Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/338 E. 2022/202 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/338 Esas
KARAR NO: 2022/202
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/01/2017
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalılardan —- olduğunu, şüpheli —- — nedeniyle müvekkiline tapu iptal ve tescil davası açtığını, dava devam ederken tarafların sulh anlaşması yaptığını, bu sulh anlaşmasına göre müvekkilinin —– davalı —- adet senet imzalayarak teslim ettiğini, sulh protokolü gereği — vade tarihli —– teslim ettiğini, her ne kadar ciro yasağı —- yazmasa da —- genelinden ciroya engel durumun açık olmakla birlikte işbu senet–tane olmasına rağmen iki farklı yerden müvekkilinin borç için aranıldığını, müvekkilinin —vermiş olduğu senet için —- tarihinde ——- ihbarname gelmiş olduğunu, müvekkilinin bankaya giderek senet aslını görmek istediğini, ilgili banka şubesinin senet aslının fotokopisini müvekkiline verdiğini, senede inceleyen müvekkilinin davalılar arasında yer alan kişileri ciranta olarak gördüğünü ve yetkili son hamili de tanımadığını, senet miktarının doğru ancak imzanın kendisine ait olmadığını gördüğünü, aynı senet için daha önce başka bir kişinin araması ve bu senet için görüşmeye gittiğini, —- kişinin uhdesinde olduğunu gördüğünü, söz konusu senedin delil olarak gösterdikleri mahkeme kararındaki ve sulh protokolündeki senetle aynı olduğunu, müvekkili —- verdiği evrakın — tane olmasına rağmen aynı senedin farklı iki yerden çıktığını, bankadan ihbarname ile gelen ve müvekkilinin bu şekilde haberinin olduğu senedin gerçek olmadığını, imzanın müvekkiline ait olmadığını, senedin üretildiğini, bu konuda — suç duyurusunda bulunulduğunu, mevcut senet ile —- elinde bulunan senedin karşılaştırılarak hangisinin doğru ve gerçek olduğunun tespitinin yapılması, talep ve beyan ettiği görüldü.
CEVAP: Davalı — Davalı —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili—- kardeş olduğunu, davacı ile müvekkili arasında daha önceden miras nedeniyle sorunlar yaşanıp davalık olduklarını, —- Sayılı dosya görünen davanın sulh yolu ile bitirildiğini, davacının istemeyerek de olsa müvekkiline miras payına karşılık nakit para ve —- senet verdiğini, bu senedin müvekkili tarafından ciro edilmiş olduğunu ve senedin — geçtiğini, müvekkilinin sadece —–verilen senedi bildiğini,— elinde olduğu iddia edilen senet ile herhangi bir ilgisi ve alakası bulunmadığını, müvekkilinin ——tanımadığını, davacı tarafından müvekkiline verilen senedin ciro edilmeyeceğine dair aralarında herhangi bir anlaşmanın bulunmadığını ve bu nedenle senedin var olan borca karşılık —— verildiğini, davacının iddia ettiği gibi senedin ciro yolu ile devrine herhangi bir engelin bulunmadığını, müvekkillerinin —- elinde bulunan senet ile hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkili —- okuma yazma bilmemesinden kaynaklı senet düzenlemesinin mümkün olmadığını, diğer müvekkili — tarafından da böyle bir senedin tanzim edilmemiş olduğunu,
CEVAP : Davalı —– tarihli cevap dilekçesinde özetle ; Sayın Mahkemenin işbu davaya bakmada görevsiz olduğunu, dava konusu bir kambiyo senedi olduğunu, Kambiyo senedine ilişkin hususların Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiğini, anılan kanunun 4/a. Maddesinde kambiyo senedinden kaynaklanan davaların ticari dava niteliğinde olduğunu, bu nedenle Mahkemenin işbu dava hakkında görevsizlik kararı vererek davayı Asliye Ticaret Mahkemesine göndermesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu bononun iyi niyetli, meşru son hamili olduğunu, bonoda sebepten soyutluk ilkesinin geçerli olduğunu, İşbu ilkeye göre bu tür kıymetli evrakın temel ilişkiden (hukuki nedenden) bağımsızlığını, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi denilen bu ilke gereği, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşumuna neden olan temel borç ilişkisi arasındaki bağın ortadan kalktığını, senedin temel borç ilişkisinden soyutlanmış, bağımsız bir varlık kazandığını, müvekkilinin işbu bononun önceki hamili —— kendisi ile olan ticari ilişkisinden dolayı ciro etmesi yoluyla hamil olduğunu, Diğer davalı——- daha önce de dava konusu bono gibi pek çok çek ve senedi müvekkiline vermiş, müvekkilinin ise bu çek ve senet bedellerini tahsil ettiğini, davacının anılan bonoda taraflar arasında protokol olduğunu, işbu protokole göre söz konusu bonoda ciro yasağının bulunduğunu ancak bono metninin incelendiğinde bu iddiaya dair herhangi bir şerh düşülmediğinin görüldüğünü, davacının dilekçesinde “her ne kadar ciro yasağı açıkça yazılmasa da “demekle bu gerçeği ikrar ettiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen protokolde de ciro yasağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını, Müvekkilinin, bonodaki ifadelere itibar ederek senedi teslim aldığını, ayrıca müvekkilinin iyi niyetli son hamil olmasından dolayı senetteki imzanın sahte olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olmadığı gibi somut olayda bulunduğu konum gereği bu hususta bilgisinin bulunmadığını, dava dilekçesinde dava konusu senedin—– isminde bir şahsın uhdesinde bulunduğunun iddia edildiği ancak buna ilişkin sunduğu bono suretinin arka yüzünü dilekçesine eklemediğini, ——uhdesinde bulunan senedin aslını —– dosyasına kazandırması gerekmekte olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan —- adet bono düzenleneceğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, Bu durumun işbu iddiayla bağlantısının araştırılması gerektiğini, kıymetli evrak bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmadığını, müvekkilin senetteki imzanın sahte olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olmadığından ve bilgisinin bulunmasının beklenemeyeceğinden dolayı müvekkilin alacak hakkının korunması gerektiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu, telafisi imkansız zararlara uğramakta olduğunu, bu nedenle de ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, İşbu taleplerinin —– karşılanmaması halinde en azından diğer davalı olan cirantalar yönünden ihtiyati tedbirin kaldırılmasını beyanla haksız ve kötü niyetli davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,bono nedeniyle borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
—-esas sayılı dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
Davacı—– tarafından tapuda yapılan işlemlere atılan ıslık imzalı evrakların örneklerinin dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
Mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir —– yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın ——-”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. ——- senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir.———-
Ancak Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir ——–
Eldeki dosya incelenediğinde,senedin kopyasının üretildiği ve davacının kopya senet nedeniyle borçlu olmadığına ilişkin eldeki davayı açtığı ve yine aynı konuya ilişkin suç duyurusunda bulunduğu,suç duyurusu akabinde dzüenlenen iddianame sonrası —– dosyası ile davaya konu senedin sahte olduğunun ispat edildiği mutlak defi olan bu husus göz önüne alınarak ve senedin sahte olduğu görülmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; Davacının —-düzenlenme tarihli ——–davalılara borçlu olmadığının tespitine,
2-Bono nedeniyle takip yapılmadığından kötü niyet tazminatı şartları oluşmamakla kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 8.453,36 TL harçtan, peşin yatırılan 2.113,35 TL harcın düşümü ile geri kalan 6.340,01‬ TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 2.113,35 TL Peşin harç ve 31,40 TL başvurma harcı ve 581,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.725,75 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 15.706,25 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair Davacı —– ——–yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022