Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1052 E. 2021/859 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1052 Esas
KARAR NO : 2021/859

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iş yerine gelerek kendisini dava dışı —– yetkilisi olarak tanıtan —- isimli şahsın, müvekkil iş yerinden satın aldığı malzemeler için —-çek nolu— —-keşide edilmiş çeke ilaveten birtakım başka çeklerle ödeme yapmış olduğunu, davacının çek yaprağının gerçek olduğunu tespitinden sonra ilgili bankadan çek keşidecisinin dönen çeklerinin olup olmadığını araştırmış olduğunu, bankadan gelen olumlu cevap üzerine bahse konu çekler ile yapılan ödemeyi kabul ettiğini, alınan çeklerin vadesi gelmeden evvel dava dışı —–tekrar müvekkiline gelerek 80.000.-TL daha ürün almak istemesi üzerine müvekkilinin durumdan şüphelenerek daha önceden almış olduğu —- keşideli çekin keşidecisine ulaştığını, çekin — davalılardan —- ibraz edilmiş ve Bankadan ödenmiş bir çek olduğunu öğrenerek dolandırıldığını anladığını,—– çek ibraz edildiğinde ve keşide günü ödendiğine çekin arkasına ödendi kaşesinin vurulmasının gerektiğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m.42 uyarınca en az 10 yıl müddetle davalıların çeki saklamakla yükümlü oldukları, çekin ibraz eden Banka ile çek yaprağını veren Bankanın çek yaprağını korumaları ve bu tarz dolandırıcılıklara karşı yeterli önlemleri almalarının gerektiğini, dava konusu çeklerin gerçek çek yaprakları olduğunu ancak çeklerin daha önceki yıllarda Bankaya ibraz edildiğini çekteki keşidecinin de dahil olmak üzere cirantaların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmiş olmaları nedeniyle çeklerin kambiyo vasfını taşımadığını, davalı Bankaların ihmal ve kusurlarının büyük payı olduğunu, olay ile ilgili olarak —— nolu soruşturmalarının devam ettiğini, davalılara—- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edildiğini, akabinde hem davalılar hem de dava dışı —– aleyhinde —– sayılı icra takibi başlatıldığını, —– adresine hacze gidildiğini, hacze kabil mal bulunamadığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini, itiraz sonucunda —- müracaat edildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını beyan ederek, İcra Takip dosyasında Takibin devamına borçluların %20 den az olmamak şartıyla icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı —-vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili banka hakkında başlatılan —– sayılı takip dosyasına müvekkilinin takip alacaklısında ödemekle yükümlü bulunduğu bir tutarın olmaması nedeniyle takibe, borca, faize ve ferilerine süresinde itiraz ederek takibin durdurulduğunu, müvekkil banka’nın dava konusu olayla ilgili olmadığından husumet itirazında bulunduklarını, davanın —- özüne ilişkin maddi hukuk sorunu olması nedeni ile davada taraf sıfatı taşımadıklarını, sıfat yokluğunun davada taraf olan kişiler arasında dava doğumuna engel olması nedeniyle defi olmadığı itirazlarının öncelikle değerlendirmeye alınmasını, davacının dava dilekçesinde müvekkil Banka tarafından ne surette zarara uğradığını açıklamadığını, davaya konu çalındığı iddia edilen çeklerin diğer davalı tarafın zilyedindeyken kaybolmuş olduğunu, —- hesabına tanımlı —- —– takas ortamında ibraz edilerek çek tutarının ödenmiş olduğunu, söz konusu çekin —- tarihinde ödenmiş olduğunu, ödeme tarihinden yaklaşık üç (3)yıl sonra ——— dosyasından gelen yazı ile öğrenmiş olduklarını, davacı dilekçesinin ikinci (2)sayfasında 5411 BK-42.nci maddesi ile müvekkilini sorumlu gördüğünü, ilgili kanun maddesinde ”teslim alınan belgelere” ifadesinin açıkça belirtildiğini, fiilen müvekkil Bankanın elinde olmayan çekin kaybolmasından kusurunun olamayacağını, iddianın MK:2 hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, müvekkil Bankanın — hareket ederek icra takibinin tamamına itiraz etmiş olduğunu beyan ederek, davanın reddini, takip konusu miktarın %20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davacıdan tahsilini, mahkeme masrafı ve vekâlet ücretinin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı —– dilekçesinde özetle;Davalı vekili,——– sayılı dava dosyalarının da müvekkili —- karşı davacı şirket tarafından aynı vakıalarla ilgili açılmış dosyalar olduğunu, gerek dava konusunun gerekse tarafların aynı olması nedeniyle bağlantılı olduğunun sayılmasını ve davaların birleştirmesini talep ettiklerini, —– merkezinde takastan işlem görmüş ve tahsil olmuş çekler muhafaza edilmekte iken, —– merkezinde bazı çeklerin yerinde olmadığının anlaşılması üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu, —— numaralı dosya kapsamında (güncel soruşturma numarası —yürütülen soruşturmanın halen devam etmekte olduğunu, —soruşturma sayılı dosyasından ——– —- yazılmış ve —- merkezinden çalınan çeklerin bilgilerinin döküm halinde —-gönderilmiş olduğunu, söz konusu çeklerin özellikle keşide tarihi değiştirilerek ibraz edilmesi halinde çekin alıkonulmasını, bahse konu çeklerle ilgili işlem yapılmamasını, — kuvvetlerine haber verilmesini, çekin ibraz edildiği bölgedeki yetkili savcılık tarafından soruşturma işlemleri yapılması gerektiğinin bildirilerek tedbir alınılması istenildiğini, söz konusu çeklerin ödenmesi için ibraz tarihinin —- olduğunu, Savcılık tarafından bildirim yapılmasından çok sonra çekin ödeme gününün gelmiş olduğunu, dava konusu çekin davacı tarafça çalıştığı Bankadan dahi seri numarasından sorgulamasının yapılmadan veya —- kullanılmadan çekleri kabul etmesi neticesinde davacının iddia ettiği zarara kendi kusurlu davranışının sebep olması nedeni ile Bankadan tazmin talebinde bulunamayacağını, çek yaprağının hangi Bankaya ait olursa olsun esas itibariyle lehtarın, keşideciye ve onun ödeme gücüne güvenmesi gerektiğini, davacı tarafın kabul ettiği çek bir an için sahte değil de gerçek olduğu düşünülürse çek hesabında karşılığı olmadığı takdirde çekin karşılıksız yazılacağını, Bankanın çek bedelinin tamamından sorumlu tutulamayacağını, bu durumda davacının tazminat taleplerinin dayanaksız olduğunun ortaya çıkmış olacağını, bu durumun davanın esasını etkileyecek olması nedeniyle —- müzakere yazılarak davaya konu olan çekin keşide—– tarihinde çek hesabında bakiyenin var olup olmadığının sorulmasını talep ettiklerini, müvekkili Bankanın davaya konu olan çek veya bu çekin orijinal hallerinde keşideci ya da ciranta sıfatıyla herhangi bir kambiyo taahhüdüne girmediğini, davacının ürün sattığı firmaya karşı takip yapmadan ve tüm hukuki yolları tüketmeden müvekkil Banka aleyhine herhangi bir talepte bulunamayacağını, —– uyarınca, alacağın yargılamayı gerektirdiği durumlarda kusur incelemesi, bilirkişi incelemesi yapılması vs. gibi dava konusu alacağın, ihtilaflı ve yargılamayı gerektirmesi hallerinde icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine içtihat ettiğini, davacı tarafın müterafik kusur durumunun da araştırılmasının gerektiğini beyan ederek, dava konusu olan alacağın iddiasının yargılamaya muhtaç olması nedeniyle davacı tarafın icra inkar tazminatı istemine ve davanın reddine, davanın —– ihbarına, %20 den az olmamak kaydıyla davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davalılardan— —- kaynaklanan bir görev veya yükümlülüğe aykırı davranarak davacının zararına sebebiyet vermediği, Davalılardan —- takas yoluyla ödediği ve artık çek vasfını yitiren ve makbuz hükmünde olan uyuşmazlık konusu çeki 5941 sayılı Çek Kanunu m. 2/2 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu m. 42. hükümleri gereğince 10 yıl boyunca saklamakla yükümlü olduğu; ancak çekin bu banka nezdinde iken çalınması sebebiyle kasıtlı olmasa da bu yükümlülüğüne aykırı davranarak davacının zararına sebebiyet verdiği ve Mahkemenin takdirine göre tam veya asli kusurlu kabul edilebileceği, Uyuşmazlık konusu çekin basım yılının 2014 olması sebebiyle, davacı —– —– incelemesi yapmasının mümkün olamayacağı; keşidecinin karşılıksız çekinin olup olmadığını ve ödeme gücünü muhatap bankadan sorup olumlu cevap almış olsa da, çek üzerinde yapılan——– etmeyerek tacir sıfatının genel olarak kendisine yüklediği, —– tüm işlerde basiretli —– hareket etme yükümlülüğüne aykırı davranmış sayılabileceğinden oluşan zarardan tali kusurlu olduğunun ve müterafık kusurunun bulunduğunun değerlendirilebileceği, Davacı—- düzenlenen ihtarnamede tanınan üç iş günlük mehil süresi ve davacı tarafın —- faizi talep etmiş olması dikkate alınarak, Mahkeme tarafından; Davalı—-tam kusurlu kabul edilmesi halinde, toplam —– takip tarihi —- ana para, —- olmak üzere toplam: — olduğu, Davalı —–asli kusurlu (2/3) kabul edilmesi halinde—- ana para, 211,91 TL faiz olmak üzere toplam 9.108,58 TL alacaklı olduğu,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 6 ncı maddesinin Bilirkişilik —- verdiği görev kapsamında —- tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda “—- belirlenmiştir, söz konusu standartların 27.maddesine göre; “Kusurun tespiti —— bir değerlendirmeyle mümkündür ve sadece hakimin yetkisindedir. Bilirkişi münhasıran hakimin yetkisinde olan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapamaz. Aksi yöndeki tutum bilirkişilik sınırlarını aşmayı ve hakimin yerine geçmeyi ifade eder.” Söz konusu madde kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde kök raporda belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde kusur oranının tespiti sayın mahkemenin takdirlerindedir. Bu bağlamda kök raporda ifade edilen görüşümüzde herhangi bir değişiklik olmadığı” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava; çek lehdarının çeki bankaya ibrazında çekin daha önceden ibraz edilmiş ve ödenmiş çek olmasından kaynaklı davacının uğramış olduğu zararın karşılanması amacıyla başlatılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların bildirmiş olduğu delil ve belgeler arasında bulunan, çek fotokopisi,——— ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, davalı —- mahkememizi muhatap 28/08/2019 tarihli cevabi yazısı dosya arasına celp edilmiştir.
—-tarihli cevabi yazısı incelendiğinde—- seri nolu —- tarihinde—- tarafından elektronik takas ortamında ibraz edildiği, çek tutarının ödenmiş olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davaya konu çek fotokopisi incelendiğinde keşidecisinin — keşide yerinin istanbul olduğu, keşide tarihinin —- olduğu, arka yüzünde ilk cirantanın lehtar ———- olduğu görülmüştür.
—- olduğu, lehtarının —-, keşide tarihinin —— cirantanın lehtar——- ve son ciranta olarak —– eklendiği görülmüştür.
Davalı bankaların kıymetli evrak koruma yükümlülüklerini yerine getirmemelerinden dolayı uğranılan zararların karşılanması ve çek bedellinin tarafına ödenmesi talebiyle iş bu itirazın iptalı davası açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden—– borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler —- alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.—– dosyası fiziken celp edilmiş,—– tarihinde davacı vekili alacaklı olarak ilamsız ödeme emri talebi ile takip başlattığı borçlu olarak —-, alacağın tahsili talep edildiği,—– teslim aldığı süresi——- tarihinde banka tarafından borca, takibe, faize ve ferilerini itiraz edilerek takibin durdurulmasını talep ettiği,—— tarihinde tebliğ mazbatasını teslim aldığı süresi içerisinde 22/06/2018 tarihinde banka tarafından borca, takibe, faize ve ferilerini itiraz edilerek takibin durdurulmasını talep ettiği, sonuç olarak iş bu itirazın iptalı davasında borçlu sıfatı ile yer alan —– ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurdukları tespit edilmiştir.
—- koşullarında takas —– tarafından ibraz edilen çeklerde çek ödemesi yapıldığı takdirde çeki ibraz—- içerisinde yatırılır ve çek çeki ibraz eden — 10 yıl süre ile kıymetli evrak sıfatıyla muhafaza edilir. Tahsil olunan çekler çeki tahsil eden banka tarafından — ödendi kaşesi vurularak veya delinerek çekin ödendiği hükmünü içeren
diğer şekiller kullanılarak çekin kullanımdan kalkmasını sağlamak zorundadır.
—– tarihli mahkememizi muhatap yazılarında özetle ——- tarafından şikayet dilekçesi verildiğinin —–olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davalı —– cevap dilekçesinde özetle davacının ürün sattığı firmaya karşı takip yapmadan ve tüm hukuki yolları tüketmeden müvekkil banka aleyhine herhangi bir talepte bulunamayacağını ——– yerleşmiş haldeki içtihatları uyarınca, alacağın yargılamayı gerektirdiği durumlarda kusur incelemesi, bilirkişi incelemesi yapılması—– alacağın, ihtilaflı ve yargılamayı gerektirmesi hallerince icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine içtihat ettiği tüm bu nedenlerden dolayı davanın reddini talep etmiştir.
Borçlulardan —–ait icra takip tebliğ —– tanınmıyor— tarihinde ———– yazılan yazıda borçlunun —– sisteminden ulaşıldığı, —– haciz tutanağı düzenlenerek tutanak açıklamasında hacze kabil mal bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
24/05/2021 tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle; dava dosyasına ibraz edilen çekin fotokopisi ile (çek 30/04/2015 tarihli) çekin şekil ve şartları bankacılık usul ve kurallarına uygunluğu görülmekle beraber bahse konu tarihinde değişiklik yapılmış olduğu beyan edilen çalıntı çekin veya fotokopisinin dava dosyasında olmaması nedeni ile karşılaştırma yapılamamakta olduğu, davalı —– yaptığı bankacılık işlemleri kapsamında takas odasından tahsil edilen dava konusu 13.345 TL bedelli çeki iyi saklamadığı gibi, ödenmesinden sonra üzerine ödendi veya iptal kaşesi basmak veya çeki delmek gibi ödendiğine işaret eden ve tekrar tedavüle çıkarılmasını engelleyecek nitelikte bankacılık uygulaması işlemlerini de yapmadığı, somut olayda—- bulunması ve onun zilyetliğinde iken çalınması, ödenmiş çekin makbuz hükmünde oluğuna işaret eden iptal veya ödendi kaşesi basılması takas odasından çeki tahsil eden davalı —- ait bir tedbir veya görev olduğu, bu nedenle—– bir kusur veya sorumluluk bulunmadığı, bununla birlikte çekin üzerindeki keşide tarihinde —— yapıldığı ve davacının bu tahrifatı fark etmediğinin belli olduğu, bu bakımdan olaşan zarardan davacı tarafından tali kusurlu olduğu, yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
24/05/2021 tarihli heyet bilirkişi raporunda özetle; “dava dosyasına ibraz edilen çekin —– çekin şekil ve şartları bankacılık usul ve kurallarına uygunluğu görülmekle beraber bahse konu tarihinde değişiklik yapılmış olduğu beyan edilen çalıntı çekin veya fotokopisinin dava dosyasında olmaması nedeni ile karşılaştırma yapılamamakta olduğu” yönündeki tespitler nazara alınarak —- davacı tarafından fark edilebilecek vasıf ve mahiyette olup olmadığının tespiti amacıyla ——– edilmiş çekin—- kazandırılması için —- sırasına kayıtlı çek aslının fotokopisi temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmış davacının kusurunun var olup olmadığı araştırılmıştır.
17/08/2021 tarihli ek bilirkişi heyet raporu incelendiğinde; uyuşmazlık—– sebebiyle, davacı tarafın —– yapmasının mümkün olamayacağını, keşidecinin karşılıksız çekin olup olmadığı ve ödeme gücünü muhatap bankadan sorup olumlu cevap almış olsa da çek üzerinde yapılan tahrifatı fark etmeyerek tacir sıfatının genel olarak kendisine yüklediği, ticaretine ait tüm işlerde basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı davranmış sayılabileceğinden oluşan zarardan tali kusurlu olduğunun ve müterafik kusurunun bulunduğunun değerlendirilebileceği şeklinde oluşan kanaatlerini tekrar ettiklerini, somut uyuşmazlık bakımından benzer davalarda farklı kusur oranlarının ortaya çıktığı iddiası, söz konusu davaların detaylı şekilde incelenmesini gerektirdiğini, benzer davalarda farklı kusur oranlarının çıkmasının mümkün olduğunu, heyet tarafından azami ve asgari kusur oranlarını belirlediklerini takdirin mahkemeye bırakıldığını, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunun 6’ıncı maddesinin —– tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda —– belirlendiğini, kusurun——- bir değerlendirmeyle mümkün olacağını ve sadece—– yetkisinde bulunduğunu, bilirkişi münhasıran —– yetkisinde olan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılamayacağını bildirmekle davacının kusurunun olup olmadığı var ise ne oranda kusurlu olduğunun mahkememize bırakıldığı anlaşılmıştır. Mahmemizce davacının kusurunun kendisine verilen çek üzerindeki —- anlayıp anlamayacağı hususunda değerlendirme yapılarak çekin —kabiliyetinin olup olmadığı noktasında incelenmiştir. —-fotokopisi incelendiğinde —- keşide yerinin —- bedelli olduğu, —- seri nolu olduğu, arka yüzünde ilk cirantanın lehtar—— eklendiği görülmüştür.
Davaya konu çekin renkli fotokopisi üzerinde yapılan incelemede keşide tarihi olan —– değiştirildiği bununda aynı———— gözle fark edilemeyecek tarzda gerçekleştirildiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak davalı—– yaptığı bankacılık işlemleri kapsamında takas odasından tahsil edilen dava konusu 13.345 TL bedelli çeki iyi saklamadığı gibi, ödenmesinden sonra üzerine ödendi veya iptal kaşesi basmak veya çeki delmek gibi ödendiğine işaret eden ve tekrar tedavüle çıkarılmasını engelleyecek nitelikte bankacılık uygulaması işlemlerini yapmaması sonucu piyasaya sürülen çekin davacı tarafından gözle fark edilemeyecek tarzda gerçekleştirilen keşide tarihindeki tahrifat nedeniyle davacının kusurlu olduğunun kabulünün yerinde olmayacağı bu haliyle tüm kusurun yukarıda izah edilen sebepler muvacehesinde davalı —– ait olduğu değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davalılardan ——-mevzuatından ve uygulamasından kaynaklanan bir görev veya yükümlülüğe aykırı davranarak davacının zararına sebebiyet vermediği, diğer davalı —– takas yoluyla ödediği ve artık çek vasfını yitirince makbuz hükmünde olan uyuşmazlık konusu çeki 5941 sayılı Çek Kanunu m. 2/2 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m.42 hükümleri gereğince 10 yıl boyunca saklama yükümlüğüne aykırı olacak şekilde banka nezdinde iken çalınması sebebiyle davacının zararına sebebiyet verdiği nazara alınarak asli ve tam kusurlu olarak hakkında başlatılan takipte davalı bankanın davacı tarafça —– düzenlenen ihtarnemede tanınan 3 iş günlük mehil seresi ve davacı tarafın reeskont faizi talep etmiş olması dikkate alınarak takip tarihi olan —– davacının ——ana para (taleple bağlı kalınarak) 316,72 TL faiz olmak üzere toplam 13.662,87 TL üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu—–Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı —— —– tarafından davacıya olan borcundaki kusur oranın tek başına tayin ve tespiti mümkün olmadığından davacının alacağının likit olmadığı kabulü ile davalı —— aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Her ne kadar davacı taraf davalı —– alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. (——–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)1-Davacının davalı —- yönelik davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 227,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 168,6‬0 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı—- kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan —- tespit edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —- vekiline VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-990,00 TL —- davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
B)1-Davacının davasının davalı—–esas sayılı icra dosyasındaki davalı borçlu —- itirazının İPTALİNE, icra takibinin DEVAMINA,
2-Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 911,59 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 227,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 683,69‬ TL karar ve ilam harcının davalı — tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı— tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 227,90 TL peşin harç toplamı 272,3‬0 TL ile 2.631,30 TL ( Bilirkişi Ücreti, — dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 2.903,6‬0 TL olan yargılama giderinin davalı — tahsili ile davacıya verilmesine,
6—- davalı —- tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı —– yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.