Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/196 E. 2021/539 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/196 Esas
KARAR NO : 2021/539

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/04/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; davalı … şirketi nezdinde– poliçesi ile teminat altında olan — plakalı aracın dava dışı araç sürücüsü — yönetiminde iken 03.10.2017 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin geçirmiş olduğu işbu trafik kazası nedeni ile davalı … şirketinden poliçe kapsamı ve limitleri dahilinde; geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik. — tarafından karşılanmayan ve fatura edilemeyen tedavi giderleri, geçici iş göremezlik dönemi bakıcı giderlerinden oluşan maddi zararın tazmini için yazılı olarak başvurulmuş olmasına karşın ödeme sürüncemede bırakıldığını belirterek, 03.10.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik; geçici iş göremezlik tazminatı olarak 2.000.00 TL, sürekli /daimi iş gücü kaybı tazminatı olarak 3.000,00 TL olmak üzere toplanı 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …. vekilinin davaya cevap dilekçesi özetle; Öncelikle davanın yetkisi mahkemede olduğunu,— Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik nedeni ile davanın reddini, ön görülen sürenin geçmiş olması nedeni ile zamanaşımı itirazlarının olduğunu belirterek davanın reddini ile yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile uğranılan maddi zararın(Sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ) tazmini istemine ilişkindir.
Söz konusu trafik kazası —-tarihinde meydana gelmiş eldeki iş bu davanın 24.04.2018 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davacı sevk ve idaresinde olan— plakalı —-ile seyir halinde iken dava dışı sürücü —sevk ve idaresindeki — araca sol yan ve ön kısımlarına çarpmıştır. Bu kazada yolun sağında duraklayan diğer sürücü yönetimindeki otomobilin aniden sola manevra yapması nedeni ile kaza meydana gelmiş olup davacıya atfı kabil bir kusur yoktur. Dava dışı sürücü — idaresindeki araç ile dönüşün yasak olduğu, kavşak olmayan bölünmüş yolda nizamlara aykırı şekilde dönüş yaptığı, sol gerisininden gelen motosikletin hızını ve mesafesini dikkate almadığı, bu şekilde manevraya geçtiği, davacının idaresindeki aracın seyir istikametini kapatarak kazaya neden olduğu anlaşılmıştır.Bu kazada davacının kusursuz dava dışı sürücünün %100 kusurlu olduğu 24.01.2020 tarihli — raporundan anlaşılmıştır.
— plakalı aracın maliki ve sürücüsünün — poliçesinin davalı … tarafından 05.02.2017 tarihinde tanzim edildiği, poliçe limitinin kaza tarihi dikkate alındığında 330.000 TL olduğu anlaşılmıştır.
— raporlarına göre Özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümleri ve — hakkında yönetmelik esas alındığında davacının sürekli maluliyet oranının %36 olduğu, 9 ay süre ile iş göremez halde kaldığı, 3 ay başkasının yardımına muhtaç olduğu, Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği ve Maluliyet tespit işlemleri yönetmeliği hükümleri dikkate alındığında %21 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu, 18 ay iş göremez halde olduğu, 3 ay başkasının yardımına muhtaç olduğu tespitleri yapılmıştır.
— ilamında “…Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce —— Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, hakem Heyetince hükme esas alınan —aldırılan ve hükme esas alınan raporda davacının yaralanmaya bağlı olarak Maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliğine göre %16,20 oranında meslekte kazanma gücünün azaldığı bildirilmiştir. 13.10.2016 kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği yürürlükte olup,kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre rapor düzenlenmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde—-uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, yeni bir rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” belirtmiştir.
—-Sayılı ilamında “….Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise— bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 1— tarihleri arasında — Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, — Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.” belirtmiştir.
Somut olayda söz konusu trafik kazası 03.10.2017 tarihinde meydana gelmiştir. Bu nedenle maluliyet oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.—- tarihli raporu ile bu yönetmeliğe uygun olarak davacının sürekli maluliyet oranının %36 olduğu,—başkasının yardımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir. Yargıtay emsal kararlarına uygun olan iş bu rapora göre yapılan değerlendirme hükümde esas alınmıştır.
— Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan –tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
—sayılı kararında “Anayasa’nın –maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, —- hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki — maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır.
Yine —. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun — belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, —- bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya —-Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. —- Birleştirme Kararı)).
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının — yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır — Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’uda Vermiş Olduğu İptal ve Ret Kararının Sonuçları, —–.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak —– Kalma Tazminatı Hesaplaması” ve “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak;—- tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerindeki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır.
Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —- Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel — kararı gereğince — tablosu uygulanacaktır. Ancak — kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir —
— Sayılı ilamında “…İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan —- görüş değişikliği içeren —- uygun olarak zaten —esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin — uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. —– yönteminin kullanılması gerekirken genel şartlarda —- hesaplama yapılması doğru olmamıştır. ” belirtmiştir. Davalı vekili —-dilekçesinde — indirimi yapılmamış olması nedeni ile hesaplamanın hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de atıf yapılan — kararında da belirtildiği üzere genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması artık mümkün değildir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında 6098 sayılı TBK hükümleri ve yukarıda atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları gereği —ve %10 artış %10 iskontolu hesap yöntemi ile tazminat hesaplanmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK md. 52 düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
— kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
—..Somut olayda uyuşmazlık, olayın oluş şekline ve ölüm şekline göre desteğin —- ile koruma başlığı —- takmadan — çıkarak ölümü ile sonuçlanan kazada, müterafik kusurun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıdaki yasal düzenlemelerde ve içtihatlarda da değinildiği üzere, müterafik kusurun varlığı için zarar görenin kusurlu davranışının zararın sonucuna etki yapmış olması hali aranmaktadır. Eldeki davada olayın oluş şekli, desteğin ölüm sonrası yapılan ölü muayenesinde tespit edilen bulgular, kaza sonrası araçların duruşa geçtiği mesafeler ve desteğin davalının aracının ön camına çarptıktan sonra düştüğü yer gibi tespitler göz önüne alındığında, desteğin kask takmadan trafikte seyretmesinin, kaza sonucu ortaya çıkan kendi ölümünde tek başına etken olmadığı, desteğin, kaza sebebi ile gelişen diğer ———nedeni ile de hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.Tüm bu anlatılanlar dikkate alındığında, davaya konu kazada desteğin motosiklete —- takmadan Taşıt trafiğine çıkmasının desteğin müterafik kusurunu oluşturduğunun kabulü de mümkün değildir.Buna göre mahkemece, hesaplanan tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtmiştir.
—“…—– takılmamış olması ve maluliyetle illiyeti bulunduğunun saptanması halinde, BK’nın 44. maddesi (TBK md. 52) uyarınca tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması; kask takmama ile maluliyet arasında illiyet bulunmadığının saptanması halinde ise, davacının kask takıp takmadığına ilişkin olarak kaza tespit tutanağında da belirleme yapılmadığı gözetilerek, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmaması gerekirken, eksik incelemeyle %20 müterafik kusur indirimi yapılması doğru olmamıştır.” belirtmiştir.
Davacının—– takmadığı kaza tespit tutanağında tespit edilememiştir. Davacının yaralanmasının– kemiği bacak ayak bölgesinde olduğu, bu bağlamda sürücünün maluliyeti ile —- takmaması arasında illiyet bağının da olmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde müterafik kusur indirimi yapılmaması gerektiği sonucuna varılmıştır.
— Ve bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında talep olmasa dahi hüküm tarihine en yakın tarihte uygulanan ve kamu düzenine ilişkin olan yasal asgari ücretin kazanç tespitinde ve hesaplamada resen dikkate alınması gerektiği, olay tarihinden itibaren hesap raporunun tanzim edildiği tarihte bilinen en yakın tarihe kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplama yapılması gerektiğini belirtilmektedir. Davacının — dökümünden kazanç durumu araştırılmış gelirinin yasal asgari ücretin — görülmüştür. Pasif dönem için——— ücret üzerinden hesaplama yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde 3.000 TL sürekli iş göremezlik zararı ve 2.000 TL geçici iş göremezlik zararı talep etmiştir. Talep ettiği tazminatlara da dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir. Yukarıda belirtilen —– belirtilen —- değeri düşülmüştür. ) anlaşılmıştır. Davalı … şirketinin—— Denetime uygun raporda belirlendiği üzere davacının hesaplanan geçici iş göremezlik zararı——–ödeme yapılmıştır. Davacının davalı … şirketinden talep edebileceği geçici iş göremezlik zararı bulunmamaktadır.
Davacı yan —— tarihli talep arttırım dilekçesi ile 3.000 TL talep ettiği sürekli iş göremezlik zararını 309.586,89 TL arttırarak toplamda 312.586,89 TL talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime—- bulunan kusur ——— yukarıda—- kararları bir bütün olarak değerlendirilmiş, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
312.586,89 TL tazminatın ( sürekli iş göremezlik) dava tarihi 24.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
2-492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli 21.352,81 TL nispi harçtan davacı yanca dava açılırken peşin yatırılan 35,90 TL ile ıslah harcı 1.058,00 TL nin mahsubu ile bakiye 20.258,91 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 1.058,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.129,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı yanca yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların yatırdığı gider/delil avansının artan kısmının taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 373,70 TL posta ve tebligat gideri, 400,00 TL muayene ücreti ile 323,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.396,70 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.381,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden yürürlükte olan — 30.331,08 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden yürürlükte olan –vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.