Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1019 E. 2021/178 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/1019 Esas
KARAR NO: 2021/178
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketçe kesilen;—- bedelli fatura. ——— bedelli fatura borçlu/davalı şirket tarafından ödenmediğini, fatura bedellerinin borçlu/davalı şirketçe ödenmemesi üzerine, söz konusu faturalar cari hesaba dayanarak tarafımızca — tarihinde —-Sayılı dosyası ile asıl alacak ve faizi ile birlikte toplamda —— üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketçe itiraz dilekçesinde fatura ve cari hesap ekstresini tebliğ almadıklarını belirtmiş ardından faturalardaki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı iddia edildiğini, davalının çelişen açıklamalarından da anlaşılacağı üzere davalı şirket dayanak belgeleri tebliğ almıştır ki kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere aksi mümkün olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişksinden kaynaklı faturalara dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin —–tarihinde süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurduğu görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı —– firması yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, davalının davaya katılmadığı ve cevap dilekçesi de sunmadığı, davacı tarafından düzenlenen e-faturaların davalıya teslim edildiğini gösterir fatura zarf dökümlerinin ibraz edildiği, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikteki irsaliyelerin teslim alan kısımlarında çeşitli şoför isimleri ile plaka numaralarına yef verildiği, anılan İsimlerin davalı ile olan bağının dosya kapsamından tespit edilemediği, hususla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya ait —— beyannarrielerinde kayıtlı bulunduğu, bu minvalde davalının —– günlük yasal süresi içerisinde faturalara itiraz etmeyerek kayıtlarına intikal ettirdiğinin anlaşıldığı, İş bu raporda yer verilen tüm tespit ve değerlendirmeler neticesinde davacının alacak iddiasını ispat ettiği kanaatinin Sayın Mahkemede hâsıl olması halinde — takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir anapara tutarının —- olacağı, davacının takibinde 2095-4/a yasada belirtilen faiz oranı üzerinden —-birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m. 117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği; tarafımca tespit edilmiştir. ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu tanzim ederek mahkememize sunmuş olduğu anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı da tespit edilememiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilinin sunmuş olduğu irsaliyeli faturalar incelenmiş ve teslim alan kısmında imza veya kaşe bulunan irsaliyeli faturalara konu malların davalıya teslim edildiği olgusunun ispatlanmış sayıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.Faturadan ayrı olarak düzenlenen sevk irsaliyesi veya irsaliyeli fatura malın teslim edildiği olgusunu ispatlayan yazılı belge niteliğindedir.Davalı tarafın —– nolu celsede ticari defterlerin sunulmaması halinde uygulanacak hükümlerin ihtar edilmesine rağmen ticari defterlerii sunmadığı,davacı tarafından sunulan irsaliyeler ve tarafların ——kayıtları doğrultusunda takibe konu faturalara ilişkin malların davalıya teslim edildiğinin ispatlandığı kabul edilmiş ve davalı tarafından ödemeye ilişkin delil sunulmaması nedeniyle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verimiştir.
Davalının davacı tarafından temerrüde düşürülmediği , TTK 1530.maddesinin de iş bu uyuşmazlıkla ilgili uygulanamayacağı ( Yukarıda belirtilen, kanun maddesine ait gerekçede de açıklandığı üzere, TTK 1530.maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. —— göz önüne alınarak işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu——– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.——- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Takibin yabancı para alacağına dayalı olduğu görülmekle takip tarihinden itibaren uygulanacak faizin yerinde olduğuna kanaat getirilmiştir.
Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —- takip tarihi olan — oranı olan — çarpılması sonucu oluşan — üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmiştir—Vekalet ücreti ile harç hesaplaması—-kararı doğrultusunda dava tarihindeki ——esas alınarak yapılmıştır
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
—-sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak miktarı olan — üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip talebinde yer alan faiz işletilerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen —- asıl alacağın takip tarihindeki — satış oranı olan — üzerinden hesaplanan —-%20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen — kısım yönünden alınması gereken—- harçtan peşin alınan — harcın mahsubu ile bakiye —– karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 2.875,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar—— üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 17.564,45 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 197,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 997,80 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 849,27 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-1320,00 TL arabuluculuk ücretinden kabul/red oranına göre belirlenen 1.171,25 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına
9-1320,00 TL arabuluculuk ücretinden kabul/red oranına göre belirlenen 148,75 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı tarafın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021