Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/980 E. 2020/625 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/980 Esas
KARAR NO: 2020/625
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ——– satım ve sair ticareti alanlarında faaliyet gösterdiğini, davalının ihtiyati olan———–tarihinde müvekkili şirkete sipariş ettiğini, bu sipariş uyarınca taraflar arasında tonu ————- içerisinde davalıya teslim edilmesine, teslimat karşılığı gelen bedelin davalı tarafından müvekkili şirkete şevkten sonra peşin olarak ödenmesine karar verildiğini, taraflar arasında sipariş konusu ürünün miktarına, satışına ve teslim alınmasına dair —– yazışmalarının olduğunu, davalının ——- bedelini peşin ödemek suretiyle teslim aldığını, ancak kalan ———yapılan şifahi görüşmelere ve uyarılara rağmen teslim almaktan ve dolayısıyla ——ödemekten imtina ettiğini, davalıya söz konusu ürünün süresinde ve iyi niyetli uyarılara rağmen teslim alınmamasının telafisi güç zararlar doğurduğunu bildirir ihtarname gönderildiğini, davalının cevabi ihtarname ile taraflar arasında bir anlaşma olmadığı, alım taahhütlerinin olmadığı, dolar kurundaki artış gibi maddi ve hukuki dayanaktan yoksun bir takım iddialar öne sürdüğünü, en nihayetinde müvekkili şirketin zararını artırmamak adına gerekli önlemleri alarak davalının sipariş ettiği ürünleri üçüncü kişilere sattığını, ancak davalının ürünleri çekmesi için beklenen zaman içerisinde değişen fiyatlar nedeniyle anlaşmaya konu olan ürünün birim fiyatının—— düştüğünü, ayrıca satışa konu ürünün depoda beklemesinden, nakite çevrilmesinden dolayı —– zararının oluştuğunu beyanla, müvekkili şirketin — tutarındaki zararının ———–açılmış yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının beyanlarının tamamı ile asılsız olduğunu, müvekkili şirket tarafından atılan mailin hiçbir şekilde bir alım taahhüdü içermediğini, taraflar arasındaki mail yazışmalarının bir fiyat teklifine ilişkin olmadığını ve hiçbir şekilde bu miktarda bir ürünün alınmasına ilişkin bir taahhüdün söz konusu olmadığını, davacının temin etmiş olduğu ———– tarihinde müvekkili tarafından teslim alındığını, ancak sonrasında davacı şirket tarafından ürün sevk edilmediğini ve müvekkili şirket tarafından da ürünün teslimine ilişkin herhangi bir talepte bulunulmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı şirketin davaya dayanak yapmış olduğu mail itibariyle ürün sipariş edildiği kabul edilse dahil mail itibari ile teslim zamanı olan —- tarihinin belirtilmiş olduğunu ve bu süreçte davacının sadece —— ürün teslim edebildiğinin açık olduğunu, davacının mail tarihinden aylar sonra bir şekilde temin etmiş olduğu ürünleri söz konusu maili kullanmak suretiyle yüksek fiyattan müvekkili şirkete dayatma yolu ile satmaya çalıştığını, müvekkili şirketin aylar sonra gönderilen ihtarname ile buna ilişkin bir alım taahhüdü de olmaksızın ürün satın almak zorunda olduğu yönündeki davacı beyanlarını kabul etmediklerini, davacı şirketin dava dilekçesinde müvekkili şirket ile şifahi görüşmeler yapıldığı ve bu malların alınması yönündeki beyanların açık şekilde yalan beyandan ibaret olduğunu, davacı şirketin artan dolar kurunu değerlendirmeye çalışmakta olduğunu, davacı şirketin zarar etmiş olduğu iddiasının hiçbir şekilde dinlenemeyeceğini, davacı şirketin taleplerinin ————-aykırı olduğunu, davacı yanın tamamı ile haksız ve kötü niyetli olduğunu, ortada herhangi bir alım taahhüdü bulunmadığını beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava davacı tarafın sipariş ettiği ancak teslim almayıp bedelini de ödemediği maldan dolayı davalının maruz kaldığını iddia ettiği maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taraflar arasında davaya sebep olan satım sözleşmesine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmıştır. Satım sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp, yazılı yapılması ispat kolaylığı sağlamaktadır. Taraflar arasında davacı tarafından davalıya——- tarihli mail gönderildiği, mailde satıcının davacı firma, alıcının davalı firma olarak belirtildiği, satım konusunun ham — olduğu, miktarının —— olduğu, teslim zamanının —— olarak belirlendiği, fiyatın ———- vadenin sevkten sonra peşin olarak belirtildiği, davalı tarafça söz konusu mailin aynı kapsamda teyid edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki mail yazışması dikkate alındığında davacı tarafından ——– ürünün davalı yana —- tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmış olduğu ve ——- içinde davacı yanın sadece ——- ürün teslim etmiş olduğu ihtilafsızdır. ——– ayı içinde ürünün tamamının teslim edilmesi gerektiği mail içeriğinde kararlaştırılmış olmasına rağmen davacının bunun çok küçük bir bölümünü teslim edebildiği anlaşılmıştır. Bu ürünün ——— ayı içinde davalı yana teslimi için tüm işlemlerin davacı tarafından yapılmış olmasına rağmen ürün davalı tarafından teslim alınmamış ve bu teslim almama haklı bir nedene dayanmamakta ise bu halde davalının akde aykırı davranmış olduğundan söz etmek mümkündür. Raporda da belirtildiği üzere davacı yan her ne kadar davalının kalan ürünü şifahi görüşmelere ve uyarılara rağmen teslim almaktan ve dolayısı ile bedelini ödemekten imtina ettiğini belirtmişse de buna dair somut bir delil sunmamıştır. Bilirkişi heyeti kök raporunda netice itibarı ile davacının ———– tarihinde teslim edeceğini taahhüt ettiği ürünün çok azını teslim edebildiğini bu nedenle akde uygun hareket etmediğini, davalının ürünü teslim almaktan ve bedelini ödemekten kaçınma nedeninin haklı bir nedene dayanmadığı hususunu davacının ispat edemediğini, davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin ürünlerin teslim edilmesi gereken zamandan —- ay sonrası olduğunun izaha muhtaç olduğunu belirtmiştir. Davacının itirazları üzerine ek rapor alınmış bilirkişi heyeti aynı görüşü koruduğunu belirtmiştir.
Türk Ticaret kanununun 18/3 madde ve fıkrası “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmünü getirmiştir.
Borçlar kanununun 207. Maddesi “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir.” hükmünü düzenlemiştir.Satıcının temerrüdü başlıklı 212. Madde ” Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır.Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir. Alıcı, satılanın devredilmesini isteme niyetinde ise, belirlenen sürenin bitiminde bunu satıcıya hemen bildirmek zorundadır.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 97. ——- maddesi uyarınca; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın sözleşmenin koşullarına özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olmalıdır. Kimse kendi kusuruna dayalı olarak sözleşmeden kaynaklanan zararlarını kusursuz karşı yandan isteyemez.
——— İlamında somut olayımıza benzer bir olayda “….Davacı tarafın alacağı olan ———- bedeline ilişkin malların alıcıya teslimi yönünde herhangi bir belge bulunmamaktadır. Satıcı davacı ,alıcıyı ——– bedelli mal yönünden teslim almada ve sözleşmeyi ifada hazır olduğu yönünde davalıya gönderilmiş herhangi bir yazılı ihtar bulunmadığı gibi uyuşmazlık konusu malı depoya teslim ettiğine veya herhangi bir yerde tuttuğuna dair davalıya ihtarname de göndermemiştir .Delil olarak dayanılan e-mailler davalı yanca kabul edilmemiş ve inkar edilmiştir. Hal böyle olunca davacının sözleşmenin ifası yönünden talep ettiği mal bedeli için alıcıyı temerrüde düşürdüğünü kanıtlayamadığından mal bedelini talep edemez. Mahkemece bu yön gözetilmeden yorum yoluyla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçeleri ile satıcının satım konusu ürünleri teslim etmeye hazır olduğunu ispatla mükellef olduğunu, bu hususta alıcıya gönderilmiş bir ihtar olmadığı müddetçe alıcıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği müddetçe mal bedeli talep edemeyeceğini belirtmiştir. Yukarıda atıf yapıldığı üzere tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmak zorundadır. Davacı ——— satım konusu tüm ürünlerin d-epoda hazır beklediğini iddia etmişse de tüm ürünleri teslim etmeye hazır olduğu hususunda davalıya——- herhangi bir ihtar göndermemiştir. —– tarihinde davalıya ihtar göndermiştir. Teslim tarihinin somut olarak belirlendiği bu satım sözleşmesinde zamanında borcunu ifa etmeye hazır olduğunu ispat edemeyen davacının davalı yandan bir bedel talep etmesi mümkün değildir. —- yazılan müzekkere cevabında da davacının teslim alması gereken —- yılı —— parti parti farklı firmalara sevk edildiği belirtilmiştir. Davalı yan ——- firmanın davacı şirketle ortaklık niteliğinde ilişkileri olduğunu belirtmiştir. Öte yandan davacı —- tarihinde davalıya ihtar göndererek eksik ürünleri almasını isterken ——-isimli firma davalının sipariş verdiği ürünün ağustos ayından itibaren farklı firmalara sevk edildiğini belirtmekte olup bu husus da çelişkili ve izaha muhtaçtır. Bu hususun çok bir önemi de bulunmamaktadır. Zira yukarıda belirtildiği üzere davacı satım konusu malı almaya hazır bulundurduğunu, ——– içerisinde teslime hazır bulundurduğu hususunu ispat edememiş, bu hususta davalı firmaya kanunun aradığı şekilde bir bildirimde bulunmamıştır. Tüm anlatılan bu nedenlerden ötürü davanın reddine karar verilmiştir.
Bilirkişi her ne kadar somut olayı satım sözleşmesinden kaynaklı alacak olarak nitelendirmiş ise de davacı dava dilekçesinin 2. Sayfasında en nihayetinde davacının zararını arttırmamak amacı ile davalının sipariş ettiği ürünleri sattığını ancak değişen fiyatlar nedeni ile maddi zarara uğradığını belirtmiştir. Davacının talebi maddi tazminata ilişkindir. Şayet ürünler davacıya satılıp teslim edilmiş ve bedel ödenmemiş olsa idi bu satım sözleşmesinden kaynaklı bir alacak davası olarak nitelendirilebilirdi. Bu ayrımın yapılmasının nedeni vekalet ücretine ilişkindir. AAÜT’nin 13/4 madde ve fıkrası ” maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda avukatlık ücreti tarifenin 2. Kısmının 2. Bölümüne göre hükmolunur” düzenlemesini getirmiştir. Bu durumda davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti de maktudur. Tüm bu anlatılan hususlardan ötürü huzurdaki maddi tazminat alacağına dair davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu alacak davasının REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu harcın peşin alınan 6.842,26 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 6.787,86 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/4. Madde ve fıkrasına göre 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.07/10/2020