Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/967 E. 2020/268 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/967 Esas
KARAR NO: 2020/268
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ——— harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından, davalı şirkete personel taşımacılığı hizmeti verildiğini, bu hizmetler karşılığında;
——————sıra no’lu
————–sıra no’lu
———— sıra no’lu
Belirtilen faturalar ile yerine getirilen hizmetten dolayı davacı şirketin davalı şirketten —- alacağı bulunduğunu, söz konusu borcun ödenmemesi sebebi ile —- İcra Müdürlüğünün ———– numarası ile bir icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın yetki itirazının bulunması üzerine dosya yetkisizlikle —– İcra Müdürlüğü’nün ——— numarasını aldığını, davalı tarafına gönderileni ödeme emrine itiraz etmesi nedeni ile icra takibinin durdurulduğunu, alacağın likit ve faturaya dayalı olduğunu, davalı taraftan belirlenebilir durumda olduğunu, bu nedenle takibe kötü niyetli itiraz ederek takibi sürüncemede bıraktığını, davalının asıl alacak tutan üzerinde %20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesi amacı ile huzurdaki davayı açmak mecburiyetinde kalmış olduğunu, her türlü Yargılama gideri ve ilam vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini beyan etmiştir.
Davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu bir cevap dilekçesinin olmadığı görülmüştür.
Davalı şirket davacı ile arasında herhangi bir borcu olmadığını, bu nedenle icra dairesinin yetkisine, icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve borca itiraz ettiğini bu nedenle açılan icra takibinin durdurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalara dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası fiziken celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde —– tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
———-tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve ———- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle :”
Davacı tarafın davalı namına düzenlemiş olduğu 3 adet fatura içeriği hizmet bedelinin dayanağı olabilecek sözleşme, teklif formu/vb. taraflar arasında işin konusu, birim fiyatı, ödeme tarihini belirleyici bir belgenin dosya içeriğinde olmadığı,
Davalı taraf incelemeye katılmadığı, ticari defter ve kayıtlan ibraz etmediğinden davalı taraf ticari defter kayıtlan üzerinden bir tespitin yapılamadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşıma hizmetinin alınıp alınmadığı konusu olup davalı tarafın faturalara itiraz ettiği görülse de 6102sayılı Türk Ticaret Kanunu 21/2;” bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” maddesi gereğince somut olayda 8 günlük süre içerisinde davalı taraf faturaya itiraz etmediği,
Tüm bu hususlar dikkate alındığında Davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan kaydi olarak asıl alacak————-olmak üzere toplamda ——— alacaklı olduğu” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu mahkememize ibraz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı ,davalı tarafın ticari defterlerini inceleme günü incelemeye sunmaması nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin ispata muhtaç olduğğu ve faturalara konu hizmetin davacı tarafından ispat edilemediği anlaşılmış ve bu sebeple vergi dairesine müzekkere yazılarak davalının BA formları istenmiştir.———tarihli müzekkere cevabı ile davalı şirketin —- ait BA formaları dosyamız içerisine alınmıştır.
Dosyaya kazandırılan BA formları incelendiğinde davalı şirketin ,——– hizmet alımı bildirimi yaptığı ve bildirimin davacının takibe konu ettiği ———- tarihli faturaya denk geldiği görülmüş ve davalının vergi dairesine yapmış olduğu bu bildirim neticesinde iş bu faturaya denk gelen hizmetin davacı tarafından yapıldığının ispat edildiği kabul edilmiştir.
Takibe konu diğer 2 fatura yönünden ise hizmetin davacı tarafından ifa edildiği hususunun ispat edilemediği görülmüş ve takibe konu iş bu iki fatura yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ———— kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ————— kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında ————- sıra nolu —-tarihli ———– bedelli fatura yönünden davanın ispat edildiği ve bu faturaya konu hizmetin davacı tarafından ifa edildiği arta kalan talep yönünden ise davacının davasını ispat edemediği,takip öncesinde davacının davalıyı temerrüde düşürmemesi sebebiyle işlemiş faiz talebinin reddolunduğu gözetildiğinde aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile;
1—– İcra Müdürlüğünün —- sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın ——— asıl alacak yönünden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen 8.551,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 8.551,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 584,11 TL harçtan peşin alınan 262,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 321,62 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 262,49 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3,400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 98,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 898,90 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 353,67 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı18/06/2020