Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/549 E. 2021/885 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/549
KARAR NO : 2021/885

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; ——-plakalı , yaya olan müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin maluliyetinin meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin asli, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün ise Tali kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, kusur oranını kabul etmediklerini, Müvekkilinin maluliyetinin alınan ilk raporda %99, ikinci raporda %98 olduğunu ve müvekkilinin ömür boyu bakıma ve yardıma muhtaç olduğunu, zararlarından davalının sorumlu olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL geçici iş görmezlik, 100,00 TL sürekli iş görmezlik ve 100,00 TL Bakıcı gideri olmak üzere 300,00 TL nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; —– plaklı aracın kaza tarihinde müvekkili tarafından — ile sigortası ile sigortalı olduğunu, kazanın davacının karşıdan karşıya yürürken, yolun ortasında duraklayıp, aniden koşarak hareket ettiği sırada kazanın meydana geldiğini, davanın araç sigorta ettirene, sürücüsüne ve —-ihbarını talep ettiklerini, Ayrıca müvekkiline usulüne uygun müracaatın olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca desdest davanın olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ceza dosyasında uzlaşma var ise davanın reddinin gerektiğini, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını davanın görülmesinde— Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, esas yönden ise; davacının kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca davacının kusur ve zararını kanıtlaması gerektiğini, geçici iş görmezlik zararlarının ise sigorta teminatı kapsamında bulunmadığından müvekkilinden talep edilemeyeceğini, ayrıca hesaplamanın Sigorta Genel Şartlarına göre yapılması gerektiğini, davayı kabul etmemekle beraber kazanın iş kazası olup olmadığının tespitinin gerektiğini ve iş kazası olması halinde rücuya tabi ödemenin araştırılması gerektiğini, ayrıca taşımanın hatır taşıması olup olmadığı ve müterafi kusurun tartışılması gerektiğini, davacının dava tarihinden önce faiz talep edemeyeceği gibi yasal faiz talep edebileceğini, bakıcı giderinin genel şartlar çerçevesinde değerlendirilmesini ve sürekli maluliyet belirlendikten sonra ki dönem için bakıcı giderinin nazara alınmasını gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile uğranılan maddi zararın(Sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve ömür boyu bakıcı gideri ) tazmini istemine ilişkindir.
Söz konusu trafik kazası — meydana gelmiş eldeki iş bu dava 05.07.2018 tarihinde—— tarihinde yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği görülmüştür.
—-. Sayılı ilamı ile söz konusu trafik kazasında davacının tali kusurlu, —- kusurlu olduğu kabul edilerek sanığın neticeten 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ceza dosyası UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiş dosya kapsamında bulunan 10.06.2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda davacının tali, sanığın asli kusurlu tespit edildiği, mahkemece ——— alınan—- tarihli 3 kişilik bilirkişi kurulu raporunda da davacının tali, sanığın asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece de hükme söz konusu bu raporların esas alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce kusur durumuna dair rapor alınmış alınan 21.05.2021 tarihli raporda davacının karşıdan karşıya geçmekte olduğu yolun ortasına geldiğinde yaklaşan aracın uzaklığını ve hızını dikkate almadan uygun zamanı beklemeyerek geçmeye çalıştığı, ilk geçiş hakkını motosiklete vermemesinden dolayı %25 oranında tali kusurlu olduğu, dava dışı sanık —– ise kavşağa yaklaşırken hızını düşürmediği, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine , görüş yol , hava ve trafik durumuna göre ayarlamadığı, karşıdan karşıya geçen ve geçişini tamamlamak üzere olan yayayı görmesine rağmen yoldaki alan müsait olmasına rağmen istikametini değiştirmediği, ——- olarak uyarmadığı tüm bu nedenlerle %75 oranında asli derecede kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
—— ilamında “….Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise — — kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi — tarihinden önce ise —— tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, —-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, — tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. ” belirtmiştir. Söz konusu trafik kazası 27.08.2016 tarihinde meydana geldiğinden uygulanması gereken yönetmelik Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliktir.Davacının kazadan dolayı bitkisel hayata girdiği anlaşılmıştır. — rapor alınmış alınan 29.09.2020 tarihli rapordan davacının %100 oranında malul olduğu, ömür boyu başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir. Alınan rapor denetime uygun bulunmuştur.
— Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan — ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının —-yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin —–kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır.
Yine—- “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun —- tarihli, 21/9 sayılı —– —belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir—- Birleştirme Kararı)).
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının— yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır——sayılı kararı, — Vermiş Olduğu İptal ve Ret Kararının Sonuçları, sayfa 12).
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması”, “Ek:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” ve “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak;—–kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinde ki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır.
Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel —- uygulanacaktır. Ancak —– kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir—– Sayılı ilamı )
—- “…İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan — içeren emsal kararına uygun olarak zaten — esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin — uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak — yönteminin kullanılması gerekirken genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. ” belirtmiştir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında 6098 sayılı TBK hükümleri ve yukarıda atıf yapılan—mahkeme kararları gereği —— ve %10 artış %10 iskontolu hesap yöntemi ile tazminat hesaplanmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış dosya alanında uzman aktüer bilirkişiye tevdii edilmiştir. Alınan 21.05.2021 tarihli bilirkişi raporu yukarıda belirtilen ilkelere uygun olup denetime uygun bulunmuştur. Buna göre davacıdaki maluliyet oranı ve kabul edilen kusur oranları nazara alındığında davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 327.087,20 TL olduğu, ömür boyu bakıcı gideri nedeni ile talep edebileceği nihai ve gerçek zararının 456.304,73 TL olduğu , geçici iş göremezlik zararının olmadığı anlaşılmıştır. — motorsikletin — incelenmiş ölüm ve sakatlanma kişi başına limitin 310.000 TL olduğu, —- kişi başına limitinin 310.000 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacı yanca talep arttırım dilekçesi sunularak sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 310.000 TL, ömür boyu bakıcı gideri olarak 310.000 TL talep edilmiştir.
— ilamında “…—Genel Şartları’nın A.5-c maddesiyle, zarar görenin tedavisinin tamamlanmasından sonra tespit edilen sürekli maluliyetine bağlı sürekli (ömür boyu) bakıcı giderlerinden, sürekli sakatlık teminatı ve bu teminata ilişkin limit dahilinde sigortacının sorumlu olacağı düzenlemesi yapılmıştır. Ancak; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren — Genel Şartları’na karşı yapılan başvurular üzerine, — sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu iptal kararı gereği; sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi; zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiği belirlemesinin, — Genel Şartları’na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Bu itibarla; Anayasa’ya aykırı olduğu için bir kısım hükümleri iptal edilen— ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin kararı, — Yargıtay uygulamaları dahilinde belirleme yapılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereği, — Genel Şartları’nın A.5-c maddesine göre bakıcı giderlerinin sürekli sakatlık teminatı kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı; sürekli bakıcı gideri zararının, —- dikkate alınarak —– uygulamaları gereği, tedavi giderleri teminatında yer aldığı hususları hep birlikte ele alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmenin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davaya konu edilen sürekli bakıcı gideri zararının, poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiği dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile verdiği güncel kararda sürekli bakıcı giderinin poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerektiğini belirtmiştir.
—- ilamında “… Yine, davalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleşen kaza (haksız fiil) nedeniyle zarara uğrayan davacının bu zararının giderilmesi gerektiği; zararın artmasında hiçbir müterafik kusuru bulunmayan ve dava konusu olay nedeniyle oluşan zarara katlanmak zorunda kalan davacının tazminat alacağından hakkaniyet düşüncesi ile indirim yapılamayacağı için,— düşüncesi ile bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılması, Dairemiz yerleşik uygulamaları ile makul kabul edilmemektedir. Bu itibarla, hesaplanan —giderinden—- indirimi yapan rapor, bu yönden hatalıdır.” şeklindeki ilamında bakıcı giderinden — düşüncesi ile hakkaniyet indirimi uygulanmasını hukuka aykırı bulmuştur. Davacının ömür boyu başkasının sürekli bakımına muhtaç hale geldiği— raporunda sabittir.
Davacının davalıdan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının poliçe teminat limitleri nazara alındığında 310.000 TL olduğu yine ömür boyu bakıcı giderinin 310.000 TL olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunan—- , Kusur ve aktüer bilirkişi raporu, yukarıda yapılan tüm hukuki açıklamalar, atıf yapılan yüksek mahkeme kararları birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine,
2-310.000 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi 17.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-310.000 TL ömür boyu bakıcı giderinin temerrüt tarihi 17.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli 42.352,20 TL nispi harçtan davacı yanca dava açılırken peşin yatırılan 35,90 TL ile ıslah harcı 2.118,00 TL nin mahsubu ile bakiye 40.198,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 2.118,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.189,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı yanca yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
7-Tarafların yatırdığı gider/delil avansının artan kısmının taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1.600,00 TL bilirkişi ücretleri, mahkememize yetkisizlikle gelen dosyada yapılan 151.50 TL posta ve tebligat gideri, mahkememiz doyasında yapılan 140,90 TL posta ve tebligat gideri, 562,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.454,40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.454,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan ——– nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden yürürlükte olan —– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.