Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/270 E. 2021/448 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/270 Esas
KARAR NO : 2021/448

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müteveffa —— müvekkillerinden— eşi ve diğer müvekkillerinin babası olduğunu, müteveffa —- yolcu olarak bulunduğu ve aynı kazada hayatını kaybeden ——— seyir halinde iken, kaza sırasında davalılardan—- —- bu araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında —- kaza mahallinde hayatını kaybettiğini, söz konusu kazanın —– plaka — araç içerisinde yolcu olup, kusursuz olduğunu, davalı—–aracın sürücüsü ve kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, diğer davalı —– işbu aracın işleteni/maliki olması sebebiyle dava konusu taleplerin tamamından ve davalı—- sigortacısı olması sebebiyle teminat limitleri dahilinde destekten yoksun kalma zararlarından sorumlu olduklarını beyan ile, tahkikat sonucu alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda miktarı arttırılmak üzere, şimdilik—–teminatı limiti ile sınırlı olmak üzere, davalılardan alınarak davacı — verilmesini, manevi tazminat namıyla 150,000 TL’nin, davalı ——–alınarak davacı —– verilmesini, manevi tazminat namıyla 150.000 TL’nin, davalı—- davalılardan alınarak davacı —— verilmesini, manevi Tazminat namıyla 75.000 TL’nin, davalı —- davalılardan alınarak davacı —– verilmesini, manevi tazminat —-verilmesini, taleplerin —- tarihinden ve diğer davalılar yönünden 12.08.2018 tarihinden itibaren yasal faiz nispetinde temerrüt faizi yürütülmesini, ——– aracın trafik kaydına üçüncü şahıslara devrini ve üzerine takyidat konulmasını mani ihtiyati tedbir şerhi konulmasını,—- Poliçesi teminat bedellerinin davalılara ödenmene ve üçüncü kişilere temlik edilmesine mani ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmilini, arz ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı—– cevap dilekçesinde özetle; Davacıların, müvekkili şirket bakımından —- plakalı aracın —- araca çarpışması neticesinde —–sebebiyle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla —- yoksun kalma tazminatının 19.09.2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, anılan taleplerin kabulünün mümkün olmadığını,—-şirket bünyesinde —– sigortalandığını, dava konusu olaya ilişkin müvekkili şirket nezdinde —–, davacı taraf müvekkili şirket tarafından hesaplanan bedeli kabul etmeyerek müvekkili şirketin ödeme yapabilmesi için gerekli belgeleri şirkete iletmediğini, huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kazaya ilişkin kusur durumunun netleştirilmesi gerekmekte olup, başvuru konusu kazada müterafik kusur araştırmasının da yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul etmemekle birlikte, destekten yoksun kalma tazminatının ödenebilmesi için mütevefanın başvuru sahiplerine destek olduğunun ispatlanması gerektiğini beyan ile öncelikle davanın dava şartı yokluğundan reddi, hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddi ile yargılama masrafı ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.
Davalı—- cevap dilekçesinde özetle; Davacıların tüm talepleri ile birlikte davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili ———sahibi olduğunu, kaza ile ilgili olarak Müvekkilinin sadece aracın işleteni/araç sahibi konumunda olduğunu, davalı—- saatlerinde aldığını, müvekkilinin yanında değil iken kaza gerçekleştiğini, müvekkilinin kaza yapmadığını, kazanın yapılmasına sebebiyet vermediğini, —- istinaden gece saatinde aracı Müvekkilinden alması ve/veya gece saatlerinde araç kullanmış olması davalının uykusuz olduğu sonucunu doğurmayacağını, kusur oranının bilirkişi marifetiyle yeniden belirlenmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminata itiraz ettiklerini, müvekkiline atfedilen kusur ve sorumluluğa itiraz ettiklerini beyan ile, tedbir taleplerinin reddini, davacı tarafın tüm talepleri ile birlikte davanın usul ve esasa ilişkin sebeplerle reddin i, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava ölümlü trafik kazası nedeni ile uğranılan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, tanıklar dinlenmiş, sosyal ve mali durum araştırmaları yapılmış, müteveffanın ölmeden önceki sosyal ve mali durumu araştırılmış bu amaçla —- çalıştığı iş yerlerine müzekkereler yazılmış, emsal ücret araştırması yapılmış, kusur bilirkişiden rapor alınmış, —–sayılı kararı nedeni ile aktüer bilirkişiden ek rapor alınmış tüm deliller toplanmıştır.
28.11.2018 tarihinde davalılardan —- maliki ve işleteni olduğu, davalı —– sürücüsü olduğu diğer davalı sigorta şirketinin de —– plakalı araç müteveffanın içinde bulunduğu —–plakalı araca arkadan çarpmıştır. Kazanın oluşumunda davalı —– dikkatini yola vermemek, mahal şartlarını, yol özelliklerini,—altındaki görüş alanını ve mevcut trafiğin konumunu dikkate alarak hızını tedbir alabilecek düzeye düşürmediği, sevk ve idare hatası sonucu mütteveffa —– içinde yolcu olarak bulunduğu araca arkadan çarptığı, %100 oranında kusurlu olduğu 27.04.2020 tarihli kusur raporundan anlaşılmıştır. Müteveffanın söz konusu kazada bir kusurunun olmadığı anlaşılmıştır. Kusur raporu denetime uygun bulunmuştur.
Davalı —- söz konusu bu olay nedeni—-yargılanmış, müteveffanın da içinde olduğu 3 kişinin ölümüne neden olmak suçundan dolayı 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Verilen bu kararın İstinaf ve temyiz denetiminde onandığı ve —— tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
—– Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan —- genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın —.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; —–. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının —- yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; –maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve–maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin — sayılı kararında “Anayasa’nın —. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “— ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, —, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır.
Yine —sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun— maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, —- bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule—- hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir—–
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin —— neticesinde verdiği iptal kararlarının—- ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen —— hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır —-sayılı kararı,———–
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin—– genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak— Hesaplaması”, “—-” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak; —-tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinde ki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır.
Buna göre tazminat hesaplarında —— belirlenmesinde —yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu — uygulanacaktır. Ancak—- kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir— —
—- ilamında “…..İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan —- görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak zaten —– esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin—- uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak — kullanılması gerekirken genel şartlarda belirtilen —- alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. ” belirtmiştir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında 6098 sayılı— ve yukarıda atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları —– hesap yöntemi ile tazminat hesaplanmıştır.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun ve malul olan davacının kaza tarihi itibariyle gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden — kayıtları olup olmadığı da ——– ilgili— araştırması yanında —- mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır—.Yukarıda zikredilen Anayasa mahkemesi kararı sonrası —— Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacaktır.
TBK’nun 53/3. maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer —–yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yoksun kalınan gerçek destek miktarının tespit edilebilmesi için öncelikle desteğin sağlığında —- doğru saptanması icap eder. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Desteğin kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, desteğin geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı —üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer desteğin — olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı ya da — ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir.
Davacılar desteğin — bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise — tarihteki desteğin ücret ve gelirlerini gösterir tüm belgeler getirtmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise — olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında —-mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, desteğin ölüm tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Sadece tanık beyanları ile kazanç tespiti mümkün olmayıp bunun bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir.
Mahkememizce müteveffanın ölmeden önceki sosyal ve mali durumu araştırılmış,— celp edilmiş, ölmeden önce çalıştığı — yönetimlerine müzekkereler yazılmış bu hususta tanıklar dinlenmiştir. Davacılar tanığı — mahkememiz huzurundaki beyanında davacının çalıştığı— çalıştığını, müteveffanın—- — yaptığını temizlik ve çöp toplama işleri yaptığını, bina — para aldığını, —– yaptığı iş karşılığı bila bedel oturduğu, ölmeden önce——– olarak çalışmaya başladığını, orada ne kadar maaş aldığını bilmediğini yani hem ——- sitesinde çalıştığını belirtmiştir. Diğer tanık ——- —- olduğunu, müteveffanın yaptığı — işi karşılığı bila bedel ——– olarak çalıştığını—- işlerini yaptığını—— beri bu sitede bu şartlarda çalıştığını, ölmeden önce—– taşınmak üzere olduğunu,taşındıktan sonra kendilerinin—- para alacağını belirtmiştir. Diğer davacı tanığı—- olduğunu, murisinin vefatından 5 ay öncesinden sitede çalışmaya başladığını, sigortalı olarak brüt aylık —– karşılığında anlaştıklarını,aynı zamanda kapıcı dairesini kendisine tahsis ettiklerini, dairenin tadilat işlemleri ile uğraşırken bu kazanın meydana geldiğini belirtmiştir. Diğer davacı tanığı ——-beyanında—— çalıştığını , murisin çalıştığı her bloktan—— civarında para aldığını belirtmiştir.
Bilindiği üzere asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Yukarıda da ifade edildiği üzere murisin ölmeden önceki gelir durumunun tespitinde tanık beyanları başlı başına yeterli değildir.Mahkememizc emsal ücret araştırması yapılmış ——— —- davacının emsali bir çalışanın aylık kazanabileceği emsal ücret sorulmuştur.Murisin ölmeden önce çalıştığı apartman yönetimlerine müzekkereler yazılmış verilen cevabi yazılardan ——- tarihinde — aldığı, murisin imzalı makbuzunun gönderildiği, —- maaş aldığı,——ödeme makbuzunun gönderildiği,——- aldığına dair —- beyanda bulunduğu görülmüştür. Murisin —– kayıtları incelenmiş yukarıda ifade edildiği üzere en son———– tarihinde başladığı, onun öncesinde ———— tarihine kadar burada çalıştığı görülmüştür. Tüm tanık beyanları ——- — gelen yazı cevapları,— araştırmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde murisin ölmeden önce 16.04.2018 tarihine kadar tam zamanlı olarak —- çalıştığı ayrıca yukarıda belirtilen— yaptığı, 16.04.2018 tarihinde bu işten çıkarak — sitesinde çalışmaya başladığı ve tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere ölünceye kadar ayrıca yine bu ——işlerini yapmaya devam ettiği kanaatine ulaşılmıştır. Bilindiği üzere hiçbir geliri olmayan veya gelir durumunu ispatlayamayan kimseler için asgari ücret üzerinden tazminat hesaplaması yapılmalıdır. Murisin ölmeden önce sadece —– sitesinden — aylık ortalama —- gelir elde ettiği, aylık gelirinin —- olduğu kanaatine varılmış bu seçeneğe göre yapılan hesaplamalara itibar edilmiştir.
Davacıların sosyal ve mali durumları incelenmiş murisin eşinin ——- işlerine gittiği aylık —civarı gelir elde ettiği,—– asgari ücretli işçi olduğu, —– geliri olduğu, ——– henüz eğitim çağında olduğu görülmüştür. Davalı —— sosyal ve mali durumu incelenmiş teknik eleman olduğu aylık 3.300 TL maaş aldığı evli 2 çocuklu olduğu, annesine baktığı görülmüştür. Karar öncesi —- dökümü —-varlığı sorgulaması yapılmış —–kayıtlarına göre en son —– brüt maaşı olduğu, adına kayıtlı—-bulunduğu görülmüştür. Diğer davalı——-dökümüne göre herhangi bir geliri olmadığı, — tabanından yapılan incelemede adına kayıtlı menkul, gayrımenkulü olmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve denetim el verişli bulunan 29.03.2021 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunun 2. Seçeneğinin ( Murisin gelir durumunun yukarıdaki verilere göre hesaplanmış seçeneği ) denetime el verişli ve emsal yüksek mahkeme kararlarına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili muris ile murisin anne ve babası arasında derdest hukuk davası olduğunu, destek ilişkisi olmadığını iddia ederek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.—– Sayılı ilamında “..——– bir başkasının geçimini sağlayan veya ileride sağlayacak olan kişidir. Destek tazminatı isteyebilmek için; ölenin kanuni ve akdi bakım yükümlülüğünün bulunması veya fiilen veya düzenli olarak bakması veya ileride bakması kuvvetle muhtemel olması yeterlidir. Desteğin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler de desteğin sağlığında herhangi bir yardım görmeseler bile tazminat talep edebilirler. Ölenin ölüm tarihine kadar bakma mükellefiyetini yerine getirmemiş olması destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmesine engel değildir..” gerekçesi ile verdiği kararında belirtildiği üzere desteğin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin desteğin sağlığında herhangi bir yardım görmeseler bile tazminat talep edebilmeleri, Ölenin ölüm tarihine kadar bakma mükellefiyetini yerine getirmemiş olmasının destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmesine engel olmaması nazara alındığında destek ile anne babası arasında derdest hukuk davasının olması destekten yoksun kalma tazminatı talep etmeye engel olmadığından davacının bu yöndeki itirazı ara karar ile red edilmiş, bu itirazlara itibar edilmemiştir.
Davalı ———— takılı olup olmadığına dair kusur bilirkişisi tarafından değerlendirme yapılmadığını bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Ceza davasının tamamı incelenmiş —– dair hiçbir tespit bulunmadığı görülmüştür. Davalı —- tanığı — mahkememiz huzurunda —– takmadığını belirtmiştir. Bu tanığın ceza mahkemesinde —– ifadesi incelenmiş, —– takıp takmadığına dair hiçbir beyanda bulunmadığı, kazadan 10-15 dakika sonra olay yerinde gittiğini belirttiği görülmüştür. Müştekinin emniyet kemeri takmadığına dair ne ceza mahkemesinde ne kaza tespit tutanağında ne de olay yeri inceleme tutanağında ve kusur raporunda hiçbir tespit bulunmadığı anlaşılmıştır.
—- ilamında “…..Davacının emniyet kemeri olmadan nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Emniyet kemeri olmadan yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir.” belirtmiştir. Emniyet kemeri olmadan yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar olmayıp hakim tarafından tazminattan yapılacak indirim sebebidir.
——-ilamında “…..kaza tespit tutanağında, davacı için emniyet kemeri belirlemesi yapılmadığı ve davacının emniyet kemeri takmadığına dair dosyada delil bulunmadığı gözetildiğinde, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışının yerinde görülmesine..” belirtmiştir. Tüm dosya kapsamı ceza davasının tamamı, kaza tespit tutanağı, olay yeri inceleme raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde murisin emniyet kemeri takmadığına dair hiçbir somut tespit olmaması nazara alınarak davalı —– bu itirazına itibar edilmemiştir.
Yine davalı —- vekili ——- indirimi yapılması gerektiğini iddia etmiştir.
2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye — için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve —- arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır—– durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 818 sayılı BK’nun 43. (6098 sayılı TBK’nun 51.) maddesi uygulama alanı bulacaktır.
—–ilamında “…..Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı tarafa ait araçta yolcu olan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmasının mümkün olmadığı, davacının emniyet kemeri takmadığına dair davalı taraf savunması dışında bir delilin bulunmaması nedeniyle davacının müterafik kusurlu kabul edilmesinin de mümkün olmadığı dikkate alındığında, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük görülmemesine; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan kalıcı maluliyeti bulunup bulunmadığı hususunu, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde ve kazadaki yaralanma ile illiyet bağı içinde bulunan durumları irdelemek suretiyle değerlendiren uzman bilirkişi heyeti raporundaki maluliyet oranının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davalı —– kardeşi olan ve bu davalıya ait araçta yolcu olarak bulunan davacının, ahlaki görevin ifası niteliğinde taşınmasının hatır taşıması olarak değerlendirilemeyeceği…” belirtmiştir.
——ilamında “…..Kabule göre de; nüfus kayıtlarına göre davacı —- olduğu araç sürücüsü —- kardeşi olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususlar göz önüne alındığında, ahlaki yakın akrabalar arasındaki taşımalarda görevin ifası niteliğinde olan söz konusu taşımanın— değerlendirilemeyeceğinden mahkemece hükmedilen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması isabetli görülmemiştir.” belirtmiştir.
—-“….davacının karşı araç sürücüsü ve sigortasına karşı dava açtığı gözönüne alındığında hatır taşıması savunmasının dinlenemeyeceğine göre 6100 Sayılı HMK.’nın geçici 3. maddesinin 2. fıkrası delaletiyle 1086 Sayılı HUMK.’nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE,” belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamından davacının olay günü yolcu olarak kardeşi —— ait araçta bulunduğu sabittir. Davanın karşı araç sürücüsü -işleteni ve sigortasına karşı açıldığı gözönüne alındığında ——- savunmasının dinlenemeyeceği açık olup ayrıca ahlaki görevin ifası niteliğindeki taşımalarda taşınmanın hatır taşıması olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu itirazlara da itibar edilmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hâkimin —önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. —– sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde —- göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm hukuki açıklamalar ve nitelendirmeler kapsamında, 12.08.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davalı sürücünün 3 kişinin ölümüne yol açtığı, huzurdaki davacıların ölenlerin eş ve çocukları olduğu ve bu olay nedeni ile manevi ızdırap çektikleri sabit bulunmuştur. Olaydaki kusur durumu, olay tarihi, olayın oluş şekli ve gelişimi, ölenlerin davacılara yakınlığı, davalının tam kusurlu oluşu, eylemin niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü, ——– bir bütün olarak değerlendirilmiş davacılardaki acı ve elemin bir nebze olsun dindirilebilmesi amacı ile takdiren kısa kararda belirtilen miktarda davacılar lehine manevi tazminata karar verilmiştir.
—–.. Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir……Dava konusu olayda, davacıların ihtiyari dava arkadaşı olup, ayrı ayrı manevi tazminat isteminde bulunmalarına ve her bir davacı için ayrı ayrı hüküm kurulmasına (kısmen kabul kararı verilmesine) göre davacıların her biri için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”(—– sayılı ilamında “….Dava destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Mahkemece her bir davacı bakımından maddi ve manevi tazminata ilişkin talepler reddolduğu halde, davalı—– lehine davacıların her biri için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri yerine tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK.’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.’nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan kimselerin açtıkları davalarda ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiğini belirtmiştir.
— 10/4. Madde ve fıkrası uyarınca manevi tazminat davası maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün olan taleplerle birlikte açılması durumunda manevi tazminat açısından ayrıca vekalet ücretine hükmedilir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm açıklamalar ve hukuki nitelendirmeler kapsamında davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış davalı sigorta şirketinin poliçe ile sorumlu olduğu miktar aşıldığından — hesabı yapılmış buna dair denetime uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
A-Davacı —- için;
– 524.592,62 TL tazminatın davalılar —— yönünden olay tarihi 12.08.2018 tarihinden, davalı — şirketi yönünden 02.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,( Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 207.942,10 TL ile sınırlı olmak üzere)
-Takdiren 35.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 12.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —–tahsili ile bu davacıya ödenmesine
B-Davacı —- için;
-147.204,76 TL tazminatın davalılar —- yönünden olay tarihi 12.08.2018 tarihinden, davalı — şirketi yönünden 02.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,( Davalı —- şirketinin sorumluluğu 58.350,17 TL ile sınırlı olmak üzere)
-Takdiren 25.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 12.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —-tahsili ile bu davacıya ödenmesine
-Davacı—– için takdir olunan tazminatların velayeten annesi —– ödenmeisne,
C-Davacı ——- için Takdiren 25.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 12.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
D- Davacı —– için Takdiren 25.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 12.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —— tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 53.404,57 TL nispi harcın, 2.347,00 TL ıslah harcı ve peşin alınan 1.543,81 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 49.513,76 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,( Davalı — şirketinin sorumluluğu 18.190,42 TL ile sınırlı olmak üzere)
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı,1.543,81 TL peşin harç ve ıslah harcı 2.347,00 TL olmak üzere toplam 3.926,71 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
4- Davacı yanca yapılan 2.000 TL bilirkişi ücreti, 623,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.623,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 1.828,00 TL yargılama giderinin davalılar müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, ( Davalı —– sorumluluğu 622,64 TL ile sınırlı olmak üzere)
4-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —–.hükümleri gereği maddi tazminat yönünden davacı —–kendisini vekille temsil ettirdiği için 43.279,63 TL nispi vekalet ücretinin davalılar müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,( Davalı —- sorumluluğu —- olmak üzere)
b- Davacı ——vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan —-. Trf’nin 10/1. Maddesi gereği manevi tazminat yönünden 5.250,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar —- müşterek ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
c-Davalı —- vekille temsil edildiğinden red edilen manevi tazminat yönünden —- Tarifesinin 10/2. Madde ve fırkası gereği 5.250,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile iş bu davalıya ödenmesine,
6- a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —-.hükümleri gereği maddi tazminat yönünden davacı —- kendisini vekille temsil ettirdiği için 17.934,45 TL nispi vekalet ücretinin davalılar müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,( Davalı —– sorumluluğu 8.385,52 TL ile sınırlı olmak üzere)
b- Davacı ——vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan——- 10/1-2 ve 13. Maddesi gereği manevi tazminat yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar —- müşterek ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
c-Davalı —— vekille temsil edildiğinden red edilen manevi tazminat yönünden—- Tarifesinin 10/2, 13 Madde ve fırkası gereği 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı —-tahsili ile iş bu davalıya ödenmesine,
d-Davacı ———— olmadığından söz konusu vekalet ücretlerinin velayeten annesine ödenmesine, aynı şekilde kendisinden tahsil edilmesi gereken ücretlerin de velayeten annesi —– tahsiline,
7- a-Davacı—– vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan— 10/1-2 ve 13. Maddesi gereği manevi tazminat yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar—–müşterek ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
b-Davalı —– vekille temsil edildiğinden red edilen manevi tazminat yönünden—- 10/1-2, 13 Madde ve fırkası gereği 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile iş bu davalıya ödenmesine,
8- a-Davacı —-vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan —-.—- 10/1-2 ve 13. Maddesi gereği manevi tazminat yönünden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar —–müşterek ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
b-Davalı —– vekille temsil edildiğinden red edilen manevi tazminat yönünden— Tarifesinin 10/1-2, 13 Madde ve fırkası gereği 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı—– tahsili ile iş bu davalıya ödenmesine,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacılar vekili ile davalı—-vekili ve davalı —- vekilinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.