Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1077 E. 2020/605 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1077 Esas
KARAR NO: 2020/605
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2019
KARAR TARİHİ : 01/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin ——harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak ———Adliyesi Arabuluculuk —– başvurulduğunu, tarafların anlaşma sağlayamadığını, davacının ticari faaliyeti kapsamında sattığı ve teslim ettiği ürünler karşılığında davalı/borçlunu adına takip müstenidi faturaları düzenlediğini, davalı/borçlunun basiretli bir tacir gibi davranmadığını davacının iyi niyetli tüm çağrılarına rağmen fatura bedellerini ödemediğini, davalı/borçlu aleyhine ——– sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı/borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu davacının alacağına kavuşamadığını; Takip konusu alacağın davalı/borçluya satılan ürünler karşılığında düzenlenmiş faturalardan kaynaklı olduğunu, fatura konusu ürünlerin mübrez sevk irsaliyeleri İle sabit olduğu üzere teslim edildiğini, faturaların icra takibinden önce gönderildiği gibi ödeme emri ekinde de davalı/borçluya gönderildiğini, taraflar arasında en son —- tarihinde yapılan cari hesap mutakabatında ——borçlu olduğu davalı şirketin kaşe ve imzasını içeren hesap mutabakı ile sabit olduğunu, bu mutabakattan sonra davalı adına iki adet fatura tanzim edildiğini bu aşamadan sonra davalıya ulaşılamadığını, alacaklarının likit ve muaccel olmasına rağmen davalı/borçlunun kötü niyetle ödeme yapmadığını ve başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini, 6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesine göre ticari işletmeler arasında yapılan mal ve hizmet tedarikinde ihtar şartının aranmadığını, davalı/borçlunun, fatura/sevk tarihini takip eden—- günün sonunda mütemerrit sayılması gerektiğini faturalarda ödeme süresinin —– olarak belirtildiğini; Takip konusu alacağın tarafların ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötüniyetli olan davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinin davalı/borçlu yana tahmiline karar verilmesini talep ettikleri ve delil listesini sundukları görülmüştür.
Davalı vekilinin icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu cevabı bir dilekçesi görülmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya—- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde —–tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ödeme emrine itiraz dilekçesinde yer alan icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz dava şartları kapsamında ön inceleme duruşmasında incelenmiş ve duruşma tutanağında gerekçesi yazıldığı üzere reddedilmiştir.
——— sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
— tarihli ara karar ile tarafların ticari defterlerinin — günü —– mahkememiz duruşma salonunda incelenmesine karar verilmiş olup, davacı tarafın defterlerinin incelenmesi hususunda yerinde inceleme talep ettiği, davalı şirketin ise belirtilen tarih ve saate defterlerini ibraz etmediği ve yerinde inceleme de talep etmediği hususunda tutanak tutulduğu görülmüştür.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve—— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ve açıklamalar neticesinde davacı ———— ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince delil niteliğinde olduğu;
Dava ——– takip tarihi olan—- tarihlerinde davalı———– alacaklı olduğu;
Sayın Mahkemenizin davacı tarafın lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde takip ve dava konusu içinde yer alan — itibari İle ———– faiz alabileceği;
Davaa tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan —– itibaren —– tarihine kadar — oranında, — tarihinden ——- tarihine kadar — oranında,—-tarihinden itibaren ise ——- oranında avans faizi talep edebileceği” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Davacı tarafın sunmuş olduğu cari hesap mutabakat mektubu ve takip ekinde yer alan irsaliyeli faturalar göz önüne alındığında asıl alacak yönünden akdi ilişki ile mal tesliminin davacı tarafça kanıtlandığı ve davacı ticari defterlerinin de sunulan belgelerle uyumlu olduğu görülmüştür.Davalı taraf ticari defterlerini sunmadığı gibi ödemeye ilişkin de herhangi bir belge ibraz etmemiştir.Bu nedenle iddiasını asıl alacak yönünden ispat eden davacının asıl alacak yönünden davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davalının davacı tarafından temerrüde düşürülmediği , TTK 1530.maddesinin de iş bu uyuşmazlıkla ilgili uygulanamayacağı ( Yukarıda belirtilen, kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530.maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. ————–göz önüne alınarak işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——————Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
————- kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —————- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takip tarihinden itibaren asıl alacağa yönelik talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre ; bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bilimsel ve yeterli teknik nitelikte olduğu görülmüş, davanın kısmen kabulü ile;———– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak miktarı olan ———— üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,Kabul edilen asıl alacak miktarı olan ——- üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
————- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak miktarı olan —– üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —— üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 15.619,12 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1.066,94TL harçtan peşin alınan 191,51 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭875,43 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 191,51 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 156,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 956,70 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 942,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kabul red oranına göre belirlenen 1.300,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 20,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/10/2020