Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/508 E. 2020/353 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/508 Esas
KARAR NO: 2020/353
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2016
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin —— tanınmış marka statüsünde olduğu, kurulduğu günden bu yana toplumsal sorumluluk bilinci ile kültür sanat, spor gibi farklı alanlarda birçok projeye destek verdiğini, yine çocukların eğitimini desteklemek için bu güne kadar pek çok projenin destekçisi olduğunu, müvekkilinin gençlere ve eğitime verdiği desteğin son zamanlarda gündemde yer alan ——— ait olduğu söylenen yurtlarda vukuu bulan tecavüz skandalı nedeniyle ciddi biçimde çarpıtılarak —- adeta müvekkili adına bir karalama kampanyasına dönüştüğünü, davalının—— hesabından müvekkili şirkete yönelik olarak kişilik haklarına ağır bir biçimde saldıran ve müvekkiline çok ciddi ve haksız somut olgu isnadında bulunan —- ——— olacağıma gider —– paylaşımı yaptığını, davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarını zedelediğini, bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, uygulamanın ve —–kararının bu yönde olduğunu, söz konusu hukuka aykırı açıklamamların müvekkili şirketin kişilik haklarını ve ticari itibarını ağır bir biçimde ihlal etmesi nedeniyle —– manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında davacının yönelttiği ithamların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yakın tarihte — isimli kurumda çocuklara tecavüz edilmesi iddiası ile ortaya çıkan skandalda suçun failinin —– eğitmeni olduğunu, kamuoyunda infiale neden olan bu korkunç hadisenin vatandaşların———- paylaşımlarına da yansıdığını, davacının bu skandalla gündeme gelen kurumun sponsoru olduğunu, müvekkilinin —— paylaştığı sözlerin dava dilekçesinde farklı yorumlandığını, davacıya ithamda bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiil iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
— Asliye Hukuk Mahkemesinin —- sayılı dosyası ile yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş, işbu kararın istinaf incelemesi neticesinde———– sayılı ilamı ile, açılan davada Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle mahkemenin kararının görevsizlik kararı verilmesi için kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiştir. Yine aynı mahkemenin —– sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmiş olup dosya mahkememize tevzi olunmuştur.
Davalı —- numarasının ve tebligatta elverişli adresinin tespiti için —- müzekkere yazıldığı görülmüştür.
Haksız rekabete ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54 ila 63. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.Buna göre Türk Ticaret Kanununun 54.maddesinde haksız rekabet ” Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir sonraki maddede ise haksız rekabete ilişkin başlıca haller şu şekilde sayılmıştır : ” a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
… ”
————– başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Somut olaya gelince, davalı tarafından paylaşımın yapıldığı tarihlerde —– dava dışı ——— bünyesindeki —– tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerin yazılı ve görsel basında ve ———– uzun süre yer aldığı, toplumun çok büyük kesminden tepki aldığı, eylemin çocuğa karşı yapılmış olmasının ayrıca toplumda bir infial duygusu yarattığı, her ne kadar bu suç sayılan eylemin —— beraber anılması doğru değil ise de toplum ——— yönelik sert eleştirilerin de yapıldığı malumdur. Davacı şirketin toplumda bu derecede infialin yaşandığı dönemde vakfa sponsor olduğunu duyurması birçok kişinin tepkisini çekmiştir. —–yakın tarihteki kararlarında da görüleceği üzere büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir.
Paylaşımların içeriği incelendiğinde, davacı aleyhine karalama kampanyasına —- dönüştüğüne ilişkin bir delil bulunmadığı, —– yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş olduğu ————— tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davalının, davacının milyonlarca abonesinin bulunduğu, , davalının sarf etmiş olduğu ifadelerin içeriği , davalının sıfatının ve yapılan paylaşımın geniş halk kitlelerine ulaşmadığının birlikte değerlendirilmesinde rekabet ortamını, bundan dolayı da ticaret hayatını etkileme ve alıcıları yönlendirme niteliğine sahip olmadığı, davalının davacı hakkında sarf ettiği ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ile Anayasanın 26. maddesi gereğince ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden ifadelerin eleştiri sınırı içerisinde kaldığı, bu nedenle TTK 55/1-a(1) maddesinde düzenlenen özel nitelikteki haksız rekabet halinin oluşmadığı, ayrıca davacının davranışının aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı nitelikte bir davranış olmadığından TBK m.57’de düzenlenen genel nitelikte haksız rekabet halinin oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2- Peşin alınan 170,80 TL harçtan, alınması gerekli 54,40 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 116,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 3.400,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/08/2020