Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/313 E. 2020/171 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/313 Esas
KARAR NO: 2020/171
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/01/2018
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ısıtma, soğutma ve havalandırma ürünlerinin tedarikçisi olan bir şirket olduğunu, davalı şirket ile olan ticari ilişki kapsamında davalıya ürün sevkiyatları ve işçilik hizmeti sunulduğunu, ortaya çıkan alacakların faturalandırılarak davalıdan talep edildiğini ancak davalının müvekkiline olan borcunu ödememekte ısrarlı olduğunu, fatura suretlerinden de görüleceği üzere müvekkilinin alacağı toplamının —- olduğunu, bu nedenle — İcra Müdürlüğünün ——-E. Sayılı dosyası ile cari hesap alacağına ilişkin takibe geçildiğini, ancak borçlu tarafından borca, faiz oranına, yetkiye haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, bu sebeple öncelikle yetkiye yönelik araştırma yapılmasının gerektiğini, icra dairesinin yetkisiz olduğundan mahkemeninde yetkisiz olacağını, bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiş, davacı tarafça malların ayıplı olmadığı iddia edilsede davacı tarafça müvekkili şirkete teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davacının faturaların ——- olarak düzenleneceğinin beyan ettiği ancak kur yönünden herhangi bir cevap vermediğini, açıklanan nedenlerle müvekkili şirketin haklı bir şekilde itiraz ettiğini, davanın bütünüyle reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
— Asliye Ticaret Mahkemesinin————– Sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş, dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için — İcra Müdürlüğü’nün ———- Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
— tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacının ibraz ettiği yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, —–onaylı beratların suresi içerisinde alındığının, envanter defterinin ise TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceğinin, davalı şirket merkezinde yerinde yapılan incelemede davalının ticari defterlerin hazır bulundurulmadığının bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir incelemenin yapılamadığının, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında düzenlenen faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edildiğine dair imzalı sevk irsaliyelerinin dosyaya sunulduğunun, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre — takip tarihi itibariyle davalının — karşılığı ——– borçlu olduğunun, davalı savunmasında davacının davalıya sattığı ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmiş olsa da dosya kapsamı incelendiğinde davalının keşif talep ettiği ve fakat davalının ayıp iddiasının neye ilişkin olduğununun, açık veya gizli ayıbın ayrıntısını davacının “gözden geçirme ve ayıbı bildirme külfeti”ni yerine getirip getirmediğinin HMK m. 194(1) hükmü gereğince somutlaştırmadığının, icra takibinin Euro cinsinden yapılabileceğinin sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını davalıya sunduğu mal ve hizmet teslimine dayandırmış, davalı ise icra takibine itirazında akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiş, davaya verdiği cevap dilekçesinde ise davacı tarafından satılan ürünlerin ayıplı olduğu ileri sürerek akdi ilişki ve mal teslim olgusunu doğrulamıştır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus ———- Tarihli. ————- kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmalığa konu olan faturanın davalı tarafından BA beyanında konu edildiği, bu nedenle uyuşmazlığa konu faturanın davalı tarafından da benimsendiği anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede, malların ayıplı olması halinde ayıpla ilgili süreler dikkate alınmaksızın her zaman ileri sürülebileceğine dair hüküm mevcut ise de, aynı sözleşme hükmün malların ayıplı olması halinde ayıbın mail yoluyla davacıya bildirilmek suretiyle ileri sürülmesi konusunda yükümlülük öngördüğü, davalının takibe itiraz dilekçesinde ayıbı ileri sürmediği gibi davacıya daha önceden elektronik posta yoluyla bildirimde de bulunmadığı, faturayı ticari defterlerine kaydettikten sonra aradan geçen zamana rağmen bildirimde bulunulmadığından bu aşamada ayıp iddiasının dinlenmesi olanaklı olmadığı gibi ne ile ilgili olduğu hususunda somut bir açıklama olmadan ileri sürülen ayıp iddiasının da dinlenemeyeceği, bu durumda davacının sözleşme ilişkisini ve mal teslim olgusunu ispat ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 11.1 maddesinde faturaların —- olarak düzenleneceğinin hüküm altına alındığı, 11.4 maddesinde ise faturalarda fatura tarihindeki satış kurunun esas alınacağının belirtildiği, 11.4 maddesinin davacının —– cinsinden fatura düzenlemesine engel olmadığı, kaldı ki faturaya süresinde itiraz edilmediği, bu durumda davacının davalıdan ———-alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, yasal şartlar oluştuğu için davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
Davalı borçlunun —-İcra Müdürlüğü’nün —- Sayılı icra takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ ile asıl alacak ——- takip tarihinden itibaren avans faiz oranını aşmamak kaydıyla 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi uyarınca euro cinsinden 1 yıl vadeli mevduata kamu bankalarınca uygulanan en yüksek oranda faiz uygulanmasına, asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan —– %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.568,99 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 392,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.176,74 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.445,32 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 392,25 TL peşin harç toplamı 428,15 TL ile 2.006,15 TL (—- Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne ait 112,00 TL Tebligat gideri, 11,75 TL Dosya Gönderim Ücreti) (——–Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait 60,40 TL Tebligat gideri, 1.800,00 TL Bilirkişi ücreti, 22,00 TL E-Tebligat gideri) olmak üzere toplam 2.434,30 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/02/2020