Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/951 E. 2020/658 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/559 Esas
KARAR NO : 2020/700
DAVA : Ticari Şirketin Feshi (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirketin feshine ve tasfiyesine ilişkin davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, —— sermayesi, — hisse âdeti bulunan davalı şirkette — sermaye,— adet hisse oranında pay sahibi olduğunu, gelinen süreçte gerek ekonomik sıkıntılar gerekse pay sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar sebebiyle davalı şirketin, faaliyetlerini yürütemez, kar elde edemez hale geldiğini, davalı şirket ——— tarihinde yapılmasına karar verdiğini, ancak ——— gündem maddeleri arasında bulunan şirket tasfiyesi konusunda, davacı dışındaki tüm ortakların şirket durumunun ve gelecek planlaması yapılıp yapılamayacağının tespitine kadar tasfiyeyi kabul etmediklerini bildirdiğini, bunun üzerine davalı şirketin tasfiyesine gidilmediğini, ——–hukuki araştırmaların yapılıp çözüm bulununcaya kadar sürecin eski şekilde devamının sağlanmasına” karar verildiğini, davalı şirketin faaliyetleri ile yıllardır sahiplerinin mali haklarının ihlal edildiğini, kar dağılımı yapılamadığını oluşturan kar elde etmeyi sağlayamayan davalı şirketin Sayın Mahkemeden feshini isteme zaruretinin hasıl olduğunu, davalı şirket kayıt ve defterleri ile bilançolarında; davalı şirketin — yılından bu yana kar elde edebilecek faaliyet sürdüremediğinin görüldüğünü, ——- yılında düşük bir kar elde edildiğini fakat bu tutarın davalı şirketin faaliyetlerine devam etmede gerekli finansmanı sağlamaktan uzak olduğunu,—- yılından bu yana ise davalı şirketin hiç kar elde etmediğini, bu nedenle davalı şirketin varlığını devam ettirmede hukuki yararın olmadığını, uzun süredir kar elde edemeyen davalı şirketin hali hazırda varlığını ve tüzel kişiliğini devam ettiriyor oluşunun pay sahipleri bakımından külfet ve iş yükü olduğunu, icar elde edemese dahi toplantı, çalışan maaşları, muhasebe giderleri, noter masrafları, ilan masrafları gibi mali konularda davalı şirketin sorumluluk ve yükümlülüklerinin devam ettiğini ve bu sebeple davalı şirket pasifinin artması riski bulunduğunu beyan ederek şirket faaliyeti tamamen duran, yıl finansmanı sağlanamadığından kar elde etme imkanı fiilen ortadan kalkan uyarınca feshedilmesi ve tasfiyesine karar verilmesini ———– yargılama giderleri ve yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap :Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Davacı yukarıda özetlenen nedenlerden ötürü şirketin feshini talep etmiş, davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
TTK’nın 531. Maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmünü düzenlemiştir. Mahkememizce şirketin vergi borcu, —– borcu olup olmadığı araştırılmış davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti — tarihli raporunda özetle davalı şirketin—– yılından — yılına kadar sürekli zarar ettiğini, ödenmiş — sermayesinin sürekli eridiğini ve — yılında sermayenin %51’nin zararla eridiğini, şirketin ——–yıllarına ait gelir tablosu incelendiğinde herhangi bir faaliyetinin olmadığını, zararının genel yönetim giderlerinden kaynaklandığını, uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmayan davalı şirketin bu nedenle feshinin mümkün olduğunu,—– kararlarında da uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmayan şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.Bilirkişi heyeti aynı zamanda doktrinde haklı fesih nedeni kabul edilen bazı örnekler vermiştir.
TTK’nun 531. Maddesi şirketin feshini düzenlemiş ancak haklı nedenlerin neler olabileceğine dair herhangi bir tanım veya örnek göstermemiştir. Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelerce taktir edilecektir.
———–Davalı şirket, faaliyetine devam etmek istediğini beyan etmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 531. m. uyarınca fesih talebinde bulunabilmesinin en son çare olarak dikkate alınması gerektiği zira, asıl olanın şirketin devamlılığı olduğu, davalı şirketin aktif taşınmaz mal varlıklarının bulunması, dava açıldıktan sonra dahi olsa kar eder hale gelmesi, davacıların davalı şirketteki hisse oranları, şirketin ———- bulunan fabrikasını faal hale getirme konusundaki girişimleri dikkate alındığında, davalı şirketin feshinden önce davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme karar verilmesi gerekirken, haklı sebeplerin varlığı halinde anılan madde kapsamındaki fesih yerine seçimlik diğer yetkilerin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda yeterli bir gerekçeye yer verilmeden şirketin feshine karar verilmesi doğru görülmemiş..” gerekçesi ile şirketin feshine karar verilmesinin son çare olarak düşünülmesi gerektiğini belirtmiştir.
————–Bunla birlikte haklı nedenlerle fesih davasının açılabilmesi için, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacı ortakların kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerekir. Hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesi de bunu gerektirmektedir.” gerekçeleri ile fesih isteminde bulunan kimsenin haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacı ortağın kendi eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması gerektiğini belirtmiştir.
——————Dava, davalı şirketin 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesine dayalı feshi istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, davacılar, davalı şirketin amaç ve konusunun dışında faaliyet göstermesinin yanında şirketin fabrika bina ve arsasının satışına ilişkin faturada makine ve hurda satışına değinilmediği, bunların başka kişilere satılıp şirket ortaklarından gizlenerek kayıtlara geçirilmediği, ibra edilmeyen şirket yöneticisinin özel —-giderlerinin diğer ortakların zararına olarak şirketten karşılandığı, şirketin yıllardır zarar ettiği gibi sebepleri de ileri sürdükleri halde, karar yerinde bunlar tartışılıp değerlendirilmemiştir. Bu nedenle mahkemece, davacılar tarafından şirketin feshi için ileri sürülen tüm hususların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve bunların şirketin feshi için haklı neden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bu tür davalarda nasıl davranılması gerektiğini belirtmiştir.
———Davalı şirketin uzun yıllardır faaliyette bulunmadığı, zarar ettiği, ortaklar arasındaki çekişmeler ve şirket merkezinin nakli konusunda yaşananlar karşısında şirketin feshi koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.” şirketin uzun yıllar faaliyette bulunmaması ve zarar etmesinin bir fesih nedeni olduğunu belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunun bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı şirketin uzun yıllardır sürekli zarar ettiği —– yılında sermayesinin %51’nin zararla eridiği, zararının genel yönetim giderlerinden kaynaklandığı, uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmayan davalı şirketin feshinin istenmesinin haklı neden teşkil ettiği zira şirketlerin kuruluş gayesinin kar elde etmek olduğu nazara alınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-TTK 531. maddesi uyarınca davanın kabulü ile;——–numarasında kayıtlı ——- FESİH ve TASFİYESİNE,
2-Davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere Yeminli Mali Müşavir ——- tasfiye memuru olarak atanmasına,
3-Tasfiye memuru için ——ücret takdirine; ücretin ve ayrıca 1.000 TL tasfiye masraf avansı olmak üzere toplam 3.500,00 TL’nin karar kesinleştiğinde davacılar tarafından mahkememiz veznesine yatırılmasına, bundan sonra tasfiye memuruna görevinin tebliğine,
4-Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının, tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
5-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 283. maddesi uyarınca ——- tescil ve ilanına,
6-Başlangıçta alınan 35,90 TL peşin harcın , alınması gereken 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL nin davalı taraftan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davacı tarafından yapılan 2.000 TL bilirkişi ücreti,194,80 TL masraf olmak üzere toplam 2.194,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı tarafça yapılan belgeli bir yargılama giderine rastlanmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
9-Davacı vekille temsil edildiğinden AAÜT uyarınca maktu 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
10-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
Dair kısa karar, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.21/10/2020