Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/36 E. 2020/283 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/36 Esas
KARAR NO: 2020/283
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2017
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilin ——– tarihli sözleşme île davalıya aylık — ücretle Mali Müşavirlik hizmeti verdiğini, davalının ——- tarihlinde gönderdiği mail içeriğinde sözleşmenin feshedildiğinin belirtildiği ve çiçek gönderilerek verilen hizmetler için teşekkür edildiğini, yapılan fesih karşısında sözleşme hükümlerine göre kalan süre bedelinin hesaplanarak ——– bedelli faturanın davalıya gönderildiğini fakat davalının faturayı iade ettiğini, alacağın tahsili için davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat takibe kötü niyetli itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının %20 oranında icra İnkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan beklenen hizmetin alınamadığını, şirket hesaplannın ve İş akışında saptanılan eksiklikler nedeniyle bağımsız denetim alındığı, şirkette gerekli özen ve dikkatin tam olarak sağlanamaması, yerin uzak olması nedeniyle düzenli olarak davacı ile bir araya gelinemediği, şirket bünyesinde haftalık düzenli tam bir elemanın tahsis edildiği, bu nedenle dava dışı ————– yılına ait vergi ve fînansal durum incelemesi yaptırdığını, raporda yer alan tespit ve değerlendirmelerin haklı sözleşme feshine esas teşkil ettiğinden hareketle haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
——– İcra dairesi’nin — esas sayılı dosyası, — tarihli bilirkişi raporu, delil dilekçeleri, ———- tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisi ile nitelikli hesap uzmanına tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve———-tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle : ‘ Tarafların mahkeme salonunda ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla defterlerin her iki taraf için de lehe delil olarak ileri sürülebileceğinin anlaşıldığı, taraflar arasında —- tarihinde akdedilen sözleşmede tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık olarak belirtildiği, davalının savunmasına esas olan dava dışı ———. tarafından düzenlenen—- —–yılına ait kesinleşmeyen geçici mizan üzerinden gerçekleştirildiğinin rapor içeriğinde belirtildiği, rapor üzerinde düzenlenme tarihinin bulunmadığı, raporun kim tarafından düzenlendiğine ilişkin ad soyad ve imza bilgisinin yer almadığı, mevcut haliyle ilgili raporun tespite elverişli delil niteliğine haiz olmadığının anlaşıldığı, davalının bünyesinde ön muhasebe departmanının bulunduğu, firmanın ticari faaliyetleri sonucu ortaya çıkan satış faturası, tahsilat makbuzu, perakende satış fişleri, gider pusulası gibi belge düzenlerinde yasada belirtilen şartlara uyulmadığının tespit edildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.4 ve 4.8 maddelerinde, davalının ticari defterlere, mali tablolara, beyannamelere yansıması gereken her türlü belge ve bilgileri davacıya VUK ve TTK hükümlerine uygun olarak zamanında, tam ve doğru olarak yansıtmakla yükümlü olduğu, davalının bütün kasa ve banka hareketlerini, işletme ile ilgili düzenlenen çek veya senet hareketlerini ve tüm mali verileri zamanında, tam ve doğru olarak meslek mensubuna iletmekle mükellef olduğu, davacının kendisine yanlış iletilen bilgi ve belgeden sorumlu tutulamayacağının belirtildiği, buna rağmen davacı vekilin dosyaya ibraz ettiği mail yazışmalarından görüldüğü üzere davalının noksanlıklarla ilgili zaman zaman yazılı olarak uyarıldığının anlaşıldığı, anılan nedenlerle davalının savunmasının yerinde olmadığının anlaşıldığı, saptanan uyuşmazlık konusunun somut olayda yapılan incelemesine nazaran, mevcut delil durumuna göre, haklı feshin kanıtları dosyada bulunmadığından, davacının isteyebileceği asıl alacak miktarının ——— olarak hesap ve takdir edildiğinin bildirildiği görüldü.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, Yeminli Mali Müşavirlik Hizmet Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında ——- takvim yılına ilişkin sözleşme imzalandığı ve sözleşmenin 6.1. maddesine göre sözleşmede belirtilen işlerden dolayı aylık ——- maktu ücret kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalının sözleşmedeki imzaya bir itirazı bulunmamaktadır. Davacı, bu sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı şirketin sözleşmeyi haksız yere feshettiğini, bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin 8.1. maddesi gereğince hak kazandığı ücretin tahsilini istemektedir. Davalı ise ——- dönemi için davacının sözleşmede kararlaştırılan şekilde hizmet vermediğini ve ücrete hak kazanmadığını savunmaktadır.
Mahkememizce denetime elverişli bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davalının bünyesinde ön muhasebe departmanının bulunduğu, firmanın ticari faaliyetleri sonucu ortaya çıkan satış faturası, tahsilat makbuzu, perakende satış fişleri, gider pusulası gibi belge düzenlerinde yasada belirtilen şartlara uyulmadığının tespit edildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.4 ve 4.8 maddelerinde, davalının ticari defterlere, mali tablolara, beyannamelere yansıması gereken her türlü belge ve bilgileri davacıya VUK ve TTK hükümlerine uygun olarak zamanında, tam ve doğru olarak yansıtmakla yükümlü olduğu, davalının bütün kasa ve banka hareketlerini, işletme ile ilgili düzenlenen çek veya senet hareketlerini ve tüm mali verileri zamanında, tam ve doğru olarak meslek mensubuna iletmekle mükellef olduğu, davacının kendisine yanlış iletilen bilgi ve belgeden sorumlu tutulamayacağının belirtildiği, buna rağmen davacı vekilin dosyaya ibraz ettiği mail yazışmalarından görüldüğü üzere davalının noksanlıklarla ilgili zaman zaman yazılı olarak uyarıldığının anlaşıldığı, anılan nedenlerle davalının savunmasının yerinde olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın, sözleşmenin 8.1 maddesinde yazılı olan “….Sözleşmenin, iş sahibi tarafından haklı sebep olmaksızın veya meslek mensubu tarafından haklı sebeple feshi halinde, kalan süre bedelinin tamamı iş sahibince meslek mensubuna ödenecektir.” hükmü dikkate alınarak çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasında geçerli bir mali müşavirlik hizmet sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşme süresi içerisinde —— tarihinde gönderilen e-mail ile —- tarihi itibariyle —–yılı mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, bu nedenle davacının yukarıda yazılı madde kapsamında ücrete hak kazandığı sabittir.
Ne var ki, kural olarak davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu itibarla ihtilafın çözümünde 6098 sayılı TBK’nın 408. maddesindeki “ İşveren işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, …Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.” hükmünün dikkate alınması gerekir. Davacının muhasebe işlerini yapmayarak tasarruf ettiği miktarın tazmiattan düşülmesi gerekir. Öte yandan sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. —————-da bu yöndedir.———
Bilirkişi raporu ile ——— doğrultusunda yapılan incelemede; sözleşmenin ——– ayı itibariyle sonlandığı, eksik kalan sürenin ———– aylık döneme ilişkin bedelin —— olduğu, davacının serbest mali müşavirlik hizmeti verirken çalıştırdığı kişiler yönünden iş dağılımı sırasında bir şirketin ayrılması sebebiyle, oluşacak iş dağılımı değişikliğinin kısmi tasarrufa neden olacağı; bir kişinin birden fazla şirketin kayıtlarıyla ilgilendiği, tasarruf edilen zaman ve iş yükü hususları dikkate alınarak bir kişinin işveren maliyetine nazaran, aylık ———– tasarruf edeceği, —aylık devredeki tasarrufun——— olarak değerlendirildiği, buna göre davacı alacağının ———— olarak hesaplandığı, yapılan hesaplamanın ilgili kanun maddeleri doğrultusunda hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne; alacağın sözleşmeden kaynaklı ve belirli olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULU İLE , davalı borçlunun ——- İcra müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasındaki takibe itirazının —— asıl alacak bakımından iptaline takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının takibe itirazı haksız görüldüğünden hüküm altına alınan ——- % 20 si olan ——- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 6.160,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 420,78 TL harçtan peşin alınan 141,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 279,71 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 141,07 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 2.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 155,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.155,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1607,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 23/06/2020