Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/401 E. 2019/727 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/401 Esas
KARAR NO : 2019/727

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) veya Alacak
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) veya Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında ——- nolu bağımsız bölümün satışının müvekkiline vadedildiğini ve ücretinin ödenmesine rağmen gayrimenkulün devrinin yapılmadığını bu nedenlerle dava konusu———– nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile üzerindeki ipotekten ari olarak müvekkili adına tesciline, eğer ipotekten ari olarak tescil mümkün olmaz ise mal ayıplı kalacağından bu durumda gayrimenkulün dava tarihi itibari ile değerinin tespit edilerek bu değerin işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın tüketici konumunda olması nedeni ile dosyanın “Tüketici” mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, taraflar arasında akdedilen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verilmediğinden taşınmaz üzerindeki takyidatlar geçerli olduğunu, davacı tarafça tapu harç ve masrafları müvekkile ödemediğini, projeye dahil taşınmazlara ilişkin iskan alınması ve bağımsız bölümler için kat mülkiyeti tesis edilmiş tapuların temini işlemleri sürmekte iken davacı yanca işbu davanın ikame edildiğini, işbu sözleşme uyarınca davacının alıcı sıfatıyla tapu harcından sorumlu olduğunun açık olduğunu, gayrimenkulün satış ve devri noterde yapılmış yazılı sözleşmeye, tüm gayrimenkul bedelinin ve ilgili tüm tapu harç ve masraflarının ödenmesine bağlı olup bu anlamda davacılar da üzerlerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, müvekkil şirket üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmiş olup, aksi yöndeki davacı talep ve iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, izah edilen nedenlerle; her türlü, karşı dava, talep, tazminat, cezai şart, alacak, faiz, şikayet ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, işbu davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Tapu İptali ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
veya Alacak istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu ——-. Asliye Hukuk Mahkemesinin —— esas ve karar sayılı, 07/12/2018 günlü görevsizlik ilamı ile karar istinaf edilmeksizin dava dosyası mahkememize tevzi edilmiştir.
Davacının gerçek kişi tacir olmadığı ticaret sicili sorgulamasından anlaşılmış olup bu yönde karşı bir iddia da bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda açıklanan hususlar gereğince, davanın konusunun 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırıldığı, her ne kadar davalılar tacir iseler de davacının tacir olmadığı, dava konusu taşınmazın niteliğinin ‘—‘ olmasının uyuşmazlığı ticari dava niteliğine dönüştürmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır. Davanın niteliği gereğince görevli mahkeme genel hükümler gereğince Asliye Hukuk Mahkemesidir. Eğer dava konusu taşınmazın niteliği mesken olsa idi bu kez 6502 Sayılı Kanun hükümleri gereğince davacının tüketici sayılması gerektiğinden görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktı. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. Açıklanan sebepler gereğince dava konusunun mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve 6102 Sayılı TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır (Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin 2018/2531-11280 esas ve karar sayılı, 19/06/2018 günlü ilamı).
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Dava Şartları başlıklı 114/(1)-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartlarındandır, aynı kanunun 115 maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın konusunun 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırılması sebebiyle uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiğinden görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Dava konusunun Tapu İptali ve Tescili olmaz ise alacak davası olması sebebiyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, DAVA DİLEKÇESİNİN USULDEN REDDİNE,
2- Mahkememiz kararı istinaf edilmeyip kesinleştiği taktirde 6100 Sayılı HMK.’nun 21/1-c ve 22/2. maddeleri gereğince yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3- HMK’ nun 331/2 maddesinde yapılmış olan “görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği” şeklindeki düzenleme nazara alınarak, yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.