Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/249 E. 2019/955 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/249 Esas
KARAR NO: 2019/955
DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/05/2016
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; Davalılar arasında sözlü kararlaştırma kapsamında, — TL ödenmesi karşılığında, kuracakları şirket bünyesinde işletecekleri simit kafeler için kâr payı ödemesi ve hisse vereceklerinin taahhüt edildiğini, müvekkilin —- TL ödemeyi yaptığını ancak davalılarına taahhütlerini hiçbir zaman yerine getirmediğini, meselenin halli için bila tarihli protokol tanzim edildiğini, bu protokol ile davalıların vaatlerini yerine getirmemeleri nedeniyle, sorumluluğu kabul ile ortak oldukları—-TL ödeme yapılacağının taahhüt edildiğini, ödemenin şekil ve şartlarının ek protokolde belirleneceğinin kararlaştırıldığını ancak davalıların ek protokol tanziminden kaçındığını, bunun üzerine ek protokol imzalanması için — yevmiyece ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamenin şirkete tebliğ edilemediğini, davalıların ihtarnameyi tebellüğ etmelerine rağmen, olumlu yaklaşım göstermemeleri üzerine, Bursa -. İcra Müdürlüğünde—- E. sayıyla takip başlatıldığını, davalıların haksız olarak itiraz ettiğini, taraflar arasında tanzim edilen protokolde, davalılar kendi borçlarını imzası bulunmayan—. tarafından ödeneceğini taahhüt etmişlerse de imzası bulunmayan üçüncü kişiyi bağlamadığını, üçüncü kişinin taahhüdü ifa edeceğine ilişkin beyanı bulunmadığına göre, söz konusu taahhüdün yalnızca davalılar hilafına borç doğurduğunu, bu zamana kadar ifa edilmemiş olması sebebiyle sorumluluğunun devam ettiğinden bahisle, – TL’den şimdilik kaydıyla —- TL’sinin — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesi özetle: Dava dilekçesinin yasal unsurlarını taşımadığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, dava dilekçesinde davanın türünün belirtilmediğini, beyanda bulunma hakkının saklı olduğunu, dosyaya sunulan protokolde davaya konu edilen alacağın —. tarafından belirlenecek vade ve şekilde ödeneceğinin imza altına alındığını, müvekkillerine isnat edilecek borç bulunmadığın, davanın husumetten reddi gerektiğini, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının ödendiği iddia edilen — TL’yi yazılı delil ile kanıtlaması gerektiğini, herhangi bir delil ikame etmediğini, öte yandan, ödemenin— tarafından belirlenecek tarihlerde yapılacağını, bunun için ek protokol düzenleneceğinin kararlaştırılmış olduğunu, ek protokol yapılmadığından, vadenin henüz gelmediğini, müvekkillerin herhangidir borcu bulunmadığı gibi temerrüde de düşmediğini, davacının aynı kapsamda başlattığı takibe vuku bulan itirazın iptali için dava açmadığıni, kötü niyetle hareket ettiğini, ödemesi yapıldığı iddia edilen — TL’yi ödemeye dair protokollerin ne zaman yapıldığı belli olmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını bı sebeplerle davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan protokolden kaynaklanan alacak davasıdır.
Dava dosyası, mahkememize İstanbul Anadolu – Asliye Hukuk Mahkemesinin – esas, — karar sayılı,– günlü görevsizlik ilamı gereğince tevzi edilmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Bursa -. İcra Müdürlüğünün — sayılı icra takip dosyası uyap üzerinden getirilip incelenmiş olup davacı tarafından davalılar aleyhine – TL asıl, – TL işlemiş faiz olmak üzere toplam — TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi yapmış olduğu, davalı olan borçluların borca itirazda bulunduğu, itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu taraflarının imzasını içeren tarihsiz Protokol aslı dosyaya ibraz ettirilmiş olup incelenmesinde —- hisse ve kar payı alma karşılığında, — yapılan – TL ödeme sebebiyle tarafların karşılıklı olarak anlaşarak hissesini – TL karşılığında -devir edeceği ödemenin – tarafından belirlenen tarihlerde davacıya yapılacağı, ödemenin şekli ve vadeleri için ayrı bir protokol düzenlenip işbu protokole ekleneceği taahhüt edilerek, protokolü tarafların şirket kaşesi olmaksızın imzaladıkları anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalılara, -. Noterliğinin – günlü, -yevmiye nolu ihtarname gönderildiği, ihtarnameyle taraflar arasında düzenlenen protokol ile – TL’nin ödeme şekil ve şartlarına ilişkin ek protokol hazırlanması gerektiği, 3 gün içerisinde ek protokolün hazırlanması yahut aynı süre içinde – TL’nin ödenmesini, aksi taktirde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği ve ihtarnamenin davalı … – – tarihinde, …— tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
—– sayılı yazı cevabına göre,— tescilli adresinin — olduğu, Şirket ortaklarının …—– şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, yetki süresinin ise. — olduğu, şirketin son tescilini —- tarihinde yaptırdığı anlaşılmıştır.
— sicil nolu — kuruluşundan itibaren şirket müdürlerinin/yetkililerinin kim olduğu hususu sorulmuş olup cevabi yazı dosyaya konulmuş e incelenmiştir. nun sorulmasına,
—– yazı yazılarak ortaklar kurulunca, şirkete müdür atanmış olup olmadığı, atanmış ise kim oldukları, kuruluşundan itibaren şirket müdürlerinin/yetkililerinin kim olduğu hususlarının sorulmasına, var ise buna dair ortaklar kurulu kararlarının bir suretinin istenilmesine karar verilmiş bu hususta yazılan yazı dava dışı şirkete adres yetersizliğinden tebliğ edilememiştir. Davalılarda dava dışı işbu şirketin daha sonra gayri resmi olarak kurulan aynı isimdeki anonim şirket bünyesinde faaliyet yapmakta olduğunu beyan etmişlerdir.
Dava konusu tarihsiz protokolün düzenlenme tarihinden dolayı davalıların zamanaşımı def’ileri olması sebebiyle taraflardan protokolün düzenleme tarihi sorulmuş olup davacı vekili — günlü dilekçeyle protokolün — tarihinde düzenlenmiş olduğunu beyan etmiştir. Bu hususta davalıların isticvap edilmesine karar verilmiştr.
Davalı … isticvap beyanında; Davacının beyan ettiği protokolün — tarihinde yapılmış olabileceğini, net hatırlamadığını, protokolü kendisinin ortağı ve yetkilisi olduğu —- adına yaptığını, kendisi ve diğer ortak …’ın —- bulunan — şubelerindeki ortaklık için davacıdan —TL aldıklarını, tarihini hatırlamadığını, protokolün yapılmasından önce ödeme olduğunu, davacıyı resmi şirket ortağı yapmadıklarını, şirketin Beşiktaş ‘taki şubesinin — ayında kapandığını, davacının ortaklığı sona erdiği için kendisiyle görüşerek, para ve kar payı olarak şirket adına –TL ödemeyi kabul ettiklerini, protokolü düzenlerken şirket kaşesi olmadığı için şirket kaşesinin protokole basılmadığını, protokolü şirket adına yaptıklarını, şirketin daha sonra iflas ettiğini, ödenmesi taahhüt edilen — TL ‘nin davacıya ödenmediğini beyan etmiştir.
Davalı … isticvap beyanında; Diğer davalıyla aynı yönde beyanda bulunduğu, farklı olarak protokolü şirket adına yaptıklarını, — yılından sonra — olarak farklı ortaklarla — adında yeni şirket kurulduğunu, halen faaliyette olduğunu daha sonra gayri resmi olarak — sorumluluğuna geçtiğini, ancak resmi bir birleştirme olmadığını, ödemeye ilişkin ek protokol düzenlenmediğini şirketin tamamen ticari sebeplerle bozulduğunu, davacının ortaklığı sona erdiği için kendisiyle görüşerek, para ve kar payı olarak şirket adına — TL ödemeyi kabul ettiklerini, protokolü düzenlerken şirket kaşesi olmadığı için şirket kaşesinin protokole basılmadığını, protokolü şirket adına yaptıklarını, ödenmesi taahhüt edilen — TL ‘nin davacıya ödenmediğini beyan etmiştir.
Davalıların isticvap beyanlarına göre dava konusu protokolün- yılı içerisinde yapılmış olduğu, davanın ise — tarihinde açılmış olduğu hususu dikkate alındığında dava konusu alacak yönünden özel veya genel zamanaşımı süresinin dolmamış olduğu anlaşıldığından, davalıların zamanaşımı defi’lerinin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 140 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Nitelikli hesaplama uzmanı — tarafından düzenlenen – günlü raporda özetle; ”… Davacının – – resmi bir hissesinin olmadığını, dolayısıyla devri gereken bir hisse bulunmadığı gibi, bir hissenin de/ilişkili olduğu şirket tarafından iktisabının TTK’nın 379. maddesi hükmü uyarınca, % 10’ü geçemeyeceğini, başkaca da smırlamaları bulunduğunu, … Ancak, üçüncü kişinin fiilinin taahhüt söyleşmelerinin ayrıcı özelliğinin, asıl borçlunun ilişkisinin geçerliliğine bağlı olmadığını, esasen ortada devredilecek resmi anlamda hisse bulunmadığından protokolün amacının daha önceden ödenen-TL’nin geri alınmasına yönelik olduğunu, Protokolde, – TL’nin davacıya, — tarafmdarı belirlenen tarihlerde …’e yapılacağı düzenlemesinden sonra devammda tarafların birbirinden bu protokolde belirtilen rakamlar baritinde hiçbir ad ve koşul altında ödeme talep edemeyeceği düzenlemesi bulunduğunu, anılan düzenlemedeki sözcük dizimi ile birlikte değerlendirildiğinde, protokolden, davalılar tarafından şirket temsilcisi sıfatıyla hareket edildiği sonucu çıkmadığından üçüncü kişinin fiilini taahhüt olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin nihai takdirinin Mahkeme’ye ait olduğunu ancak dava konusu protokolde üçüncü kişmin temsilcisi sıfatıyla hareket edildiği sonucu çıkmadığından, söyleşmenin nispiliği ilkesi kapsamında üçüncü kişinin fiilini taahhüt olarak Mahkemece benimsenmesi durumunda, protokolde yer alan miktarında uyuşmazlık oimayan – TL’nin davacı tarafından davalılardan talep edilebileceğini, ihtarnamenin davalılara en son tebljğ tarihi olarak – tarihinin esas alınması ve 3 günlük atıfet mehili sonrasına göre, tejrıerrüt için ilk günün – olduğunu” beyan etmiştir.
Davacı vekili, – TL olan dava değerini, – günlü ıslah dilekçesiyle– TL artırarak – TL’ye çıkartmış olup aynı tarihte ıslah harcını ikmal etmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınıp hükme yeterli görülen bilirkişi raporuna göre, davalıların birlikte ortak ve yetkili oldukları dava dışı — bir kısım şubelerine davacıyı gayri resmi olarak ortak yapmak için kendisinden —- TL almış oldukları hususu ile daha sonra davacının dava dışı şirkete resmi olarak ortak yapılamayacağından dolayı davacının gayri resmi hissesinin dava dışı şirkete — TL bedelle devri hususunda anlaştıkları hususu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu protokolün, davalılar açısından borç doğurucu niteliği olup olmadığı, üçüncü kişinin fiilini taahhüt olup olmadığı hususundadır. Davalılar, protokolde belirtilen —- TL’nin dava dışı şirket tarafından ödenecek olduğunu, borcun üstlenilmiş olduğunu bu sebeple kendilerine davanın yöneltilemeyeceğini, husumet ehliyetlerinin bulunmadığını iddia etmektedirler. Her ne kadar davalılar bu şekilde savunmada bulunmakta iseler de gerek protokolün içeriğinden ve gerekse davalıların isticvap beyanlarından anlaşılacağı üzere davacının dava dışı şirkete gayri resmi ortak olmak üzere vermiş olduğu — TL bizzat davalılara ödenmiştir. Bu paranın dava dışı şirkete ödendiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Bu sebeplerle davacının ödemiş olduğu bedeli davalılardan talep etmesinin hukuken mümkün olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar dava konusu protokolde davalılar dava dışı şirketin ödeme yapacağını, protokolün şirket adına yapıldığını iddia etmişlerse de protokolde davalıların davacıdan bizzat parayı almış olduklarının kabul etmiş olmaları, protokolün taraflar arasında düzenlenmiş olması, şirket adına kaşe basılmamış olması veya bu işlemin şirket adına yapıldığına dair açık bir beyanın olmaması, ödemeyle ilgili ek protokolün yapılmamış olması, dava dışı şirketin fiilen faal olmadığı hususları dikkate alındığında bu savunmaya hukuken itibar edilmemiş olup davalıların protokolde belirlenen —- TL alacaktan bizzat kendilerinin sorumlu oldukları anlaşıldığından alacağın esası ile ilgili davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacı her ne kadar ihtarnamenin düzenlendiği — tarihinden itibaren yasal faiz talep etmiş ise de davalıların ihtarnamenin tebliğ tarihinden sonra ve verilen 3 günlük süreden sonra temerrüde düşmüş oldukları, ihtarnamenin en son davalı — tebliğ tarihi olan — tarihine göre ödeme için verilen 3 günlük süreden sonra —tarihinde temerrüdün oluştuğu ve bu tarihe göre faiz talep edilebileceğinden faizin başlangıç tarihi sebebiyle davanın kesmen kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın temerrüt tarihi yönünden kesmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı taarfından davalılar —-aleyhine açılan işbu alacak DAVASININ KISMEN KABULÜNE,- TL alacağın, – TL’sine temmerrüt tarihi olan – tarihinden itibaren, – TL’sine ise ıslah tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, (faizin başlangıç tarihi yönünden ) fazlaya dair istemin REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu’na alınması gereken 29.031,75 TL nispi harcın, peşin alınan 853,88 TL peşin harç ve 6.405,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 7.258,88 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 21.772,87 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 853,88 TL peşin harç, 6.405,00 TL ıslah harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 250,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 8.538,08 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
4- Davalıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 30.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan teminatın ve bakiye kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı davalı … vekilinin yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı . 25/12/2019