Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/569 E. 2020/464 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/569 Esas
KARAR NO : 2020/464
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/02/2019
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ———— harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin her türlü —————yaptığını, davalı firmanın ise eğitim kurumu olduğunu ve müvekkili şirketten kitap tedarik ettiğini, müvekkilinin bu ticari ilişkiden kaynaklı ——— borcunun bulunduğu için icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek tabini durduğunu, itirazın kötü niyetli olduğunu, bu nedenle borca yapılan itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, akdi ve cari hesap bakımından bir ilişki bulunmadığını ve herhangi bir faturanın tebliğ edilmediğini, bu sebepten ötürü haksız ve kötü niyetli davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya ———- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde ———— tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
——- İcra Müdürlüğü’nün —— Sayılı dosyasının dosyamızın arasına celp edilmiş———–müzekkere yazılarak dosyamızın davalısı ——— tarihine ait çalışan bilgilerinin listesi’nin istenildiği ve müzekkeremize cevap verildiği anlaşılmıştır.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle : ”
Davacı firma tarafından dosyaya sunulan ——– yılına ilişkin ticari defterlerin T.T.K. 64 ve 66. Maddeleri ile V.U.K. 220-226. Maddelerine göre açılış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı,
Davalı firma tarafından ibraz edilen ———-yıllarına ilişkin ticari defterlerinin, T.T.K. 64 ve 66. Maddeleri ile V.U.K. 220-226, Maddelerine göre açılış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı,
İnceleme kısmında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
Davacı firma tarafından düzenlenen faturaların teslim alan kısmında imzası bulunan kişilerin davalı firmanın çalışanı olması dunimunda Davacı firmanın davalı firmadan takip tarihi itibari ile cari hesaptan kaynaklı ———– alacağının olduğu,
Faturalarda imhası bulunan kİşilenn davalı firma çalışanı olduğunun tespit edilememesi durumunda Davacı firmanın davalı firmadan takip tanhi itibari ile cari hesaptan kaynaklı —- alacağının olduğu,
——-İcra Müdürlüğümün —- Numaralı dosyası ——— ana para olarak talep edildiği, cari hesaptan kaynaklı alacak tutan için takıp tarihinden ödeme gününe faiz talebinin uygun olduğu. ” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.———— maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Bilirkişi raporu ile tespit edilen taraf ticari defterleri arasındaki farkın————-olduğu kalan miktar yönünden taraf ticari defterlerinin uyuştuğu ve bu farkın davacı firma tarafından davalı adına düzenlenen ancak davalı tarafından ticari defterlerine kaydı yapılmayan—- adet faturadan kaynaklandığı tespit edilmiştir.Taraf defterleri arasındaki uyuşmazlığa sebep olan — adet faturanın teslim alan kısmında —adet faturada ——– diğer faturada ise ——- imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkememizce ———-celp edilen davalı şirket çalışan bilgileri incelendiğinde her iki teslim alan kişinin de davalı şirket çalışanı olduğu ve bu nedenle tarafların ticari defterleri arasındaki farka neden olan —— faturaya konu malın da davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin kanıtlandığı görüşüne varılmıştır.
Alacağın likit olması konusunu ———Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
————kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.————– Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir ——– olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş,Davanın kabulü ile ;———— sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline,kabul edilen asıl alacak miktarı olan ——— üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1——– İcra müdürlüğünün ——- sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —— üzerinden hesaplanacak %20 icara inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 3.645,97 TL harçtan, peşin yatırılan 911,50 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.734,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 911,50TL harç , 800,00TL bilirkişi ücreti ve 80,25TL posta gideri, olmak üzere toplam 1.791,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 7.738,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- 1320 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/09/2020