Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/997 E. 2021/808 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/997 Esas
KARAR NO: 2021/808
DAVA: İİK 72/6.Maddesi Uyarınca İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi.
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; —– ürünleri satın aldığını, ürünler karşılığında çeşitli tarihlerde çeklerin davalıya tevdi edildiğini, davalıdan satın alınan ürünlerin dava dışı ——satıldığını ve ürünlerin şantiyeye teslim edildiğini, alınan ürünlerin ayıplı olduğunun anlaşılması nedeniyle yasal itiraz süresi içerisinde davalıya ihtarname gönderildiğini, ürünlerin ayıplarıyla ilgili —- tespit yapıldığını, ürünlerin satıldığı —- ürünün parçalanması nedeniyle geri kalan ürünleri müvekkile iade ettiğini, iade editen ürün bedelleri, ürünlerin kullanılamaması nedeniyle katlanılan iş gecikme zararı ile nakliye ücretlerine müvekkilin katlandığını, davalının ayıplı ürünleri teslim almadığını, verilen çeklerin iade edilmediğini, verilen çeklerin vadelerinin yaklaştığını, bu nedenle çekler üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davalıya verilen —–çekler yönünden müvekkilin borçlu olmadığı, çeklerin bedelsiz olduğunun tespitini, çeklerin iptalini, geri kalan —– ürününün davalıya iadesini, ayıplı ifa nedeniyle uğranılan menfi ve müspet zararlar açısından maddi tazminatın ihtar tarihi olan —— tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının piyasada kullanılan en ucuz ve en kalitesiz ürünleri uzun süreli olarak kullanılamayacağını bilerek sipariş verdiğini, ürünlerin testim edildiğini, davacı müşterisi tarafından tutulan —- tarihli tutanakta davacının kendi müşterisine —- gönderildiğini fakat müvekkilden ——- talep edilerek teslim edildiği hususunun apaçık yazıldığını,——sayılı dosyasında yapılan tespitlerin teknik hatalarla dolu olduğunu, bu nedenle raporun kabul edilmediğini, anılan nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasındaki satım sözleşmesine dayanarak verilen çekler hakkında borçlu olunmadığı nedeniyle menfi tespit davası olarak açılmış ancak dava sırasında borcun ödenmesi nedeniyle İİK 72/6.maddesi uyarınca istirdat davasına dönüşmüştür.
—–sayılı dosyasının dosyamız içerisine fiziken celp edildiği görüldü.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir—- tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişiler heyet kök raporunda özetle;
“1. Davacı ve davalıya ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış kapanış tasdikleri ile E-beratlarının süresi içerisinde alındığı görülmüş ve her iki tarafa ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun görüldüğü.
2.Yukarıda değerlendirme bastığı altında —- sayılı bentte tanıtılarak, somut olay özelinin —- sayılı bentte yapılan incelemesi sonunda, — tarihli faturaya/satıma konu ürünün —— sayılı dosyası, eki fotoğrafların incelenmesi sonucu, satıma konu ürünün kullanım amacı bakımından taşıması gereken nitelikleri içermediği anlaşılmakla, ayıplı satım kabul edildiği; —- günlük yasal süresi içinde ihbar yapıldığının görüldüğü;
3.Davalı satıcının ayıba karsı tekeffül borcu kapsamında TBK.m.227’de öngörülen seçimlik haklardan dönme hakkını kullandığı görülmekle, —- olarak kararlaştırılan —- iadesini isteyebileceği; bu kapsamda verdiği çeklerin yargılama sırasında tahsil edildiği görülmekle,—– tarihinden itibaren faiz yürütülmesini isteyebileceği;
3.Davacının alıcısının ürünlerin iadesi üzerinde, yerine üçüncü firmadan temin etitgi ———olduğu;
4.Davalının fiyat teklifine nakliye dahil olmadığından, gerek davalıdan alım, gerekse ücüncü kişiden iade sırasında, oluşabilecek nakliye giderinin ibrazlı fatura da dikkate alınarak——olarak benimsendiği;
5.Tüm delillerin takdiri ve hukuki değerlendirmenin tamamı—– olmak üzere, heyetimizin kanaatlerini bildirir işbu rapor üç nüsha halinde saygılarımızla arz olunur.” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Mahkememizin —– celse tarihli duruşmasında “Bilirkişi raporunun bilirkişi ara kararında belirtilen ve cevaplanması istenen hususların açıklanması yönünde teknik açıdan —— yetersiz olduğu görülmekle denetime uygun bir şekilde bilirkişi heyetinde yer alan inşaat mühendisinin uyuşmazlığa konu malzemeye ve kullanım alanlarına ve ayıplı olduğu kanaatine varılmış ise bu kanaate ne şekilde varıldığına ilişkin teknik açıklamalar içerir şekilde, tarafların itirazlarını da karşılamak suretiyle ek rapor alınmasına,” şeklinde ara karar kurulmuş olup dosyanın ek rapor alınmak üzere bilirkişilere tevdi edildiği görülmüştür.
Bilirkişiler Ek Raporlarında Özetle;
A) Davacı İtirazları Yönünden
Dava dışı ——-tarafından düzenlenen iade faturasında birim fiyatın farklı olması nedeninin dava konusu ürünlerdeki üretim hatası nedeniyle dökülen betonun dalgalı çıkması ve —— bu işlemi tekrar yapmak zorunda kalması nedeniyle işçilik ve malzeme bedellerinin katlandığı beyan ederek kök rapora itiraz etmiştir.
İade faturasının amacı alıcının bir kısım veya tüm malları satıcıya iade ettiğini ispatlamak olduğundan, burada fatura tanzim eden ile adına fatura tanzim edilen yer değiştirmektedir. Bu sebeple de, iade faturası, ancak, bir malın alıcısı tarafından satıcısına hitaben düzenlenebilecek bir belgedir.
İade faturasının tanzimi, öncesinde geçerli bir ticari ilişkiye ve buna dayanak faturaya bağlı olduğundan, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, iade faturasında iade edilen malın birim fiyatının satıcının tanzim ve alıcıya teslim ettiği faturada belirtilen birim fiyatla aynı olmasıdır. Zira satın alınan bir malın, örneğin üzerine kâr tutarı eklenerek, farklı bir bedelle iade edilmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda iadeden değil, yeni bir sözleşmesel ilişkiden bahsedilecektir. Aynı esasa dayanarak dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, iade faturasının toplam tutarının ancak asıl ticari ilişkide mevcut olan toplam satış tutarında olabileceğidir. Zira ilgili sözleşmeye özgü olarak, alıcının satın aldığından daha fazla bir malı iade etmesi de mümkün değildir.
Davacı vekili ayrıca —— tutanağın kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığı; herhangi bir hukuki sonuç doğuracak niteliği bulunmadığı; davalının sadece kendi imzasını taşıyan teklif mektubunun da delil niteliği olmadığı; davacının davalı adına düzenlediği iade faturasında, iade faturasına esas olan satış fatura birim fiyatlarından farklı tutarlara yer verildiği, tutar farklılaşmasında davacının ürünlerle ilgili yaptığı masrafları iade faturasına giydirerek davalıya fatura ettiği; hal böyle olunca iade faturasının amacı dışında kullanıldığı ve taraflar arasında var olan ilişkiye yeni bir boyut kazandırdığının anlaşıldığı, bunun yanı sıra, böyle bir zararın mücerret faturaya yansıtılması dışında somut kanıtlarının ortada bulunmadığı anlaşıldığı , anılan nedenlerle dava dışı —– müvekkiline oluşan zararlar kapsamında, bu zararın tazmini için farklı bedel fatura edildiğine yönelik itirazın yapılan incelemesinde kök raporda yer verilen cari görüşte değişikliğe gidilecek bir undur bulunmadığı anlaşılmıştır.
B) Davalı İtirazı Yönünden;
Davalı tarafın itirazlarının yukarıda değerlendirme başlığı altında irdelendiği; siparişe uygun ürün teslim edilmiş olsa bile, en dayanıksız ağaçtan olsa bile yukarıda belirtilen ayıpların işçilikten ——- şartlarından da kaynaklı olarak davaya konu malzemede —–olabileceği ve böylece malzemede ayıp oluşacağı; vaki tespit raporu da dikkate alındığında, siparişe uygun teslimin, üründen beklenen amaca uygun olmadığı, ayıplı olduğu sonucunu ortaya koyduğu;
—– görev tevdi eden ara kararı kapsamında yapılan inceleme sonunda kök rapordaki tespit ve görüşlerin cari olduğu sonucuna varıldığına ilişkin heyetimizin kanaatlerini bildirir işbu ek rapor üç nüsha halinde saygılarımızla arz olunur.” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Taraflar arasındaki akdi ilişkiye konu maddi vakıa —- satımına ilişkindir.Dolayısıyla taraflar arasındaki akdi ilişkinin niteliği 6098 sayılı TBK’nın 209 vd. Maddelerinde düzenlenen taşınır satışıdır.6098 sayılı TBK’nın 209.maddesinde taşınır satışı şu şekilde tanımlanmıştır :
— Taşınır satışı, Türk Medenî Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır.
-Ürünler, bir yapının yıkıntıları ve taş ocağından çıkarılacak taşlar gibi, taşınmazdan ayrıldıktan sonra mülkiyeti devredilecek bütünleyici parçaların satılması da taşınır satışıdır.” .Satım sözleşmesinde satıcının borcu satılanın mülkiyetini geçirmek amacıyla zilyetliğini alıcıya devretmek iken alıcının borcu ise semen ödemektir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu satıma konu malların ayıplı olduğu iddiası olmakla satım sözleşmelerinde ayıba karşı tekeffülü düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 219 vd. Maddelerini irdelemek gerekmektedir. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.Hükme esas alınan yeterli teknik nitelikte bilirkişi kök ve ek raporunda belirtildiği üzere ,davalı tarafından davacıya verilen ürünlerin her ne kadar en dayanaksız ağaçtan olsa bile katmanlar arası boşluk olması ve yeterli derecede tutkal kullanılmaması ile yeterli presleme işlemi yapılmaması nedeniyle ayıplı olduğu tespit edilmiştir.Bu noktada şu hususu vurgulamakta fayda bulunmaktadır.Her ne kadar davacı tarafından davalıdan sipariş edilen ürün kalitesi ,davacının dava dışı müşterisine vaat ettiği ürün kalitesinden farklı da olsa davalı tarafından davacıya teslim edilen ürünlerin katmanlar arası boşluk olması,——- yapılmaması nedeniyle ayıplı olduğu tespit edilmiştir.Mahkememizce malların ayıplı kabul edilmesinin nedeni davalı tarafından sağlanan ürünlerin ,davacı tarafından dava dışı davacı müşterisine vaat edilen ürünlerden kalitesiz olması değildir.Mahkememizce malların ayıplı kabul edilme nedeni davacının davalıdan sipariş ettiği ürünlerin ayıplı bir şekilde davacıya teslimidir yani en kalitesiz ağaçtan bile yapılmış olsa yukarıda beliritlen işlemlerin eksik yapılmasıdır.Dolayısıyla dava dışı davacının müşterisinin dosyamız davacısından sipariş ettiği ürünler ile davalının teslim ettiği ürünlerin farklı olmasının ayıp konusunda edinilen kanaate etkisi bulunmamaktadır.Davalı tarafından davacıya verilen ——ürünlerinin ayıplı olması nedeniyle ,davacının, 6098 sayılı TBK’nın 227.maddesi uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği ve 229.madde uyarınca sözleşmeden dönme sonrası sözleşme taraflarının aldıklarını iade edeceği kanaatine varılmıştır.Buna göre satıcı ,satış sözleşmesine konu semeni iade edecek ; alıcı ise satıcıdan aldığı malları iade edecektir.Satış sözleşmesi nedeniyle davacıdan tahsil edilen tutarın —– olduğu görülmekle bu miktarın davalı tarafından davacıya iadesine karar verilmiştir.Davacının elinde bulunan —- davalıya iadesine karar verilmiştir.Yargılama sırasında tahsil edilen çeklerin tahsil edildikleri tarihten itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Dava dışı müşterinin davacıdan talep ettiği ürünle davacının davalıdan talep ettiği ürünün farklı olduğu görülmekle,davalı tarafından ürünler ayıpsız şekilde ifa edilseydi dahi davacının müşterisine ayıplı ifada bulunacağı ve bu nedenle davalının ayıplı ifası ile davacının zararları arasında illiyet bağının bulunmadığı görülmekle davacının sözleşmeden dönme talebi sonrasında maddi zararlarını talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.Sözleşmeden dönme sonrası davacının maddi zararlarını talep edebilmesi için oluşan zararla ayıplı ifanın arasında illiyet bağı olması gerekmektedir.Ancak davacının oluşan zararlarının ,müşterisine vereceği ürünlerin tekrardan temini olduğu ileri sürülmekle iş bu zararın davacı tarafından farklı ürünlerin davalıdan istenmesi neticesinde ortaya çıktığı anlaşılmış ve yukarıda belirtildiği üzere davalı ayıpsız ifa etseydi bile aynı zararların ortaya çıkacağı görülmüş ve davacının bu nedenle maddi zararlarını talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; —– tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sözleşmeden dönme kapsamında taraflar arasındaki satıma konu —–tarafından davalıya iadesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen —— karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan —– başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 13.422,45 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 290‬,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 2.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 108,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.508,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 2.500,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2021