Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/113 E. 2019/252 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/113
KARAR NO : 2019/252

DAVA : Genel Kurulu Toplantıya Çağırma İzni Verilmesi ve Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 08/01/2019
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurulu Toplantıya Çağırma İzni Verilmesi ve Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; TTK m. 410/2 maddesi gereğince anonim şirket olan …’de hisse sahibi müvekkili …’a, genel kurulu toplantıya çağırma izni verilerek genel kurul tarafından yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasını, yapılacak genel kurul toplantısında yeni yönetimin seçilememesi halinde tayin edilen kayyımın görev süresinin devamını talep etmiştir.
CEVAP : Davalıya davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, Genel Kurulu Toplantıya Çağırma İzni Verilmesi ve Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasıdır.
Davalı şirkete ait sicil bilgileri Uyap üzerinden çıkartılarak dosyaya konulmuştur. Davacının davalı şirkette % 18 oranında hissedar olduğu, şirketin en son 11/12/2015 tarihinde genel kurulunu yapmış olduğu, yönetim kurulunun seçilmiş olduğu, yönetim kurulunun 3 yıl olan görev süresinin sona ermiş olduğu, yeni bir yönetim kurulunun atanmamış olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun ”Çağrı”, ”Yetkili ve görevli organlar” başlıklı 410 maddesine göre ”(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.
(2) Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.” hükmü yer almaktadır.
Yapılan yargılamaya göre, davalı anonim şirketin yönetim kurulunun görev süresinin sona ermiş olması sebebiyle yönetim kurulunun toplanmasının mümkün olmamasından dolayı davacı pay sahibine, şirketin genel kurulun yapılması hususunda şirketi genel kurula çağrı yapılması hususunda izin verilmesi yönündeki davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacının, yönetim kayyım atanması yönündeki davası yönünden yapılan yargılamaya göre, Anonim şirketlerde görev süresi biten yönetim kurulu üyelerinin bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine dair bir hüküm bulunmaması sebebiyle yönetim kurulunun yeni yönetim seçilene kadar olağanüstü ve acil durumlar için görevlerine devam edeceklerinin kabulü gerekir. Bu sebeple yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesiyle şirketin kendiliğinden organsız kaldığından söz edilemez. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 410. maddesi hükmü gereğince görev süresi dolmuş olan yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırabileceği açıktır. Bu durumda davacının da yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle genel kurulu davet yetkisi mevcut olup, işbu davayı açmada hukuki yararı bulunmadığı gibi, yönetim kurulu üyesi olmasa dahi 6102 Sayılı T.T.K.nın 411. maddede düzenlenen prosedür uygulanmadan doğrudan dava açılmasında da hukuki yarar bulunmamaktadır (Yargıtay ——–. Hukuk Dairesinin 2012/13135 esas,—— karar sayılı, 25.02.2014 günlü ilamı). Kaldı ki davacının genel kurulu toplantıya çağırma izni verilmesi yönündeki talebi kabul edilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ”Dava Şartları” başlıklı 114/(1)-h maddesine göre, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarındandır, aynı kanunun 115. maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu sebeplerle davacının açıklandığı üzere kayyım atanması yönündeki davasının davacının hukuki yararı bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davacı dışındaki yönetim kurulu üyelerinin beyanlarının alınması için ara karar kurulmuş ise de dava konusuna göre 6102 Sayılı TTK’nın ilgili hükümleri gereğince diğer yönetim kurulu üyelerinin beyanlarının alınmasına hukuken gerek bulunmadığı anlaşıldığından işbu yöndeki tensip ara kararından rücu edilmesine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davacının, şirketi genel kurula çağrı yapılması hususunda izin verilmesi yönündeki davasının kabulüne, yönetim kayyım atanması yönündeki davasının ise dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı şirket aleyhine açmış olduğu şirketin genel kurul toplantısına çağırma izni davasının KABULÜNE, davacıya 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 410. maddesi gereğince ŞİRKETİ GENEL KURUL TOPLANTISINA ÇAĞIRMA İZNİ VERİLMESİNE,
2- Davacının yönetim kayyım atanması yönündeki davasının, DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE,
3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4- Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 32,00 TL müzekkere ve davetiye gideri olmak üzere toplam 120,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan ———- göre, 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, Genel kurulun çağrılması davası yönünden, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 410/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere, kayyım atanması davası yönünden ise 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı