Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1040 E. 2020/360 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/1040 Esas
KARAR NO: 2020/360
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/07/2019
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin————– davalı taraf olan ———- arasında yapılan telefon görüşmeleri, ——- yazışmaları sonucunda sözleşme kurulmuş ve bu sözleşme gereğince müvekkil şirket davalı adına ———- ———- edildiğini, müvekkili şirket ürünlerin teslim alınması üzerine, borçluya ürünlerin tedarik edildiğini ve teslim alınması gerektiğini ——– defalarca bildirdiğini, davalı taraf ise müvekkil şirkete —–yazışmasında ——–kurulacak olan ———– için ——— haber beklediklerini, en kısa sürede cihazları teslim alacağını bildirdiğini ancak cihazlar müvekkilinin şirketin deposundan alınmadığını, davalı tarafın söz konusu cihazları teslim almaması üzerine —- Noterliğinin ———— Yevmiye Nolu ihtarnamenin gönderildiği, söz konusu ihtarname ile davalı tarafa ürünlerin müvekkil şirketin deposunda olduğu, malların haklı sebep olmaksızın teslim alınmamasından ötürü alacaklı temerrüdüne düştüğü bildirildiğini ve ürünleri teslim alınmak için adres bildirilmesini, bedelin ödenmesini talep edildiğini, davalı tarafın ihtarname cevabında taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığını iddia ettiğini, bunun üzerine tekrardan —- Noterliği’nin ———– yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilmiş ve bu ihtara ilgili faturaların eklendiğini, ihtarnamede cihazların teslim alınmaması durumunda TBK md. 107 gereğince müvekkili tarafından ürünlerin tüm masrafları muhataba fatura edilerek ardiyeye bırakılacağıni, bu süreçte ürünlerde meydana gelebilecek hasarlardan davalının sorumlu olduğunu, söz konusu siparişlerin teslim alınmamasından doğan/doğacak olan tüm zararların tazmini için her türlü hukuki/cezai yollara başvuru hakkımızın saklı kaldığı ve faturada belirtilen bedel ödenmediği takdirde ihtarın tebliği tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletileceğinin ihtar edildiğini, bunun üzerine davalıya karşı önce ——– İcra Müdürlüğünün ———— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu, söz konusu görüşmelerden davalının borcu kabul etmemesi nedeniyle olumlu bir sonuç alınamadığı, bu nedenle haklı davanın kabulüne, davalı aleyhine açılan —– İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyasına yaptığı asıl alacak ve tüm fer’ilerine ilişkin itirazlarının iptaline, davalı borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ———— ve servis hizmetleri alanında faaliyette bulunmakta olduğunu, dava konusu edilen ————- geçmişteki ————– olduğunu ve geçmişteki taahhütleri kapsamında bu cihazlardan daha önce —- adet satın aldığını, Satın alınan cihazlar halen müvekkili tarafından kiralanmak suretiyle çeşitli hastanelerde kullandırıldığını, ———– ürünlerin üretim ve sair haklarını ——– devredildiğini, cihazları devralan şirketin ——— bu defa müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösteren davacı şirket yapmaya başladığını, dava konusu edilen ————- kurulacak olan ——- kullanılmak üzere ———– tarafından açılacak ihaleye teklif edilmek amacıyla müvekkilce alımı düşünülmüş ancak davacı ——— sözleşme ilişkisi kurulmadan ürünlerin alımından vazgeçildiğini, sözleşme ilişkisinin kurulduğunu iddiasına karşılık sözleşme ilişkisinin kurulmadığı yönündeki itirazlarının devam ettiğini, bu itirazlarına rağmen sırf delil yaratma gayesiyle fatura gönderildiği ve bu faturalara —- günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğini, davaya konu edilen faturaların defterlere işlenmeksizin aynen iade edildiğini, faturaların iade edilmiş olmasına rağmen, halen dahi taraflar arasındaki alım-satım ilişkisinin ——— tarihli faturayla da sabit olduğunun iddia edildiğini, bu durumun, anlaşılabilir ve hukuken kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın sözleşme ilişkisi olduğunu kanıtlayamadığını, bu nedenle davacının takibe dayanak faturadan dolayı müvekkilinden bir alacağının bulunmadığı açık olduğu, fatura alacağına dayalı başlatılan takibe karşı yapılan itirazın iptaline karar verilebilmesi mümkün olmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun; “Genel kural” başlıklı 5. Maddesi; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” şeklinde, “Genel yetkili mahkeme” başlıklı 6/1. Fıkrası “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde yer aldığını, müvekkilinin şirketin yerleşim yerinin,—————-olduğunu, dolayısıyla, müvekkil aleyhine açılacak davalara bakmaya ——— Mahkemelerinin yetkili olacağını, bu sebeple öncelikli olarak yetkisizlik kararı verilmesini aksi halde davanın esas yönünden reddine, dava değeri üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında var olduğu beyan edilen şifai sözleşmeye dayalı olarak davacının davalıdan olan alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
—— Noterliğinin ———— yevmiye nolu ihtarnamesi dosya ibraz edilmiş olup incelenmesinde, davacı tarafından davalıya dava konusu borcunu ödemesi hususunda ihtarname göndermiş olduğu, ödeme için kendisine —– süre vermiş olduğu, ihtarnamenin davalıya ——- tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
—— İcra Dairesinin —– sayılı icra takip dosyası getirilip incelenmiştir. Davacı———— davalı borçlu aleyhine davaya konu fatura alacağından kaynaklanan toplam ——— ilamsız icra takibi yapmış olduğu, davalı borçlunun yasal süre içerisinde ——— tarihinde borca ve ferilerine itiraz etmiş olduğu, icra takibinin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen şifai olarak düzenlenmiş bulunan ———————— kapsamında davalının gerekli bedeli ödemediği iddiasıyla davalı aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, süresi içerisinde itirazın iptali talebiyle işbu davanın açıldığı, davalı tarafça yetkili mahkemenin ———- Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle mahkememizin yetkisine itirazda bulunduğu görülmüştür. Taraflar tacirdir.
Yapılan yargılamaya göre, taraflar arasında var olduğu beyan edilen şifai sözleşmenin konusunun ———- edilmesi olmasına göre, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun ‘’İfa Yeri’’ başlıklı 89/(3). maddesindeki ‘’Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir’’ hükmü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ‘’Sözleşmeden doğan davalarda yetki’’ başlıklı 10 maddesine göre, ‘’(1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir’’ hükmü gereğince sözleşmenin ifa yerinin davalının yerleşim yeri olması ve davalının da yerleşim yerinin —— ili olmasından dolayı yetkili mahkeme ——- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle, davalının yetki itirazının kabulüyle mahkememizin yetkisizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, taraflar arasındaki şifai sözleşmenin ifa yerinin davalının yerleşim yeri olması, davalının yerleşim yerinin de —ili olması sebebiyle yetkili mahkeme —- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan mahkememizin yetkisizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- Davalının yetkisizlik ilk itirazının kabulüne, taraflar arasında var olduğu beyan edilen sözleşmenin—————– edilmesi olmasına göre, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun ‘’İfa Yeri’’ başlıklı 89/(3). maddesindeki ‘’Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir’’ hükmü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ‘’Sözleşmeden doğan davalarda yetki’’ başlıklı 10 maddesine göre, ‘’(1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir’’ hükmü gereğince sözleşmenin ifa yerinin davalının yerleşim yeri olması ve davalının da yerleşim yerinin——- ili olmasından dolayı yetkili mahkeme —- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren (süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren) 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dilekçe ile dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmaya yetkili ———— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3- Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren (2) hafta içerisinde dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK ‘nın 20/1 maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti , gider avansı vd. hususların talep hlinde 6100 Sayılı HMK ‘nın 331/2 maddesi gereğince mahkememizce hüküm alıtna alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanununun istinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda kararın tebliğ tarihinden itibaren (2) haftalık süre içerisinde (HMK ‘nın 345 . Maddesi ) mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ( HMK ‘nın 343. Maddesi ) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK ‘nın 344. Maddesi) suretiyle ———– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.08/07/2020