Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/102 E. 2019/692 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/102 Esas
KARAR NO: 2019/692
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 03/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin —– tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı —– malik ve işleteni olduğu ——– plakalı aracın —– tarihinde çift taraflı trafik kazası neticesinde hasarlandığını, meydana gelen kaza neticesinde —-plakalı araçta toplam —-hasar meydana geldiğini, — plakalı aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı——– malik ve işleteni olduğu —————plakalı aracın —- tarihinde tek taraflı trafik kazası neticesinde hasarlandığını, meydana gelen kaza neticesinde —- plakalı araçta toplam——TL hasar meydana geldiğini, ———– plakalı aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, kasko sigortacısı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimselerin kastı dışında kusurları ile meydana gelen zararlardan sorumlu olduğunu, davalının kasko poliçesi genel şartları gereği kdv dahil hasar tutarının tamamından sorumlu olduğunu, davalı … şirketine araçta meydana gelen hasar bedelinin alacağın temliki sözleşmesine uygun olarak ödenmesi için başvuru yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik —-TL hasar bedelinin ve ———–TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İstanbul Anadolu 3. Tüketici Mahkemesinin ———– K. Sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde, Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/1-(l) maddesinde de, tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında, Kanunun 83. maddesinde de, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dosyanın yapılan incelenmesinde; davacı şirket ile dava dışı araç malikleri arasında —– tarihlerinde “Hasar Tazmini ve Alacağın Temliki” başlığını taşıyan ve davalı … şirketi tarafından kasko sigortası ile sigortalanan————-plakalı araçlarda kaza nedeni ile oluşan hasarın davacı tarafça onarımı yaptırılarak bedellerinin ödenmesi nedeni ile oluşan hasar ile ilgili rücu takip ve dava haklarının tamamının TBK m.183 hükümlerine göre davacıya temlik edildiği anlaşılmıştır. Dava dışı sigorta ettirenlerden alacağı temlik alan davacının, davalı … şirketine kasko sigortası ile güvence altına alınan ——– plaka sayılı araçlarda trafik kazası sonucunda meydana gelen hasarlara ilişkin olarak davalı … şirketine başvuru yapılmasına rağmen ödemelerin yapılmaması nedeniyle hasar bedellerinin tahsili talep ve dava edilmektedir.
Dosyaya celp edilen araç kayıtlarının incelenmesinde; ——— plakalı araçların sahiplerinin gerçek kişi olduğu ve araçların kullanım amaçlarının hususi olduğu, dava dışı araç sahipleri olan gerçek kişiler ile davalı … şirketi arasında kasko sigorta sözleşmesinin bulunduğu ve aralarındaki bu ilişkinin 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olduğu, davacının dava dışı tacir sıfatları bulunmayan gerçek kişi sigortalılardan alacağın temliki hükümlerine göre hasar ile ilgili rücu takip ve dava haklarının tamamını temlik aldığı, açılan davanın yukarıda etraflıca anlatıldığı üzere mutlak ve nispi ticari dava niteliğinin bulunmadığı, böylece tüketici hukukundan kaynaklanan davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği için ———— davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi olduğuna, Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK.nun 21-(1)c maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın; mahkememiz görevsizliği nedeni ile HMK.115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden REDDİNE, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi olduğuna,
Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK.nun 21-(1)c maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
Harç ve mahkeme masrafı konularının görevli mahkeme tarafından nihai kararda değerlendirilmesine,
2-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/10/2019