin deliller ile ispat edilmemiş olması durumu ticari defterlerin delil niteliğini etkileyen durumlardandır.Yani ticari defterlerde yer almayan bir hususun aşağıda verilen örneklerde olduğu gibi genel hükümler doğrultusunda ispatlanması durumunda ispat faaliyetinin yerine getirildiği kabul edilmelidir. Örneğin mal sattığı ve bedelinin ödenmediği iddiasına dayalı alacak davasında ispat yükü kendisinde olan davacının ticari defterleri incelenmiş kanuna uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı, alacağa konu faturaların ticari defterlerinde veresiye yani bedeli tahsil edilmemiş olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiş davalı ticari defterlerini sunmamış olması ya da davalının ticari defterlerinde de faturaların veresiye kayıtlı olması nedeniyle davacının ticari defterleri lehine delil olsa da davalı malların bedelini ödendiğini davacının imzasını taşıyan bir makbuz ve belge ile ispat edebilir.——— davalı ödeme , malları iade ettiği savunmasını doğrudan davacıya yemin teklif ederek ispatlamak isteyebilir. Böyle bir durumda davacı yeminden kaçınır yada yemin etmez ise davalı kesin deliller ile ödeme savunmasını ispat etmiş olacağından davacının kanuna uygun tuttuğu ticari defterlerindeki kayıtlar yine lehine delil olarak değerlendirilemeyecektir.
Her ne kadar —-yazışmaları —- içerisinde yazılı delil olarak kabul edilmese de her iki tarafın — yazışmalarına dayanması durumunda artık yazışmaların varlığına ilişkin ikrar mevcut olacağından ——– bu durumda —-yazışmaları da delil olarak kabul edilebilecektir.Bir tarafın —– yazışmalarına delil olarak dayanması ancak diğer tarafın yazışmaları inkar etmesi durumunda ise yazışmalar delil olarak kabul edilemeyecek;yazılı delil başlangıcı kabul edilip edilmeyeceği konusu tartışılacaktır.Ancak eldeki dosyada her iki taraf da —– yazışmalarına delil olarak dayanmakla yazışmaların sıhhati ve delil durumu konusunda şüphe bulunmamaktadır.Davacının sunmuş olduğu yazışmalar ve davalının sunmuş olduğu yazışmalar irdelendiğinde tarafların satıma konu malların ayıplı olup olmadığı ve ödeme hususlarında görüşme yaptıkları görülmüştür.—- tarihli konuşmada davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirket yetkilisine özelden ne kadar bedel gönderildiğinin sorulduğu ve cevaben davacı şirket yetkilisinin — cevap verdiği ;celp edilen — kayıtlarında yer alan —- konuşmaları ile banka kayıtlarının uyumlu olduğu görülmekle taraf ticari defterlerinde davacının alacağı olarak ortaya çıkan miktarın banka kayıtları ve —- göz önüne alındığında davalı tarafından davacıya ödenmiş olduğu görülmüştür.İkinci konu başlığı olan ,ödemelerin tarafının şirketler olmamasına rağmen geçerli bir borç ifasının bulunup bulunmadığı konusunda ise her iki şirket yetkililerinin yazışmalarından anlaşıldığı üzere yapılan ödemelerin şirket yetkilileri arasında da yapıldığı ve her iki şirket yetkilisi arasındaki —— kayıtlarında yer alan ödemelerin uyuşmazlığa konu ticari ilişki için yapıldığı anlaşılmakla bu konu başlığı açısından da davalı tarafın borcu ödeme suretiyle ifa ettiği kanaatine varılmıştır.Her ne kadar davanın reddine karar verilmiş ise de davacının takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı görülmekle kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Yukarıda beliritlen gerekçeler ışığında davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 508,48 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 449,18‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 6.273,12 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/07/2021