Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/533 E. 2021/524 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/533 Esas
KARAR NO : 2021/524

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı firmanın faturadan kaynaklı toplam 9.421,12 TL tutarındaki cari hesap borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin —– Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra başlatıldığını ancak davalı firmanın icra takibine itiraz ettiğini, ödeme emrinde işletilen reeskont faizi hukuka uygun olup, davalının bu yönden de itirazının iptali gerekmekte olduğunu, 2004 Sayılı icra ve İflas Kanunu’nun 67/2. Maddesinde likit alacaklarda haksız bir itirazın söz konusu olması durumunda asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı hükmedilmesi gerektiği aksi halin bozmayı gerektirdiği ifade edildiğini, takibe dayalı alacak fatura alacağı olduğundan likit bir alacak olduğunun, bu sebeple davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin —————- sırasında——- sorumluluğunun —- ait olduğunu, sonrasında ise makul bedel karşılığı —- edileceğini taahhüt etmiş bulunmakta olduğun—- ücretlendirilmesi kapsamında taraflar arasında akdedilmiş sözleşme bulunmamakta olduğunu, davacının belirtilen hizmetin ifası sırasında aynı işlemlerde farklı fiyatlandırmalar yaptığı, yol giderlerini gerçeğin üstünde beyan ettiğini ve garanti kapsamında olan işlemleri bile —-işlem olarak kabul ettirmeye çalıştığını, bu sürecin sonucu olarakta taraflar arası ticari ilişki sona erdiğini, davacının talebe bağlılık ilkesine aykırı olarak faiz oranı olarak reeskont faizinin uygulanmasına ilişkin talebin reddine, davacının talep konusu ettiği icra-inkar tazminatının reddine, davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; ” Tarafların ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı ve sahibi lehine delil kabiliyetlerinin bulunduğu, takip tarihi itibariyle davacı tarafından takip konusu yapılan tüm faturaları da ihtiva eden —– — tüm işlemlerin Sayın Mahkeme tarafından kabulü halinde davacının davalıdan 9.421,12 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından ileri sürülen iddiaların Sayın Mahkeme tarafından benimsenmesi halinde davalının davalıya borcunun bulunmadığı, aksi takdirde işlemlerin hangisinin Sayın Mahkeme’ce kabul göreceğine göre alacak-borç tutarının değişiklik göstereceği buna göre hesaplanması gerektiği,” şeklinde görüş ve kanaati beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle;———-faturaların geçersiz olacağı kabul gördüğü takdirde davacının takip tarihi itibariyle davacıdan—- tutarındaki faturaların geçerli olacağı kabul gördüğü takdirde davacının takip tarihi itibariyle davacıda— gerektiği,” şeklinde görüş ve kanaati beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle; —- numaralı— yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı davalı —numaralı — tutarındaki fatura davalı defterlerine işlenmesi gerekirken işlenmemiştir” şeklindeki bir açıklamamın Kök Raporda ve Ek raporda bir açıklamamın bulunmadığı” şeklinde görüş ve kanaati beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm,— şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle ——sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacı şirketlin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde davalı şirketin—- itibariyle davacı şirkete 9.421,12 TL borçlu durumda olduğunun tespit edildiği, ancak taraflar arasındaki açık hesap ilişkisine konu faturaların tespiti sonrası ilgili faturalara konu mal veya hizmet alımına—– ara kararı uyarınca;
a—– sıra numaralı 767,00 TL tutarındaki fatura
b—– sıra numaralı 768,18 TL tutarındaki fatura
c——– numaralı—- tutarındaki fatura
d———– tutarındaki faturaya ilişkin dayanak belgelerin mahkememize sunulması istenilmiş, davacı vekili tarafından ara karar uyarınca mahkememize sunulan bilgi ve belgeler ışığında ek rapor alınmıştır.
02/02/2021 tarihli ek rapor incelendiğinde, davaya konu 5.032,70 TL tutarındaki faturaya ilişkin dayanak belge sunulmadığı gibi faturanın yasal olarak tebliğ edildiğine ilişkin de herhangi bir bilgi ve belgenin davacı tarafından dosyaya ibraz edilmediği anlaşıldığından davacının söz konusu—— alacağını ispat edemediğinden bu miktar bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan taraflar arasındaki açık hesap ilişkisine konu;
a——- tutarındaki fatura
b—– tutarındaki fatura
c——— — tutarındaki fatura
d—— — tutarındaki faturalara konu incelemelerde—– ilişkin faturaların dayanağı olarak — olduğu, isim ve imza karşılığı tanzim edildiği bu haliyle faturaların gerçek bir hizmet alımına istinaden düzenlendiği anlaşılmıştır. Son olarak— —- tutarındaki fatura davalı defterlerine işlenmesi gerekirken işlenmemiştir.
—– süresinden sonraki tarih olduğu için davalı tarafın defterlerine işlenmesi gerektiği” şeklindeki tespitlerine ——- hakkında davacının davasını ispatladığı değerlendirilmiştir.—– tarihli faturaya konu alacağını ispat edemediğinden bu miktar bakımından davanın reddine diğer açık hesap ilişkisine konu faturaların karşılığında gerçek bir mal veya hizmet teslimi gerçekleştirdiği değerlendirmeleri ile davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —- ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —– —- davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1——-Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 4.388,42 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin 5.032,70 TL lik talebin REDDİNE,
2-Kabul edilen miktar 4.388,42 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 643,55 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 113,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 529,77‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 113,78 TL peşin harç toplamı 158,18‬ TL ile 1.901,10 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri ve diğer dosya masrafları) olmak üzere toplam 2.059,28‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,46 ve red 0,54 oranına göre hesaplanan 947,26 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6—– kabul oranına göre 607,2‬0 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7——— oranına göre 712,8‬0 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğundan kabul ve reddedilen her iki bedelin kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olarak verilen karar açıkça okunup anlatıldı.