Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/204 E. 2021/51 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/204 Esas
KARAR NO: 2021/51
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Limited şirket Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 15/01/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle;
Müvekkillerinin, davalı şirketein —-oranında pay sahibi olduğunu, —— kesinleşmiş mahkeme karan ile müdürlük seçiminin iptal edildiğini, daha sonra yetkisi/ müdürlüğü devamla —– sayılı dosyasında iptali islenen K7 sa. GK.K. ile kendisini —– yıl süre ile müdür tayin ettirdiğini, ekte sunulan karar ile müdürlük seçim kararının yokluğuna hükmedildiğini, —— dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı yanın şirket ortağı ve müdürü —- zimmetine para geçirdiğinin belirtildiğini,—— şirkette—-oranındaki pay yüksekliğine güvenerek azınlık pay sahiplerinin haklarını ihlal elliğini, her yıl davalıdan kar dağıtım talep edildiğini, şirket müdürün — genel kurul toplantısına ait —- tarihli —- gündem maddesine kar dağıtım maddesini koyduğunu, ancak geçersiz oylarla ret kararı alındığını, kar dağıtım talebinin yinelenmesinin üzerine — yılına ait toplantıda bu hususun gündem konulmadığını, gündemin —Maddesinde —- yılı bilanço ve kar zarar hesaplarının okunduğunu,, hiç dağıtılmayan —yılı şirket karının —— olarak gösterildiğini, yani — yılına göre —- oranında arttığını, faaliyet raporunda gösterilen satış artışının —- olduğunu, dolayısı ile satış ve kar oranı arasında çelişki bulunduğunu, bilançoda gösterilen sipariş avansları ve stokları gerçeği yansıtmadığını, aynı zamanda muvazaalı ortak —– kakının bulunmadığını, kendisinin ortaklığa kabul edilmediğini, gündemin —-. Maddesinde alınan ibra karının hem nisap hem de içerik olarak yük hükmünde olduğunu, ana sözleşme hükümlerinden ——. Maddede belirtilen —- oy sınırlamasının geçerli olduğunu ve ortağın kendi ibrası hakkında oy kullanamayacağını dolayısı ile ibra kararının da yok hükmünde olduğunu beyan ederek —- gündemde —– tarihli tutanak ile genel kurul toplantısında ulunan kararların geçersiz ve yok hükümünde olduğunun tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde; Davan yanların dava dilekçesinde belirtiği —- yıl süreli müdür seçimine ilişkin —– kararının temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, davacıların netice ve talepleriyle ilgisiz birçok hususa yer vererek karışıklık yaratma ve bundan menfaat elde etme çabası içinde olduğunu, zira davacıların müvekkili şirketin her genel kuruluna muhalefet ettiğini ve dava açtığını, 3102 sayılı Türk Ticaret Kanunu “inin 413.maddesi uyarınca gündemin toplantıya çağıran tarafından belirleneceğini, gündemde bulunmayan konuların genel kurulda müzakere edilemeyeceğini ve karara bağlanamayacağını, davacılar tarafından kanuna ve usulüne uygun bir şekilde gündeme kar payı dağıtılmasına ilişkin bir madde eklenmesinin talep edilmediğini, şirkete mali olarak büyük bir külfet olan kira giderinden kurtulmak için yönetim ve üretim faaliyetlerinin devamlı yürütülebileceği esaslı bir taşınmaz almak için şitketteki likidin kullanılması gerekliğini, müvekkili şirketçe yapılan —— faalıyet raporunun çok açık ve şeffaf bir şekilde davacılara noter kanalı ile tebliğ edildiğini, davacıların kendilerine gereken belgeler gösterilmediği yönündeki iddiayı ispat etmesi gerektiğin, davacıların bu zamana kadar genel kurul toplantıları dışında şirket merkezine uğramadıklarını, —— pay şahini olmadığı ve muvazaa ile pay sahibi olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 6102 sayılı TTK ‘nın 596. maddesi uyarınca ve mal rejimi sözleşmesi gereğince payı iktisap ettiğinden pay sahibi olduğunu, işbu mal rejimi sözleşmesinin iptali için açılan ——-esas sayılı dosyasında davacıların karar düzeltme talebinin reddedilmesiyle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiğini ve yargılamanın devam ettiğini, ortada kesinleşen bir bükümün bulunmadığını, ayrıca —– esas sayılı dosyasında belirtilen karar ile —– esas sayılı dosyasında verilen kararların birbiri ile çeliştiğini, —- tarihli——ortak olarak kabul edildiğini ve pay defterlerini isminin yazıldığını, huzurdaki davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların hukuka aykırı hiçbir yönünün bulunmadığını, gündemin —-.maddesinde müzakere edilerek alman ibra kararının hukuka uygun olduğunu, yapılan oylama sonucunda —- oyuna karşılık—-olumlu oy ile ibra kararının alındığını, şirket ana sözleşmesindeki —–.madde hükmünün kaldırıldığını, dolayısı ile —— oy sınırının bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yanlara bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin ——- tarihinde yapılan genel kurulunda alınan —- nolu kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda “…—-.maddede, —- vılı bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunarak müzakere edildiği, ortaklardan — maddeye muhalefet şerhi sunduğu, sonuç olarak — yılt bilanço ve gelir tablosunun—–oyla ve oy çokluğu ile kabul edildiği.
Gündemin —–.maddesinde, şirket müdürünün —– ile ilgili ibrasınıı görüşüldüğü, işbu oylama sonucunda —–oyuna karşılık —- olumlu oy ile ibra edildiği, şirket müdürünün kendi ibras için oy kullanmadığı, ortaklardan—– işbu maddeye muhalefet şerhi sunduğu görülmüştür.
Davalı şirketin —- yılana ait Faaliyet raporunda, — yılı net karının — olduğu, aktif toplamın — varlık toplamının ise —- tutarında olduğu belirtilmiştir. Davalı şirketin gelir tablosu incelendiğinde ise, —– tarihi itibarı ile vergi sonrası karının —– görüldüğü, dolayısı ile faaliyet raporunda belirtilen malı bilgilerin finansal tablolar ile birbirini doğruladığı anlaşılmıştır, Faaliyet raporunda, kar dağılımı yapılmamasına gerekçe olarak, kira giderlerinin yüksek olduğu ve şirketin faaliyetlerini sürdürmek amacı ile taşınmaz —– satın alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle kar dağıtımı yapılmayacağı ifade edilmiştir. Dosyada mübrez gelir/gider tablosunda ise davalı şirketin ————-olduğu, ancak hangi gayrimenkule ne miktarda kim ödendiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı gürülmüştür.Somut olayda davacı yanlar —- tarihli genel kurul gündemindeki alınan—–numaralı kararların iptalini talep etmektedirler.
Buna göre
a. Davaya konu genel kurulda alman —-Numaralı Karar irdelendiğinde; —- bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunarak müzakere edildiği görülmekte, ortaklardan —- işbu maddeye hiç kar dağıtmayan şirketin —— olduğu, karın —- yılına göre—–oranında artmış olmasının başarı sayılsa da faaliyet raporunda belirtildiği şekilde mumlardaki —-artışa karşılık kartn—- oranında artma nedenlerinin——— göre şeffaf ve belgeli olarak açıklaması gerektiği, bu kadar yüksek kar artışının detayları belgelerle açıklanmadığından bilanço kar ve zararları hesaplarının azınlık pay sahipleri olarak ayrı ayrı tasdik etmediklerini, karşı oy kullandıklarını belirtmişlerdir.. Davacı yanların bu yöndeki taleplerinin soyut göründüğü, bir şirketin karının arıma nedeninin belgesinin somut olarak olmayabileceği, şirketlerin piyasa koşullarına göre karlarının satışlarının artması, masrafların azalması veya başka nedenlerle —— artıp azalabileceği hususu dikkate alındığın da davacı yanın bahse konu madde içerisindeki tasdik etmeme gereksinin belgesel anlamda izaha ve ispati muhtaç göründügü. davacıların yasa gereğince şirket mali tablolarım genel kuruldan önce inceleme ve buna göre gerekçeyi ortaya koyma haklarının olduğu, yine TTK 438 maddesine göre davacıların genel kuruldan özel denetçi tayini isteminin de olmadığa başka bir ifade ile “öz denetçi tarafın dan ortaya konmuş” somut bir bulgu da olmadığı, davacının olduğunu iddia ettiği hususun bilirkişi olarak işlem denetimi yapılmak sureti ile, yani şirketin bir yıllık işlemlerinin ve geçmiş yıllardaki işleyişinin tek tek incelenerek tespit edilmesinin görev alınamaz dışında kaldığı, davacı yanların iptalini istediği genel kurulun maddesinin iptaline ilişkin somut bir veri olmadığı dolayısı ile KAYDİ olarak davacının —–.maddenin iptal isteminin yerinde olmadığı, Davacıların gündemin —–.maddesinin iptali isteminde, şirketin —– şüpheli alacağı olduğu, bunun da öz varlığın tekabül ettiği, —– yılına göre %2 artış gösterdiği, bu durumun şirketin bekasını tehlikeye düşürdüğü yönündeki iddiasının mubasebesel anlamda gerçekçi bir yaklaşımı yansıtmadığı, davalı şirketin mali tabloları incelendiğinde. —– tutarındaki şüpheli alacağın yine —– karşılık ayrılmak sureti ile aktif hesaba dahil edilmediği, yani bahse konu miktarın tahsil edilmemesi halinde—— tutarının değişmeyeceği, dolayısı ile davacılarm ‘şirketin bekasını tehlikeye düşürme” iddiasının KAYDİ anlamda somut bir gerekçeye dayanmadığı kanaatine varılmakla; bu yönden davacı iddiasının izaha ve ispata muhtaç olduğu, ancak davalı yanın —-yılında kar dağıtmama gerekçelerinin —- şirket mali tabloları incelendiğinde gerçekçi olmadığı, davalı şirketin—– ödenmiş sermayesine karşın —- diğer sermaye yedeği,—- kar yedeği, olduğu, yanı yedeklerinin toplamının — —– olmakla; davalı şirketin sermayesinin yarısından fazlasına denk gelen bir miktarı yedek tutmasının mali anlamda gereksiz olduğu, kaldı ki sirkelin —– tamamı ödenmiş sermayesine karşılık —- özvarlığının bulunduğu, dönem varlıklarının toplamının —-kısa vadeli borçlarının ise —- cari oranının— olduğu, cari oranın, işletmelerde, işletmenin her —– borcuna karşılık ne kadar dönen varlığa sahip olduğunu gösteren bir indikarör olduğu, bu oranın aynı zamanda şirketin riskininde ışık tuttuğu, yani işletmenin kısa vadeli borçtan, dolayısı ile riski için de genel bir fikir verdiği dikkate alındığında: davalı şirketin “risk” gerekçesi ile kar dağılmamasının gerçekçi bir yaklaşımı yansıtmadığı, şirketin gayrimenkul alımı gerekçesiyle kar dağıtımı yapmasının ise kaydi olarak anlamsız olduğu çünkü davalı şirketin sermayesinin yarısından fazlasına tekabül eden yedek akçelerinden bir kısmı ile gayrimenkul almasının mümkün olduğu, böyle bir alımın aktif dengesini ve öz varlığı değiştirmeyeceği, dosya içerisinde somut olarak nerede ve ne tutarda gayrimenkul alımı yapılacağına ilişkin herhangi bir verinin de bulunmadığı, bununla birlikte davacıların bu maddenin iptali isteminin yukarıda açıklanan konu ile alakasının olmadığı, kar dağıtımı kararının genel kurulun yetkisinde olduğu, şirket müdürünün kar dağıtımı kararı ile doğrudan ilişkisinin olmadığı dikkate alındığında: davacıların gündemin —–.maddesinde davalı şirket müdürünün ibra edilmemesi yönündeki itirazının ve bu maddeni iptali ile istemine yönelik muhalefet şerhinin kaydi olarak yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.” Şeklinde görüş beyan etmiştir.
Davacı yanca kök rapora itiraz edilmiş aynı zamanda ——– ilamını ibraz etmiştir. Yapılan incelemede bu davanın da davacısının huzurdaki davacılar olduğu, davalısının —- olduğu, mahkemenin —- tarihli karar ile davalıların —- yevmiye ile tanzim edilen —-davalı—- hissesini aynı noterliğin aynı tarih —– yapmış oldukları mal ayrılığı sözleşmesi esas alınarak diğer davalı —- yapılan hisse devir sözleşmesinin —- GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİNE karar verildiği, verilen bu kararın—– Sayılı ilamı ile onandığı , karar düzeltme talebinin de aynı dairenin — tarihli kararı ile red edildiği ve bu kararın —-tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
—–Sayılı ilamı ile—Dava dışı olan ve davaya konu edilen—– ortakları davacılar ve davalı —- davalı kendisine ait olan şirket hissesinin —–nolu hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı—– devretmiştir. Ancak aynı gün bu işlem öncesinde aynı noterlikte—– ile mal ayrılığı sözleşmesi yapmıştır. Bilirkişi heyet raporunda açıklandığı üzere her iki davalının —– yıldır kanuni mal rejimine tabi iken mal rejimini değiştirmelerini gerektirir haklı nedenleri açıklayamadıkları, —- maddeyi bertaraf etmek için kullanılan ilk yolun mahkeme kararı ile —– tarihinde kapatıldıktan sadece iki gün sonra —– tarihinde bunu yapmaları karşısında şüpheli olduğu belirtilmiştir. Davalı taraf bunun aksini ispat edememiştir. Yine raporda belirtildiği üzere Mal ayrılığı sözleşmesinde malların ayrıldığı, her eşin kendi malına sahip olduğu belirtilmekte ise de; mal aynlığına tabi tutulan malların neler olduğu, hangi malın kime verildiği sayılmadığı, benimsenen bilirkişi heyet raporu ile hisse devir sözleşmesinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmakla, dava dosyası bir bütün halinde değerlendirildiğinde bilirkişi heyet raporu ile de teyit edilen davacı tarafın iddialarının kabulü ile davalıların —– sayı ile tanzim edilen —-deki davalı —- hissesini aynı noterliğin aynı tarih —-y. ile yapmış oldukları mal ayrılığı sözleşmesi esas alınarak diğer davalı —- yapılan hisse devir sözleşmesinin —- geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile karar verdiği ve bu kararın——– ilamı ile onandığı , karar düzeltme talebinin de aynı dairenin — tarihli kararı ile red edildiği ve bu kararın —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce söz konusu bu kararın sonradan sunulması nedeni ile bilirkişiden ek rapor alınmış bilirkişi ek raporunda “……Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan inceleme tespit ve değerlendirmeler sonucunda kök raporumuzdaki KAYDİ tespitlerimize ilaveten, Sayın Mahkemenizce değerlendirilmesi istenen —— Esas sayılı dosyasındaki karar da dikkate alınarak aşağıdaki görüş ve kanaatler oluşmuştur.Davalı şirketin çoğunluk hissedarı konumundaki —-detayı yukarıda açıklanan tabloda görüleceği üzere ana sözleşmenin —maddesine göre toplantıdaki GÜNCEL oy hakkının toplantı genel nisabı içerisinde —- olduğu, ancak somut olayda davaya konu genel kurulda bahse konu mahkeme kararı dikkate alındığında dava dışı —- kullandığı oyların geçersiz sayılması halinde;
a- Davacımn, iptalini istediği kararlardan gündemin —-. Maddesinin iptali için KAYDİ olarak gerekli yasal nisabı sağladığı, iptal isteminin yerinde olduğu,
b- Davacının iptalini istediği gündemin —–. Maddesinde detayı yukarıda açıklandığı üzere yasal nisabı sağladığı ve iptal isteminin KAYDİ olarak yerinde olduğu,
c- Davacının toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğu yönündeki iddiasının ise hukuki yorum gerektirdiği, ancak —– kararı dikkate alındığında muhalefet şerhi konulan bütün kararlarda —– Kurallarındaki yasal kabul şartı olan nisabın tutturulmamış olacağı,
d- TTK 433 ve 446. Maddeleri yönünden hukuki yorum ve takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor sunmuştur. Şirket ana sözleşmesinin —–. Maddesi ” her ortağın oy hakkı sermayesine göre hesap edilir, her —– bir oy hakkı verir, ancak bir ortak bütün ortakların sahip olduğu oy asyısının —— fazlasına sahip olamaz, hakkında ibra kararı verilecek olan ortak bu kararın alınmasında oy kullanamaz ” hükmüne haizdir. Davalı şirket yetkisinin ana sözleşmedeki bu hükmü dolanmak amacı ile bir kısım hissesini muvazaalı olarak eşine devir ettiği ve yapılan bu devrin mahkemece geçersizliğine karar verildiği, verilen bu kararın kanun yolu denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı vekili —– tarihli dilekçesinde her ne kadar davacıların muvazaa iddiasına ilişkin soyut beyan haricinde başkaca yazılı delil olmadığı ilerisi sürmüşsede bu hususta kesinleşmiş mahkeme kararı vardır. Davalı aynı tarihli dilekçede genel kurul tarihinden uzunca süre sonra davanın açıldığını ileri sürmüşse de yokluk halinin ileri sürülmesi iptal sebepleri gibi herhangi bir hak düşürücü süreye tabi tutulmamıştır. Davalı yine TTK’nın 437/5. Madde ve fıkrası ve TTK’nın 614. Maddesini ileri sürmüşse de yokluk yaptırımı için yukarıda ifade edilen hususlar bu iddia içinde aynen geçerlidir. Bu iddia herhangi bir süreye tabi değildir. Davalı vekili yine aynı tarihli dilekçede şirket ana sözleşmesinde 1/—- oy sınırlaması olmadığını, bu hükmün kaldırıldığını ileri sürmüş ise de davacı yanca sunulan ——-Sayılı ilamı incelenmiş, mahkemece——Davalı limited şirketin Ana Sözleşmesinde önceden yer alan ——- madde hükümlerini, yeni TTK ile uyumlu hale getirmek amacıyla 6103 sayılı Uygulama Kanunu hükümlerinden yararlanması söz konusu olmayacaktır. Zira 6103 sayılı Uygulama Kanunu, emredici hükümler ilkesine aykırı ana sözleşme değişikliği veya kanuna ya da kanun maddesine atıf yapan ana sözleşme değişikliğinde uygulama alanı bulur. Bu kanunun ilgili hükümleri incelendiğinde anılan hususların açıkça belirtildiği görülecektir. Bu nedenle davalı limited şirketin 6103 sayılı Uygulama Kanunun ——maddesinden yararlanarak esas sözleşmesinin ——- maddelerini, ana sözleşmede açıkça hüküm altına alınmış nisaba uymadan değiştirmesi, hukuka uygun değildir.Bu durumda, davalıların iddiasının aksine yapılan ana sözleşme değişikliğinde 6103 sayılı Uygulama Kanunu hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir. Öyleyse, alınan karar, yeter sayılar konusunda kanuna uygun olsa dahi ana sözleşmenin —–. maddesindeki nisaba aykırı olduğu için iptali kabil bir karar mahiyetindedir. Zira bir ortak oyların 173 den fazlasına sahip olamamaktadır. —– nisap olarak kanuna uygun ve fakat Ana Sözleşmeye aykırı olması halinde yoklukla malül kabul edileceği anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile davalı———– sayılı ortaklar kurulu kararının YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE karar verilmiş verilen bu kararın—–Sayılı ilamı ile onandığı, tashihi karar taleplerinin de —– Sayılı ilamı ile red edildiği, kararın —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Yani ortaklık ana sözleşmesinin —–. Maddesi davalı yanca değiştirilmek istenmiş ancak mahkemece bu hukuka aykırı kabul edilmiş ve kanun yolu denetiminde de davalının itirazları red edilmiştir. Ortaklık ana sözleşmesinin ——–. Maddesi halen yürürlüktedir. Davalı vekilinin beyanı doğru değildir. Bilirkişi genel kurulda alınan——nolu kararlar için davacıların gerekli yasal nisabı sağladıklarını ancak “yokluk” ile ilgili hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.
Yokluk her zaman dikkate alınabileceği gibi yok hükmündeki genel kurul kararları başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm doğurmadıklarından bununla ilgili açılan dava bir tespit davası mahiyetindedir.
—— Sayılı ilamında “…Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve —— tarihli genel kurul toplantısında TTK’nun 388/—- ncü maddesinde yazılı toplantı ve karar nisabının, ——- tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlarda da TTK’nun 378 nci maddesinde yazılı karar nisabının bulunmadığı, her iki genel kurul kararlarının bu nedenle yoklukla malul olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” belirtmiştir.
—– Sayılı ilamında “….Dairemizin yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere anasözleşme ortaklar arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, uyulması zorunlu bulunduğundan, anasözleşmede öngörülen karar nisabını taşımadan alınan kararlar yoklukla sakat kararlardır. Keza Dairemizin ——— Sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, anasözleşmede ağırlaştırılmış bir nisabın öngörüldüğü hallerde anasözleşmenin ilgili hükmünün değiştirilmesi mümkündür. Ancak bu değişiklik için de en az anasözleşme hükmünde öngörülen ağırlaştırılmış nisapta sermayeyi temsil eden çoğunluğun olumlu oyunun aranması gerekmektedir. Başka bir deyişle anasözleşmenin ağırlaştırılmış nisap öngören hükmü, yine ancak o hükümde gösterilen nisaplara uyularak değiştirilebilir. ” belirtmiştir. Şirketlerin genel kurullarında Karar nisabı bulunmadan alınan bir karar yoklukla maluldur. Keza yine yukarıda atıf yapılan yüksek mahkeme kararında da belirtildiği üzere anasözleşme ortaklar arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olduğundan, uyulması zorunlu bulunduğundan, anasözleşmede öngörülen karar nisabını taşımadan alınan kararlar yoklukla sakat kararlardır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalıların ana sözleşmedeki —– Maddedeki karar nisabını değiştirmek için önce karar aldıkları bu kararın mahkemece yok hükmünde olduğuna karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, dolayısı ile ana sözleşmenin —- Maddesinin halen geçerli olduğu, davalı şirket yetkisinin bu maddeyi bertaraf etmek için bir kısım hissesini eşine muvazaalı olarak devir ettiği, bu devrin de mahkemece muvazaa nedeni ile geçersiliğine karar verildiği ve bu kararın da temyiz denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Söz konusu—–tarihinde yapılmış olan genel kurulda alınan kararlar, ortaklık ana sözleşmesinin —- Maddesi dikkate alındığında gerekli karar yeter sayısına ulaşamamaktadır. Alınmış olan bu kararlar YOK HÜKMÜNDEDİR. Bu nedenle dava kabul edilmiştir.
Davacılar iş bu davada ihtiyari dava arkadaşıdır. —— ilamında “….Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak, her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine, reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak, her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine, reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus dikkate alınmayarak kabul edilen ve reddedilen tazminatlar toplanarak davacılar ve davalı yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de——Davacılar vekilinin temyiz harcını müvekkillerinden birisi için yatırdığı makbuzda yazılı miktardan anlaşıldığı, davanın, genel kurul kararlarının iptali ve kayyım tayini istemlerine ilişkin olduğu, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, her davacının davasının ayrı olduğu ve davacı sayısınca hüküm bulunduğu——yargılamanın yenilenmesi istenen dava genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, her davacının davası ayrıdır ve bu nedenle de davacı sayısınca hüküm bulunduğundan her davacı için ayrı ayrı temyiz harcı alınması gerekmektedir. ” gerekçeleri ile aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların davalarında nasıl davranılması gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur.Davacı —–kendi adına asaleten, diğer davacılar adına vekaleten dava açmıştır. Diğer —- davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve iş bu davada ihtiyari dava arkadaşı konumunda olduklarından lehlerine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir olunmuştur. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmiş davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- DAVANIN KABULÜNE,
Davalı şirketin ——- nolu kararların YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 14,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
—– Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 88,80 TL harcın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 152,20 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 2.152,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine,
6- Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacılar —- kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden ve iş bu davada ihtiyari dava arkadaşı olduklarından Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre bu üç davacı için ayrı ayrı 4.080,00 ‘şer TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle iş bu davacılara ayrı ayrı verilmesine,
8- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2021