Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/494 E. 2021/156 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/494 Esas
KARAR NO: 2021/156
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/02/2019
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan birim fiyatı — olan toplam — tutarlı satışı konusunda — tarihli — fatura imzalandığını,— vade tarihli, —-det çek ve bundan başka — çekin davalıya verilerek toplam ödemenin gerçekleştiğini ancak—— son teslim tarihinde ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle davalıya verilen çeklerin iade edilmesi için noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini, ilgili çeklerin diğer davalı ———-bankaya kredi teminatı olarak verildiği bilgisine ulaştıklarını, her iki davalının çeklerinin iadesi konusunda müteselsil sorumlu olduklarını, anılan nedenlerle —- tutarlı çekle ilgili müvekkilin borcu bulunmadığının tespitini, çekle ilgili ödemeden men yasağı kararının verilmesini, aksi kanaatte olması halinde makul bir teminat mukabilinde ödemeden men yasağı karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı —-cevap dilekçesinde özetle; davalıya Tebligat Kanununun 35.maddesine göre tebligat yapıldığı, buna karşın davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği görülmüştür.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği çeklerin diğer davalı ile imzalanan —– uyarınca müvekkili bankaya tevdi edildiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli hamil olduğunu, davacı muhatabının müvekkil banka olmadığından hareketle davanın husumet ve esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
—- yevmiye numaralı ihtarnamesi,—— tarihli yazısı, bilirkişi raporu, arabuluculuk tutnağı ve tüm dosya kapsamı.
Mali müşavir uzmanı bilirkişisi tarafından hazırlanan —- tarihli raporda özetle; davacı ——- ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri ile —–onaylı e-beratların yasal süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, taraflar arasında imzalanan —— faturanın tam anlamıyla icap niteliğinde olması nedeniyle sözleşme niteliğinde değerlendirilebileceği, davacının satın almayı taahhüt ettiği ürünlere istinaden, huzurdaki davaya konu — sıra numaralı —tutarlı çeki davalıya ——- tarihinde tevdi ettiği hususunun davacı ticari defterlerinden tespit edildiği, davalının davacıdan aldığı söz konusu çeki diğer davalı——- teminat Çeki olarak verdiği, davalıya yapılan ödeme karşılığı ürünlerin davacıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının duruşmalara katılmadığı, tespite elverişli ürün teslim belgelerinin dosyada mübrez olmadığı, taraflar arasında önceden beri süregelen ticari ilişki bulunduğu, bu kapsamda sadece —yılında davacının davalıya ——- tutarlı çek karşılığı ödeme gerçekleştirdiği, davalının herhangi bir beyanının olmadığı hususu da göz önünde bulundurulduğunda, —- tarihinde davalıya tevdi edilen ——– sıra numaralı çek tevdi işleminden sonra davalıdan alınan ürünlerin bu tarihten önceki zamanlarda davalıya yapılan ödemelere istinaden gerçekleşmiş olacağı hususunun 6098 sayılı Kanunun 102.maddesi kapsamında değerlendirildiği, —– dava dilekçesi harçlandırma tarihi itibariyle davacı nezdinde davalı ——– borçlu olduğu, —– tutarlı çek yönünden davacının davalıya borcu olmadığı tespitine varıldığı görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, avans olarak verilen çeklerin karşılığında mal teslimi yapılmadığı iddiasına dayalı olarak dava konusu çekin bedelsiz olduğunun tespiti ve çekin iptali ile iadesi talebine ilişkindir.
Somut olayda; davacı ve davalı —-arasında hurma satışı konusunda — tarihli — fatura düzenlendiği, davacı tarafça — vade tarihli ——-adet çekin davalıya verildiği ancak —–faturada belirtilen tarihte ürünlerin teslim edilmediği, bunun üzerine çeklerin iadesi için davalıya ihtar çekildiği, ancak çeklerin diğer davalı bankaya kredi teminatı olarak verildiği, —- nedenle dava konusu çeke ilişkin borçlu olmadıklarının tespiti, çekin iptali ve iadesi yönündeki taleplerinin kabulü talebi ile huzurdaki davanın ikame edildiği görülmüştür.
Kural olarak çek, bir ödeme vasıtası olup, aksi kararlaştırılmadıkça mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile verildiği konusunda kanuni bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden davacı, çeklerin avans olarak verildiğini, kısacası satış işleminin peşin yapıldığı yönündeki karinenin aksini, çeklerin ileride teslim edilecek mallara karşılık avans olarak verildiğini ve çek bedelleri kadar mal teslim edilmediğini ispatla mükelleftir—–
Bedelsizlik iddiasına yönelik yapılan incelemede; Davacı tarafın iş bu yöndeki iddiaları, davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme ve tarafların imza ve kaşelerinin yer aldığı proforma faturanın dosyaya ibrazı ile ispat edilmiş olup davalı tarafça —- ile sağlanan anlaşma gereği avans olarak verilen çeklerin karşılığında malların teslim edildiğine ilişkin herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği görülmüştür.
“Alacağın yer aldığı kambiyo senedi (bono ya da poliçe) lehdarı tarafından, vadeden sonra daha doğrusu vade tarihinden sonra» ya da «vâdenin gelmiş olmasına rağmen, ödemememe protestosundan yahut protesto yapılmamışsa, bunun yapılması için yasa tarafından öngörülen sürenin (TTK. mad. 714) geçmesinden sonra» başka bir kimseye t e m l i k (TTK mad. 647 vd.) ya da r e h i n (TTK. mad. 689) cirosuyla ciro edilmişse; bu ciro «alacağın devri (temliki) (TBK. mad. 191) hükümlerini» meydana getireceğinden (TTK. mad. 690/(1)) borçlu ister «mutlak (objektif) def‟ilere» ister «kişisel def‟ilere» dayansın, bu senetten dolayı -«hiç» ya da «senette yazılı olduğu kadar»- borcu bulunmadığının tespiti hakkında, senedi «vâdeden sonraki bu ciro ile elinde bulunduran hâmile karşı» ya da «senedi ona vâdeden sonra ciro eden lehdara karşı» veya «her ikisine karşı» «olumsuz tespit davası» açabilir. Eğer alacağın yer aldığı kambiyo senedi çek ise, çekte vâde bulunmadığından ve süresi içinde yapılan «ibraz işlemi» „protesto‟ ile eş değerde olduğundan, muhatap bankaya ibrazdan sonra yapılan ciro, temlik hükmünde olur ve bunun sonucu olarak da, keşideci, cirantaya (lehdara) karşı ileri sürebileceği kişisel def‟ilere dayanarak hâmile karşı da olumsuz tespit davası açabilir.——-
“Kişisel def’ilerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebildiği istisnai hallere örnek olarak, hamilin senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması ——– emre yazılı senedin temlik beyanı ile devredilmesi; vadeden sonra ya da ödememe protestosu çekildikten veyahut çekilmesi için ön görülen iki günlük sürenin geçirilmesinden sonra yapılan cironun alacağın devri sonuçlarını (TBK m. 188/1) doğurması (TTK m. 690/1); tahsil cirosunda, cirantaya karşı ileri sürülebilen def’ilerin hamile karşı da ileri sürülebilmesi (TTK m. 688/2) gösterilebilir.
Mutlak def’i – nisbi def’i ayrımı, emre yazılı senetlerde ve hamile yazılı senetlerde kendisini gösterir. Bunun nedeni emre ve hamile yazılı senetlerin kamu güvenliğine sahip olmalarıdır. Nama yazılı senetler ise kamu güvenliğine sahip olmayıp, bu tür senetlerde mutlak def’i – nisbi def’i ayrımı söz konusu değildir. Bunun nedeni, nama yazılı senetlerin devrinde, senet üzerindeki zilyetliğin devrinin yanında (TTK m. 647/1), yazılı bir devir beyanının aranıyor olmasıdır (TTK m. 647/2). Kıymetli evrakın ya da ayrı bir kâğıdın üzerine yazılacak olan devir beyanı, TBK m. 183 ve devamında düzenlenmiş olan “alacağın devri” hükmündedir. Buna bağlı olarak borçlu, TBK m. 188 uyarınca, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu tüm def’ileri devralana karşı da ileri sürebilme imkanı kazanır. Nama yazılı senetlerde, def’ilerin herkese karşı ileri sürebilmesi sebebiyle borçlu, emre ve nama yazılı senetlere nazaran çok daha güçlü bir korumaya sahip olur.——
Kişisel def’ilerin hamil olan diğer davalı bankaya karşı ileri sürülemeyeceğine yönelik savunmaların incelenmesinde; dava konusu çekin emre yazılı olduğu, — tarih ve —- bedelli iş bu çekin keşidecisinin davacı şirket, lehtarın davalı —– olduğu ve çeke ilişkin alacağın davalı şirket tarafından davalı bankaya TBK 183-192 hükümleri gereği devredildiğine yönelik beyanın çekin arka yüzüne şerhedildiği, bu hususun kişisel def’ilerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceği istisnai haller arasında yer aldığı ve bu haliyle davacının keşideciye karşı ileri sürdüğü bedelsizlik defini hamil olan davalı bankaya karşı da ileri sürmesinin mümkün olduğu anlaşılmakla davanın bedelsizliğe dayalı menfi tespit talebi bakımından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
“Bedelsizlik nedeniyle açılan menfi tespit davalarında, mahkemelerin kambiyo senedinin iptaline karar verebilmesi, hukuken mümkün değildir. Zira iptal kararı, kambiyo senedinin geçersizliği iddiaları üzerine verilebilecek bir karardır. Oysa bedelsizlik iddiası, senedin geçersizliğine değil, temel borç ilişkisinden doğan temel alacağın artık mevcut olmadığı savına dayandırılmaktadır. Kaldı ki, kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik, kamu güveni ve imzaların bağımsızlığı ilkeleri de, temel ilişkideki eksiklik ve sakatlıklardan dolayı, kambiyo senedine imza atmak suretiyle kambiyo taahhüdünde bulunmuş herkes bakımından senedi hükümsüz kılmaz.———-
“Borçlu kambiyo senedinin bedelsiz kalmasıyla birlikte bu senetten doğan borcunu ödemeden kaçınma yetkisi veren bir “daimi defi” elde eder. Nedensiz zenginleşmeye dayanan bu defi hakkı BK. m. 66’dan kaynaklanmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, menfi tespit davasının konusu, sadece borçlunun “borçlu bulunmadığının tespiti” değil, “herhangi bir nedenle borcu ödemekten kaçınma hakkına sahip olduğunun tespiti” de olabilir. Borçlu bu davada senet bedelsiz kaldığından dolayı kambiyo borcunu ödemekle yükümlü olmadığının tespitini ve ayrıca senedin iadesini isteyebilecektir. Ancak belirtmek gerekir ki, borçlu senedin iadesini ancak lehtardan, ya da senet ciro görmüşse kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olan hamilden talep edebilir (TTK. m. 598.II). Kaldı ki, senedin iadesini isteyen borçlu, her şeyden önce 599, 737.II. maddeleri gereğince hamilin bilerek borçlu zararına hareket ettiğini ispat yükü altındadır.———–
Çekin iptali ve iadesine ilişkin talepler bakımından yapılan değerlendirmede; yukarıda da bahsedildiği üzere bedelsizlik nedeniyle açılan menfi tespit davalarında, mahkemelerin kambiyo senedinin iptaline yönelik kararı, kambiyo senedinin geçersizliği iddiaları üzerine verilebilecek bir karar olduğundan ve somut olayda hamilin dava konusu çeki borçlu zararına hareket ederek iktisap ettiğini ispatlayamadığından çekin iptali ve iadesi taleplerinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı — davalı — bakımından KISMEN KABULÜ ile —- keşide tarihli, — hesap ve ——— bedelli çek yönünden davalı —-davalı —— OLMADIĞININ TESPİTİNE, iş bu çekin iptali ve iadesine ilişkin taleplerin REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen — kısım yönünden alınması gereken 20.493,00 TL harçtan peşin alınan 5.123,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.369,75 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
3- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 5.123,25 TL peşin harç ve 44,40 TL başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 29.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 1236,25 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa VERİLMESİNE,
6- Karar kesinleştiğinde talep halinde teminatın davacı tarafa İADESİNE,
7-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA
8-Arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; davacı ve davalı tarafın yüzüne karşı gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/02/2021