Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1017 E. 2019/850 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/1017
KARAR NO : 2019/850

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelenmesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle ; müvekkil—- plakalı araç ile —- adına kayıtlı — plakalı araç arasında—- tarihinde gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde müvekkilin adına kayıtlı aracın değer kaybına uğradığını, araç için ekspertizden değer kaybı raporu alındığını, rapora göre — değer kaybının olduğunu, davalılar hakkında İstanbul Anadolu—.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalılar/borçluların icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar —-vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının , müvekkillerinin itirazını öğrenip huzurdaki davayı açmasının yaklaşık 2 yıllık bir süre de olduğunu, davacının , davaya konu icra takibine yönelik olarak ilk işlemini — tarihinde açmış olduğu itirazın iptali davası ile başlattığını, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, huzurdaki davanın ise — tarihinde açıldığını, davaya konu haksız fiiilin — tarihinde gerçekleşmesi sebebiyle genel zamanaşımına uğradığını, bahse konu davada müvekkilin hatalı ve kusurlu olduğunu, davanın hak düşürücü süreye riayet edilmemesi gerekçesiyle usulden reddine, davacının davasını alacak davasına ıslah ile alacak davasına çevirmesi durumunda davanın zamanaşımı yönünden reddine, mahkeme aksi kanatte ise esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle ; hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra davanın açıldığını , bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, kaza tarihi ile başvuru tarihi arasında geçen zamanda iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından dolayı müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını , araç hasarına ilişkin — ödemenin yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle davanın reddine, davacının açmış olduğu haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalılar — vekili — tarihli cevap dilekçesi ile davanın hak düşürücü süreden reddedilmesini mahkeme aksi kanaatte ise zamanaşımı defini ileri sürerek davanın zamanaşımından reddini talep etmiştir.Davalı — vekili ise cevap dilekçesi ile davanın hak düşürücü süreden reddini mahkeme aksi görüşte ise zamanaşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 146-161. Maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı,hakkın ileri sürülmesini engelleyici niteliktedir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.Tüm davalıların cevap dilekçeleri ile zamanaşımı defini ileri sürdükleri dosya kapsamında sabittir.
Trafik kazalarından doğan maddi ve manevi tazminat davalarındaki zamanaşımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109.maddesinde ” Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.Buna göre kısa zamanaşımı ,zarara uğrayanın zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır.
Zamanaşımının kesilmesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 154.maddesinde ”Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir:1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.
2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.” şeklinde düzenlenmiştir.Ayrıca 6100 sayılı Hmk’nın 150/7. Maddesinde ” Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır” denilmiştir.
İtirazın iptali davamıza konu icra dosyasında takip tarihi —-.Her ne kadar davacı tarafça daha önce dosyamıza konu icra dosyasında yer alan itirazın iptali için İstanbul —.Asliye Ticaret Mahkemesi —-. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmışsa da davacı tarafın da belirttiği üzere dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve 6100 sayılı HMK’nın 150/7. Maddesi uyarınca açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılacağından ilgili mahkemede açılan dava ,zamanşımını kesen sebeplerden biri olarak kabul edilmemiştir.Ayrıca davacı tarafın İstanbul Anadolu —.Asliye ticaret mahkemesinde açtıklarını bildirdiği itirazın iptali dvasının zorunlu arabuluculuk nedeniyle usulden reddedilmesi nedeniyle bu sebeple zamanşımını kesen hallerden biri olarak kabul edilmemiştir.Kaza tarihi —–,icra dosyasında yer alan takip talebinin tarihi ise —-.Buna göre zamanaşımının başlayacağı en ileri tarih,zamanaşımını kesen takip tarihi olan —.Zorunlu arabuluculuğa başvuru tarihi —- olup dava tarihi de —-dur.7155 sayılı kanunun 23.maddesi uyarınca ”Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler işlemez” denilmiştir.Ancak zamanaşımının takip talebiyle kesilmesinden itibaren (—-) başlayacak yeni 2 yıllık zamanaşımı süresi — tarihinde dolmuştur.Arabuluculuğa başvuru tarihinin zamanaşımının dolmasından sonra olması gözetildiğinde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Hak düşürücü süreye ilişkin itiraz konusunda ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —-. Sayılı kararı ve Yargıtay—.Hukuk Dairesinin —– tarihli kararları da göz önüne alınarak ; itirazın iptali davalarında yer alan 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin İ.İ.K 67/1. Maddesi uyarınca ödeme emrine itiraz dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı,tebliğ olmaksızın alacaklının itirazı haricen öğrenmesinin 1 yıllık sürenin başlangıcı olarak kabul edilemeyeceği nedeniyle hak düşürücü süre itirazı kabul edilmemiştir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; yukarıda yer alan gerekçeler doğrultusunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harç peşin alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden yürürüklükte bulunan —– göre 1.766,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6- Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı