Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1072 E. 2022/41 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/1072 Esas
KARAR NO : 2022/41

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili davasında özetle; Davacının, —– %0,57 oranında hissedarı olduğu; usulsüz şekilde, kötü niyetle ve cezalandırılmak maksadıyla ortaklıktan çıkartıldığı ve gerçek değerinin çok altında —- —- işlemi yaptığı; iki şirketin aktif ve —- yoluyla birleşmeleri suretiyle davalı —-resen terkininin— tarihinde tescil edildiği ve —- tarihinde ilan edildiği; birleşme —- kurulunda onaylandığı; —- —— edilmişken yapılan —— ilan edilmediği; bahse konu —– davacı tarafa usulüne uygun ——– yapılmadığı; kendisi hakkında ortaklıktan çıkarma kararı verilen —— katılamayan davacının toplantıya katılmasının, oy kullanmasının ve muhalefet şerhini——- geçirmesinin engellendiği; —– davacıya gönderildiği; —– sayılı dosya ile derdest olan davanın davacı lehine sonuçlanması durumunda ——- tarafından tazminat ödenmesi söz konusu olacağını, davacıya ödenen — hesap edilirken bu dava neticesinde şirkete ödenmesi muhtemel —— dikkate alınmış olması gerekeceği öne sürülerek
ortaklıktan ayrılma tarihi itibarıyla davacıya ödenmesi gereken — belirlenmesi ve ortaklıktan ayrılma tarihinden itibaren işlemiş/işleyecek ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya usulüne uygun davet yapılmasına rağmen davacının ——– katılmadığı; davacı tarafça şirkete bildirilen ——– davetiye çıkarıldığı; —-işleminin TTK hükümlerine uygun yapıldığı: Kanun çerçevesinde —– karar verildiği; davacı —– düşen en yüksek bedelin hesaplandığı; —- hesaplamanın—– onaylı şirket raporu alınarak hesaplandığı; şirket kayıtlarındaki — bedel üzerinden davacıya ödeme yapıldığı; alacaklı olduğu iddia edilen davacının herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan ——tahsil ettiği; fazlaya dair herhangi bir hakkının mevcut olmadığı: davacı ile şirket ortakları arasındaki karşılıklı güvenin kaybedilmiş olması nedeniyle ortaklıktan çıkarma kararının verildiği öne sürülerek davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava 6100 sayılı TTK’nın 191. Maddesinin yollaması ile 141. Maddesi gereği eksik ödenen —- tahsili istemine ilişkindir. Tarafların iddia ve savunmaları yukarıda özetlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 191. Maddesi ” (1) Birleşmede, bölünmede ve tür değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun belirlenmemiş olması hâlinde, ——— bölünme veya tür değiştirme kararının —— şirketlerden birinin ——- bulunduğu yerdeki —– mahkemesinden, uygun bir ———— saptanmasını isteyebilir.———- belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki durumda bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan ———— hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri —– şirkete aittir. Özel durumların haklı göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının veya ortaklık haklarının korunmasını inceleme davası birleşme,—– kararının geçerliliğini etkilemez. ” hükmünü getirmiştir.
6102 sayılı kanunun 141. Maddesi ” (1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, —– pay ve ortaklık haklarının —— ile ——- olunacak—— paylarının gerçek değerine denk gelen bir —– arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece — verilmesini öngörebilirler.” hükmünü düzenlemiştir.
Ticaret kanunu süreklilik ilkesini ortakların menfaatlerinin korunması bakımından birleşmenin temeli olarak kabul etmesine ————– her ortağın her halde devralan ortaklığın ortağı——- olarak düzenlememiştir.— — ve Ticaret kanunu birleşmeye katılmak istemeyen ortakların birleşmeden ayrılmalarına olanak sağlayacak kanuni bir —– açmıştır. Bunun gibi herhangi bir sebeple devralan ortaklıkta bulunmaları arzu edilmeyen ortakların birleşme sürecinden çıkarılmalarını ağır bir karar nisabına ( TTK m. 151.5. ” mevcut oyların yüzde doksanı”) bağlayarak dengeyi kurmuştur.
—– ticaret ortaklıklarının birleşmesi bağlamında kanun gereği ödenen ve yapılan hesaplama sonucunda belirlenen ” iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen ” tutardır. Söz konusu olan bu ” pay değeri” devralan veya yeni kurulan ortaklığın paylarının itibarı değeridir.
——amacı bir taraftan birleşmeye karşı çıkan ortakları bu işleme ve sonuçlarına katlanmaktan kurtarmakta, diğer taraftan çeşitli sebeplerle bazı kişilerin birleşmeden ihraç edilmesini veya bazı hallerde azlığın birleşme dışında bırakılması ve bu suretle tam hakimiyetin sağlanmasıdır. ——– birleşmesine özgülenmiş meşru bir mekanizmadır.
Ticaret kanunu iki türlü ayrılma ——— vermiştir. Bunlardan birincisi “seçim hakkı olarak —— ortağın kendi isteği ile birleşmeden çıkması halinde ödenen —— diğeri ise ortak bakımından ” kabulü zorunlu —-“——-
Ticaret kanunu 141/2 maddesinde ” —- birleşme sözleşmesinde sadece ——- verilmesini ön görebilirler” denilmiş böylece ihraçlı birleşmeye açıkça yer vermiştir. Bazı ortakların bu suretle birleşmenin dışında bırakılmasının kanunda haklı bir sebebe dayanması gerektiğine dair bir hüküm Ticaret kanununda yer almamaktadır. Kanun böyle bir kararın alınmasını %90 nisaba bağlayarak —– bir güvence sağlamıştır.
Ticaret kanunu 141. Maddesinde ortaklara devralan şirkette iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelecek —- vereceğini belirtmiş ancak gerçek değerin ne olduğuna dair bir tanım yapılmayarak uygulamaya bırakılmıştır. Gerekçede de gerçek değerin nasıl hesaplanacağına dair bir açıklık olmayıp yalnızca bu değerin tespitinde “——- ” değerinin esas alınması gerektiği belirtilmiştir.
—-birleşmenin hukuki geçerlilik kazanmasıyla birlikte muaccel hale gelmektedir. —-genel kurulda kararın alındığı tarihte değil, birleşme kararının— tescil edileceği tarihte muaccel olmaktadır. Tescil ile birlikte pasif kalemden devralan veya yeni kurulan şirket sorumlu olmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış bilirkişi heyetinden — tarihli ek raporlar alınmıştır.
Davacı yanca dava dilekçesinde bekletici mesele yapılması istenen dosyalarda yöneticinin sorumluluğu hukuksal nedenine dayalı davalarda davacı yan davasını doğrudan zarar istemine çevirdiğinden bu davaların bekletici mesele yapılmasına gerek kalmamıştır.
Davalı şirket birleşme yolu ile şirketten çıkarılacak ortakların ——– hesabında 4 farklı değerleme şirketinden rapor almıştır. Bilirkişi heyeti 25.09.2020 tarihli kök raporunda heyette —– değerleme uzmanı olmadığından — hesabında davacının en lehine olan 14.11.2017 tarihli değerleme raporunu esas aldığını, bu durumda davacının eksik ödenen 4.524,65 TL alacağı bulunduğunu belirtmiştir. Bu raporda davacı yan hesaplamaya esas alınan —— değerleme raporunun eski tarihli olduğunu,— güncellenmesi gerektiğini, ayrıca dağıtılmayan kar paylarınının da dikkate alınmadığını ileri sürerek itiraz etmiş, davalı yan ise toplantı tarihine yakın —— raporu varken en eski tarihli olanın seçildiğini,—- alınmadığını, davacı için ödediği 20.423,79 TL verginin de dikkate alınmadığını, bunların da düşülmesi gerektiğini belirterek rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce 11.11.2020 tarihli celsede Yerleşik yargıtay kararları gereği —- karar tarihine en yakın dönemdeki şirket mal varlığının rayiç değeri üzerinden hesaplanması gerektiğinden ve önceki raporda —— değerleme uzmanı olmadığından bahisle heyete — değerleme uzmanı eklenmiş, taraf vekillerinin de itirazlarını karşılar ek rapor istenmiştir. Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki yukarıda bahsi geçen durum ayrılma için mahkeme kararına ihtiyaç duyulan davalar için geçerlidir. Somut olayda —-, genel kurulda kararın alındığı tarihte değil, birleşme kararının—- tarihte muaccel olmaktadır.Dolayısı ile bu tarihe en yakın dönemdeki şirket mal varlığının rayiç değeri üzerinden hesaplanmalıdır.
——raporunda davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların—– tarihindeki rayiç değerleri nazara alındığında davacıya eksik bir ödeme yapılmamış olduğunu belirtmiştir. İş bu rapora davacı yan — yerinde olmadığına dair itirazlar ileri sürmüş, dağıtılmayan kar paylarının dikkate alınmadığı yolunda itirazlar ileri sürmüştür. Mahkememizin 27.01.2021 tarihli celsesinde bilirkişilerden istenen hususlarda ayrıntılı ara karar kurulmuş, bilirkişi heyeti 31.03.2021 tarihli ek raporunda”…. Şirketin rayiç değerlere — hesaplardaki şirketin dağıtılmamış kârlarının karşılığı — bulunmaktadır. Buna göre —–özetlenebilir. —- oluşturan —-“geçmiş yıllar kâr ve zararları”, ——– düzenlenmektedir———-, 213 Sayılı V.U.K.’nun 193/4 ve 193/5’te şöyle değerlendirilmiştir;
“——– ile borçlar arasındaki fark,—- işletmeye mevzu varlığını——– kaydolunur ve bu suretle aktif ve pasif tablolarının toplamları denkleşir. İhtiyatlar ve kar ayrı gösterilseler dahi ——- sayılırlar.”
Buna göre —– hesaplamasında geçmiş yıl kârlarının ayrıca—- hesabına tekrar dahil edilmesi mükerrerlik oluşturur.
Ayrıca, T.T.K.’da ortaklara/hissedarlara dağıtılmayan geçmiş yıl kârları için ayrılma tarihi itibariyle faiz işletilmesi ve/veya verilmesine ilişkin bir hükümde bulunmadığı gibi şirketin ana sözleşmesinde de buna ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeni ile dağıtılmayan geçmiş yıl kârlarına faiz hesaplaması yapılmaması gerektiği kanaatine varılmaktadır. Şirketlerde genel kurul tarafından kar —— alınmadan kar payı alacak hakkı muaccel olmaz ve buna bağlı olmakla temerrüt faiz talep hakkı doğmamaktadır.
Ayrılma —– hukuki geçerlilik kazanmasıyla birlikte muaccel hale gelmektedir. —-, genel kurulda kararın alındığı tarihte değil, birleşme kararının—- tescil edileceği tarihte muaccel olmaktadır. Tescil ile birlikte pasif kalemden devralan veva veni kurulan şirket sorumlu olmaktadır.
—- olarak hesaplanmıştır. Böylece—-%0,57 payına sahip davacının —- 117.301,90 TL olarak hesaplanmıştır.
Kararın — tarihin ——tarihinde davacı hesabına 117.979,64 TL ödendiği anlaşılmakla birlikte ödenen —, hesaplanan — daha yüksek (davacı lehine) olduğu anlaşılmaktadır…. Davacıya ödenen ayrılma akçesine ilişkin yapılan hesaplama sonucunda davacıya eksik ödeme vapılmamış olduğu..” şeklinde rapor sunmuştur.
Davacı vekili iş bu rapora yanlış şirket defter ve belgelerine göre değerleme yapıldığı, devralan şirket kayıt ve defterlerine göre değerleme yapılması gerektiği, — yapılmaması gerektiği,——— ——olan değerlerin kasıtlı olarak dikkate alındığı,davacının ev hanımı olduğu ve bu nedenle —- olmadığı, — —- kesilemeyeceğinden bahisle itiraz etmiştir.Davacının ——— defterlerine göre hesaplama yapılması gerektiği yolundaki itirazı yerindedir.—— celsede ayrıntılı şekilde bilirkişi görevlendirmesi yapılarak bilirkişi heyetinden ek rapor istenmiş bilirkişi heyeti —– davacının —– değerlemelerine yapmış olduğu tüm itirazlar karşılanmış,hem devralan hem de devreden şirketin kayıt ve defterleri ve mal varlığının rayiç değeri nazara alındığında davacıya eksik bir ödeme yapılmamış olduğunu tespit etmiştir.
Davacının vergiye dair itirazları yersiz olup bilirkişi 3. EK raporunun —— sorumlusuna ilişkin hükümleri çerçevesinde davalı ödemiş olduğu — Gelir Vergisinden Muaf Olanlara Dağıtılan 75 inci Maddenin (1), (2) ve (3) Numaralı Bentlerinde Sayılan Kar Payları (GVK Md. 94/6-b-i) ilgili hükümlerine göre 9015 stopaj yaparak ——- Beyannamesi ile beyan etmesi gerekmekte olup, davalı da davacıya yapılan ödeme tutarından 117.979,64 TL’den ——-hesabından payına düşen tutar için ödenen — sonucunda 822,67 TL mahsup edilmesi ile bulunan 115.731,97 TL’yi —— — — vergisini ödemiştir. Davalı tarafından ödenen bu tutarın davacıya ödenecek tutardan indirilmesi gerekir.
—değeri, değerleme yapıldığı tarihteki rayiç değerine göre yapılmalıdır. Bir —- değeri birkaç yıl içinde çok fazla artabileceği gibi aynı oranda azalması da mümkündür. Nitekim davacı yanın kendi sunduğu —— ilamında —-değerini—— değerlendirilmediği, ——- yapılmadığı—— oranlarına göre geriye———-taşınmaz değerinin belirlenmesini usul ve yasaya uygun bulmamıştır. Davacı ———- itirazında keşif tarihi itibarı ile taşınmazların—- değerine göre hesaplama yapılması gerektiği,—— uygulanmayarak——- değerine göre değerleme yapıldığı,—— dair önceki itirazlarını tekrar etmiş, ileri sürmüştür. Davacının keşif tarihi itibarı ile taşınmaz değerlemesi yapılması gerektiği yolundaki itirazı esasen yukarıda yanıtlanmıştır. — birleşmenin hukuki geçerlilik kazanmasıyla birlikte muaccel hale gelmektedir. —, genel kurulda kararın alındığı tarihte değil, —–edileceği tarihte muaccel olmaktadır. Bu nedenle bu itiraz yerinde değildir.——— tarandığında — hesabında şirket mal varlığının rayiç değeri üzerinden hesaplama yapılması gerektiği yolunda bir çok kararı olduğu görülmüştür. Davacının itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü yöntemlerin davalı şirket bakımından uygulanabilirliği bulunmamaktadır——— veya bir —- istemli bir dava olması durumunda rayiç değer adalete uygun bir sonuç doğurmayacaktır. Bu tür şirketlerde şirketin en önemli unsuru “— yönteminin uygulanması durumunda muhtemelen bir bina birkaç —– gibi —- karşılaşılacak ve hakkaniyete uygun olmayan bir durum ortaya çıkacaktır. Bu tür bir şirkette davacının bahsettiği yöntemler uygulanarak şirketin yapısına en uygun yöntem bulunmalıdır. Ancak davalı şirket mal varlığı ile hayatta olan bir şirkettir. —–iştigal alanı da —— yapmak ve —- yapmaktadır.
Tüm dosya kapsamı denetime uygun bulunan bilirkişi 3. EK raporu, yukarıda yapılan tüm açıklamalar birlikte değerlendirilmiş, davacıya eksik bir ödeme yapılmadığı anlaşılmış bu nedenle davanın reddine, yapılan masrafların 6102 sayılı kanunun 191/3. Maddesindeki —-davalı şirket üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL maktu harcın, peşin alınan 170,78 TL ve 775,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile fazla yatırılan 865,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 363,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin 6102 sayılı kanunun 191/3. Maddesindeki özel hüküm gereği davalı üzerinde bırakılmasına,
5-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider/delil avansının talep halinde taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
6—– arabuluculuk ücretinin 6102 sayılı kanunun 191/3. Maddesindeki özel hüküm gereği davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.