Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1041 E. 2023/259 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1041
KARAR NO: 2023/259
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ: 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ——-tarafından — tarihinde yapılan ——- Kanunu’na gerekse ——-ana sözleşmesine aykırı kararlar alındığı, dava konusu iptali istenen müvekkili hakkında alınan —— nolu ihraç kararının bazı üyelere menfaat sağladığı ve üyeler arası eşitliği bozan bir karar olduğu,müvekkilini ihraç etme amacıyla ve tamamen kötü niyetli olarak kararlar alındığı, alınan kararların şirket ana sözleşmesine aykırı olduğu, toplantının usulüne uygun tebligat ve bildirimler yapılmadan gerçekleştirildiği, müvekkilinin genel kurul toplantısını diğer ortaklardan şifahen öğrendiği, —— davetlerin nasıl yapılacağının gerek 1163 Sayılı Kanun gerekse ———ana sözleşmesinin 28. maddesinde düzenlendiği, Genel Kurul Toplantısının A maddesinde, ——-ise elden tebliğ yapıldığı, davacı müvekkilinin 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulan davalı ——tarihinden bu yana — numaralı üyesi olduğu, müvekkilinin ——- tarihli yine şifahen öğrendiği —— katıldığı, genel kurulda “ortaklık payını ispat edecek yeterli belge ve ödeme evrakı ibraz edemediği” yönünde asılsız iddialar ortaya atıldığı, davalı —— —- keyfi olarak alınan davacı müvekkili hakkında verilen 8 nolu ihraç kararı maddesinin iptalini, mahkemece davalı kooperatife ait resmi defter ve muhasebe kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak müvekkilinin ———üyeliğine dayalı borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili —– resmi belgelerdeki kayıtlı adresinin ——- olduğu, bu nedenle ek-1’de sunulan genel kurul çağrı mektubunun davacının bu adresine gönderildiği, müvekkili —— tarafından davacıya gönderilen tüm ihtarnamelerin bu adrese gönderildiği ve tüm ihtarnamelerin bu adreste oturan——– tarafından davacı adına teslim alındığı, davacı tarafın istediği tebligatı teslim aldığı, istemediği tebligatı da teslim almadığını, tebligatı teslim almadığını iddia etmesine rağmen genel kuruldan haberdar olduğu ve genel kurula katıldığını, davacının bu beyanıyla açıkça mahkemeyi yanıltmaya çalıştığı, davacının sabit fiyatlı —–üyesi olmadığı, davacının —–temel kuralı olan eşitlik ilkesi gereği diğer —-ortakları gibi aidat ödeme yükümlülüğü altında olduğu, emsal —- üyelerinin —- yılının sonuna kadar ———-aidatlarını ödediği, davacının yalnızca —– yıllarında yaptığı, davacı —- borçlarını ödemediğinden—— Maddesi’ne göre -ortaklığından —— maddesinde görüşüldüğü ve genel kurul tarafından —– ortaklığından ihracına karar verildiği, haksız ve kötüniyetli davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davaya konu uyuşmazlık davalı ——-tarafından yapılan — tarihli ——- ihraç kararının iptaline karar verilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı ve davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır. Aşağıda bilirkişi raporlarının ilgili kısımları alıntılanacak, emsal yargıtay kararlarına atıflar yapılacak ve sonuca gidilecektir.
Mahkememizce alınan 02.11.2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda —– usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine deli kudretine haiz olduğu, TBK M. 147 gereğince ——alacaklarında zaman aşımı 5 yıl olup davacının —- dahil olma yüzere —- aidat borçlarından sorumlu tutulabileceği, Davacı——– seçilen iki üyeye yapılan toplam tahakkukların takip edildiği —— hesaplar karşılaştırılarak davacıya herhangi bir eksik tahakkuk yapılmadığının anlaşıldığı, 50.000 TL’lik kredi kullanımına ilişkin bazı onaysız belgeler sunulmuş olsa da ilgili kredinin ne kadarlık kısmanın davacı ——-adına çekildiği, kredi masraflarının hangi oranda yansıtıldığı açıkça anlaşılamadığından kredi kullanımına ilişkin masrafların dikkate alınmadığı, ayrıca yönetim kurulu tarafından yetkisiz olarak kullanılan krediye ilişkin masrafların davacıya yansıtılmasının mümkün olmadığı, Yine——-tutarındaki anapara açıklamalı ve 176.481,26 TL tutarındaki faiz açıklamalı borç kayıtlarının da gerek zaman aşımına uğrayan kısma ilişkin hesaplamalar içerdiğinden gerekse davalı ——ticari defterlerinde kayıtlara uygun olmadığından dikkate alınmadığı,31.12.2017 tarihli icra masrafları açıklamalı 941,43 TL ise icra masraflarının icra dairesi tarafından tahsil edilmesi gerektiğinden, hesaplamada dikkate alınmadığı, —– yılı tahakkukları açıklamalı borç kaydı bir sonraki yıl doğacak aidat borçlarına ilişkin olup 13.12.2019 ihtarname tarihi itibarıyla dikkate alınmasının mümkün olmadığı, 13.12.2019 ihtarname tarihi itibarıyla davacının davalıya 26.773,19 TL anapara ve 5.820,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.593,54 TL borçlu olduğu, İhtarname ile talep edilen 64.060,00 TL ana para ile toplam 178.051,23 TL gecikme faizi alacağına ilişkin talebin, davalı ——-ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüşmediği,Davalı ——tarafından yapılan—– alınana —– nolu davacının kooperatiften ihracına yönelik kararın, kanun ve —–ana sözleşmesi hükümlerine uygun olmadığı, dolayısıyla alınan kararın iptal edilebileceği …” yolunda görüş belirtmişlerdir. Bilirkişi heyetinin bu raporu denetime uygun olmadığından, davacının zamanaşımına dair bir iddiası olmadığı halde hesaplamalar son 5 yılla ——–tutulduğundan davacının yaptığı ödemeler TBK 100 gereği öncelikle işlemiş faiz ve masraflardan düşülmesi gerekmesine rağmen düşülmediğinden rapor denetime uygun olmadığından bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti—- tarihli ek raporunda “…. Davalı ———- usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş —– yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu; ancak yevmiye ve/veya envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olması nedeniyle —– yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olmadığı,
Davacı——— ve diğer üyelere yapılan toplam tahakkukların birbiriyle aynı olduğunun tespit edildiği; davacıya yapılan eksik tahakkuklar varsa diğer tüm üyelere de aynı tutarda eksik tahakkuk ettirilmiş olduğu,
Bazı yıllara ilişkin defterlerin sunulmamış olması, bazı defterlerin kapanış kayıtlarının bulunmaması, bazılarının sayfalarının kayıp olması gibi nedenlerle —– yılına kadar hesap hareketlerinin kesintisiz ve doğru olarak ortaya konması mümkün görünmediği;
Davalı ———- düzenlediği ihtarname ekindeki ana para borç taksitleri tablosunun genel kurul toplantılarında kararlaştırılan aidat dökümlerinden oluştuğu, davacının—– döneminde yaptığı ödemelerin hiç birinin tabloya yansıtılmadığı, yıllar itibarı ile tablodaki yıl sonu borç bakiyeleri ile yevmiye defteri borç bakiyelerinin denk olması gerekirken, borç bakiyeleri arasında büyük farklar olduğu, davacının —- ortaklardan alacaklar hesabının —– tarihi itibarı ile borç bakiyesi kaydi olarak — olduğu halde, aynı tarihte ihtarname eki tablodaki ana para borç bakiyesinin ——-olduğu, davacı ——— tablo ve defter kayıtlarının denkleştirmek üzere – davacının —– ortaklardan alacaklar hesabındaki defter kayıtlarına hiçbir belgeye, gerekçeye, yasal dayanağa dayalı olmadığı halde, 40.625.38 TL. borç kaydedildiği, — ortağı olan davalı ——— —–ortağı hesabına bu borç kaydının yansıtılmadığı;
TBK m.100’e göre ödemelerin öncelikle faiz ve giderlere mahsup edildiği hesaplamaya göre 13/02/2019 ihtarname tarihi itibarıyla davacının davalıya 44.398,12 TL anapara ve 9.341,68 TI. işlemiş faiz olmak üzere toplam 53.739,75 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı: ihtarname ile yapılan “64.060,00 TL ana para ile toplam 178.051,23 TL gecikme faizi” alacağına ilişkin talebin, davalı ——-ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüşmediği;
Muhasebeleştirilen ve ihtarnameye ekli tabloda yer alan 10.630.00 TL aidatlarının “tasfiye masrafı” kapsamında değerlendirilmemesi halinde davacının ana para borç bakiyesi (44.398,12 – 10.630,00) 33.768,12 TL olacağı:
Genel kurul kararlarına dayalı olmadığı halde muhasebeteştirilen ve ihtarnameye ekli tabloda yer alan 19.263,00 TL imar barışı bedelini dikkate alınmaması halinde ——davacının 25.135,12 borçlu olacağı; İmar barışı bedeli davacının fiilen—— yılından bu yana kullanımında bulunan konutun tapusunun davacıya intikaline yönelik bir harcama olması gerektiği; 19.263,00 TL davacının yevmiye defteri hesabına borç kaydedildiği ve ihtarnameye ekli tabloda da anapara olarak yer aldığı halde, davacımın kullanımında olduğu anlaşılan konutun tapusunun davalı ——– mülkiyetine intikali için harcandığı; davacıya tapuda konut intikalinin yaptırılmadığı; fiilen tasfiye halinde olduğu anlaşılan davalı ——– KK. 81/2. maddesi hükmüne göre ortaklıktan çıkarılan ortağın konutu geri alınmaması gerekirken, tapuda konut intikali sağlanmadan önce davacının ortaklıktan çıkarılması cihetine gidildiği:
10.630,00 TL site aidatının yanı mra 19.263,00 TL imar barışı bedelinin birlikte dikkate alınmaması halinde muhasebe kayıtlarına göre davacının davalı kooperatife borcunun —— olacağı;
—-tarihli ——– gündem maddesi kapsamında alınan ortaklıktan çıkarma kararının iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı; davada hak düşürücü süre oluşup oluşmadığı hususlarındaki takdir hakkının Mahkeme’ye ait olduğu;
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkatc alındığında; davalı ———- 30.06.2019 tarihli genel kurul toplantısının —–gündem maddesi kapsamında davacı hakkında alınan “ortaklıktan çıkarma” kararının kanun ve ana sözleşme hükümleri ile ilgili —–kararlarına aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatinde oldukları..” yolunda görüş bildirdikleri görülmüştür.
14.09.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle “… Mahkeme salonunda 6 adet çuval içerisinde yer alan davalıya ait — yılları arası ticari defterlerin incelendiği, ilgili yıllar ticari defterlerin noter açılış kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak gerçekleştiği, bunun haricinde defterlerin binlerce sayfadan ibaret olduğu, sayfalarda yer alan yazıların yer yer okunamaz hale geldiği, mevcut haliyle defterlerde yer alan sayfa satırlarının incelemesinin aylar alabileceğinin anlaşıldığı, ayrıca davacıya ait hesap detaylarını gösterir harita niteliğindeki hesap muavinlerinin ise ilgili çuvallar içerisinde bulunmadığı, yerinde yapılan incelemede de bilgisayar çıktısı herhangi bir belgenin ibraz edilemeyeceğinin belirtildiği, Davalı nezdinde davacıya ait hesap hareketlerinin incelendiği ancak —— yılından önceki ticari defterlerin bulunmayışı ve mevcut defterlerin yer yer okunamaz hale gelmesinden doyalı sonuca gidilemediği, İncelemeye ve sonuç çıkarmaya elverişli kanuna uygun olarak tutulmuş ticari defterler mevcut olmadığından, defterlere göre davacı —– —- borcunun kesin olarak tespit edilmediğinden —- ile alınan ihraç kararının kanunun ve ana sözleşmenin emredici hükümlerine aykırı olduğundan iptali gerekeceği görüş ve kanaatinde oldukları…” yolunda görüş bildirdikleri anlaşılmıştır. Bu raporunda denetime uygun olmaması nedeni ile 16.11.2022 tarihli 10. Celsede bilirkişi heyetinden istenen hususlar ara karara ayrıntılı olarak yazılmış bilirkişilerden ek rapor talep edilmiştir. Bilirkişi heyeti 10.01.2023 tarihli heyet ek raporunda “… Davalıya ait ticari defterlerin bir kısmının okunaksız olması, —- yılı öncesine ait ticari defterlerin ibraz edilmemiş olması, ayrıca dosyada mübrez davacıya gönderilen ihtarname içeriğinde yer alan tutarların davalı ticari defterleri ile büyük oranda uyumsuz olması nedenleriyle işbu rapora esas hesaplamalarda, davalının —- yılı yevmiye defteri açılış maddesinde yer alan davacıya ait 1.190,00 TL tutarlı borç bakiyesinin esas alınması ve —– yılından itibaren yapılan genel kurullarda karara bağlanan aidat tutarlarının eklenmesi ile davacının yıllar itibariyle gerçekleştirdiği ödemelerin mahsup edilmesi yönteminin benimsendiği, Davalı yevmiye defterinden tespit edilebildiği kadarıyla davacının —Ortaklardan alacaklar hesabında 19.263,00 TL tutarlı imar barışı bedelinin tahakkuk ettirildiği, mevzuatta kat irtifakı kurulmuş olan konutlarda tüm maliklerin birlikte başvurusu zorunlu olması ancak m2 ölçüsüne göre hesaplanacak imar barışı bedelinin o anda öngörülmesinin mümkün olmaması, ayrıca bankadan ne kadarlık bir kredi alınması gerektiğinin öngörülememesi nedeniyle, genel kurulun yönetim kuruluna tutarların belirlenmesi açısından yetki devrinin söz konusunun fiiliyatta mümkün olabileceği, yine genel kurulun her zaman toplanan bir organ olmaması nedeniyle imar barışı işleminin somut olaydaki gibi gerçekleşmesinin doğal olduğu, dolayısıyla 19.263,00 TL’lik imar barışının konut maliyetine dahil olması gerektiği,
Davalının davacıya noter aracılığıyla gönderdiği ihtarnamede yer alan tutarlar içerisinde 10.630,00 TL aidatının yer aldığı, bu tutarın tasfiye masrafı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği
Davacının yaptığı ödemelerin TBK’nın 100.maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faiz ve giderlere mahsup edilmesin neticesinde, davalı nezdinde davacının site aidat ve ödemelerinin kaydedildiği 131-Ortaklardan alacak hesap bakiyesinin 13.02.2019 ihtarname tarihi itibariyle 25.219,91 TL aidat, 19.263,00 TL imar barışı ile 9.316,63 TL birikmiş faiz olmak üzere genel toplamda 53.799,64 TL olarak hesaplandığı görüş ve kanaatinde oldukları..” yolunda görüş bildirmişlerdir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere iş bu dava ——genel kurul kararının iptali ve davacının kooperatife borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin bir menfi tespit davasıdır.
——–Dosya kapsamında bozma ilamına uyularak alınan ek raporda, asıl ve birleşen dava yönünden ——-tarafından davacılara gönderilen ihtarnamelerdeki asıl alacak miktarlarının gerçek miktarı yansıttığı, ancak 6098 sayılı TBK’nın 120/2 maddesi gereği asıl borca ilişkin hesaplanan faiz miktarının ihtarnamede bildirilen miktardan fazla olduğu tespit edildiği halde mahkemece gecikme cezası bakımından tespit edilen bu farkın küçük bir fark olduğunun kabulü ile gerçek borcu yansıttığı sonucuna varılmış ise de, ihtarnamelerde istenilen borç miktarı ile gerçek borç miktarı arasındaki 900,00 TL civarında olan fark, mahkeme kabulünün aksine ihtarların geçerliliğini etkileyecek seviyededir. Bu miktarlara bağlı olarak gerçek borcu yansıtmayan ihtarnamelere dayalı olarak verilen ——–üyeliğinden ihraç kararları hatalıdır. O halde, mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekirken…” belirtmiştir.
——–Dava, ———-üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.—-davalı ——– maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ——-üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi —– gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği, her iki ihtarnamede de bildirilen borç miktarının aynı olup olmadığı, tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir…” belirtmiştir. Bu tür bir davada ispat külfeti borç bildirimini yapan ———tüzel kişiliğine aittir.
——-İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, —– tarafından; borç miktarı ve ihtarnamelerin eksiklik içermediği, gerçek borçtan kastın ———-kayıtlarına uygun olması olduğu, davacı tarafından —- tarihli ihtarnameler ile 7.400,00 TL borcun istenmesinde bir usulsüzlük olmadığı, 12.11.2015 tarihine göre borcun artık 7.400,00 TL değil 12.200,00 TL olduğu; ancak ———- 31.07.2015 tarihi itibariyle 7.400,00 TL ödeme istemesinde isabetsizlik olmadığı, kalan borç miktarını daha sonra ödenmesini ihtar etmesinin her zaman mümkün olduğu gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasını doğru olmadığı belirtilerek istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ———– kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” şeklindeki kararında gerçek borçtan anlaşılması gerekenein ——–kayırlarına uygun olmasından söz edildiğini belirtmiştir.
——– Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ihtarnamelerin düzenlendiği ——yılında yıllık faiz oranının — olması dikkate alındığında faizin aylık—– olarak öngörülmesinin 818 sayılı Borçlar Kanun’un 19 ve 20. maddeleri ile yargılama sırasında yürürlüğe girmiş olan —— açıkça aykırılık teşkil ettiği, 120/2 maddesi dikkate alındığında genel kurulda kabul edilmiş faiz oranının, o tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Yasanın 2/1 maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı, bu durumda ihtarnamelerde belirtilen faiz borcunun belirtilen yasa maddeleri gereğince gerçek borcu yansıtmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne,——- Kararının iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı ———vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ——–vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” şeklindeki kararında Türk Borçlar Kanun’un 26. ve 27. Maddeleri ve BK’nun 120/2 maddesi dikkate alındığında genel kurulda kabul edilmiş faiz oranının, o tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Yasanın 2/1 maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağını belirtmiştir. Aynı yönde birçok karar bulunmakta olup bir kaçı aşağıda aynen alıntılanacaktır.
——Dairemiz temyiz incelemesi sonucunda; davacılara gönderilen ilk ihtarnamede 30 gün geciktirilmemiş aidat borcunun da yer aldığı, temerrüt faiz oranı yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı, gerçek borcu yansıtmayan ihtarnamelere dayanarak verilen ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması sonucu kararın bozulmasına karar verilmiştir…” belirtmiştir.
——Mahkeme iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, düzenlenen ihtarnamelerin düzenlenmesinde usulsüzlük olmadığı, ancak ihraç kararına konu alacağın hesabında faiz hesabının TBK’nın 120/2. maddesinde yazılı faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı kuralına aykırılık teşkil ettiği dikkate alındığında gerçek borcu içermeyen 1.ve 2. ihtarlara dayanarak alınan ihraç kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanının kabulüne karar verilmiştir…ukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” belirtmiştir.
——— Davacı vekili, dava dilekçesiyle, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini de talep etmiş olup, mahkemece bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, davacının davalıya olan borç miktarının tespit edildiği de dikkate alınmak suretiyle, davacıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin harcını yatırması için önel verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken… ” şeklindeki ilamında ortağın borçlu olmadığının tespitini de talep etmesi halinde borçlu olmadığını ileri sürdüğü miktar üzerinden nispi harcın tamamlatılması gerektiğini belirtmiştir. Davacı dava dilekçesinde ortaklıktan ihraç kararının iptali yanında aynı zamanda davalıya borçlu olmadığının da tespitini talep etmiştir. —– tarihinde icra edilen duruşmasında davacıya bu hususta süre verilerek eksik harcı ikmal etmesi sağlanmıştır.
Yukarıda alıntılanan emsal yüksek mahkeme kararları ve doktrindeki görüşler bir bütün olarak değerlendirildiğinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ——–üyelerinin ihracı ile ilgili davalarda mahkeme öncelikle aidat borcunun ödenmesi için üyeye 2 ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün 2. İhtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğu ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığı belirlenmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanun’un 26. ve 27. Maddeleri ve BK’nun 120/2 maddesi dikkate alındığında genel kurulda kabul edilmiş faiz oranının 3095 sayılı Yasanın 2/1 maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağını da yukarıda alıntılanan kararlarda belirtilmiştir. İhtarların geçerli olabilmesi için ayrıca ana para ve faiz borcunun hangi aylara ve yıllara ait olduğunun gösterilmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı ortağa ——– İhtarının gönderildiği, ihtarda 64.060,00 TL ana para 178.051,23 TL gecikme faizi borcunu ödemesi hususunda ihtar tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük süre verildiği, akabinde ——- İhtarın gönderildiği, ödeme için 1 aylık süre verildiği davacıdan 64.060,00 TL ana para 178.051,23 TL gecikme faizi borcunu ödemesinin talep edildiği, parasal yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesi ile de genel kurulda alınan — nolu karar ile davacının ihtarına karar verildiği anlaşılmıştır. —-kararları gereği ortağın genel kurula katılmış olup olmaması önem arz etmeksizin ihraç kararının da ortağa tebliği gerekmektedir. İhraç kararının davacıya tebliğ edildiğine dair bir delil sunulmamıştır. Kök bilirkişi raporunun—- tarihinde yapılan——-ödemeleri zamanında yapmayan üyeler için aylık % 2 gecikme faizi alınmasına” karar verilmişse de Yargıtay içtihatları çerçevesinde uygulanabilecek faiz oranı, yasal faiz oranının 2 katı olup yıllık %18 (aylık %1,5)’dir. Gerçek borcu içermeyen ihtarnamelere dayanılarak ortağın ihracına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalının davacı ortaktan talep ettiği faiz oranı ———Maddeleri ve BK’nun 120/2 maddesindeki amir hükümlere aykırı olup davanın ( İhraç kararının iptaline dair istemin) sırf bu nedenle dahi kabulü gerekmektedir. Parasal yükümlülükleri yerine getirmeme hukuksal sebebine dayalı ihraç kararının iptali davasında istenen borcun gerçek borç olduğu ve ————kayıtlarına uygun olduğu hususunda ispat külfeti davalı kooperatiftedir. Her ne kadar davalı yanca “davacı ödeme yaptığını ispat etsin ” şeklinde iddialar ileri sürülmüş ise de öncelikle davacının ne kadar borcu olduğu, hangi aidatı ödemediği, aidat için istenen faizin usul ve yasaya uygun olduğu hususlarında ispat külfeti kooperatiftedir. ———- bu yükümlülüğü yerine getirmesi halinde ispat külfeti bu defa davacı ortağa düşecek olup bu defa ortak ödeme yaptığını ispat külfeti ile karşılaşacaktır. Keza davacının ikici talebi de menfi tespit istemine ilişkin olup menfi tespit davasında da ispat külfeti davalı kooperatiftedir. Davalı davacının ne kadar borcu olduğunu ispat yükü altındadır.
Davalı ——— ——- yıllarına ait ticari defterlerinin yevmiye ve envanter kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu bu nedenle bu yıllara ait defterlerin usul ve yasaya uygun tutulmadığı, davalı lehine delil teşkil edemeyeceği anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerinin de büyük kısmı okunaksız olup esasen bilirkişi heyetleri de büyük çaba sarf etmişlerdir.Sadece mahkememiz kaleminde çuvallar dolusu ticari defter ve kayıtlar bulunmaktadır. Nitekim bilirkişiler de örnek olması açısından —–tarihili rapora ek olarak yevmiye defterlerinden birkaç görsel rapor ekinde sunulmuştur.—- tarihli 1. Ek raporun imar barışı ile ilgili tespit ve değerlendirmelerine aşağıdaki gerekçelerle itibar edilmemiştir.Parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyeler için genel kurulda yönetim kuruluna bankadan kredi çekmesi hususunda yetki verilmiş olup genel kurulun her zaman toplanan bir organ olmaması nedeni ile imar barışı işleminin somut olaydaki gibi gerçekleşmesinin doğal olduğu dolayısı ile davacıdan—– imar barışı bedeli talep edilebileceği anlaşılmıştır. Öte yandan davacının esasen bu bedeli ödememe yönünde inkarı da söz konusu değildir. Davacı dava dilekçesinin 3. Sayfasında imar barışı bedelini ödemek istediğini davalı ———yetkililerine bu bedeli ödemek istediğini belirttiğini ancak davalı ————yönetiminin bunu kabul etmediğini beyan ettiği görülmüştür. Öte yandan ———-üyeleri Kooperatifler kanununun 23. Maddesi gereği bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Bu hüküm emredici bir hükümdür. ———– defterlerinin yapılan incelemesi sonucunda diğer tüm ortaklardan imar barışına dair bu bedelin tahsil edildiği görülmüştür. Davacı da ———–ortağı olduğundan söz konusu yapının yasal hale getirilmesi ( kullanım izninin alınabilmesi) için diğer tüm ortaklar gibi bu bedeli ödemekle yükümlüdür.Yine 1. Ek raporun site aidatı olarak tahakkuk ettirilen kısımların davalı ———— tasfiye olduğu, bu nedenle bu bedelin davacıdan talep edilemeyeceği tasfiye masrafı kapsamında değerlendirilmesi yolundaki görüş de hatalı olup davalı ———- tasfiye halinde olduğuna dair bir delil olmayıp keza ———- tasfiyeye girdiğine dair alınmış bir genel kurul kararı da bulunmamaktadır. Söz konusu aidatlar da genel kurul kararlarına dayanmaktadır. Alınan —— tarihli raporda site aidat ve ödemeleri dahil olmak üzere davacının ihtar tarihi itibarı ile borcu tespit edilmiştir. Borcun içeriğinde davalının bu rapora itirazında belirttiği site aidat ödemeleri de dahildir. Nitekim rapor ekinde sunulan “EK 2 —————–nezdinde davacı hesap hareketleri ” başlıklı liste incelendiğinde ——– yıllarına ait aidatlar da hesaplamaya dahil edilmiştir. 10.01.2013 tarihli bilirkişi raporu denetime uygun bulunmuş, davacının yaptığı ödemeler TBK’nın 100. Maddesi gereği öncelikle faiz ve giderlere mahsubu sonucu davacının ihtarname tarihi itibarı ile 25.219,91 TL aidat, 19.263,00 TL imar barışı ile 9.316,63 TL birikmiş faiz olmak üzere genel toplamda 53.799,64 TL borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıda alıntılanan emsal Yargıtay kararında ihtarnamelerde istenilen borç miktarı ile gerçek borç miktarı arasındaki 900,00 TL civarında olan farkın dahi mahkeme kabulünün aksine ihtarların geçerliliğini etkileyecek seviyede olduğunu belirtmiştir. Somut olayda genel kurulda faiz oranına dair alınan kararların usul ve yasaya ve amir hükümlere aykırı olduğu, ihtarda istenen borç ile davacının tespit edilen borcu arasında fahiş fark olduğu, ihtardaki borcun gerçek borcu yansıtmadığı anlaşılmış davacının ihracına dair genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir. Keza yine davacının diğer talebi de menfi tespit istemine ilişkin olup TBK’nın 100. Maddesi gereği davacının yapmış olduğu ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsubu sonrası davacının davalıya borçlu olduğu miktar tespit edilmiş menfi tespit istemine dair davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE :
Davalı ————- 30.06.2019 tarihli genel kurulunda 8 numaralı gündem maddesinde alınan davacının ihracına dair kararın iptaline,
Davacının üyesi olduğu davalı kooperatife 53.799,64 TL borcunun bulunduğunun tespitine, davacının davalı kooperatife 188.311,59 TL borçlu olmadığının tespitine,
2-Alınması gerekli 12.863,56 TL karar ve ilam harcından davacı yanca yatırılan 44,40 TL peşin harç, 4.090,25 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 8.728,91 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı yanca yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 4.090,25 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 4.179,05 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 222,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 2.222,00 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 1.728,25 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 11.000,00 TL bilirkişi ücreti, 46,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 11.046,70 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 2.454,69-TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekille temsil ettirildiğinden menfi tespit yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 29.246,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7- Davacı vekille temsil ettirildiğinden kabul edilen genel kurul kararının iptali yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesinin 13. Maddesi gereği 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
8- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——– Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliğiyle açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2023