Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/25 E. 2019/275 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/25
KARAR NO : 2019/275

DAVA : Şirket Müdürü Olmadığının Tespiti
DAVA TARİHİ : 02/01/2019
KARAR TARİHİ : 27/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şirket Müdürü Olmadığının Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ——–.Şti.’nin hissedarı ve yetkilisi olduğunu, şirketin sermayesinin tamamı olan 650.000.00 TL (Altıyüzellibin YTL)’nin 640.000,00 TL’sini diğer hissedar ve aynı zamanda münferit yetkili …’e ve 10.000,00.YTL’sini de ——— devretmek suretiyle şirketle hiç bir bağı ilişiği, menfaati, hak ve alacağı, borcu ve sair hiç bir bağlantısı kalmamış, şirket müdürlüğünden de istifa ederek şirket hakkında tasarruf yetki ve sorumluluğu kalmadığını, tüm hisselerini devrettiğinden dolayı ortaklar toplantısına katılma ve karar alma hak ve yetkisi sona eren müvekkil davacının şirket müdürlüğünün sona erdiği hususunun —– Gazetesinde yayınlanmasının mümkün olmadığını, İstanbul Anadolu ——. İcra Ceza Mahkemesi 2017/244 Esas sayılı ceza dava dosyasında da usulsüz ticareti terk etmek suçlaması nedeniyle hakkında beraat kararı verildiğini, İstanbul Anadolu ———.Asliye Ceza Mahkemesi ——Esas sayılı dava dosyasıyla——— Gazetesinde şirket müdürü olarak görünmesi nedeniyle hakkında ticari belge ve defterleri ibraz etmeme suçlamasıyla dava açıldığını, bu nedenlenden dolayı müvekkili davacının,————— 15.02.2008 tarihinden itibaren yetkilisi/temsilcisi/müdürü olmadığının ve şirketi temsil ve ilzam etmediğinin tespitini, —————— kayıtlarına işlenmesini ve —— ———— yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile limited şirketlerinde hisse devrinin davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.520’de düzenlenmiş olduğunu, hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının tescil ve ilan zorunluluğu bulunmadığını, payın yasadaki şekle uygun olarak devri (noter tarafından düzenlenen hisse devir sözleşmesi ile), devrin şirkete bildirilmesi ve şirketin devre muvafakat etmesi sonucu “pay defterine” yeni pay durumunun işlenmesi ile hukuken tamamlandığını, buna karşın, tescili zorunlu hususlar arasında, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicil Tüzüğü’nde “pay devri” yer aldığını, devir işleminin Ticaret Sicili’ne tescili yönünde ise yasal bir zorunluluk bulunmadığını, ancak, uygulamada 3. şahısların bilgilendirilmesi açısından, limited şirket hisse devirleri talep halinde müvekkili Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan edildiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve davalı ————————–.’nin davaya cevap dilekçesi sunmamış oldukları anlaşılmış olup, davalı … vekili duruşmadaki beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, Şirket Müdürü Olmadığının Tespiti davasına ilişkindir.
Davalı———————. ‘ne ait ticaret sicil kaydı getirilip incelenmiştir. Davalı şirketin 06/03/2008 günlü dilekçe ile ———Müdürlüğüne başvurarak, dava konusu devir sözleşmeleri gereğince iki adet ortaklar kurulu kararı ve hisse devir sözleşmeleri gereğince kararın tescil ve ilanını talep etmiş olduğu, işbu talep gereğince sicil müdürlüğünün ——- sayılı kararı ile ——- sicil nolu şirketin işbu talebinin kabul edilerek, ortaklar kurulu kararlarının 10/03/2008 tarihinde sicile tescil edilmiş olduğu, davacının, İstanbul ———-. Noterliğinin 05/02/2008 günlü, — ve —- yevmiye nolu devir sözleşmeleri ile 650.000,00 TL’lik ilk 10.000,00 TL’lik kısmını şirket ortaklığına hariçten giren dava dışı —–, 640.000,00 TL’lik kısmını da mevcut şirket ortağı davalı …’e devir ve temlik ederek şirket ortaklığından ayrılmış olmasına dair hususun ——————— —–Gazetesinin 13/03/2008 günlü, 7019 sayılı nüshası ile tescil ve ilan edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ——. İcra Ceza Mahkemesinin 2017/244 esas sayılı dava dosyası getirilip incelenmiştir. —– tarafından ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçundan sanıklar davalı … ve davacı … aleyhine yapılan şikayet sebebiyle yapılan yargılama sonucunda mahkemenin —- esas, —— karar sayılı, 18/01/2018 günlü ilamı ile şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmiş olduğu, şikayetin davacının önceden ortak olduğu davalı —— hakkında olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ———. Asliye Ceza Mahkemesinin —– esas sayılı dava dosyası uyap üzerinden getirilip incelenmiştir.——– Başkanlığı tarafından 2018 yılı suç tarihine göre vergi usul kanununa muhalefet suçundan dolayı sanıklar davalı … ve davacı … aleyhine kamu davası açılmış olduğu, yargılamanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanmıştır.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilmesi gerekmektedir.
Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet ehliyeti). Örneğin, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu sebeple, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen) gözetir. İşte bu sebeple, hâkim, sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetir.
Davalılar ————- Müdürlüğü ve … hakkında yapılan yargılamaya göre, davacının şirket müdürü olmadığına yönelik işbu davayı ancak müdürü olarak göründüğü davalı şirkete yöneltmesinin hukuken mümkün bulunduğu, işbu davalılara davanın yöneltilemeyeceği, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ”Dava Şartları” başlıklı 114/(1)-hdmaddesine göre, tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır, aynı kanunun 115. maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu sebeplerle işbu davalılar yönünden açılan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar- verilmesi gerekmiştir.
Davalı—————- Hakkında yapılan yargılamaya göre, davacının davalı şirketteki hisselerini İstanbul ——–. Noterliğinin — günlü,—- yevmiye nolu devir sözleşmeleri davalı … ve dava dışı ortak ——–, satıp devrettiği hususunda hukuki bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı ile davalı şirket arasındaki ihtilaf, davacının şirketteki hisselerini satıp devretmesine rağmen halen şirket müdürü olup olmadığı, şirketin yetkilisi olup olmadığı hususlarındadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 595/(2). maddesine göre, limited şirketlerde, esas sermaye payının devri için şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, ortaklar genel kurulunun kararı şarttır, devir bu onayla geçerli olur (———————————————– ).
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 598/(1). maddesine göre, ”Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur.” 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun ”Yönetim ve temsil”, ”1.Müdürler” başlıklı 623/(1). maddesine göre de, ”Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir şirket yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.” hükümleri yer almaktadır.
Davacının, davalı şirkette olan hissesini İstanbul ——-. Noterliğinin 05/02/2008 günlü, ———————- yevmiye nolu devir sözleşmeleri davalı … ve dava dışı ortak———-, satıp devrettiği, davalı şirketin ortaklar genel kurulunun devir hususunda karar verip işbu kararların tescil ve ilanını talep etmiş olduğu, işbu talep gereğince ticaret sicil müdürlüğünün ————- sayılı kararı ile —- sicil nolu şirketin işbu talebinin kabul edilerek, ortaklar kurulu kararlarının 10/03/2008 tarihinde sicile tescil edilmiş olduğu, davacının, İstanbul —–. Noterliğinin — günlü, —- yevmiye nolu devir sözleşmeleri ile 650.000,00 TL’lik ilk 10.000,00 TL’lik kısmını şirket ortaklığına hariçten giren dava dışı ——————–, 640.000,00 TL’lik kısmını da mevcut şirket ortağı davalı …’e devir ve temlik ederek şirket ortaklığından ayrılmış olmasına dair hususun ——— 13/03/2008 günlü, 7019 sayılı nüshası ile tescil ve ilan edilmiş olduğu anlaşılmış olduğundan, davacının, davalı şirketteki ortaklıktan ayrıldığı, ayrılmasından sonra davacının haricen davalı şirkete, şirket müdürü olarak atandığına, davacının davalı şirket adına iş ve işlem yaptığına dair bir delilin olmadığı, davacının şirketteki hisselerini devredip işbu hususun ticaret siciline tescil edilip,————- işbu hususun ilan edilmesinden sonra davacının şirket müdürü olarak sorumlu tutulmasını gerektirecek hukuki bir sebebin olmadığı anlaşıldığından, davacının şirket müdürü ve temsilcisi olmadığının tespitine, davacının şirket hisselerini noterde devretmiş olduğu 15/02/20008 tarihinden itibaren değil, hisse devrinin ilan edildiği 13/03/2008 tarihinden itibaren davalı şirketin sorumlu müdürü veya temsilcisi olmadığı anlaşıldığından bu tarihten itibarıyla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 623. maddesi gereğince davacının, davalı şirketteki ortaklıktan ayrıldıktan sonra şirkete yeni müdür atanmış olup olmadığının araştırılmasına da gerek bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davalılar İstanbul ——————— ve … aleyhine açılan davanın, işbu davalıların pasif husumet ehliyetleri bulunmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davalı ————– aleyhine açılan davanın şirket müdürü olmadığının tespiti tarihi bakımından kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafından davalılar————–ve … aleyhine açılan davanın, işbu davalıların pasif husumet ehliyetleri bulunmadığından, DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafından davalı —- sicil nolu ————- aleyhine açılan DAVANIN KISMEN KABULÜNE, Davacının 13/03/2008 tarihi itibariyle daval————– müdürü ve şirketi temsile yetkili olmadığının TESPİTİNE, işbu kararın kesinleşmesine müteakip ———- — Gazetesinde ilan edilmesine,
3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4- Davacı tarafından 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 63,50 TL müzekkere ve tebligat masrafı, toplam yapılan 152,30 TL yargılama giderinin davalı …den tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı … ve davalı … Sicil Müdürlüğü adına yapılan 28,00 TL tebligat masrafının davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan ————–‘ne göre, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı ————- tahsiliyle davacıya verilmesine,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan——————‘ne göre, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar—- Sicil Müdürlüğü ve …’e verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.