Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/947 E. 2021/253 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/947 Esas
KARAR NO: 2021/253
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —-harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilin davalıya ——- verdiğini, bu hizmete ilişkin davalı adına ——- bedelli fatura düzenlendiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını fakat davalının takibe haksız itiraz ettiğini, icra takibinde kamu bankalarınca ——- uygulanan —– oranının talep edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin savunma dilekçesinde özetle; davacının düzenlediği faturanın yasada belirtilen usule uygun şekilde tebliğ edilmediğini, müvekkilin faturanın varlığından haberdar olmadığını, davacıya —-yılında mutabık kalındığı üzere—- yapıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, anılan nedenlerle davanın reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava cari hesap alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin —— tarihinde süresi içerisinde ödeme emrine itiraz edilerek takibin durdurulmuş olduğu görülmüştür.
Ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği görülmekle ,takibin yetkili icra dairelerinde başlatılmasının itirazın iptali davalarının özel dava şartı olması nedeniyle ön inceleme duruşmasında dava şartlarının incelenmesi sırasında iş bu itiraz incelenmiş ve alacağın para alacağı olması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nın 89.maddesi uyarınca alacaklının yerleşim yerinin takibin başlatıldığı —–yetki sınırları içerisinde olması nedneiyle iş bu itiraz reddolunmuştur.
—— takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da uygulamada takip başlatan vekil ve asiller tarafından sıklıkla açık hesap ilişkisi ve cari hesap sözleşmesinin karıştırıldığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
—– tarihli ara karar ile davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacı ile talimat mahkemesince dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu talimat mahkemesine teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
“1-Davalı Şirkete ait —– yılları arasındaki ticari defterleri, Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu 64.Maddesi gereği tutması gereken defterler yönünden incelenmiş, Davalı tarafa ait —-yıllarına ait Ticari Defterin tasdik zorunluluğu olan defter olduğu, süresi içerisinde tasdiklerinin yaptırıldığı ve elektronik olarak Defterlerin usul ve yasaya uygun tutulduğu, Davacının ——Yıllarına ait Ticari Defterleri yasada belirtilen esasların yerine getirilmesi sebebi ile V.U.K. ve T.T.K. na göre mahkemelerde delil niteliği taşıdığı tespit edilmiştir.
2-Davacı ile Davalı arasında yalnız — yılında bir ticari ilişki olduğu, devam eden yıllarda başka bir ticari faaliyet olmadığı tespit edilmiştir.
3-Davacı taraf Davalı tarafa yurtdışına gönderilen—- ihracat mal satışı için nakliye —– hizmeti verdiği tespit edilmiştir.
4-Davacı ile Davalı arasında yukarıda ekstresi verildiği üzere — —- bir ticari ilişki olduğu, Davalı taraf ——Davalıya fatura tanzim ettiği ve Davalı taraftan tahsilatını banka havalesi ile tahsil ettiği, —— döneminde bu ticari faaliyetten İcra takip tarihi ve Dava tarihine kadar aralarında başka bir ticari faaliyetleri olmadığı, Davalının Ticari Defterlerine göre Davacı tarafa BORCU OLMADIĞI görülmüştür.
5-Davaya konu —– bedelli fatura Davalı tarafa usule uygun tebliğ edilmediği, içeriği ve muhteviyatı tanzim tarihine yani —- tarihine ait olmadığı, —- dönemi hizmete ait olduğu, —– döneminde taraflar arasında yapılan ticari faaliyet faturası tanzim edildiği ve ödemesi yapılarak kapandığı, Davacının — tarihinde düzenlediği faturanın içeriğini ve muhteviyatını ispat eder belge sunmadığı, Davalının dava konusu faturayı kabul etmediği, ticari kayıtlarına almadığı görülmüş olup, İcra Takip Tarihi itibari ile Davalının Ticari Defter ve belgelerine göre, Davacı tarafa BORCU OLMADIĞI görülmüştür. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
—– tarihli ara karar ile davacının ticari defterlerinin incelenmesi amacı ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
1.Davacı—— yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddeslnde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak E-beratlar ile noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu,
2.—- ibraz edilen talimat bilirkişi raporunda davalının —– yılları arasındaki ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun belirtildiği,
— takip tarihi itibariyle davacı——— borçlu göründüğü, aynı tarih itibariyle davalı nezdinde davacının alacak bakiyesinin bulunmadığı,
4.Davalıya verilen navlun hizmeti ile ilgili taraflar arasında akdedilen herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, buna karşın davacı şirket çalışanının işin başlangıcında davalıya gönderdiği mail içeriğinde, işin toplam bedeli olan ——- davalıdan teyit istendiği, yine mail içeriklerinden anlaşıldığı üzere, davacının sistemindeki hata nedeniyle verilen navlun hizmetine ilişkin eksik faturalandırma yapıldığının belirtildiği, bu nedenle davalıya —- huzurdaki davaya konu —–tutarlı faturanın mail aracılığıyla gönderildiği fakat kararlaştırılan —— haricinde başkaca bir bedelin istenmesin
5.Yukarıda sıralanan tüm tespitler ışığında, icra takibi ile davalıdan ödenmesi istenen —–tutarının davacıya ödenip ödenmeyeceği noktasındaki nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,” şeklinde tespitte bulunmuştur.
Her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesi akabinde taraf ticari defterleri arasında mevcut olan farkın ——- sıra no ve—-fatura olduğu görülmüştür.Nitekim bu faturanın davacı ticari defterlerinde yer aldığı ancak davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı görülmüştür.Nitekim bu faturaya temel teşkil eden ticari ilişkinin ———– yüklemeye ilişkin olduğu ve sunulan e-mail yazışmalarında davacı tarafından daha önce eksik faturalandırma yapılmış olması nedeniyle iş bu faturanın kesildiği anlaşılmıştır.İş bu noktada uyuşmazlık yukarıda belirtilen faturadan kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında —–yapılan taşıma işleminde eksik faturalandırma olup olmadığı ve davalı tarafça daha önce ödeneen—- karşılığı ödenip ödenmediği ve bunun sonucunda bakiye alacak kalıp kalmadığı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinin akabinde yukarıda belirtilen uyuşmazlıkla ilgili olarak dosyanın bir taşımacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiş olup;
Bilirkişi raporunda özetle;
Davacı tarafından takibe konu edilen deniz navlunu muhtevalı faturada yer alan hizmete ilişkin olarak taraflar arasında daha önceden, her şey dahil —— anlaşma yapıldığı, davacı tarafından hizmetin verildiği ve davalı tarafından bu konuda anlaşma tutarı kadar olan faturanın ödendiği, davacının takibe konu fatura kapsamında yeni bir hizmet sunmadığı, davacı tarafından da bunun belirtildiği, eksik faturalama nedeniyle faturanın düzenlendiği belirtilse de dosya kapsamındaki yazışmalardan tarafların arasındaki anlaşmada belirsiz bir durumun söz konusu olmadığı, bu nedenle davacının takip konusu düzenlediği faturanın taralar arasındaki sözleşmeye aykırı olacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı nihai takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere arz olunur. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
İspatın konusu HMK’nun 187. maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” ifadesi ile tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve çekişmeli vakıaların ispatın konusunu oluşturacağı ancak bunların ispatı için delil gösterileceği belirtilmiştir.Taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu ve birtakım ödemeler yapıldığı çekişmesizdir.Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere eldeki dosyada ispatlanacak husus —-yapılan taşımanın bedelinin her şey dahil — olmadığı,davacı tarafından daha önce kesilen faturaların eksik faturalandırma olup olmadığı ve sonradan kesilen —— karşılığı faturanın yerinde olup olmadığıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Ortada yazılı bir sözleşme bulunmadığına göre şifahi olarak yapılan anlaşmanın içeriğini ve içeriğe uygun şekilde hizmetin ifa edildiğini ispat yükü davacı taraf üzerindedir.Tarafların kabulünde olan mail yazışmaları incelendiğinde davacının davalıya her şey dahil olmak üzere fiyat teklifi verdiği ve teklif edilen fiyatın ——olduğu ve davalı tarafından da bu bedelin ödendiği anlaşılmıştır.Dolayısıyla takibe konu faturanın daha önce verilen taşıma hizmetine ilişkin olduğu ve bu hizmeti alan davalının taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak bedeli ödediği anlaşılmıştır.Davacının takibe konu faturaya ilişkin farklı bir hizmet sunmadığı,sunulan hizmet bedellerinin davalı tarafından ödenmiş olduğu görülmekle davanın reddine karar verilmiştir.Davacının takip başlatmakla kötü niyetli olmadığı,takibe konu faturanın bedelsiz olmasının salt kötü niyet olarak kabul edilemeyeceği görülmekle kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukrıda belirtilen gerekçeler ve hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporları hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3- Peşin alınan 98,73 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 39,43‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 4.080,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2021