Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/287 E. 2020/490 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/287 Esas
KARAR NO : 2020/490

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ : 10/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili—- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —- kullandığı kredilerin teminatı olarak, banka tarafından tanzim tarihi ve vadesi boş olarak—–bedelli Bono alındığı ve bonoya diğer müvekkillerin de müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının alındığı. Müvekkillerinin Davalı Bankadan 500.000,- TL’yi geçmeyecek şekilde kredi kullandığını. Buna mukabil müşteri çeklerinin verildiğini,… ödendiğinde Bankaya borcun azalmakta olduğu, buna mukabil Bankanın senedi doldurarak müvekkillerine ödememe protestosu gönderdiğini, gelinen noktada Bankanın Müvekkilleri aleyhine her an icra takibi başlatması ihtimali bulunduğundan davalıya karşı işbu menfi tespit davasının açılma zaruretinin doğduğunu, Açıklanan sebeplerle, müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiği iddiasında bulunmuştur.
CEVAP: Davalı—-tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; İst. ——-. Asliye Ticaret Mahkemesinin —– Sayılı dosyası ile —- tarafından açılmış olan konkordato davasında davacı lehine 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, İst. Anadolu —- ATM’nin —–. Sayılı dosyası ile .—- tarafından açılmış olan konkordato davasında davanımn reddine karar verildiğini, Bahse konu kesin mühlet kararları gereğince davacılardan—-aleyhine herhangi bir İcra takibi başlatılmadığını. Diğer davalılar hakkında İst.Anadolu——- sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini ve borçlularca itiraz edilmeyerekl kesinleştiğini. Kredi borcuna karşılık temlik cirosu çekleirnin müvekkil Bankaya verilmiş olmasının borcun ödenmiş olduğu manasına gelmediğini, zira çeklerin akıbetinin belirsiz olduğu, karşılığı çıkan çekleirn davacılann borcundan düşüldüğünü, Davacıların teminat iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmekte olduğu, Davacıların Bankaya olan kredi borçlarını ödemediklerini, Açıkladıkları nedenlerle haksız açılan davanın reddine , davacıların % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava —— vade tarihli ,3.000.000 TL bedelli bono nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığı iddiasıyla açılmış menfi tespit davasıdır.(Kısmı dava:harca esas değer—– tarihli ara karar ile dosyanın bir bankacı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 05/06/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle: ”
Dava dosyasına sunulan sözleşmenin tetkikinden; Davalı Banka ile dava dışı asıl borçlu ——- limitli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, diğer Davacıların da söz konusu sözleşmede, müteselsil kefil olarak toplam sözleşme limiti üzerinden kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzalarının bulunduğu,
Diğer—— tarafından, davalı ….—– tarihinde ödenmek üzere —– şeklinde kaşelenip imzalanmak suretiyle ciro edilerek, Davalı Bankaya verildiği görülmüştür. Bankalar verdikleri kredileri güvence altına almak için bono yada banka kabullü poliçe alırlar. Kredi alan borcunu zamanında ödemez ise, banka alacağını kambiyo senedini takibe koyarak kolayca tahsil etme yolunu da seçebilir. Bu durumda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiğini iddia eden kişi bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Dava dosyasına, bir sureti sunulan Senedin üzerinde herhangi bir teminat kaydının bulunmaması ve senet metninden de böyle bir işlevin anlaşılmaması sebebiyle teminat senedi iddiasında bulunan davacının bu iddiasını yazılı delille ispatlamadı gerektiği kanaatinde olunmakla birlikte Hukuki bir mesele olan bu hususun takdirinin Sn. Mahkemenin uhdesinde olduğu,
Davacılar tarafından kredi borcuna karşılık verildiği belirtilen….————çekinin —- Krediye Mahsup edildiği görülmüştür. (Ek No: 3)
Mevcut delillerin ışığında Davacıların ” Kredi Borçlarının tamamını karşılayacak şekilde müşteri çeki verildiği” savının yerinde olmadığı ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu mahkememize teslim ettiği görülmüştür.
Eldeki dosya incelendiğinde uyuşmazlığın çözümü için incelenmesi gereken iki ana husus bulunmaktadır.Bunlar ——-banka ile davalı şirket aracılığı ile kullandırılan krediye teminat teşkil etmek amacıyla verilmiş ise bono nedeniyle davalı banka alacaklı mıdır?
1.husus açısından öncelikle teminat senedi ve teminat senedine ilişkin ispat kurallarını irdelemek gerekmektedir.
Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200’üncü maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir..(Yargıtay —-. sayılı emsal kararı) Yine TTK hükümlerine göre açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun boş kısımlarının anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden borçlunun bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekir. (Yargıtay —–. sayılı emsal kararı)
Öte yandan TTK’nun 702/2 maddesi “—- veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da —- verenin taahhüdü geçerlidir.” hükmünü içermektedir. Somut olayda davacı şirket haricinde kalan davacılar dava konusu bonoda —- veren konumunda olduğundan, anılan hüküm karşısında davacı şirket harici diğer davacıların senedin teminat olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddiaları dinlenemez.(Emsal: Yargıtay —- tarihli —–. sayılı kararı)
Dosyada mevcut deliller incelendiğinde bono üzerinde teminat kaydının yer almadığı (yer alsa dahi neyin teminatı olarak verildiği bilinemeyeceğinden teminat senedi niteliği tartışmalı olacak idi) ,teminat senedi olduğuna dair de yazılı bir delil de bulunmadığından bononun teminat senedi olduğu davacılar tarafından kanıtlanamamıştır.
2.husus açısından ise bir an bononun teminat senedi olarak verildiği kabul edildiğinde incelenek husus davacıların davalı bankaya borçlarını ifa edip etmediğidir.Davacılar vekili dava dilekçei ile bankaya verilen çekler ile borcun ifa edildiğini dile getirmiştir.Alınan bilirkişi raporu ile verilen çeklerin ibraz edildiğinde karşılıksız çıktığı,bedeli ödenen çekin ise davalı banka tarafından davacı şirketin borcundan mahsup edildiği ve bankaca İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğünün—–. Sayılı takip dosyasında bu mahsup yapıldıktan sonra takip başlatıldığı belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için incelenmesi gereken her iki husus da yukarıda ayrıntısı ile belirtilen şekilde incelenerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış,menfi tespit davası sırasında herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden kötü niyeti tazminatına hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Menfi tespit davası sırasında herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin İİK 72/4 . Maddesi uyarınca reddine,
3- Peşin alınan 1.707,75 TL harçtan, alınması gerekli 54,40 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 1.653,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacılar tarafınca peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre 13.450,00 TL vekalet ücretinin, davacılar açısından red sebebinin ortak olması nedeniyle davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşıverilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.